Mecliste ‘asbestli gemi’ tartışması… Soyer 4 soru işaretini saydı ve ekledi: Asli görevimiz budur!

8 Ağustos 2022 Pazartesi   21:11

GERÇEKİZMİR - Brezilya donanmasına ait asbest yüklü Nae Sao Paulo gemisine Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından İzmir’in Aliağa ilçesinde söküm izni verilmesinin yankıları sürüyor. 

‘Asbestli gemi’ tepki ve tartışmaları İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin ağustos ayı gündemine de taşındı. 

AYDIN’DAN DETAYLI AÇIKLAMA: CLEMENCEAU DETAYI, 760 TON ÇIKIŞI! 
Dilek ve temenniler bölümünde söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Aydın konuşmasını Nae Sao Paulo gemisine verilen söküm iznine ayırdı. CHP’li Aydın, “Şehrimizin sınırlarına yola çıkmış bir gemi ve bu geminin bize anlattığı sorunlarla ilgili konuşacağım. 1980’lerden sonra bu neoliberal ekonomik politikalar devletleri bir şirket mantığıyla yönetmeyi benimsedi. Toplum sağlığı ve kamu yararı gibi temel prensiplerden vazgeçildi. Bu vazgeçişin dünyamızı getirdiği yer ortada… Para kazanmak bir ülkenin toprağından, suyundan, insanların sağlığından da önemli midir? Türkiye topraklarında bir yıl içinde doğanın üreteceği tüm kaynakları biz 22 Haziran’da tüketmiş oluyoruz, 22 Haziran’dan sonra gelecek kuşaklardan çalıyoruz” diye konuştu. 

Aydın konuşmasına şu sözlerle devam etti: Şehrimizi ilgilendiren mesele asbest maddesi… Güçlü bir yalıtım malzemesi. Bu nedenle gemi sanayi ve inşaat sektöründe ciddi şekilde kullanıldı. 1950’den sonra oldukça yaygınlaştı. Zaman içerisinde toplum sağlığına zararları konuşulmaya başladı ve 1983 yılında ilk kez İzlanda’da yasaklandı. Bu yasaklamalar üzerine iki sorun çıktı ortaya… Bunlardan ilki Batı’nın kendi topraklarında yasakladığı asbesti başka topraklarda kullanmaya devam etmesiydi. Asıl büyük sorun ise Avrupa topraklarında asbest kullanılmış ürünlerin bertarafının ne olacağı sorunuydu… Yine ilginçtir, Fransa 1997 yılında aldığı yasak kararına rağmen çok uzun süre asbestli üretimi Brezilya topraklarında sürdürdü. Fransa 1957 ve 1959’da iki gemi yaptı. 1997 yılında bu gemileri kızağa çekti ve artık kullanmayacağını söyledi. Bu iki gemi birbirinin ikizi olan iki gemiydi. Hatta bu iki gemiden Clemenceau’dan  Brezilya’da Nae Sao Paulo’yu yaptı. Clemenceau söküldü, Sao Paulo oldu. Sökülmesiyle ilgili olarak ihaleyi kazanan firma bu gemiyi Aliağa’da sökmek istediğini açıkladı. 2003 yılında bakanlık bunu reddetti ve Clemenceau Aliağa’da sökülmedi. Bunun üzerine Yunanistan’da sökülmek istedi. Ama orada da kıyamet koptu, sökülemedi. Yunanistan’a da gidemeyen geminin 2005 yılında Hindistan’da sökülmek istendi. 2010 yılında sonlanan yargı sürecinde Hindistan da gemiyi reddetti, sonunda İngiltere’de söküldü ve 760 ton asbest çıktı. Toplam 1300 ton tehlikeli madde… Şimdi Clemenceau’dan 760 ton asbest çıkmışken ikizi Sao Paulo’dan 9 ton asbest çıkacağını söylemeyi  sizin takdirinize bırakıyorum.  

Aydın sözlerini şöyle tamamladı: Bugün bütün dünya İzmir’i bu asbest yüklü gemiden kurtarmak için mücadele veriyor. Brezilya Mahkemesi bugün ittihatti tedbir koydu ama ne hikmetse gemi yola çıktı. 
İzmir’in toprağı, suyu, havası hepimizindir. Ülkesini seven herkesin bu konuya duyarlılık göstermesi gerekir. İzmir’in doğasını ve sağlığını birileri para kazansın diye bir kenara bırakamayız. 

