CHP'li Ayhan'la adaylık kararı hakkında her şey: Eleştirilere 'Yıldırım' yanıt!

16 Aralık 2019 Pazartesi   00:10

Gizem TABAN/GERÇEKİZMİR - Cumhuriyet Halk Partisi’nde olağan kongre takvimi işliyor. Mahalle delege seçimlerinin sona ermesiyle ilçe kongreleri start aldı. Parti içi rekabetin kıyasıya yaşandığı İzmir’de de ilçe başkan adayları gün yüzüne çıkmaya başladı. Kentin metropol ilçelerinden Bayraklı’da sürpriz bir isim yeni dönemde ilçe başkanlığına aday olacağını açıkladı.

Geçmiş dönemlerde il başkanlığı ve milletvekilliği görevlerinde bulunan Selçuk Ayhan rotayı bu kez ilçe başkanlığına kırdı. Geçtiğimiz günlerde CHP Bayraklı İlçe Başkanlığı’na aday olduğunu duyuran Ayhan; adaylığının nasıl oluştuğu, ‘Nalbantoğlu ve Sandal’ın adayı’ iddiaları, uzun süre sonra aktif siyasete geri dönme gerekçesi, kendisine yönelik eleştiriler, ilçe başkanı seçilirse neler yapmak istediği, mevcut yönetim ile ilgili görüşleri, Bayraklı siyaseti hakkındaki düşünceleri, ilçe başkanı ve belediye başkanı ilişkisinde izleyeceği tavır hakkında Gerçekİzmir’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Ayhan ayrıca ilçe başkanı seçilirse disiplin mekanizmasını nasıl çalıştıracağı ve Bayraklı Belediyesi Eski Başkanı Hasan Karabağ’ın partiden ihraç edilmesine yönelik de değerlendirmelerini aktardı.

ÇIKAN ADAYLAR KONUSUNDA MUTABAKAT OLUŞMADI

İl başkanlığı, milletvekilliği görevlerinde bulunmuş bir isimsiniz. İlçe başkan adaylığı parti kamuoyunda sürpriz oldu. Adaylık nasıl oluştu?

Delege seçimlerinin ardından ortaya çıkan adaylar konusunda parti delegasyonunda bir mutabakat oluşmadı. Her adayın çevresi diğer adaya tepkili… Her aday hakkında uzlaşmaz, gerilim yaratan şeyler ortaya çıktı. O süreçte bana adaylık teklif ettiler. Ancak kabul etmedim.

Kimler teklif etti?

Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Bey ve İl Eski Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ‘bir görüşme yapalım ağabey’ dediler, gittik. Kabul etmeme gerekçelerimi açıkladım.

Kabul etmeme gerekçeleriniz nelerdi? Sonrasında neden kabul ettiniz?

İnsanlar ileri geri konuşacak, ‘il başkanlığı milletvekilliği yaptı, şimdi de ilçe başkanlığına aday oluyor’ gibi önyargılı yaklaşımlar olacak. Bunlar da benim canımı sıkacak. Ben kendime göre bir düzen kurmuşum, beni zorlamayın dedim. Kendimle ilgili başka gerekçeler de öne sürdüm. O zaman ‘yardımcı ol, birini bulalım’ dediler, ben de bazı girişimler yaptım. Ama herkes için bir şey söylendi. Sonunda onların yaptığı öneri tabandan da gelmeye başladı ve giderek yayıldı. Hatta Serdar Bey Ankara’ya gitti genel başkanla konuştu; ‘Ağabey ben genel başkan ile de konuştum, gayet makul karşıladı, sorun yok. Kabul edersen seviniriz’ dedi. Talep tabandan da gelince kabul etmek durumunda kaldık.

‘NALBANTOĞLU VE SANDAL’IN ADAYI’ İDDİALARINA NE YANIT VERDİ?

Rıfat Bey ve Serdar Bey ile bir görüşme yaptığınızı söylediniz. Sizi açık bir şekilde destekliyorlar. Parti kamuoyunda ‘Rıfat Nalbantoğlu ve Serdar Sandal’ın adayı’ algısı var.  Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Destekliyorlar ancak ben sadece onlar desteklediği için aday olmadım, tabanda o talebin ilgi gördüğünü fark ettiğim için adaylığı kabul ettim. Ben hayatımda, kimse bana ‘aday ol’ dediği için aday olmadım. Rıfat Bey ve Serdar Bey bana bu öneriyi yaparken, buradaki çözümsüzlüğü gördükleri için ve parti tabanında benim ismim kendilerine geldiği için… O teklif ‘2 kişi kimi aday çıkaralım’ diye oluşan bir teklif değil...

