Kültürpark’ta ‘Görkemli Hatıralar’, Soyer’den çarpıcı mesajlar: Mesele demokrasi!

1 Mayıs 2022 Pazar   12:34

GERÇEKİZMİR - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Halk TV’de yayınlanan Görkemli Hatıralar programına konuk oldu. 

Serhan Akser’in sunduğu ve Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu yanında gerçekleşen programda Ataol Behramoğlu, Nebil Özgentürk ve Yeni Türkü Grubu üyeleri ile birlikte konuk olan Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer’den önemli mesajlar geldi.

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı temalı program bu bayramın ilk kez kutlandığı (1906) kent olması nedeniyle İzmir’de gerçekleşirken, Yeni Türkü’nün şarkılar ve Büyükşehir Orkestrası’nın marşlarıyla renklendi. 

İlk işçi bayramının İzmir’de gerçekleştiğinin vurgulandığı programın açılışında konuşan Başkan Tunç Soyer, “1906’dan da öncesine uzanıyor İzmir’in farkı... 1828’de Türkiye tarihin ilk kadın eylemi İzmir’de yapılıyor. Ekmek zammına karşı kadınlar sokaklara dökülüyor çocuklarla... Sonra ilk kurşun... İzmir böyle bir şehir işte” dedi. 

”ÖZETLE MESELE DEMOKRASİ!”
Programın açılış gündemi ise ekonomik kriz oldu. Giderek derinleşen yoksulluğun gölgesinde örneklerin dillendirildiği sohbette söz alan Başkan Tunç Soyer demokrasi vurgusu yaptı. Soyer, “Bu bereketli topraklar, bu kadim kültür, çok daha iyi bir yaşam kalitesi sunabilecekken bu kadar büyük yoksulluk, açlık, sefalet neden yaşanıyor? Nasıl geldik buraya? Tek bir açıklaması olduğuna inanıyorum o da demokrasiden uzaklaşmak. Çünkü demokrasi bir memleketin ürettiği refahın adil paylaşılmasını sağlar. Oligarkların doğmasını engeller. Ama eğer demokrasiden uzaklaşırsanız o zenginlik, o refah sadece bir küçük zümrenin zenginliğini artırır ve ortaya oligarklar çıkar ortaya... Küçük üretici, küçük esnaf perişan olur, yoksulluk ve hayat pahalılığı yükselir ve ondan sonra kendini bir sömürge ülkenin vatandaşı gibi hissetmeye başlarsın. Özetle mesele demokrasidir. Demokrasi sadece böyle bir siyasal rejim gibi algılanıyor, hayır o bir yaşam biçimidir. İnsanların kendini en özgür hissettiği, eşitliği ve adaletin olduğu bir yaşam biçimidir. O nedenle demokrasiyi savunmak mecburiyetindeyiz. Demokrasiden uzaklaştıkça hem yoksulluk hem de sefalet artar ama hem de barış bozulur, savaş barış. Bugün batıda bile başlayan savaş aslında demokrasiden uzaklaşılmasıdır. Ama şunu bir parantezle söyleyeyim, oligarklar sadece Rusya’da yok. Demokrasiden uzaklaşıldığında o zenginleşen o refahı alan zümrenin adıdır oligark...” diye konuştu. 

”TOHUMLARI SERPERKEN AYNI ZAMANDA DAYANIŞMA EKİYORUZ!”
Programda üreticinin içinden geçtiği buhran ve buna paralel İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kars’ın Susuz ilçesine can suyu olan tohum desteği de gündeme geldi. Başkan Soyer yaptığı açıklamada, “Örgütlenmektir demokrasi... Biz de örgütleniyoruz. O tohumları serperken aynı zamanda, kardeşlik, dostluk, dayanışma tohumları ekiyoruz. Hasadına gittiğimiz zaman da demokrasi biçeceğiz, refah biçeceğiz, zenginlik biçeceğiz. Hakikaten bu topraklarda çok daha zengin bir hayat yaşayabiliriz. Bu yaşadığımız şey bir kader değil, bu yoksulluk bir zaruriyet değil, dış güçlerin oyunu falan değil! Biz yanlış politikalarla bugünlere geldik ve bunu düzeltmek mümkün. Emekten yana, haktan, adaletten yana politikalarla bunları değiştirebilmek mümkün. Onun için tohum serpmeye devam edeceğiz” dedi. 

