İzmir'deki utanç davasında yeni perde!

29 Ocak 2023 Pazar   08:53

İzmir’de faaliyet gösteren ODER isimli otizm derneğinde 2018 yılında yaşanan cinsel istismar dehşeti kamuoyunda şok etkisi yaratmıştı. Anne P.’nin dernekte müzik kursuna giden 13 yaşındaki otizmli oğlunun çantasına yerleştirdiği ses kayıt cihazıyla ortaya çıkan ve yargıya taşınan olay, eğitmen U. E.’in ‘çocuğa nitelikli cinsel istismarı’ suçundan 30 yıl hapis cezası almasıyla sonlanmıştı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının da müdahil olduğu davada, sanık U. E.’in avukatları dosyayı temyiz ederek Yargıtay’a taşıdı. Yapılan incelemenin ardından sanığın aldığı 30 yıl hapis cezası, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından bozuldu ve davanın yeniden görülmesine karar verildi. Yargıtay’ın temyiz incelemesinde, her ne kadar ses kaydı delil olarak kabul edilmişse de 08.11.2019 tarihli Jandarma Genel Müdürlüğü Komutanlığı uzmanlık raporunda herhangi bir çözümleme yapılamadığı da dikkate alındığında tahmini olarak tespit edilen konuşmaların delil olarak kabul edilemeyeceği belirtildi.

VERİLEN CEZA BOZULDU
Kararda, “Mağdurun 29.08.2018 tarihli raporunda kabızlık sorunu olduğu da dikkate alındığında elde mağdurun beyanı dışında herhangi bir delil bulunmadığı gözetilerek mağdurun mahkemece dinlenmesi, dinlenemediği takdirde soruşturma evresinde görüntülü alınan ifadesine ait CD’nin temini ile dökümü yaptırılarak imzalı tutanağa başlanmasından sonra duruşmada hazır bulunan taraflarla birlikte izlenerek buna ilişkin beyanların alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması karşısında alınan karar yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafisinin ve katılan Bakanlık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi’nin 19.03.2021 gün ve 2021/356 Esas, 2021/461 karar sayılı vaki istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine yönelik hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 302/2-4 madde ve fıkrası gereğince bozulmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine, 06.07.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi” denildi.

YENİDEN YARGILANMASINA DEVAM EDİLDİ
Yargıtay’ın bozma kararının ardından dava İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde haftanın son mesai günü yeniden görülmeye başlandı.

İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre Duruşma salonunda sanık ve müşteki avukatlarının yanı sıra istismara uğrayan çocuğun ailesi de hazır bulundu. Duruşmada mahkeme heyeti ilk söz hakkını sanık U. E.'e verdi. Afyon'da tutuklu bulunan U. E., duruşmaya SEGBİS yoluyla katıldı.

PSİKOLOJİM BOZULDU, İYİ DEĞİLİM
Yargıtay’ın bozma kararının ardından beyanlarda bulunan U. E., "8 celsede söylediklerimi tekrar etmek isterim. 5 senedir yapmadığım şeyden dolayı yatıyorum. Tutuklandım, tahliye edildim, askere gittim, hiçbir yanlış davranışım olmadı. Tutukluluğumda 3 seneyi bitirdim. Psikolojim bozuldu, inanın iyi değilim. İdare, müzik öğretmeni olduğun için belli günlerde burada müzik icra etmemi istiyor ama ben artık müzik bile dinleyemiyorum. Herşey mahvoldu. Ne uğruna? Neden burada olduğumu bilmiyorum. Kaç kere intihar etmeyi düşündüm bilmiyorum. Yargıtay'ın bozma kararının ardından beraatimi talep ediyorum. Adli kontrol şartıyla tahliyemi talep ediyorum. Ağır mağduriyet yaşıyorum. Benim de haklarım var. Karara etki ettiğim söyleniyor... Benim babam kebapçı, annem ev hanımıdır, Ankara'da bir tanıdığımız yoktur. Ben yalan söylüyorum diyelim çocuğun ifadesine bakın. Hayır dokunmadı diyor, üstümü çıkarmadı, dokunmadı diyor. O zaman nasıl yapabilirim ben bunu? Mağduriyetime son verilmesini istiyorum" sözleriyle kendini savundu.

ADLİ TIP'TAN İNCELEME TALEBİ
Sanık U. E.'in ardından konuşan müşteki avukatları Şule Arslan Hızal ve Nergis Tuba Aslan ise, Yargıtay'ın cezayı bozma kararının kabul edilebilir olmadığını belirterek, "Dosyada 4 rapor daha var bunlar değerlendirilmeyecek mi? Yargıtay bunları nasıl görmüyor? Koskoca Yargıtay'ın dosya okumadığını düşünmek istemiyoruz. Heyetinizin bozma kararına direnme kararı vermesinin hukuken ve ahlaken gerekli olduğunu düşünüyorum. Adli Tıp Kurumu ses kaydındaki tartışmalı kısımları çözümleyebilir. Bununla ilgili talebimizi içeren dilekçeyi de sunuyoruz. Dosyadaki eksiklikler giderilene kadar sanık salınmamalı. Tutukluluğunun devamını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

EN AĞIR CEZAYI ALMASINI İSTİYORUM
Duruşmada söz alan anne P. de, "5 yıldır hukuk mücadelesi veriyoruz, geç gelen adalet adalet değildir. Ses kaydını dinlediğimde beynimden aşağıya kaynar sular aktı. Verilen raporlar gözardı ediliyor. Sanığın en ağır cezayı almasını ve tutuklu yargılanmasına devam edilmesini istiyorum " dedi.
 
İNTİHAR ETSE NE OLACAK?
Sanık avukatı Soner Hamza Çetin ise U. E.'in tutuksuz yargılanmasını ve bir sonraki duruşmada mahkeme salonunda hazır bulunmasını talep ederek şunları söyledi: "Bu ses kaydına delil olarak dayanılamaz. Mağdur buraya gelememiş tabiki sözümüz yok, zavallı bir çocuk... Mağdurun beyanıyla sanık mahkum edilemez, bu adam ölmüş durumda. Bitti, bir daha öğretmenlik yapamayacak. Yazık ya suçsuzsa, içeride intihar etse ne olacak? Kaçma şüphesi yok, gelsin burada savunsun kendini. Siz de sanığın gözüne bakarak hüküm verin. Sanığın tahliyesine karar verilmesi gerekir."

DAVA 3 NİSAN'A ERTELENDİ
Tarafların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına, tartışmalı kısımların giderilmesi için ses kaydının Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesine ve sanığın 3 Nisan Pazartesi günü saat 13.30'da gerçekleşecek bir sonraki duruşmada mahkeme salonunda hazır bulunmasına karar verdi. (Çağla Geniş/İlkses Gazetesi)



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/Izmir-deki-utanc-davasinda-yeni-perde/127780