CHP İl Başkanı Yücel ile kongre yolunda A'dan Z'ye!

3 Şubat 2020 Pazartesi   09:14

GERÇEKİZMİR – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Örgütü’nde gözler 8 Şubat’ta yapılacak olan il kongresine çevrildi.

2 yıl önceki kongrede il başkanı seçilen Deniz Yücel, Cumartesi günkü kongre öncesi gazeteci Sercan Avcı’ya konuştu.

Yücel geride kalan 2 yılın Z raporundan, neden ‘adaylık’ açıklaması yapmadığına… Yeniden il başkanı olması halinde yeni dönem hedeflerinden, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile ‘uyum sorunu’ iddialarına, kendisine yönelik yapılan ‘değişim’ mesaisinden, blok/çarşaf belirsizliğine kadar bir çok konuda açıklamada bulundu.

“HEP BİRLEŞTİRİCİ OLMAYA ÇALIŞTIM”

Sercan AVCI: Genç sayılacak bir yaşta il başkanı oldunuz. 2 yıllık görev süreniz doluyor. 2 yıl boyunca CHP İzmir İl Örgütü’ne ne kattığınızı ya da parti içinde neyi değiştirdiğinizi düşünüyorsunuz?

Deniz YÜCEL: Zor bir dönemde görev aldık. İzmir siyasetinin çatışmadan ve kutuplaşmadan zarar gördüğü bir dönemde görev aldım. Ben parti içinde ve örgüt içinde birlik beraberliği sağlama yolunda önemli adımlar attığımı düşünüyorum. Hep birleştirici olmaya çalıştım, hep kucaklayıcı olmaya çalıştım. Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimi dönemi atlattık, ardından yerel seçim... Aday belirleme süreçleri olsun, kongre süreçleri olsun hep partinin başarısı için bu görevi ve yetkileri kullandım ve kullanmaya gayret ettim. Bunun, İzmir İl Örgütünün önemli bir ihtiyacı olduğunu düşünüyordum ve bu birliği beraberliği sağlamaya gayret ettim. Ama başarılı oldum, olamadım… Onu bilemem! Onun değerlendirmesini örgüt yapar. Ama bu bence önemliydi ve önceliklerimden biriydi. Onun haricinde, örgütü canlı ve diri tutmaya çalıştık. Yoğun bir dönem geçirdik. İlçe başkanlarımızla uyum içerisinde çalışmaya gayret ettik, genel merkez ve ilçe örgütleri arasında köprü olmaya gayret ettik. Ben hep şuna inanıyorum; İyi bir yönetici sorun yaratmaz, iyi bir yönetici sorun çözer. Hep çözüm odaklı çalıştık. Sorunları çözmeye gayret ettik. Geçmişten gelen ya da bizim dönemimizde yaşanan sorunları çözmeye gayret ettik. Partinin başarısı için kucaklayıcı bir yönetim anlayışıyla bu görevi sürdürdük. Benim yine önemsediğim bir şey; Bu görevleri sadece parti için yapan bir siyasi anlayıştan geliyorum. Bu görevi asla kendimizi bir yere taşımak için ya da birlerini bir yere taşımak için yapmadık! Doğru olan neyse onun arkasında durduk. Parti kararlarına, genel merkezin kararlarına saygı duyduk, sahip çıktık! Bu bence örgüt disiplini ve başarı açısından önemliydi.

“GÖREV BANA DAHA SAKİNLİK VE SOĞUKKANLILIK KATTI”

Sercan AVCI: İl başkanlığı ateşten gömlek bir görev… İki yıl önceki Deniz Yücel’e baktığınızda il başkanlığı görevi size ne kattı? 2 yıl önceki Deniz Yücel ile bugünkü Deniz Yücel aynı mı?