”O KADAR VAHİM BİR TABLO VARDI Kİ...”
Susuz’daki durum için de bir parantez açan Başkan Soyer, “O kadar vahim bir tablo vardı ki... Geçen sene bir de kuraklık eklenmiş bu yoksulluğa, tohum bulamamışlar. Biz 130 ton tohum götürdük oraya, yaklaşık Susuz’daki üreticinin yüzde 20’sine falan tekabül ediyor. Mesele şu ki eğer bu tohumlar olmasaydı orada üretici ekmeğini yapacak buğdayı bulamıyordu. Yani gübre fiyatı, mazot fiyatı ayrı bir mesele ama tohumun olmaması felaket demek... O yüzden çok mutluyuz orada olduğumuz için” dedi. Soyer şöyle devam etti: Tohum meselesinin iki ayrı boyutu var. Bir tanesi biz atalık tohumlara dönmeye çalışıyoruz çünkü bizim dışa bağımlılığımızı yaratan şey bu hibrit tohumlar meselesi... Bu konuda muazzam bir tekel var. Dünyadaki tohum ticaretinin elinde bulunduran 10 şirket var. Bu 10 şikret aynı zamanda kimyasal ilaç satıcısı, çünkü o tohumları üretmek için bu ilaçlara ihtiyaç var. Ama aynı zamanda bu 10 şirket kanser ilacı satıcısı...  Çünkü ektiğiniz tohumu büyütürken kullandığınız kimyasallar kanser yapıyor, ilacı da onlardan alıyorsunuz. Mercimeği Kanada’dan, buğdayı Tunus’tan, Fas’tan alıyoruz. Bu kabul edilebilir birşey değil! Bizim kendi kendine yeten bir ekonomimiz vardı, on yıllarca bu böyle devam etti, sonra bittik. Şimdi her şeyi ithal etmeye başladık, üstelik bunu vergiyi sıfırlayarak yapıyoruz. Oradaki üreticinin vergisini sıfırlayıp buradaki üreteciyle haksız rekabete sokuyoruz. Buradaki üreticinin de vergisini düşürsene! Kars’ta da görüyorsunuz binlerce dönüm ekilmemiş arazi var. Üretici ekemiyor, ekerse verdiği emeği geri alamayacağını biliyor. Ama gidip Sudan’da falan topraklar kiralanıyor!” ifadelerini kullandı. 

”BİZİ GÖMMEYE ÇALIŞIYORLAR AMA BİZ TOHUMUZ...”
Gezi Parkı davasında alınan kararlar da programın konuları arasında yer aldı. Kararlara tepki gösteren Soyer, “Demokrasi belli bir zümrenin refanı artıran bir rejim değilse, halkın emeğin adil biçimde refahtan pay almasını sağlayan bir rejimse aynı zaman 4.5 yılla yargılanıp beraat ettiğini gün ağırlaştırılmış müebbet cezası aldığınız bir rejim de değildir. 4.5 yıl yatıyorsunuz casusluk suçundan, beraat ediyorsunuz, aynı gün ağırlaştırılmış müebbet cezası alıyorsunuz. Bu gerçekten hukukun üstünlüğünün yok olduğu, temel insan haklarının ortadan kalktığı, özgürlüklerin ortadan kalktığı bir dönem demektir. Kısacası demokrasi sadece refahla ilgili bir şey değil, aynı zamanda adaletle ilgili, hukukun üstünlüğüyle ilgili bir şey... Bunların yok olmasına razı olmayacağız. Bizi gömmeye çalışıyorlar, sürekli gömmeye çalışıyorlar, hep gömmeye çalıştılar ama unuttukları bir şey var biz tohumuz. Gömüldükçe çoğalıyoruz. Onun için korksunlar bizden, biz bir gider bin geliriz” diye konuştu. 

”BİZ ONLARIN YOLDAŞIYIZ, BU ŞEHRİ BİRLİKTE YÖNETİYORUZ”
Programda ayrıca Büyükşehir özelinde emek-emekçi ilişkisi hakkında konuşan Soyer’den “Dünya üretenlerin ellerinde duyuyor. Dünya üretenlerin elleriyle dönüyor. Aslında bütün güç üretenlerde, emekçilerde, kadınlarda... Biz aslında dünyayı sırtımıza almış taşıyoruz. O nedenle yöneten de biz olmak istiyoruz. Emekçilerin, emeğin, hakkın, adaletini istiyoruz. Çünkü üreten biziz ve yönetmek de bizim hakkımız. Bu da ancak ve ancak örgütlenmekle olur. Dolasıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan emekçilerimizin örgütlenmesi elbette bizim yüreğimize su serpiyor. Elbette onların yanındayız, güçlerini artırmak istiyoruz, alın terinin hakkını vermek istiyoruz. Bizim de vazifemiz o... Bizi hep karıştırıyorlar işverensin diye, hayır biz onların patronu değiliz. Biz onların yoldaşıyız, arkadaşıyız, onlarla birlikte emek üretiyoruz, bu şehri onlarla birlikte yönetiyoruz” mesajları geldi. 

İKİ YAZAR ÖNERİSİ 
Öte yandan Soyer programda izleyenlere iki yazar önerisinde de bulundu. İki genç kadın yazar Melisa Kesmez ve Sema Kaygusuz’un kitaplarını öneren Soyer, “İki yeni genç kadın öykü yazarı. Çok kısa öyküler yazıyorlar ama olağanüstü lezzetli. Şahane yazıyorlar, bitmesin diye okuyorsun. 3-4 sayfada insanı ağlatabilecek derinlikte kısa öyküler” ifadelerini kullandı. 



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/Kulturparkta-Gorkemli-Hatiralar-Soyerden-carpici-mesajlar-Mesele-demokrasi/113587