KOCAOĞLU VE KARABAĞ BENİ YOK ETMEYE ÇALIŞTI!

Uzun süredir aktif siyasetin içinde değildiniz, bu dönüşün sebebi tam olarak nedir?

Benim aktif olmama nedenim; benim aktifliğime başkanlarının engel olması. Ben siyaseti gençliğimden beri yapan bir insanım, sadece partilerde değil sivil toplum çalışmalarında da görev aldım. Ama dönemin belediye başkanları beni yok etmek için ellerinden geleni yaptılar. Bayraklı’da şunu gördüğüm için; sadece talep değil, o talebin karşılığının bende olduğunu gördüğüm için kabul ettim.

Bahsettiğiniz belediye başkanları kimler?

Büyükşehir belediye başkanı ve Bayraklı belediye başkanı.

Aziz Kocaoğlu ve Hasan Karabağ mı?

Evet. Açıkçası mücadele etmek istemedim. Siyaset illa bir yere aday olmak değil. Oturduğunuz yerden de yapabiliyorsunuz, insanlara fikir vererek, yol göstererek, görüşlerinizi paylaşarak da yapabiliyorsunuz. O düzeyde siyaset yapmayı seçtim.

BAYRAKLI’DA 10 YILDIR SİYASET YAPILMASI ENGELLENMİŞ!

Peki, Bayraklı’ya gelelim. Bayraklı siyaseti ile ilgili görüşünüz nedir?

Bayraklı’da yaklaşık 10 yıldır siyaset yapılması engellenmiş. Emir komuta zinciriyle yapılar oluşturulmuş. Belediye başkanı, kendine uygun ilçe başkanları, onlara uygun yönetim kurulu üyeleri… Siyaset yapan değil de başkanın dediğini yapan insanlardan yapılar oluşmuş. Bunu yaparken de siyaset dinamiklerini yok etmişler, insanlara fırsat vermemişler. Bu da gerilimin artmasına yol açmış. Bayraklı’yı, insanların birbirini sevmediği, saymadığı, hatta partiden uzaklaştığı bir noktaya getirmiş.

Yani ‘ilçe örgütünde bir parçalanmışlık durumu söz konusu’ mu diyorsunuz?

Evet. Zaten bana teklif geldiğinde dediler ki; hem toparlarsın, hem insanları uzlaştırırsın, senin kimliğin kişiliğin altında kimse farklı şeyler söylemez, hem ağabeylik yapar tecrübelerini aktarırsın. Bunun üzerine ben de adaylığı kabul ettim.

HİÇ GOCUNTUM YOK!

İl başkanlığı, milletvekilliğinden sonra ilçe başkanlığı olur mu? Parti içerisinde bu yönde eleştiriler var, neler söyleyeceksiniz?

Kimi diyor ki; ‘senin artık parti meclisinde görev yapman lazım, senin bilgin birikimin seni o noktalara taşıması gerekirken böyle bir şeyi nasıl kabul edersin…’ Binali Yıldırım gibi, başbakanlık yapmış adamı, AKP İzmir’e, İstanbul’a belediye başkan adayı olarak gönderebilirken normal oluyor da, il başkanlığı milletvekilliği yapmış bir kişi ilçe başkanı olurken mi anormal oluyor. Partide her görevin saygınlığı vardır. Bu yönden hiç gocuntum yok.

Biraz önce; ‘insanları uzlaştırırsın dediler’ diye bir cümleniz oldu. Siz ne düşünüyorsunuz bu noktada, ilçe kongresinde uzlaşı adayı olur musunuz? Yoksa rakipler çıkar ve çoklu bir yarış mı olur?

