''O benim kalbimden doğdu...''

26 Ocak 2020 Pazar   11:52

İzmir’de yaşayan 3 çocuk annesi Gülsün Erdinç, her çocuğun aile ortamında yetişmesi gerektiği düşüncesiyle 9 yıl önce koruyucu anne olmaya karar verdi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne yaptığı başvurunun ardından maddi imkansızlıklar nedeniyle ailesi tarafından devlet korumasına verilen iki kız kardeşe yuvasını açtı. Biri 3,5 diğeri 5 yaşında olan koruma altındaki çocuklara 1 yıl boyunca aile olan Erdinç, iki kız kardeşin biyolojik ailelerine geri dönmesinin ardından tekrar koruyucu aileliğe başvurdu. Henüz 3 yaşındayken kucağına aldığı Burak’ı kendi çocuklarından ayırmayan Erdinç, yuva sıcaklığına kavuşmayı bekleyen diğer çocuklar için de kolları sıvadı.

İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre Erdinç, 3 yıl önce gönüllü ve koruyucu ailelerle beraber kurdukları ‘İzmir Koruyucu Aile Derneği’ çatısı altında sistemin yaygınlaşması için çalışmalar yürütüyor. Erdinç, “Anne olmak doğurmak demek değil. Bazen çocuklar annelerin kalbinden doğar. Burak da benim kalbimden doğdu” sözleriyle, kendi kanından olmasa dahi bir çocuğa verilebilecek sonsuz sevgiyi anlatıyor.

ONA NELER KATTIĞINIZ DEĞERLİ
İlk kez 9 yıl önce koruyucu anne olmaya karar verdiğini anlatan Erdinç, biyolojik ailelerine dönen çocuklarıyla yaşadığı deneyimini şöyle ifade etti: “O yıllarda Gaziantep’te yaşıyorduk. Bir şirketin finans yöneticisiydim ve yoğun bir çalışma hayatım vardı. Çocukluğumdan beri ailemle birlikte çocuk yuvalarını ziyaret ederdik. Çocuklar konusundaki hassasiyetimin sebebi bu olsa gerek... Çocuklarım büyüdükten sonra yeniden yuvaları ziyaret etmeye başladım. Bu ziyaret deneyimlerim sonucunda koruyucu aile olmaya karar vererek ailemle birlikte başvurumuzu yaptık. Başvuru ardından biri 3,5 diğeri 5 yaşında olan iki kız kardeş yanımıza yerleştirildi. Bir yılın sonunda biyolojik aileye geri döndürülen kız kardeşlerle yaşadığımız deneyimi sürdürebilmek için tekrar koruyucu ailelik başvurumuzu yaptık. Koruyucu aile olduğunuzda biyolojik çocuklarınız ile koruyucu ailesi olduğunuz çocukların hiçbir fark olmadan benimsiyorsunuz. Sevgi emektir. İnsan emek verdiği her şeyi sever. Onu siz doğurmadığınız diye kendi çocuklarınızdan değersiz olmuyor.”

O BENİM HAYATIMA DOKUNDU
Yaşadığı duygusal deneyimin ardından tekrar koruyucu anne olmaya karar verdiğini dile getiren Erdinç, “Bu kararı vermek oldukça zor oldu. Çünkü çocuklar bizden ayrıldıktan sonra yaşadığımız benzer duygusal deneyimleri bir kez daha yaşamak istemiyordum ancak ardından Burak ile tanıştık. Aynı gün içerisinde koruyucu annesi olabilmek için dilekçe verdim. Ailemize katıldığında 3 yaşında olan Burak yaklaşık 7 yıldır bizimle birlikte. İlk geldiğinde çok küçük bir çocuktu. Birbirimize çok çabuk ısındık. Burak da dernekte devlet korumasındaki çocuklar için bir şeyler yapmak istediğimizin farkında. Bazen bize yardım etmek için farkındalık çalışmalarımız esnasında eline broşür alıp insanlara dağıtıyor ve ‘Annecim, koruyucu aileliği anlatın daha çok çocuğun ailesi olsun’ diyor” dedi. Erdinç “Ben onun hayatına dokunmak istedim ama aslında o benim hayatıma dokundu” diyerek geriye dönüp bakınca oğluyla olan ilişkilerinin çok ilerleyip, derinleştiğini gördüğünü belirterek, şunları söyledi: “Aradan geçen zaman içerisinde sanki hep birlikteymişiz gibi bir his daha yoğun olarak hem beni hem hayatımı ele geçirdi. Çevremdeki herkes bizi artık bir bütün olarak, sanki hep öyleymişiz gibi algılıyor. Mizah duygusu da çok gelişkin bir çocuk, birlikte eğleniyoruz. Çok güzel ilişkimiz.”