Deniz YÜCEL: İl başkanlığı görevi, örgüt başkanlığı görevi ciddi bir fedakarlık isteyen bir görev… CHP’de örgüt başkanı, il başkanı, ilçe başkanı olmak ciddi bir fedakarlık gerektiriyor. Her şeyden önce başkanı olduğunuz örgütün beklentileri, hassasiyetleri, sorunları… Bunların gözetilmesi, giderilmesi… İş hayatı, aile hayatı, sosyal yaşantı geri planda kalıyor. Öyle olması da bence doğru. Neticede bu görevler çok değerli görevler. Bu görevlerin hakkını vermek gerekir diye düşünüyorum. Her şeyden önce özveri, fedakarlık gerektiriyor. Ben bunu mümkün olduğunca yaptığımı düşünüyorum veya yapmaya çalıştım. Her zaman zihninizde; ilçeler, yapılan çalışmalar, yerel yönetimler, basın, ülke gündemi, İzmir gündemi…Sürekli konsantrasyonunuz bunlara odaklanmış durumda. Böyle olması da doğal. Bunun haricinde zaten, ben aldığım her görevi mesleğimde de önemseyen biriyim. Biraz, mükemmeliyetçi bir yanım da vardır. Kontrolcü bir yanım da vardır. Bu görevi de tabi bu anlayışla yaptım. Yapılan işin en iyisini yapma konusunda bir gayretim oldu. Onun dışında, Deniz Yücel hep sakin ve soğukkanlıydı, bu görev bana biraz daha sakinlik ve soğukkanlılık kattı. Soğukkanlılığım birkaç derece daha yükseldi. Neticede iyi bir yöneticinin soğukkanlı ve kontrollü olması gerekiyor, sağduyulu olması gerekiyor.

“GÖREVİNİN BAŞINDAKİ KİŞİ POTANSİYEL ADAYDIR”

Sercan AVCI: Kongreye 1 hafta kaldı. Neden ‘Adayım’ demiyorsunuz?

Deniz YÜCEL: Ben şuanda görevde olan bir il başkanı olarak ‘adayım’ demeyi doğru bulmam. Neticede daha kongreye 1 hafta var. İlçe ziyaretlerimizi yaptık. En son kendi ilçem olan Buca’da bitirdim ilçe ziyaretlerimi… Orada arkadaşlar sordular ‘aday mısınız, değil misiniz’ diye… Ben de bunun benzeri bir cevap verdim. Orada bir arkadaşımız kalktı dedi ki; ‘Evet bu görevlere talip olunmaz, verilir, o zaman bizde Buca delegasyonu olarak Buca delegelerinin imzalarını size teslim ediyoruz ve adaylığı size tevdi ediyoruz.’  Sağ olsunlar, açıkçası duygulandım. Bence görevinin başında bir il başkanı olarak adaylık açıklaması yapmak doğru değil.  Görevinin başındaki bir kişi zaten potansiyel adaydır her zaman.

YENİ DÖNEM HEDEFLERİ NE?

Sercan AVCI: 8 Şubat’ta aday olup tekrar il başkanı seçilirseniz yeni dönemde kolları nereden sıvayacaksınız? Yeni dönem hedefleri neler?

Deniz YÜCEL: Bir; Kurumsallaşma! Bu konuda önemli adımlar atacağız. Yapılan çalışmalar, eğitim çalışmaları, partinin hafızasını oluşması, planlama… Kurumsallaşma konusunda önemli adımlarımız olacak. Onun dışında sadece belli dönemlerde ya da seçim öncesinde değil, sürekliliği olan bir çalışma planı oluşturmayı düşünüyoruz. Bu konuyu ilçe başkanlarımızla da Büyükşehir Belediye Başkanımızla da paylaştım. İlçe örgütlerimizle, oy oranlarımızın düşük olduğu ilçelerde sürekliliği olan bir dayanışma ve çalışma planı oluşturacağız. Neticede bizim Karşıyaka, Güzelbahçe, Bornova, Konak, Balçova, Narlıdere gibi oy oranımızın yüksek olduğu ilçelerimiz var. İlçelerimizin hepsinde de canlı, diri, motivasyonu yüksek, heyecanı yüksek örgütlerimiz var ama belli bölgelerde ve ilçelerde oy oranlarımız düşük. Oradaki yapılacak çalışmalara destek verecek ve sürekliliği olan bir sistem kuracağız. Kınık, Bergama, Aliağa, Kiraz, Bayındır gibi…

“YENİ BİNA İÇİN OLGUNLAŞTIRDIĞIMIZ BİR YER VAR”

Sercan AVCI: Ajandanızda uzun süredir ‘yeni il binası’ yazılı. Önümüzdeki  süreçte yeni il binası olacak mı? Son durum nasıl?