Ben, uzlaşı adayı misyonuyla çıktım. Ama kimsenin aday olma hakkı elinden alınamaz. Kaldı ki bizim öyle bir haddimiz de olamaz, aday olmak herkesin hakkıdır. Şuan aday olarak ortada ismi gezen birçok arkadaş var ama iki tanesi biraz öne çıkıyor; Pınar Susmuş ve Songül Gök. Pınar Hanım adaylığını henüz açıklamadığı için kendisiyle konuştum; ‘adaylık açıklaması yapmadığın için konuşuyorum, açıklama yapsan konuşmazdım, yanlış anlama. Eğer açıklama yapmazsan bizim yanımızda her zaman yerin var, bunu bilesin. Ama aday olursan da saygı duyar başarılar dilerim’ dedim. O da teşekkür etti. Songül Hanım’ın ise öyle bir çabası yok. Songül Hanım hem aday hem de benim hakkımda üretilen dedikoduların kaynağı onun çevresinden çıkıyor. Ben böyle bir siyaset anlayışına karşıyım.

Songül Hanım ile bu noktada bir görüşmeniz oldu mu?

Hayır, görüşmedim. Şu aşamada görüşmeyi de düşünmüyorum.

Ne gibi dedikodular kulağınıza geliyor peki?

Diyorlar ki; seçilecek, 3-4 ay sonra istifa edecek, yerini yönetimden birisini bırakacak. Ben öyle bir insan değilim. Milleti kandırmak, seçildikten sonra ‘hadi eyvallah’ demek bana yakışmaz.

Yani ‘seçilirsem görevimi sonuna kadar yaparım’ mı diyorsunuz?

Sağlık problemi ya da olağan dışı bir şey olmadığı sürece tabi ki… Bizim kafamızda 1 hafta önce aday olmak diye bir şey yokken, şimdi aday olduktan sonra da bırakmak gibi bir şey olmaz.

Sahaya indiniz. Delegelere ne mesaj veriyorsunuz, onlardan ne gibi talepler geliyor?

Nasıl aday olduğumdan başlıyorum, bundan sonra yapmak istediklerimize kadar her şeyi anlatıyorum. Sonrasında gelen sorulara yanıt veriyorum. Soruların içinde genellikle; siyaset yapamadıkları, düşüncelerini hiç partiye aktaramadıkları, bu düşünceleri nasıl nerede kiminle paylaşacakları gibi sorular oluyor. Onları da aşmaya çalışıyoruz. İnsanların konuşmaya, dinlenmeye ihtiyaçları olduğunu görüyorum.

HAFTALIK İLÇE BAŞKANLIĞI UYGULAMASI

Eğer seçilirseniz nasıl bir ilçe başkanı olacaksınız? Kafanızda nasıl bir ilçe başkanlığı modeli var?

Siyasette gençliğin dinamizmi ve enerjisine, ileri yaştakilerin de deneyimine ihtiyaç vardır her zaman. Niyetimiz kendi enerjimizi, kendi dinamizmimizi, bizden daha genç ve dinamik olanların enerjisiyle birleştirmek ve onlara da kendi tecrübelerimizi katmak. Bayraklı örgütünde herkesin kabul edebileceği, ilçe başkanlığı yapabilecek insanlar yetiştirmek istiyorum. Böyle insanlar varsa da onları açığa çıkarmak istiyorum. Yönetime bu tip arkadaşları alacağım ve onlara fırsat vereceğim. Yönetimi ağırlıklı olarak gençlerden oluşturmak istiyorum. Kendimi geriye, protokol görevlerine çekip onları ön plana çıkaracağım. Hatta onlara haftalık ilçe başkanlığı görevi vermek istiyorum.

Haftalık ilçe başkanlığı dediniz. Nasıl bir uygulama olacak, biraz detaylandırabilir misiniz?

Örneğin, diyeceğim ki; ‘bu hafta ben yokum, beni düşünmeyin, bu hafta partiyi sen yöneteceksin, bu hafta ilçe başkanı sensin…’  Her hafta, ya da belli süreçlerde farklı biri ilçe başkanı olacak. Haftalık olarak deneyeceğim, ama ‘başkanım 1 hafta az, bunu biraz uzatalım’ şeklinde bir öneri gelirse 2 hafta da olabilir. Bu partiye gitmeyeceğim gelmeyeceğim anlamına gelmiyor tabi. Geride durma anlamında… Mesela partiye bir ziyaretçi gelecek, tabi ki gideceğim, ya da protokol görevleri olacak, tabi gideceğim. Ancak olabildiğince geri planda olmaya yönetimdeki arkadaşlarımızın ön planda olmasına çalışacağım. Onlara inisiyatif vermek, özgüvenlerini geliştirmek, var olan ya da bilinmeyen yeteneklerinin ortaya çıkmasını sağlamakla uğraşacağım. Birinci amacım bu. Çünkü fırsat vermeden kimin ne olduğunu bilemezsiniz.