BİRİNCİ SIRADA İZMİR VAR
Yaklaşık 3 yıl önce koruyucu aileler ve çocuk gönüllüleri ile birlikte kurduğu ‘İzmir Koruyucu Aile Derneği’ çatısı altında koruyucu aileliğin yaygınlaşması için çalışmalar yürüten Erdinç, koruyucu aile kavramının Türkiye’de yeterince yangın olmadığına işaret ederek, “Bir çocuğun sağlıklı gelişimi için toplu bakım modelinden ziyade koruyucu aile yanında bakım modeli en iyisi. İzmir’de koruyucu aile yanında kalan çocuk sayısı 407. Kentimiz nüfusa oranla koruyucu aile sıralamasında birinci konumda. Dernek üyelerimizin çoğu koruyucu ailelerden oluşuyor. Hepimiz koruma altındaki çocuklar için bir şeyler yapılması gerektiğine inanıyoruz. Amacımız her çocuğun sevgi dolu bir ortamda büyüyebilmesi için koruyucu ailelik modelini yaygınlaştırmak. Toplumumuzda koruyucu aile kavramını bilen insan sayısı oldukça az. Hafta sonu geldiğinde çocuğu kurumdan alıp biraz vakit geçirdikten sonra geri bırakacaklarını sanıyorlar. Kurulduğumuz günden bu yana farkındalık yaratabilmek için her ortamda koruyucu aile kavramını anlatarak önemini vurgulamaya çalışıyoruz. Biraz ütopik gelse de, koruma altında çocuk kalmayana kadar çalışmaya devam edeceğiz. Bunun için sokaklarda standlar açıp, broşürler dağıtıyoruz. Her ortamda koruyucu aileliği anlatıyoruz. Derneğimizde koruyucu aile olmayı düşünenlere mentörlük yapıyoruz. Sürecin her aşamasında ailelere destek oluyoruz” ifadelerini kullandı.

BAKICI ALGISINI YIKMAYA ÇALIŞIYORUZ
Koruyucu aile yanında kalan çocukların, sevgi ve ilgi gördüğü için aidiyet bilincinin yüksek olduğunu belirten Erdinç, şunları söyledi: “Evli veya bekar, 25-65 yaş arası, düzenli geliri olan herkes koruyucu aile olabilir. Asgari ücretli olsanız dahi koruyucu aile olabilirsiniz. Önemli olan çocuğa vereceğiniz sevgi... Normalde koruyucu ailelik statüsü aynı anda 3 çocuk için verilebiliyor. Ama daha fazla kardeş varsa istisnai durumlar yaşanabiliyor. Çocuk koruyucu aileye verilmeden önce uzmanlar ince eleyip sık dokuyorlar. Referanslar aranıyor, ailede biyolojik çocuk varsa onlarla da görüşülüyor. Devlet çocuğun bakımı için ayda 900 ila 1500 lira arasında değişen ek ücret ödüyor. Bu ücret çocuğun yaşı ve engel durumuna göre değişebiliyor. Ancak ne yazık ki koruyucu ailelere yönelik ‘ücretli bakıcı’ gibi bir algı var. Biz dernek olarak bu algıyı yıkmak istiyoruz.”

KORUYUCU AİLELERİN HAKLARI GENİŞLETİLMELİ
Türkiye’de koruyucu ailelerin sahip olması gereken haklar konusunda eksiklikler yaşandığını kaydeden Erdinç, “Avrupa’da biyolojik aileye dönüş yaşandığında bile koruyucu ailelerin bakımını üstlendiği çocuğu görme hakkı var. Ama ülkemizde biyolojik aile istemezse bir daha hayatınızın sonuna kadar çocuğu göremiyorsunuz. ‘Allah razı olsun’ diyerek çocuklarını geri alıyor ve bir daha görüştürmüyorlar. Koruyucu ailelere Avrupa ülkelerine verilen bu hakkın ülkemizde de uygulanmasını istiyoruz. Çünkü koruyucu aileler bakımını üstlendikleri çocuk ile aralarında bir bağ kuruyor. Neticede çocuklara verilen bir emek var ve insanlar şu kaygıya düşmemeli... ‘Çocuğum biyolojik aileye dönerse ne yaparım?’... Çocukla bir anda ilişkiniz kesildiğinde bu sefer koruyucu aileler travma yaşayabiliyor” diye konuştu.

TECRÜBELERİNİ PAYLAŞIYORLAR
Koruyucu aile olmak isteyen bireyler için dernek çatısı altında çeşitli atölyeler düzenlediklerini söyleyen Erdinç, “Derneğimizde Salı günleri ‘Duygu, Deneyim ve Paylaşım Atölyesi’ yapıyoruz. Koruyucu aile olanlar veya bilgi almak isteyenler atölyemize katılıyor. ‘Acaba yapabilir miyim?’ diyenlerle tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Yaşanmış öyküleri dinledikçe ailelerin cesareti artıyor. Bu sistemi anlatabilmek için sivil toplum kuruluşları ve devlet el ele çalışmalı. Avrupa Birliği destekli projemiz kapsamında ise okullarda öğretmenlere ve velilere koruyucu ailelik kavramı konusunda bilgi veriyoruz. Eğer okullarında koruyucu aile yanında kalan çocuklar varsa onlara nasıl yaklaşmaları gerektiğini anlatıyoruz” açıklamasında bulundu. (Çağla Geniş/İlkses)



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/-O-benim-kalbimden-dogdu-/75008