Öte yandan CHP’li Aydın ayrıca konuşması sırasında meclise Hindistan’daki gemi söküm tesislerinden ve Aliağa’dan da fotoğraflar gösterdi. Aliağa’da 8 tane olması gereken alanda 22 tane tesis olduğunun altını çizen Aydın, işçilerin toz maskesiyle asbest söktürüldüğünü söyledikleri ifade etti. 

HIZAL’DAN YANIT: 960 TON OLDUĞUNA DAİR BİR RAPOR VAR MI? 
Aydın’ın ardından söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal ise asbestli gemi konusundan bakanlığın açıkladığı rapora vurgu yaptı. AK Partili Hızal sözlerine, “Elbetteki para kazanmak insan sağlığından önemli değil ama bazı gerçekleri de görmemiz lazım. Bir gemi yola çıktı, geliyor ama gelip gelmeyeceğini de bilmiyoruz. Oradaki bir tedbir kararı verildi. Brezilya’nın yerel bir mahkeme tedbir kararı verdi. Kararın sebebi o geminin orada müze olarak kullanılmak istenmesi…” diyerek başladı.  Hızal şöyle devam etti: En yetkili ağız Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı… Sayın Bakanımız Murat Kurum tarafından yapılan açıklamada, “Bu gemi uluslararası kriterlerle akretide edilmiş kurum ve kuruluşlarla incelenmiş. Bu inceleme neticesinde ortaya çıkan bir rapor var. 9 ton asbest var” denildi. Ve sonrasında da “Gemi geldiğinde bizlerce de bir inceleme yapılacak ve aksi bir durum olursa söküm işlemi yapılmayacak” denildi. Bu raporu Norveç’te çok eğil bir firma vermiş. Radyasyon testleri de yapılmış. Bu açıklamanın üzerine ne ilginçtir geminin yüzde 12’sinin test edildiği, böyle bir rakamın olmadığı gibi bir takım algısal açıklamalarla ülkemizin itibarıyla ilgili sorunlar ortaya çıkıyor. Sayın Bakanın açıklamasına inanmadınız, 9 ton değil 900 ton olduğunu söylediniz, ‘İkiz gemisinde 760 ton asbest var’ dediniz. Peki buna dair elinizde bir rapor var mı? Yok… Bir takım çevreci örgütlerin açıklamaları var sadece… Bu gemi Hindistan’a gitmiş, tam söküleceği esnada Fransa hükümeti, “Ey Hindistan, ben sizin çocuklarınızı çok düşünüyorum. 760 ton asbest var. Bu gemi İngiltere’de Liverpool’da sökülecek” mi demiş? Asbest sadece gemilerde mi var? Doğada olan, lifli, çokça zehirli bir mineral… Doğada olmasıyla birlikte havada asılı kalırsa gramından bağımsız insan sağlığına çok zararlı... Bayraklı’da, Bornova’da, Konak’ta… İzmir genelinde deprem sonrasında yüzlerce bina yıkıldı. Bu binaların yıkılması için asbest raporu çıkarılması lazım. Bu raporu kim çıkartıyor? Yine uluslararası kriterlerce akredite olmuş kurum ve kuruluşlar çıkarıyor. Bir binada asbest tespit edilir, uygun koşullarda betaraf edilir ve yıkım buna göre yapılır. Gemideki asbest miktarıyla ilgili hazırlanmış rapora ve Sayın Bakan Kurum’un açıklamasına inanmıyorsunuz ama belediyelere verilen bu raporlara inanıyorsunuz! Ben hiçbir başkanımızın bu raporlar doğrultusunda herhangi bir olumsuzluğa göz yumacağına inanmıyorum. Dolayısıyla çevre hassasiyeti tüm insanlıkla alakalı bir şey ama az önce gösterdiğiniz fotoğraflar… Hindistan ile Aliağa’yı bir tutmak… Bir ülkenin, bir şehrin itibarıyla bu şekilde oynanmaz… 

TUGAY: AKLA MANTIĞA YATMAYAN BİR DURUM VAR 
Tartışmada söz alan Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Geminin sökümüyle ilgili çok az talip olması, Avrupa’da sökümüne izin verilmemesi, hurda demirin fiyatı 300-400 lirayken 70-80 lira edecek bir bedelle satışını hangi mantıkla açıkladığınızı ben de merak ediyorum. Muhtemelen içerdiği toksit madde nedeniyle böyle bir durum var. Geminin çelik plakaları arasında yerleşmiş olan bir izolasyon maddesi asbest… İkizi olan Clemenceau’da 760 ton asbest, toplam da 1500 ton civarında bir kimyasal madde olduğu ispatlanmış. Gemiyi sökmeden önce ikinizde bu kadar toksit maddenin olduğu başka bir gemide acaba nasıl bir yöntemle bu hesaplamayı yaptıklarını, teknik olarak birinin bu açıklamayı yapmalarını istiyoruz. Bu maddenin İzmirlileri hasta etmeyeceğine dair güvenilir bir bilgilendirme istiyoruz. Çünkü akla ve mantığa yatmayan bir durum var ortada. Bu işi bilen insanlar bu raporda belirtilen rakamlar kesinlikle doğru olamaz” diye konuştu. 

