AK Parti Sözcüsü Çelik'ten NATO açıklaması

19 Mayıs 2022 Perşembe   16:39

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulunuyor.

Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle; "Çok değerli bir meslektaşınızı kaybettiniz. Gazeteci arkadaşımız Özlem Sarıkaya Yurt'u kaybettik genç yaşta. Hepimizi gerçekten çok üzdü. Değerli ailesine başsağlığı, siz değerli meslektaşlarına, NTV ailesine en içten taziyelerimizi başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

Bugünler 18-20 Mayıs günleri milletimizin hafızası açısından önemli bir gün. Kırım Tatarlarının 78 yıl önce yaşadıkları trajedilerin yıldönümü. Maalesef bugünlerde Kırım Tatarları kardeşlerimiz bir başka trajediyi başka açıdan yaşıyorlar. Kırım Tatarlarının direniş konusundaki azimleri onları tarihten yok etmek isteyenlerin amaçlarını önledi.

Sayın Cemiloğlu başta olmak üzere milli kimlik hassasiyetinin devam ettiğini görüyoruz. Buradan bütün Kırım Tatarlı kardeşlerimize sevgilerimizi, saygılarımızı iletiyoruz.

İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO BAŞVURUSU

Terörle mücadele kararlılığımız yurt içi ve yurt dışında sürüyor. Her geçen gün terör örgütlerine verilen siyasi ve askeri desteklerin nasıl gerçekleştiğine dair yeni bilgilere ulaşıyoruz. Tam da bu bağlamda bugünlerde İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği tartışıyor. AK Parti açısından NATO üyeliğinin ilke, prensip, kurallara bağlı olarak yürütülmesi her zaman bağlı olundu.

Müttefiklerimizden bazıları başta olmak üzere Türkiye'nin düşmanı olan örgütlere verilen askeri destekleri sayın Cumhurbaşkanımız yüksek sesle ifade etti. 11 Eylül'den sonra terörizm net bir şekilde mücadele hedefi olarak ele alınmıştı. Türkiye'nin terörle mücadelesinde aynı desteğin verilmesine şahit olmadık. Türkiye bu mücadeleyi verirken müttefiklerimiz patriotları kendi ülkelerine götürdüler.

Net şekilde şunu söylüyoruz; sizin bu destekler bize askerimize, vatandaşımıza saldırı olarak ortaya çıkıyor. Bu hiçbir şekilde kabul edilemez. PKK ve YPG'ye verilen destek her şekilde siyasi açıdan ilkesiz ve gayri ahlakidir.

Diğer bölgelerde DEAŞ var, oradan çekilmemizi istemiyorlar. PKK ve YPG'nin olduğu bölgeden çekilmemiz gerektiğini ifade ediyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi açık, olarak NATO'ya üye olacak ülkelerin terörle bağını kesmesi gerekir. Özellikle Luxemburg Dışişleri Bakanı'nın bu meseleyi hiçbir şekilde anlamadığını gösteriyor.

Türkiye hem kendi güvenliği hem NATO'nun içindeki konsensüs bakımından bunları dile getiriyor. Oy birliğine karar alacağına göre o sebeple kurallara, ilkelere, prensiplere uygun şekilde yeni üyeliklerin ele alınması gerekir. Avrupa polis teşkilatının raporları açık ve net şekilde gösteriyor ki, İsveç'in PKK ve YPG'ye destek verdiği net şekilde gözüküyor. İsveç Savunma Bakanı PKK'nın Suriye'nin başındaki şahısla zum üzerinden toplantı gerçekleştiriyor.

'BU ÖRGÜTLER SİZİN ÜLKELERİNİZDE PARA TOPLUYOR'

Sorun şudur; NATO bir güvenlik örgütüdür, bu örgütün mücadele alanı küresel terörizmidir, siz doğrudan NATO üyesi ülkenin hedef olarak gösterdiği terör yapılarıyla temas içindesiniz ve destek veriyorsunuz. Bu örgütler sizin ülkelerinizde para topluyorlar. Bu para silah olarak geri dönüyor.

Hem NATO içerisindeyiz hem de bize silah ambargosu uyguluyorsunuz. Yeni üye olmaya çalışan ülkelerin de bu şekilde davranışları var. Böyle bir şey kabul edilemez. NATO'nun mantığı birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindir. Yakın zamana kadar Macron ne diyordu, Türkiye'nin NATO üyeliğini sorguluyor, Türkiye'nin NATO üyeliği sorgulanmalı diye absürt açıklamalarda bulunuyor, Ukrayna krizinden sonra NATO'nun güney kanadını güçlendirmeliyiz diyordu.

Burada ne bize ambargo ne de düşmanımız gördüğümüz terör örgütlerine destek verilmesi kabul edilemez. Türkiye çok basit bir şey istiyor; NATO'nun üyeleri ve NATO'ya üye olmak isteyenlere NATO'nun ilkelerine bağlı olması isteniyor. Açık olan şu insanlığa karşı olan bu terör örgütlerine desteğinizi kesmenizi istiyoruz.

