Dayanışma Gönüllüleri'nden yerel idareye çağrı!

22 Mart 2020 Pazar   16:01

Aralarında pek çok meslekten 250 gönüllünün bulunduğu İzmir Dayanışma Gönüllüleri; koronavirüs salgınının yarattığı sorunlar ve oluşan kaygı ortamının giderilmesi için İzmirlilere, Büyükşehir Belediyesi’ne ve ilçe belediyelere çağrıda bulundu. Gönüllülerin yaptığı ortak açıklamada; mahallelerden başlayacak ve tüm ilçeler ile şehrin bütünü içine alacak bir 'Dayanışma Ağı'nın kurulması önerildi.  

Önümüzdeki günlerde, günlük yaşam koşullarının daha da ağırlaşacağı öngörüsünü hatırlatan İzmir Dayanışma Gönüllüleri; başta Büyükşehir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, ilçe belediyelerin katkı ve yönlendirmeleri ile hem gerçek hayatta hem de dijital platformda dayanışmayı ortaklaştırmak ve örgütlemek gerektiğini belirtti. 

Gönüllüler yaptığı çağrıda; yerelde alınacak etkin önlemlerin aciliyetine dikkat çekerken; kurulacak kriz yönetim merkezlerinin İzmir'de yaşayan tüm yurttaşları, sivil toplum örgütlerini, uzman ve gönüllüleri içine alacak bir yapılanmayla harekete geçmesi gerektiğinin altını çizdi.
'İzmir Dayanışma Gönüllüleri'nin ortak çağrı metni şöyle; 

"İzmir'e ve Yerel yönetimlere Çağrımızdır!"
Koronavirüs salgınının yarattığı sorunlar ve gelecek günlerin daha da ağırlaşacağına dair belirtiler, bu süreci ancak dayanışmayla atlatabileceğimizi gösteriyor. Salgının yayılmaması için fiziksel olarak birbirimizden uzaklaşmamız ve evlerimize kapanmamız nedeniyle en aza inen toplumsal bağlarımız, kurumların iyi çalışması ve en aza inen toplumsal ilişkilerin farklı şekillerde yeniden kurulmasıyla güçlendirilmek zorunda. Bu günlerde her ölçekteki toplumsal dayanışma o nedenle özel bir önem kazanmaktadır. Şu anda yerel yönetimler krize karşı önlem almayı tartışıyor, bireyler kendi hayatlarını düzenlerken, diğer yandan yakın çevrelerine, komşularına destek olmaya çalışıyor.

İletişimin tüm kanalları etkin kullanılmalı
İzmirli yurttaşlar olarak bu çabaları ortaklaştırmayı; yerel yönetimlere, sivil toplum örgütlerine, meslek odalarına ve tüm İzmirlilere, iç içe geçmiş birçok toplumsal ağdan oluşan büyük bir dayanışma ağı etrafında bir araya gelmeyi; yaşadığımız ve yaşayabileceğimiz zorlukları dayanışma içinde aşmayı öneriyoruz.
Salgın nedeniyle yüz yüze ilişkinin en aza indiği ve toplu olarak bir araya gelmenin mümkün olmadığı koşullarda, bu dayanışma ağı, dijital platform üzerinde oluşturulabilir ve gereken durumlarda az sayıda kişinin yüz yüze etkileşimiyle sürdürülebilir. Komşuluk ve sokak ölçeğindeki ağlardan başlayarak mahalle ağlarına, oradan ilçe ağlarına ve genel İzmir ağına ulaşacak bir örgütlenme, yaşadığımız sorunlarla baş etmede çok önemli işlevler görecektir.  Gönüllüler ve yerel yönetimler, bu yapılanmanın iki temel bileşeni olarak düşünülebilir.
Gönüllüler bulundukları her yerde sorunlara müdahale edebilir, kendi desteğini aşan noktalarda ilçe ya da İzmir ağını harekete geçirebilir. Örneklerini sosyal medyada gördüğümüz gibi, gönüllüler becerilerine göre çok değişik alanlarda katkı sunabilir. Ayrıca, krizde ortaya çıkan sorunlarla ilgili profesyonel nitelikleri olan gönüllüler ilçe ya da İzmir ağında da yer alabilir.

Kaynak kullanımı ve veri alt yapısı önemli
Yerel yönetimler hem İzmirlileri temsil etmesi hem de kent için ayrılan maddi kaynaklara ve gerekli veri altyapısına sahip olmaları nedeniyle dayanışma ağlarının temel bileşenidir. Katkı koyacak diğer bileşenleri de içerecek şekilde, ilçe ağlarının düğüm noktaları ilçe belediyelerin öncülüğünde yapılandırılmalıdır. Her ilçede, kriz merkezi işlevlerini yerine getirecek, gerekli sağlık koşullarına göre düzenlenmiş en az bir mekân oluşturulması uygun olacaktır.
Bütün İzmir’i temsil etmesi ve kapasitesi nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Dayanışma Ağı’nın öncüsü olmalı, ağların bağlandığı düğüm noktası burada oluşturulmalıdır. Öte yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi etrafında oluşturulacak ana kriz merkezi özelliğindeki bu yapı, farklı katılımlarla ve gönüllü katkılarını alacak biçimde zenginleştirilmelidir.
Yerel yönetimlerin elindeki kaynaklar yeniden planlanmalı, önceliği olmayan yatırımlardan krizle mücadeleye kaynak aktarılmalıdır. 
Güvenilir, etkileşime açık, bilgi ve moral kaynağı olacak bir dijital medya sistemi oluşturulmalı, öte yandan yeni araçları kullanamayan kesimler için de bilgilendirme amaçlı afiş, broşür, sabit telefonlar, anons araçları, radyo gibi geleneksel iletişim mecraları kullanılmalıdır. Ayrıca, internet iletişimde meydana gelebilecek olası bir aksamada da bu kanallar herkes için önemli olacaktır.

Dezavantajlı kesimlere öncelik
Desteğe en çok ihtiyaç duyacak kesimler, gıda vs. temininde sorun yaşayacak kent yoksulları (günübirlik çalışanlar, enformel sektör çalışanları, geliri olmayanlar, mahkum yakınları vb), göçmenler, sokakta yaşayanlar, engelliler ve hastalığa en açık olan yaşlılardır. Kaynak kullanımında bu gruplara öncelik sağlanmalıdır. 
İzmir Dayanışma Gönüllüleri olarak BİZ, Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Belediyelerinin öncülüğünde kurulacak kriz yönetimi merkezlerinin, kentte yaşayan tüm yurttaşların, sivil toplum örgütlerinin, uzmanların katılımını; gönüllülerin çabalarını ortaklaştırmayı mümkün kılacak şekilde acilen yapılandırılmasını öneriyoruz. Bu zor günlerden şehrimizde yaşayan her yurttaşın birbirine karşı duyacağı sorumlulukla, gücü ölçüsünde vereceği emeği, çabası ve göstereceği maddi, moral dayanışma ile hep beraber çıkabileceğimize inanıyor ve yerel yönetimi bir an önce bu ilkelerden hareketle İZMİR DAYANIŞMA AĞI’nı örgütlemeye çağırıyoruz.



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/Dayanisma-Gonulluleri-nden-yerel-idareye-cagri/77406