Bir onkoloji profesörünün isyanı: Sabır taşı değiliz!

22 Haziran 2020 Pazartesi   11:17

GERÇEKİZMİR - Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Bilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Bülent Karabulut sosyal medya hesabından çarpıcı bir yazı yayımladı. 

Prof. Dr. Bülent Karabulut pandemi döneminde yaşanan sıkıntılar ışığında onkoloji dalında görev yapmanın zorluklarını ücret verileri ve psikolojik ağırlıkları detaylı şekilde anlatarak paylaştı. 



İŞTE O YAZI 

Sene 2013. 
Bir Onkoloji Profesörü olarak muayene ücreti 112 TL. Hastane payı ve vergi ile kuşa dönen bir para. Size kalsa kalsa, 35 TL kalır. 
Beni bilen bilir. Paraya hiçbir zaman tamah etmedim, Allah şükür dedik hep. Ancak kariyerli biri olarak 35 TL lik bir hekim de değilim. O yüzden reddettim, ‘kiminin parası kiminin duası’ dedik. Hizmet etmekten başka birşey de aklıma gelmedi. 

Sene 2020. 
Muayene ücretlerine zam. 
Veeee artık, 7 yıldan beri hiç düzenlenmeyen bu ücretlere nihayet zam geldi. Onkoloji hocaları 2 TL fark ile, yani 114 TL karşığında mıayene yapabilecek. 
Elbette yine kuşa dönecek bu para. Biraz çoluk çocuğunun rızkını, okul ücretlerini ödeyebilmek için günde 50 KANSER hastası bakmanız lazım ki, bir miktar para kazanabilin. 

Bilir misiniz kanser hastası bakmanın zorluklarını...
İnsanı ne kadar tükettiğini… 
Bizler biliriz ancak. 
Dahası, yan dal branşları içinde en düşük muayene ücretine sahip branşlar arasında yine bizler varız. Zaten bu ücretler, bütün meslektaşlarım içim yetersiz, ama özellikle onkoloji gibi travmatik bir bölüm, ücret açısından en alt düzeyde. 
Kim nasıl ve neye göre belirler bu rakamları ama bu kişiler sadece bir gün gelip yanımızda otursun, ne demek istediğimizi anlar…
 
Pandemi döneminde biz özel çalışma izni olmayan hekimlerin de gelir düzeyleri düşmüştür. Tavan ücret falan yok. En azından bizde yok. Özel muayeneler kaldırıldı, gelirlerimiz azaldı. Bize verilen maddi bir şey yok. Umurunuzda mı?
Hayır. Banka hesaplarına bakmadık bile. Sadece çalıştık. 
Pandemi döneminde bir gün bile geri çekilmeden savaştık. Gururla evimize döndük. Sonraları baktık banka hesaplarına. Malum okul ücreti falan. 
Hiçbir şey yok!
 
Pandemi döneminde açık kalan nadir polikliniklerden biridir onkoloji polikliniği. Bu arada bir de muayenehanesi olan bir kısım arkadaşımız var. 750 TL muayene ücreti ile yeni hasta alamayan hastaneler nedeni ile oraya akan hastalar. Ama hepsi değil elbette, bazıları hastanede yoklar. Bazıları kafasını odalarından bile çıkarmadan hastaneden kaçma saatini bekleyip arazi oldu bu süreçte. Şimdi bu kişileri internet toplantılarında ‘pandemide kanser hastalarının tedavi yönetimi’ ile ilgili konuşmalar yaptığını görünce, içerlemez mi insan? 
O maskelerle 12 saat hastanede savaşırken, maddi sıkıntılar çekerken, bu bizlere yapılan adalet midir? 
Dediğim gibi yorumsuz. 
Benim özlük haklarım o kişiler ile aynıdır. Anayasamıza göre eşitiz. Anayasa mahkemesi eşit olmadığımıza hükmetti. Onlara kazanılmış bir hak olarak muayenehane işletme hakkı verdi. Bizlere ise ‘hakkınız yok’ dedi. Hukukçular yorumlar bunu. Ama bu anayasanın eşitlik ilkesine aykırı değil mi? 
Hak aramaya kalksanız kim bilir başınıza neler gelir?

Muayenehane bir ihtiyaç bence. Ama hukuki olarak herkesin hakkı olması gerekir. Aynı özlük haklarına sahip kişilerin arasında bu kadar büyük bir maddi ve manevi uçurum oluşturulmamalı. Çalışma barışı açısından sakıncalı. 
Bizler bu millete ve bu devlete hizmet etmekten gurur duyuyoruz. Ancak sabır taşı da değiliz. Ben dahil pek çok kişinin istifa mektubu cebinde. 
Kaliteli hekimleri bu koşullarda devletin elinde tutması imkansız. 
Kariyer ve iyi hekim olmak kolay bir iş değildir. Unutmamak lazım. 
Pandemi savaşının gerçek başarısı bu imtiyaz sahibi hekimlerin değil, maddi ve manevi zorluklar içinde görevini layıkıyla yapan tüm sağlık personelinin özverili çalışmalarıdır. 
Bu ordu ülkemizin en büyük güvencesidir. 
Ama yorgun, bitkin, tükenmiş, moralsiz bu kişilerden başarı beklemek haksızlık olur. 
Bu nedenle devleti yöneten yetkili bütün mercilerin, ‘bu kişilerin özlük hakları, çalışma barışı’ gibi konularda acil ve katılımcı bir çözüm süreci başlatması zaruri bir durumdur. 

Bunları, ülkesini ve milletini seven, 27 yıllık hekimlik hayatında sadece devletin çizdiği koşullarla milletine en iyi şekilde hizmet etmiş bir hekim olarak yazıyorum. Hiçbir beklentim yoktur. 
Ancak istifa dilekçesi elinde olanlardan biri de benim. 
Bizleri ideallerimizden koparmayın. 
Bir an önce gereken adımları atın. 
En idealist hekim bile bu koşullarda dayanamaz. Benden söylemesi.
Sevgiyle kalın.
Prof. Dr. Bülent Karabulut



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/Bir-onkoloji-profesorunun-isyani-Sabir-tasi-degiliz/81558