AYM'den İzmir'deki Gezi eylemleri için karar!

21 Ekim 2021 Perşembe   19:10

Resmi Gazete'de yer alan karara göre, başvurucular Ali Hizmetçi, Canol Bayatbalağ, Mitat Kavak ve Lütfiye Burcu Kara, 2013'te, Gezi Parkı olayları olarak bilinen ve Türkiye geneline yayılan kitlesel gösterilerin İzmir'de gerçekleştirilen kısmına katıldı.

Bu kişiler, "terör örgütü TKEP/L adı altında ve bu yapılara ait açık alan yapılanmalarıyla eylemlere katıldıkları, protesto eylemlerini kontrol altına alarak terör örgütlerinin istemleri doğrultusunda hareket ettikleri ve yasa dışı eylemler organize ettikleri gerekçesiyle" İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı.

İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan başvurucular, "terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan 2 yıl 13 ay 15 gün, "toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahla katılma" suçundan da 1 yıl 13'er ay hapis cezasına çarptırıldı.

Başvurucular hakkında ayrıca "görevi yaptırmamak için direnme" suçundan 15 ay 18 gün, "kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma ve uyarılarak rağmen dağılmamakta ısrar etme" suçundan da 5 ay hapis cezasına hükmeden mahkeme, bu cezalara ilişkin hükmün açıklanmasını geri bıraktı ve başvurucuların 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmalarına karar verdi.

Mahkeme kararında, başvurucuların, "eylemler sırasında kamu ve özel sektöre ait yapılar ile bir siyasi partinin ilçe binasına yönelik taşlı, sopalı saldırı olaylarına karıştıkları, güvenlik güçlerine taş ve şişe attıkları" aktarıldı.

Karara itirazları reddedilen başvurucular, 20 Mart 2017'de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Başvurucular, Gezi Parkı olaylarını protesto etmek amacıyla düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmaları nedeniyle cezalandırıldıklarını, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü.

Anayasa Mahkemesi başvurucuların, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna hükmetti.

Gerekçeden

Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, eylemlerde kimliklerini gizlemek için yüzlerini kapattıkları belirlenen başvurucuların, yaralayıcı maddelerle güvenlik güçlerine saldırıda bulunduklarının da tespit edildiği belirtildi.

Gerekçede, Anayasa Mahkemesinin, şiddet kullanma niyetinde olan kişilerin katıldığı veya düzenlediği gösterileri "barışçıl toplantı" kavramı dışında kabul ettiğinin hatırlanması istendi.

Anayasa'nın 34. maddesinin, fikirlerin silahsız ve saldırısız, başka bir ifadeyle barışçıl bir şekilde ortaya konabilmesi için toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını güvence altına aldığı ve bu hakkı kullananlara ödev ve sorumluluklar yüklediği aktarılan gerekçede, şu tespitler yapıldı:

"Toplantı hakkının amacı, şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır. Eğer toplantı şiddet içeriyorsa veya bu toplantıda şiddete çağrıda bulunuluyorsa toplantının barışçıl olduğu, dolayısıyla Anayasa'nın 34. maddesinin sağladığı korumadan yararlanacağı söylenemez.

Başvuruya konu toplantıda barışçıl bir tavır içinde olmayan başvurucular, kolluk güçlerine attıkları yaralayıcı cisimlerle süregelen şiddet eylemlerinin artmasına destek olacak tarzda hareket etmiştir. Bu çerçevede, Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan hakkın gerektirdiği ödev ve sorumluluklara uygun davranmayan başvurucuların ilgili hakkın sağladığı korumadan da yararlanmaları beklenemez."

Somut olayda, derece mahkemesinin cezalandırmaya yönelik kararlarının yeterli gerekçeye dayandığı da bildirildi.

Gerekçede, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına getirilen sınırlamanın zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılayıp karşılamadığının değerlendirilmesinde, kamu gücünü kullanan organlar ile mahkemelerin belirli bir takdir yetkisine sahip olduğu vurgulandı.

Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, "Derece mahkemesinin takdir hakkı yetkisi kapsamında olan anılan müdahalesinin, kamu düzeni ve başkalarının haklarının korunması ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılması arasında adil bir denge kurduğu ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiğine dair başvuruda bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir." denildi. (AA)



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/AYM-den-Izmir-deki-Gezi-eylemleri-icin-karar/102905