BARÇIN: MAHKEME KARARI İHALEYLE İLGİLİ!
CHP’li Meclis Üyesi Hakan Barçın ise, “Birkaç düzeltme yapacağım. Bu tedbir kararının müzeyle hiçbir ilgisi yok. İhaleyle ilgili usulsüzlük nedeniyle tedbir kararı var. Uluslararası kuruluş tarafından verilen rapor, ilgili Türk firmasının beyanı ve sadece yüzde 12’lik bir envanteri çıkarılarak yapılmış. Rapor şöyle bitiyor: Bu kadar az oranda incelemeden asla sorumlu olmayacağına dair… İngiltere’de kapalı kuru havuz sisteminde yapılıyor sökümler ve maliyetleri çok fazla. O yüzden o ihaleler alınamıyor, Hindistan ve Türkiye’de yapılıyor bu sökümler. Bu sadece bir asbest meselesi değil baştan sonra zehirli bir gemiden söz ediyoruz. Bu sektör çok ciddi anlamda gözden geçirilmeli, tümüyle Aliağa’ya bakılmalı” dedi. 

Öte yandan tartışmada MHP'li Meclis Üyesi Hakan Şimşek, devletin dolayısıyla bakanlığın sözüne inanmak gerektiğini savunurken, CHP'li Ozan Parlar'dan da ilçesi Güzelbahçe'de alınan tartışmalı özelleştirme kararları örneğiyle "Nasıl inanalım" çıkışı geldi. 



4 SORU İŞARETİNİ SAYDI
Tartışmada son sözü Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer aldı. Söze Hakan Şimşek'e yanıt vererek başlayan Başkan Soyer, "Hakan Bey’in bir tespiti var, 'Bakanımızın sonuna kadar doğru olduğunu düşünürüm' şeklinde... Eğer böyle olsaydı ne seçime ne iktidar değişikliğine ihtiyaç vardı. Sonuna kadar inanırdık biz de… İktidarlar da sittin devam ederlerdi. Bu doğru da değil mümkün de değil... Siyaset kuşku üzerine, merak üzerine yapılır. Ozan Bey’in dediğini gibi 'Nasıl inanayım?' dersiniz. İnanabilirsiniz ama inanmaya da bilirsiniz. Baştan yanlış olma ihtimalini düşünerek siyaset yaparsınız dedi. Soyer ardından Nae Sao Paulo gemisine söküm izni verilmesiyle ilgili kuşkularını şöyle sıraladı: Aliağa'da 22 işletme var ve bunlardan sadece 8 tanesinin Avrupa Birliği uygunluk belgesi var. Bu kuşku uyandırıyor. İkincisi emsali, ikizi… Clemansao… İkiz gemi aynı makineden çıkarak imal ediliyor. Dolayısıyla 9 ton asbest olma ihtimali yok. Norveçli firma 'Yüzde 12’sini tespit edebildik' diyor. 'Gerisini tespit edemedik' diyor. Hindistan gibi, Bangledeş gibi bir üçüncü dünya ülke muamelesi yapılan bir ülke ve kent olmak bir kere ağrıma gidiyor. Ben o şirketin yetkilileriyle de bir araya geldim, dinledim. Ama bu 4 başlık benim kuşku duymam için yeterli...

"ASLİ GÖREVİMİZ BUDUR" 
Büyükşehir Belediye Başkanı sözlerini şöyle tamamladı: Bu konuda en çok Aliağa Belediyesi, Aliağa meclis üyeleri seferber olmalı. Eğer biz Aliağa’ya sahip çıkmazsanız asıl o zaman -mış gibi yaptığımız düşünülür. Asıl olan doğayı, suyu, ağacını korumak... 8 bin 500 yıl boyunca pırıl pırıl gelmiş bir Aliağa şimdi başka bir yere doğru gidiyor. Buna izin vermemeliyiz, asli görevimiz budur! Bunun dışından her şey sonradan geliyor. Özetle korumak, bu şehrin ağacını,deresini, nehrini, toprağını korumak hepimizin asli görevidir. 



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/Mecliste-asbestli-gemi-tartismasi-Soyer-4-soru-isaretini-saydi-ve-ekledi-Asli-gorevimiz-budur/118886