Deniz YÜCEL: Yaklaşık 6 aydır bu konuya mesai harcıyoruz. Bir komisyon kurduk, arkadaşlarımız İzmir’in birçok yerinde il başkanlığı binasının olabileceği her noktada çalışma yaptı. Birkaç somut yer vardı, onlarla ilgili incelemelerimiz oldu. Şuanda belli bir aşamaya geldi. Olgunlaştırdığımız, somutlaştırdığımız bir yer var. Benim bunu bu kadar önemsememin sebebi; CHP İzmir İl Başkanlığının, bir kere partililerin ve tabi ki vatandaşlarımızın kendini evinde hissedeceği, aile ortamı yaşayabileceği, örgütlerimizin kadın kolları, gençlik kollarının, ana kademenin aynı anda çalışma yapabileceği fiziki şartları olan bir yer olması gerekir. Bu önemli bir ihtiyaç. Şuan ki il binamız  bu ihtiyaçları karşılamıyor. Geçmiş dönemde emek verilmiş alınmış, yaklaşık 15 yıldır il başkanlığımız olarak kullanılıyor ama benim tasavvur ettiğim bir tabloyu karşılayamıyor. Birçok kademenin çalışma yapabileceği bir bina düşündük, hayal ettik. Arsa alıp kendimiz yapalım diye düşündük ve araştırdık ama kent merkezinde bunu yapabileceğimiz bir arsa yok, varsa da bizim imkanlarımızın üstünde… Neticede somutlaştırdığımız bir yer var. Önümüzdeki haftalarda bunu da sonuçlandırırız diye düşünüyorum.

“DEMEK Kİ DOĞRU ŞEYLER YAPMIŞIZ”

Sercan AVCI: ‘Uzlaşı adayı’ olarak lanse ediliyorsunuz?  Genel merkez arkanızda, belediye başkanları ilçe başkanları size destek açıklaması yapıyor. Siz neden uzlaşı adayısınız? Deniz Yücel ne yaptı da uzlaşı adayı oldu? Genel başkanını gönlünü kazanmış bir il başkanı görüyoruz. Baktık, ilçe turlarında da ciddi bir destek var. Neden uzlaşı adayısınız siz?

Deniz YÜCEL: Bu görevler talep edilecek görevler değil, bu görevler verilecek görevler. Ben bir görev yaptım ve bu görevi sadece partimin yararına, partinin menfaatlerini gözeterek yaptım. Bugün Deniz Yücel’in uzlaşı adayı olarak ismi geçiyorsa, il başkanlığına bir dönem daha devam etmesi için ismi konuşuluyorsa bu bizim iyi şeyler yaptığımızı gösterir. Bu beni mutlu eder. Neticede bu koltuklar bu mevkiler geçici. Önemli olan bu koltukların nasıl kullanıldığı… Koltuğa oturduktan sonra o koltuğun vermiş olduğu gücü ve yetkiyi kullanarak, parti menfaatlerine olmayan kişisel menfaatler ya da ekipler, partinin yıllardır yara aldığı bir parti içi çekişmeye alet edilirse o görevler doğru ve olması  gerektiği gibi yapılmamıştır. Eğer bugün Deniz Yücel ismi uzlaşı adayı olarak veya bir dönem daha devam etmesi için konuşuluyorsa demek ki doğru şeyler yapmışız diye düşünüyorum.

CÜNEYT OĞUZ YORUMU: HERKES ADAY OLMA ÖZGÜRLÜĞÜNE SAHİP

Sercan AVCI: Yardımcınız sürpriz bir çıkışta bulundu. İL Başkan Yardımcısı Cüneyt Oğuz il başkan adaylığını açıkladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizle paylaştı mı adaylık öncesi… Daha iyi yapacağını iddia ederek çıktı. Nasıl karşıladınız?

Deniz YÜCEL: Herkes aday olma özgürlüğüne sahiptir. Bana danışmadı, bir bilgim yoktu. Ama biz iki tane il yöneticimizi ilçe başkanı yaptık. İl yönetiminden bir de il başkan adayı çıkması bence mutluluk verici bir olay diye düşünüyorum. Siyaset iddia işidir, bundan alınmamak ya da yanlış anlamamak lazım bence çok doğaldır. Kendisine de başarılar dilerim.