'PROBLEM TERÖR ÖRGÜTLERİNE VERİLEN DESTEK'

Yine bu ülkelerden birinin dışişleri bakanın açıklaması son derece utanç vericidir. NATO'ya destek veren ülkelerle iyi geçinmesi Türkiye'nin yararınadır diyor. Mesele son derece nettir; Türkiye devlet politikası olarak NATO'nun gelişmesine karşı çıkmadı. İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyesi olmasıyla problemi olmadı. Problem onların terör örgütlerine verdiği desteklerle ilgilidir.

İsveç, Finlandiya'da verilen desteklerin PKK'nın yaptığı gösterilerin fotoğrafları vardı. Orada açılan PKK bayrakları, demokratik hukuk devletinin kabul edemeyeceği görüntüler vardı. Biz o görüntüleri AK Parti kürsüsünden göstermeyi uygun bulmuyoruz. O paçavra resimlerini göstermeyiz. Net bir tablo var, böyle bir şey demokrasi, hukuk devleti ve NATO prensipleri açısından kabul edilemez.

Meşhur Fransızların çimento fabrikası var. Bu firmanın PKK ve YPG'nin Suriye'deki terör faaliyetleri için kullandığı yer altı sığınakları ve tünelleri yaptıkları ortaya çıktı. DEAŞ terör örgütleriyle bağlantıları ortaya çoktu. Paris temyiz mahkemesi bu Fransız çimento fabrikasının insanlığa karşı suç işlemek bakımından karşı karşıya olduğu soruşturmanın devamına karar verdi.

Şimdi nasıl olacak? Bu ülke NATO ülkesi. Bunu yargıya taşıyan Fransız sivil toplum örgütleri, o belgelerin arasında, fabrika bunları yaparken Fransa'nın iç ve dış, askeri istihbaratıyla bilgisi dahilinde yaptı. Böyle bir şey olabilir mi? Bize saldıran terör örgütünün sığınaklarını bir NATO ülkesinin çimento fabrikası yapacak?

Bu terörist gruplara desteklerle NATO üyeliği arasındaki bu çelişkinin giderilmesi gerekiyor. Bu desteği kesmeyen ülkelerin üye olmasının ortak güvenlik mimarisine katkısı olmayacaktır. Bu şekilde değerlendirilmesi lazım. Biz Suriye'deki Türkmen kardeşlerimize yardım yaparken, arşivlere bakmak lazım, Türkiye'nin gönderdiği yardımların DEAŞ'a gittiğini söyleyenlerin, bu eleştiriyi yapması lazım.

ATATÜRK HAVALİMANI AÇIKLAMASI

Bütün bu çerçeve içerisinde tabii ki Türkiye'ye yeni eserler kazandırılması, Türkiye açısından, Türkiye'nin kendi ajandasından ayrılmadığını göstermesi bakımından önemli. En son Rize-Artvin havalimanının açılmış olması, etrafımızda, içimizde hangi gündem saptırmasıyla karşı karşıya olalım eser siyasetimizin devam edecektir.

Atatürk Havalimanı'nda yapılacak millet bahçesi açıklandı. Daha önce Kılıçdaroğlu 'telefonlarımı dinleyerek çalmışlar' dedi. Şimdi karşı çıkıyor. Böylesine çevre bilincinden kopuk yaklaşım olabilir mi? Bunu Atatürk'ü istismar ederek, Atatürk'ün isminin verildiği yıkılması şeklinde lanse ediyorlar.

Taksim'in ortasında o muhteşem eser yapıldı adı Atatürk Kültür Merkezi'dir. Hiç kimse esersizliğine, bu millete yaptığı kötülüğe Atatürk'ü kalkan yapmaya kalkışmasın. Oraya 132 bin 500 ağaç dikilecek, yürüyüş yollarıyla her türlü vatandaşımıza hizmet edecek yaklaşımla hayata geçirilecek.

Mısır'la normalleşme süreci devam ediyor. Dışişleri Bakanlığımızdaki heyet istikşafi görüşmeleri başlatmıştı. Yakında 1 Haziran'da Hazine ve Maliye Bakanımız Mısır'a gidecek. Bu çerçevede kardeş Mısır halkıyla ortak çıkarlarımız temelinde ve Akdeniz'deki bölgesel gelişmeler temelindeki yakınlaşmamız devam edecek.

Türkiye'deki bütün gençleri Cumartesi günü Adana'ya bekliyoruz. 8 yıl aradan sonra Türkiye çapında gençlik şöleni gerçekleştireceğiz. 81 ilden gençler gelecek, onbinlerce genç kardeşimiz orada Cumhurbaşkanımızla buluşacaklar.