ÜYE VE PARTİ YÖNETİMİ ARASINDA KOPUKLUK OLMUŞ

Mevcut yapıyla ilgili mutlaka bir fotoğraf çekmişsinizdir. Çektiğiniz fotoğrafta neler var, mevcut yapıda neler eksik ya da yanlış? Şuan ki İlçe Başkanı Cemalettin Alper ve yönetimi hakkındaki düşünceleriniz neler?

Ben mevcut yapıyı sadece Bayraklı üzerinde değil, partinin genel örgütlenmesi için de eleştiriyorum. Partinin alışkanlıkları şunlar; havaalanında genel başkanı karşılamak, partinin giderlerini karşılamak amacıyla yılda 2 kere yemek düzenlemek, örneğin dünya kadınlar gününde kadınlara karanfil dağıtmak, önemli günlerde demeç vermek… Partinin şuan ki faaliyetleri bunlar. Halbuki yapılması gereken; önce seçmenle partiyi buluşturmak. Bu parti birçok politika üretiyor ama bunlar seçmene ulaşmıyor. Partinin ürettiklerini halkla buluşturmak zorundasın. Halkın sorunlarını partiye ulaştırmak zorundasın. Yerelin çözebileceği sorunları, halkın zaruretlerini çözüm üreterek, belediyelerle paylaşarak katkıda bulunmak zorundasın. Bayraklı çerçevesinde baktığımızda ise; Bayraklı ilçe örgütünde çalışma yapılamaz. Bir tane başkan odası var, bir de kapıdan girince salon gibi bir yer var. Burada ne komisyon toplantısı yapılabilir, ne gençlik kolları çalışabilir. Örgüt çalışmaya uygun bir mekana sahip değil.  Bizim kafamızdaki çalışma anlayışına hitap eden bir mekan değil. Çalışmanın bir kısmı mekanda bir kısmı sahada olacak ama plan programı mekanda yapacaksın. Ya o mekana ek mekanlar katmak zorundayız ya da o mekanı daha uygun şekilde değiştirmek zorundayız. Mesela bazı dolaştığım mahallelerde partililer diyor ki; ‘bu partinin yerini biz gelmeyelim diye mi oraya aldılar.’ Bir parti kendine örgüt binası alıyor, partinin üyesi böyle düşünebiliyor. Yani üyeyle parti yönetimi arasında böyle bir kopukluk oluşmuş.

Peki siz bahsettiğiniz mevcut sorunları nasıl aşacaksınız?

Elimizde sihirli değnek yok tabi ama niyetinizi ortaya koyduğunuzda o sinerjiyi yakalarsınız. Yakaladığınız zaman da, yavaş yavaş insanlar ne yapmaya çalıştığınızı görmeye başladığında bazı şeyler kendiliğinden düzelmeye başlar. Benim niyetim; CHP’yi, kendi iç kısır çekişmeleriyle uğraşan bir siyasi partiden, seçmenle iletişime geçen, seçmenden öğrenen ve seçmene aktaran bir konuma getirmek. Bunu hem partinin geneli hem de Bayraklı için söylüyorum. Partinin tüm üyelerine karşı benim gözüm kördür; ne inancına bakarım ne etnik kökenine bakarım. CHP’yi samimi olarak içine sindirerek bu partide üye olmayı kabul etmiş herkes benim gözümde eşit değerdedir. Bu bakışla hareket edeceğiz. Ben, bu bakışla hareket edip de çalışmayı da bir şekilde başlattığımda yavaş yavaş her şey rayına oturacaktır diye düşünüyorum.

KADINLARI VE GENÇLERİ YÖNETİME DAHA ÇOK KATMAYA ÇALIŞACAĞIZ

Seçilirseniz, öncelikle nereden başlayacaksınız?