“BİRDEN FAZLA ADAY ZENGİNLİKTİR AMA…”

Sercan AVCI: Partide 10 yıldır tek adaylı bir il kongresi olmadı. Kongrenin ‘tek adaylı’ olma ihtimali yüksek. ‘Tek adaylı kongre mi olur’ şeklinde eleştiriler var. Aday olursanız rakip ister misiniz? ‘Tek aday’ eleştirilerine ne dersiniz?

Deniz YÜCEL: Açıkçası birden fazla aday olması bir zenginliktir, demokrasinin bir gereğidir ama koşullar ve konjonktür, örgütler belli bir ismin etrafında birleşmiş ise tek aday oluşuyor.  Tek aday da olabilir 2-3 aday da olabilir. Ben prensip olarak hep kendi çalışmalarıma odaklanmış bir kişiyim görevimde... Bu konuda farklı beklentiler olabilir, birden fazla aday yarışması beklenebilir. Ama bence fazla önemsememek lazım. Çünkü örgütün beklentileri, örgütün dinamikleri zaten aday olma olgunluğuna erişen veya bu konuda talepleri karşılayan birileri varsa örgüt onun arkasında olacaktır.

“İKİNCİ DÖNEM HEYECANLANDIRIYOR”

Sercan AVCI: 2003’ten bu yana CHP İzmir İl Başkanlığı görevini İzmir’de 2 dönem üst üste yapan biri yok. Siz 8 Şubat’ta yeniden seçilirseniz 17 yıl sonra bir ilk olacak. Üst üste 2 dönem durumu sizi heyecanlandırıyor mu? 17 yıldır koltukta bir istikrar yok. 2 dönem üst üste seçilmek zor. Bu istikrar neden yok? Bu istikrarın olmama nedenini koltukta anladığınızı düşünüyorum.

Deniz YÜCEL: İki dönem, 3 dönem zor, yorucu, yıpratıcı ama verimli olması için 2 dönem 3 dönem bu görevlerin yapılabileceğini düşünüyorum. Uzun vadeli bir planlamayla partinin ihtiyaçları, beklentileri, o kentte yaşayan insanların ihtiyaçlarının karşılanması, partinin başarıya ulaşması konusunda çok çok önemli… ‘İkinci dönem olursa heyecanlı mısınız’ dediniz. Bir daha bu göreve gelirsem elbette daha bir heyecanla yaparız. Biraz önce de söyledim, yapmayı planladığımız çalışmalar var. Bizi daha heyecanlandıran, partinin başarısını daha da arttıracak birtakım hedeflerle yaparız. Bu da tabi ki beni heyecanlandırıyor.

BLOK MU? ÇARŞAF MI?

Sercan AVCI: İl kongresinde ‘blok liste mi, çarşaf liste mi olacak’ diye size soruluyordur. Deniz Yücel’in bu konudaki tavrı ne?

Deniz YÜCEL: Çarşaf liste daha demokratik… Ama bazen çarşaf listelerden çok farklı anlayıştaki arkadaşların bir araya gelmesi gibi bir sonuç oluyor. Bu kötü bir şey mi, elbette değil, bu da bir zenginlik. Ama bazen çarşaf listeden oluşan yönetimlerin çok verimli çalışamadığını görüyoruz. Çünkü o farklılıklar bazen çatışmaya dönüşebiliyor. Blok listenin böyle bir avantajı var ama blok liste yaptınız seçimi aldınız, zaten mahallelerde blok liste yapıldı, ilçe kongrelerinde 1,2 ilçe hariç blok liste yapıldı. Mahalle seçimlerinde belli bir grup oyunun dışında kaldı, ilçe kongrelerinde belli bir grup oyunun dışında kaldı. İl kongresinde de blok liste yaptığınızda hem delegasyonun hem de örgütün ciddi bir bölümünü oyunun dışında bırakmış oluyorsunuz. Biz iktidara yürürken partiyi büyütelim diyoruz, bu mücadelenin içine mümkün olduğu kadar çok insanı katalım diyoruz, sadece yöneticiler, delegeler, meclis üyeleri değil tüm üyelerimizi, hatta üyemiz olmayan CHP ile aynı hassasiyeti taşıyan herkesi bu mücadelenin etrafında örgütleyelim istiyoruz. O yüzden blok liste uygulanması biraz bu amaçla çelişiyor. Diğer yandan ilçe ziyaretlerinde birçok ilçemizde delegenin çarşaf listeyle seçime gidilmesi konusunda bir hassasiyeti olduğunu gözlemledik. Birçok arkadaşımız özellikle bunu belirtti. Tüzüğümüze göre esas olan çarşaf liste… Bunu ilerleyen günlerde değerlendireceğiz. İlçe başkanlarımızla bir araya gelip değerlendireceğiz ama bu konuda karar verecek olan zaten delegedir. Delegenin iradesi neyse o yönde olur.