Cumartesi günü saat 17.00 gibi bu faaliyet başlayacak. Türkiye'nin her tarafındaki genç kardeşlerimizi Adana'ya bekliyoruz."

SORULAR VE YANITLAR

(İsveç ve Finlandiya açıklaması) "Esas önemli mesele teröre verilen destek. Bir güvenlik örgütünün içine üye olacak devletlerin teröre destek vermemeleri lazım. İsveç ve Finlandiya'da terör örgütüne yoğun şekilde finansman sağladığı, Türkiye odaklı faaliyetlerin merkezi haline geldiği, hem PKK hem FETÖ'nün üst düzey yöneticilerini barındırdığı açık ve net. Rahatça bu teröristler istedikleri faaliyetleri yapabiliyorlar. PKK'ya gönderilen silahların bir kısmının mali kaynağı buradan karşılanıyor. Ele geçirilen cephanelerde İsveçli silahlar ortaya çıkıyor. Biz PKK'nın herhangi bir yerini yok ettiğimizde herhangi bir mağarada cephanesini bulduğumuzda içerisinde bir Avrupa ülkesi silahlarını gördüğümüzde ilkesiz ve tutarsızlığın adını koyarız.

ABD'yi, Fransa'yı da uyarıyoruz bu konuda. Siz kendi ülkenizin vatandaşlarından silah toplayacaksınız, benim ülkemdeki vatandaşları öldüren bu silahları göndereceksiniz. Burada çelişkiyi gidermesi gereken onlardır. Sayın Biden'ın Türkiye'ye gelip gelmemesi kendi takdiridir. Müttefikler arasında bu meselelerin yoğun şekilde görüşülmesi her zaman açıktır. Mesele Türkiye'nin ikna edilmesi değildir. Herhangi bir devlet başkanı bundan bahsediyorsa mesele yeni üye olmak isteyenlerin terör örgütlerine verdiği desteğin kesilmesi için o ülkelerin ikna edilmesidir. Mevcut ülkelerin de teröre verdiği desteğin kesilmesidir. Bir genişlemeden bahsediliyorsa buna aday olan ülkelerin teröre verdiği desteği kesmeleri konusunda ikna edilmelidir. İsveç Savunma Bakanı PKK terör örgütünün yöneticileriyle muhatap oluyor. Şimdi bu şahıs NATO toplantısından çıkacak sonra terör örgütüyle görüşecek. Burada sorunun çözülmesi Türkiye'nin haklı güvenlik gerekçelerinin tatmin edilmesidir. Bu tatmin edildiği zaman zaten mesele yoktur.

(Miçotakis'in ABD ziyareti) Miçotakis'in orada kendi ulusal tarihini Amerikan tarihine referans vererek anlatma biçiminin Yunan medyasında nasıl eleştirildiğini gördük. Yunanistan'ın geçmişteki siyasi figürlerinin Amerikalılarının yolunu izledikleri şeklindeki yaklaşımının nasıl eleştirildiği iyi değerlendirilmesi gereken konu.

Hangi parlamentoda kim ne için alkışlanmış önemli değil. Alkışlanan kişiye tarihi hakikat vasfı vermiyor. Biz Amerikan kongresini senatosunu önemsiyoruz. Oradaki değerli kongre üyeleriyle görüşlerimizi paylaşıyoruz. Yakında Dış İlişkiler Başkanlığımız Efkan Bey kongreyi ziyaret etti, senato üyeleriyle görüştü. Bir kongrede bir müttefikiniz bir başka müttefiğinize söz söylediği zaman alkışlanırsa bu çok doğru bir şey değil, kendi takdirleri tabii.

Masadan kaçanın, çözümsüzlükten kaçan tarafın Rum tarafı olduğu açıktır. Yunanistan için utanç vericidir, başka parlamentolarda Türkiye'ye silah vermeyin diye yalvarmak saygıdeğer bir şekilde değerlendirilemez. Siz anlaşmalara göre silahsız olması gereken adaları silahlandırma hakkını hangi hukuktan alıyorsunuz? Sizin hava kuvvetlerinin ihlaline Türk kuvvetlerinin verdiği cevapta hukuksuzluk yoktur.

Yunanistan sahil güvenliği ve ona destek veren Frontex göçmenlerin botlarını şişleyerek Akdeniz'de bu kadar ölüme sürüklenmesine yol açtı. Bu sorgulanmıştır, esas mesele budur. Burada Kıbrıs meselesinde de net görülmesi gereken şudur; hakkı gaspedilen ve şimdiye kadar verilen sözlerin tutulmadığı taraf KKTC'dir. Şunu net bilsinler, Yunanlıların lobi faaliyeti, başka parlamentolarda yalvarma stratejisi problemi çözmez. Onlar Türkiye ile meselelerini çözecekler. İsterse dünyanın bütün parlamentolarda alkışlansınlar, hiçbir problem yok." (Habertürk)



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/AK-Parti-Sozcusu-Celik-ten-NATO-aciklamasi/114602