Önce yönetimden başlayacağız. Kadınları ve gençleri daha çok yönetime katmaya çalışacağız. Yönetimi bir zincirin halkaları olarak düşünmek lazım... Sıvacıya da ihtiyaç olacak, duvarcı ya ihtiyaç olacak, boyacıya da ihtiyaç olacak. Bu çeşitliliği sağlamaya çalışacağız. İlk başlangıç noktamız bu. Sonrasında ise bir programı yapacağız. Bu programı yaparken tüm mahalleleri demografik yapısından, kadın- erkek genç- yaşlı oranına, okul oranına kadar bilgisayara dökmek istiyorum. Partimizin ve diğer siyasi partilerin aldıkları oylara kadar hepsi önümde olsun. Çünkü çalışmalarımız ona göre şekillenecek. Mansuroğlu mahallesinin öncelikleri farklı, Cengizhan mahallesinin öncelikleri farklı. Bunlara göre çalışmalar yapacağız. Ortaya koyduğumuz çalışma programı sokakta şekillenecek. Oturduğun yerde ürettiğin proje eksik olur ama sokak bize çok bilgi verecektir.

SERDAR BEY BANA ADAYLIK TEKLİF EDEREK ZATEN…

İlçe başkanı ve belediye başkanı ilişkisi parti örgütünde hep tartışılan bir konu… Çoğu zaman ikisi de birbirlerinin alanlarına müdahale etmeye çalışabiliyor ya da birbirleri üzerinde baskınlık kurma yarışına soyunabiliyor. Siz bu dengeyi nasıl sağlayacaksınız? Bu konuyla ilgili sizin görüşünüz nedir?

Bütün mesele; herkesin kendi yetkisi ve haddini bilmesiyle ilgili… Mesela ben il başkanıyken Aziz Bey ile birkaç kere tartışmamız oldu. Aziz Bey’in bana söyledikleri oldu. Bunları hep yaşadık ama 2 gün geçtikten sonra Aziz Bey’in benden özür dilediği de olmuştur. Çünkü ben hiçbir zaman yetki sınırları aşan bir il başkanı olmadım. O çizgiyi hep korudum. Özelde konuşacak şey vardır, ulu orta konuşulacak şey vardır. Özelde konuşulacak şeyi ulu orta söylersen karşındakini rencide etmek amaçlı söylediğin algılanır veya gerçekten de öyledir. Yani önemli olan kendini bilmektir. Diğer taraftan da; Serdar Bey bana adaylık teklif ederek zaten kendisi karşısında ezilen, kendisine askerlik yapacak bir ilçe başkanı istemediğini ortaya koymuştur. Aynı zamanda benim de kendisini rahatsız etmeyeceğimi, işin kuralları içinde davranacağımı da bilir.

KARABAĞ’IN İHRACI VE DİSİPLİN MEKANİZMASI AÇIKLAMASI

Bayraklı Belediyesi Eski Başkanı Hasan Karabağ’ın 31 Mart yerel seçimleri öncesinde partiyi hedef alan ağır söylemlerinden dolayı seçimlerden sonra ilçe yönetimin oluşturduğu bir dosyayla hakkında disiplin süreci başlatıldı. Alınan karar sonucunda da, kısa bir süre önce partiden ihraç edildi. Bu konuya ilişkin değerlendirmeleriniz neler? Siz ilçe başkanı seçilirseniz disiplin mekanizmasını nasıl çalıştıracaksınız?

Disiplin mekanizması bağımsız, tarafsız çalışıyorsa önemlidir ve çalışmalıdır. Ama her zaman iktidardan yana çalışıyorsa o disiplin mekanizması sakat demektir. Cemalettin Bey’in, Hasan Bey zamanında disiplin kuruluna verdiği insan şimdi belediye meclis üyesi olurken, o zaman belediye başkanı olan kişi partiden ihraç ediliyorsa bu aynı zamanda disiplin mekanizmasının sağlıklı çalışmadığının göstergesidir. Ama Hasan Bey’in partiden ihraç edilmesi doğru mudur, derseniz; Hasan Bey gibi uzun süre belediye başkanlığı yapmış birinin söylemlerine dikkat etmesi lazım, söylemlerinde eleştiri olsa bilse partiyi rencide etmeden yapmış olması lazım. Disiplin mekanizmasının nasıl çalıştığı önemli; siz arkası zayıf birini veya arkası zayıf noktaya geldiğinde partiden ihraç edip, güçlü konumdayken yapamıyorsanız, o zaman ben sizin disiplin mekanizmanızı sorgularım. Bu olaylara eskiden de böyle bakıyordum, şimdi de böyle bakıyorum.



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/CHP-li-Ayhan-la-adaylik-karari-hakkinda-her-sey-Elestirilere-Yildirim-yanit/73207