“BU KONUDA BİR KARAR İRADE YOK”

Sercan AVCI: Belediye başkanları kurultay delege listesinde olacak mı? Bu da parti içinde tartışma konusu?

Deniz YÜCEL: Belediye başkanlarının olmaması konusunda şuan alınmış bir karar, irade yok. Ama belediye başkanlarının sadece belediye başkanı oldukları için kurultay delegesi olması da doğru değil. Uygulamada ya da pratikte de öyle bir şey söz konusu değil. İlçe başkanlarının, ilçe örgütlerinin, ilçelerdeki delegasyonun beklentisi neyse onun yansıyacağını düşünüyorum.

Sercan AVCI: İl yönetimlerinde geçmiş yıllarda belediye çalışanları çok oldu. Bu dönem bu konuda bir kriter olacak mı? Bu aynı zamanda eleştirilen bir konu!

Deniz YÜCEL: Belediye çalışanlarının yönetimlerde yer almasını engelleyen bir şey yok tabi… Mesai anlamında, parti içi hiyerarşi anlamında her zaman doğru olmayabiliyor ama bunun için ne tüzüğümüzde ne de yasalarda engel bir durum yok.

"BENİM KİMSEYLE UYUM PROBLEMİM YOK"

Sercan AVCI: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sizinle ilgili bir uyum problemi olduğunu Genel Başkana aktardığı iddiası uzun süredir gündemde! Artık bu iddia olmaktan da çıktı yazılıyor konuşuluyor… Tunç Bey ile bir problem var mı? Tunç Bey’in kamuoyuna bir açıklaması yok sizle ilgili ama artık parti içinde iddia olmaktan da çıktı bu ‘uyum’ isyanı...

Deniz YÜCEL: Benim kimseyle bir uyum problemim yok. Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer ile de bir uyum problemimiz yok. Ama ben bunu derken tabi ki Deniz Yücel’in penceresinden söylüyorum. Deniz Yücel’in tarzı, Deniz Yücel’in partiyi sahiplenmesi belki herkesi mutlu etmeyebilir, memnun etmeyebilir bilemiyorum. Ama ben kendi penceremden baktığımda ben kimseyle uyum problemi yaşamıyorum yaşadığımı da düşünmüyorum. Büyükşehir Belediye Başkanımız da çok naif, mütevazı, iletişimi yüksek, enerjisi yüksek bir isim… O yüzden seçim döneminden bu yana biz gayet uyumlu bir şekilde çalışıyoruz. Biz hep birlikte omuz omuza bir mücadele verdik. Tabi ki öncelikle partimizin, sonra Büyükşehir Belediye Başkanımızın başarısı için mücadele verdik. Tüm örgütlerimizle bir mücadele verdik. O konuda bizim herhangi bir sorunumuz yok ama siyasette kendine alan yaratmak isteyenler, siyasette çatışmadan, gerilimden beslenenler böyle bir algı yaratmaya çalıştılar, çalışıyorlar. Ama bu konuda yeteri kadar açıklama da yaptık, görüntü de verdik Büyükşehir Belediye Başkanımızla… Bunun artık daha fazla konuşulup tartışılmayacağını düşünüyorum.

"DENİZ YÜCEL OLMASIN ÇALIŞMASI YAPILDI"

Sercan AVCI: Siz yönelik bazı önemli isimler, Murat Bakan, Rıfat Nalbantoğlu, Mustafa Özuslu gibi isimler ‘değişim’ mesaisi verdiler delege seçimleriyle birlikte… Bir kırgınlığınız var mı bu isimlere? 8 Şubat’tan sonra nasıl bir sayfa açacaksınız?

Deniz YÜCEL: Ben burada isimleri konuşmayı tartışmayı doğru bulmam ama biz şunu yaşadık; 31 Mart bitti, 23 Haziran İstanbul seçimleri oldu. Seçimlerden kısa bir süre sonra birtakım çalışmalar yapılmaya başlandı İzmir İl Örgütünde… İlçeler nezdinde, merkezde…  Bu çalışmalar belli bir süre devam etti. Bu çalışmaların özü şuydu; ‘Deniz Yücel olmasın, Deniz Yücel’i gönderelim.’ ‘Belli bir kişi bu görevi daha iyi yapar, belli bir kişi bir proje ortaya koyuyor, belli bir kişi ya da yapı partiyi daha başarılı kılar’ tartışması değildi bu! Sadece ve sadece Deniz Yücel olmasın çalışmasıydı. Neticede mahallelerde delege seçimlerinde birtakım gerilimler yaşandı, bunların hepsi aşıldı. İlçe kongreleri yapıldı, kongrelerimiz gayet başarılı geçti. Bu yerel seçimlerden sonra başlayan süreç devam etti ve biz bugünlere geldik. Ama dediğim gibi; benim yönetim anlayışım birilerini mutlu etmemiş olabilir. Birilerini memnun etmemiş olabilir. Birilerinin beklentilerini karşılamamış olabilir. Ama benim öyle bir kaygım yok! Birilerinin beklentilerini karşılamak, birilerini mutlu etmek gibi bir derdim yok! Ben bu görevi partisi için yapan bir il başkanıyım, partinin menfaatlerini gözeten bir il başkanıyım. Şu anlayış çok tehlikeli; ‘Benim yetkim var, ben belli bir göreve geldim herkesi dışlayayım, kendimize bir yapı kuralım.’  Bu tamamen parti içi iktidar mücadelesinden başka bir şey değil! Parti içi güç sağlama, hegemonya kurma mücadelesinden başka bir anlayış değil! Ben öyle bir anlayışa izin vermedim. Belki bu da birilerini rahatsız etti.

"NE YAŞANDIYSA YAŞANDI..."

Sercan AVCI: Siz bu süreci geride bırakabildiniz mi?

Deniz YÜCEL: Bu anlayış asla ve asla benim gündemimde olmadı. Ben her zaman kucaklayıcı oldum. İlçe ziyaretlerimizi yaptık, ilçelerde birçok rahatsızlık şikayet dile getirildi. Ben arkadaşlara şunu söyledim; Ne yaşadıysanız yaşadınız, ne yaşarsanız yaşayın hepsi geçmişte kaldı, o defterleri kapatacaksınız. Partimizi iktidara ulaştırmak için herkesi kucaklamak zorundayız. Siz de herkesi kucaklayacaksınız!  Ben böyle bir anlayıştayım. Böyle de devam edeceğim. Ne olursa olsun, ne yaşandıysa yaşandı…

“ÜYELERE YÖNELİK ÇALIŞMA YAPACAĞIZ”

Sercan AVCI: Partide bir önseçim oldu ve üzerinden de zaman geçti… Önseçim yapılmıyor. Kimi partili üye yapısının sağlıksız olduğunu savunuyor. Siz 2 yıldır nasıl gözlemdiniz, üye yapısında bir sıkıntı gördünüz mü?

Deniz YÜCEL: Üye yapısı sağlıksızdır demek de doğru değil, üye yapısı sağlıklıdır demek de doğru değil. Biz bir daha görev yaparsak tüm üyelerimize ulaşıp üye yapısına yönelik çalışma yapmak istiyoruz. Kayıtlı olan üyelerimizin gerçekten CHP ile aidiyet duygusu olup olmadığını, partinin çalışmalarına destek verip vermediği katılıp katılmadığı veya veriyorlarsa ne ölçüde olduğu konusunda bir çalışma yapacağız. Dönem dönem yine partinin çok zarar gördüğü parti içi iktidar mücadelesinden dolayı toplu üyelikler yapılmış. Bunu inkar etmeye gerek yok. Üye sayılarının belli dönemlerde arttığını görüyoruz. Bu kötü bir şey değil iyi bir şey ama neticede CHP ile gönül bağı olan kişilerse o kişiler güzel bir şey. Değilse orada bir sıkıntı vardır. O yüzden bu konuda bir çalışma yapacağız. Elbette önseçim bizim tüzüğümüze göre adaylar belirlenirken en demokratik yöntemdir ama önseçimin sağlıklı bir sonuç vermesi için de sizin de ifade ettiğiniz gibi sağlıklı bir üye yapısı olması gerekir. Bu konuda en azından şunu söyleyebilirim, sağlıklı ya da sağlıksız demek istemiyorum. Mevcut üye yapımızın güncellenmesi, üyelere birebir ulaşılması konusunda bir çalışmamız olacak. Eğer bir sorun var ise belli bir ilçede parti ile aidiyeti olmayan, CHP’nin değerlerine gönül vermemiş kişiler olduğu tespit edilirse bununla ilgili nasıl bir yöntem uygulayacağımızı hukukçularımızla birlikte çalışmamızı yapacağız, sağlıklı bir üye yapısına kavuşulması için çalışma yapacağız.

“REFERANS TARTIŞMASININ KİMSEYE FAYDASI YOK”

Sercan AVCI: Urla’da Burak Oğuz’un tutuklanmasının ardından hem parti içinden hem AK Parti kanadından ‘referans’ noktasında eleştiriler var. Bir de parti içinde ‘refleks gösterilmediğine’ yönelik eleştiriler var. Bu süreçten kendinize ne pay çıkarıyorsunuz, eleştiriler için ne dersiniz?

Deniz YÜCEL: Siyasette her türlü eleştiri olur ama neticede bizim bugüne kadar Urla’da yaşanan olaylardan sonra yaptığımız açıklamalar da vermiş olduğumuz mücadele de, benim il başkanı olarak yaptığım açıklamalar da, partimizin belli yetkilileriyle oturup konuştuğumuz, istişare ettiğimiz konular. Hassas bir konu. Herşeyden önce biz şunu söylüyoruz;Urla belediye başkanımız şuanda yargılanıyor, mahkum olmadı, daha mahkemeye bile çıkmadı. 14 Şubat’ta ilk mahkemesi var. Ama bu konuda eleştiren, belli bir partiyi işaret etmek istemiyorum ama bu konuda eleştiren rakip siyasi partiler bir geçmişlerine bakarlarsa Cumhurbaşkanının en yakınındaki başyaverler bu örgüte üye olduklarından, hatta üye olmayı bir kenarıya bırakın darbe girişimine katılmaktan mahkum olmuş kişiler… Bunların bir çoğu en üst düzey komutanlar. Altında Cumhurbaşkanının imzası olan, atamalarda Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarında, yargı camiasında, devlet bürokrasisinde üst düzey isimler. 17 yıldır bu ülkeyi yöneten bir siyasi parti var. Her türlü erk, her türlü yetki onların elinde. Onların bu kademelere getirdiği kişiler mahkum oldular. Burak Oğuz bu örgüte üye olmaktan yargılanıyor, benim ifade ettiğim kişiler darbe girişimine katılmaktan mahkum olan kişiler. O yüzden bu konuda bizi diğer siyasi partilerin CHP’yi eleştirmeleri asla mantıklı değil. Ben kendimi onların yerine koyuyorum, özeleştiri yapıyorum; ben açıkçası böyle bir konuda ağzımı bile açamazdım. İşin diğer kısmında da, Urla belediye başkanımızın yargılandığı konular, hakkındaki suçlamalar belediye başkanı seçilmeden önceki dönemle ilgili, bireysel yaşantısıyla ilgili, özel ilişkileriyle alakalı… Bir taraftan bakıyorsunuz; Bülent Arınç’ın damadı daha ağır delillerle yargılanıyor ve beraat ediyor, bir taraftan bakıyorsunuz Urla’nın yüzde 67,5 gibi bir oy oranıyla seçilen CHP’li belediye başkanı daha hafif delillerle, dosyaya baktığınızda bir dernek üyeliği bir de belli kişilerle iletişim kaydı var. Ama ‘sen şu eyleme katıldın, sen şu faaliyete katıldın’ gibi somut bir suçlama ya da delil yok. Yurtdışı gezileri var, bunlar Türk Ceza Kanunu’na göre suç olan eylemler değil. Neticede burada siyasi olarak bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Aday olma, ya da referans olma meselesinde de şunu söyleyeyim; böyle bir durumun yaşanacağını bilseydi Burak Oğuz’u referans gösteren veya öneren kişi ya da kişiler, kimdir bilemem, onlar da önermezdi. Yine altını çiziyorum, Burak Oğuz ile ilgili yargı süreci devam ediyor. Biz hukukun üstünlüğüne inanan, demokrasiye inanan bir siyasi partiyiz. Anayasamıza göre masumiyet karinesi diye bir şey var, suçluluğu hükmen sabit olmayan herkes suçsuzdur diyor anayasada… Bu arkadaşımızla ilgili daha hüküm bile verilmedi. O yüzden ‘o referans oldu, bu referans oldu, neden böyle oldu’ gibi, bunları konuşmanın tartışmanın kimseye bir faydası yok. Kimin referans olduğu zaten genel merkezde bellidir. Ama böyle bir şey yaşanacağını bilselerdi ben inanıyorum ki kimse de bu konuya girmezdi.

“CHP’Yİ KORUYAMAZSAK TÜRKİYE’Yİ KORUYAMAYIZ”

Sercan AVCI: Sizin döneminizde çok önemli isimler ihraç edildi. Disiplin mekanizması sizin döneminizde çok çalıştı, il eski başkanı partiden atıldı, iki eski belediye başkanı partiden atıldı. Başka ceza alan partililer oldu. Disiplini çok çalıştırdığınızı düşünüyor musunuz?

Deniz YÜCEL: Bu çok doğal bir şey. Partinin disiplin kuralları var, tüzük kuralları var. Neticede burası böyle dağınık, herkesin kafasına geleni yapabileceği, kafasına göre hareket edebileceği, her aklına geleni söyleyeceği bir yer değil.  Burası Cumhuriyet Halk Partisi!Burası Türkiye Cumhuriyet’ini kuran parti. Burası emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesinin verildiği parti. Köklerimizi Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nden alıyoruz diyoruz. Bunlar herhalde bazıları için lafta kalıyor ya da kitaplarda okunup kulağa hoş gelen sözler ama bunun benim için benimle aynı görüşte olan arkadaşlar için çok daha önemli bir değeri var. O yüzden biz bu konuda bir yönetim anlayışı ya da duruş sergilediysek bu sadece partiyi korumak içindir. Biz bugün CHP’yi koruyamazsak Türkiye’yi koruyamayız. Bizim hiçbir zaman ‘partiden adam atalım, disipline verelim’ diye bir düşüncemiz olmadı. Neticede partinin yetkili kurulları var, disiplin kurulu bunlardan biridir, yüksek disiplin kurulu bunlardan biridir. İlçelerin aldığı kararlar doğrultusunda, il yönetim kurulu disiplinle ilgili bir karar veremez sadece disipline sevk edebilir. Disiplin kurulu da vereceği karar da özgürdür. Burada evet eleştirilebiliriz, biz yanlış yaptık disiplin kurulu da mı yanlış yaptı, disiplin kurulu yanlış yaptı yüksek disiplin kurulu da mı yanlış yaptı? Ya da birini biz uyarı ile sevk etmişiz disiplin kurulundan örneğin ihraç çıkmış, ya da biz ihraçla sevk etmişiz disiplin kurulu kınama cezası vermiş ya da ceza vermemiş. Bu konuda il başkanının, yönetim kurulunun tek başına karar alma uygulama yetkisi yok. Partinin belli kurulları var, belli bir organizasyon şeması dahilinde herkes kendi görevlerini yapıyor.  Dolayısıyla tüzük ve disiplin kurallarına aykırı bir eylem olduysa biz de buna kayıtsız kalmadık. Sadece budur!



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/CHP-Il-Baskani-Yucel-ile-kongre-yolunda-A-dan-Z-ye/75301