Soyoğul sordu, Gümrükçü yanıtladı: 20 sene iyi dövüldüm CHP'de!

6 Temmuz 2020 Pazartesi   10:49

11 Mart’ta pandemiyle birlikte içe/evlerimize kapandığımız süreçte en çok okuduğumuz/dinlediğimiz haberler de pandemi üzerine oldu kuşkusuz. Elbet bütçesi büyük olan Büyükşehir başı çekti hizmetleriyle, dayanışmasıyla, yardımlarıyla. İlçe belediyeler de sınırlı imkanlarıyla sakinlerine yardımı olmaya gayret etti ancak bir belediye, fazlasıyla dikkatimi çekti, benim nezdimde ön plana çıktı diyelim. Üstelik hayli menzilim dışında, ilgi alanımın epeyce uzağında olan Çiğli.

Maske,siperlik, entübe kutusu ve numune kabini üretti cüssesine bakmadan, ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Öyle hızlı hareket etti ve öyle tecrübeli bir belediye görüntüsü çizdi ki, sanki ezelden beri pandemi üzerine kurs görmüş, hazırlık yapmış gibiydi. Beni şaşırttı, merak ettirdi. Adaylığı süresince hiç ilgimi çekmeyen Çiğli ve Utku Gümrükçü, radarıma bu çalışmalarıyla girdi.

1981 doğumlu bu genç siyasetçinin, 18 yaşında CHP Çiğli Gençlik Kolları eğitim sekreteri, 19 yaşında ilçe başkan yardımısı, 21 yaşında İzmir İl yönetim kurulu üyesi, 38 yaşında belediye başkanı olması, -aradaki sivil toplum çalışmalarını saymıyorum-yeteri kadar ilgi çekiciydi oysa.

Kısmet bugüneymiş. Siyasette adından çokça söz ettireceğini düşündürten bu genç siyasetçi, Çiğli Belediye Başkanı Selim Utku Gümrükçü ile saatin nasıl geçtiğini anlayamadan yaptığım hoş sohbete davet ediyorum sizi…

GÖNÜL SOYOĞUL: İlgimi çeken birkaç ilçe belediyesinden birisiniz. Nedeni de; pandemi sürecinde yaptığı çalışmalarla öne çıkmanız. Neler yaptığınızı izledik pandemide, ben neler yaşadığınızı sorayım. Sizin kafanızda ne değişti, kentsel anlamda, insani anlamda? Pandemiden önce pandemiden sonra diye bir milat var mı sizde?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Belediyecilik anlamında Tunç Başkan'ın dediği gibi lojistiğin öne çıktığı bir süreç gelişti. Yine onun söylemiyle kriz belediyeciliği ekseninde bir şey oluşmaya başladı. Biz birkaç, BM toplantısına katıldık bu süreçte. İki şey öne çıkıyor, dünyada da böyle, tüm kamu yöneticileri için geçerli aslında… Belediye özelinde de her türlü afete karşı dirençli kentler! Bu iklim değişikliği olabilir, depremler olabilir, sosyal felaketler, ekonomik krizler olabilir. Bunlara karşı dirençli kentler ve dirençli belediye veya belediye yapısı...

İki; bu krizleri öngörebilen, öngörmese de ani gelişen duruma karşı aksiyon alabilen bir belediyecilik. Buna da çeviklik diyorlar. Bu 2 yeni kavram belediyecilikte artık yerleşecek, öyle gözüküyor. Dünyanın dengesinin, ekolojik sistemin bozulduğu ve onarılamayacak bir düzeye geçtiği, ekonomik kaynakların artık hor kullanıldığı ve sürdürülebilirliğin öne çıktığı bir sistem ve dünya konuşuluyordu ama bundan sonra sürekli bir kriz hali bekleyeceğiz gibi gözüküyor. Sürekli bir tetikte, hazırda, atak bir şekilde bekleme durumu var. Biz de, geldiğimiz günden bugüne zaten kurumsal kapasiteyi geliştirmeye çalışıyorduk. Bu süreci de kurumsal kapasite artışıyla doğru bir şekilde yönettik ve aştık..

Söylediklerinizle, ilçe belediyelerinin yetki gücü ve alanı ekonomik olarak bulunduğunuz tablo, ne kadar örtüşüyor birbiriyle?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Dördüncüsü; o zaten sabit. Kendi ayakları üzerinde durabilen güçlü bir ekonomiye sahip belediyeler bu süreci düzgün atlatabiliyorlar. Ya da bütçe disiplini uygulayan belediyeler bu süreci atlatabildiler. Dolayısıyla ekonomik gelişmişlik de dördüncü bir boyut olarak, daha da öne çıkacak.  Mesela İller Bankası payları, belediyelerin gelirleri düştü. Ya da emlak vergileri toplama oranları düştü. Dolayısıyla kriz belediyeciliği aslında bir ‘ayağını yorganına göre uzatma’ süreci de oluşturacak, öyle gözüküyor.

Hep dikkatli miydiniz ekonomide, yorgandan çıktı mı ayaklar?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Kurumsal kapasite artışı aynı zamanda bir ekonomik güçlendirme de gerektiriyor. Sonuçta işgücünün finansmanı, maaş ödemek anlamına geliyor. Çiğli geçmişten bugüne bazı sorunları içinde barındırdığı için maaşları ödemek bir kriter! Sonra da artan geliri doğru yatırıma yönlendirmek lazım. Bu ikisi üzerine zaten çalışıyorduk. Biz geçen yıl 8 Nisan’da görevi devraldık. Haziran ayından itibaren ekonomik gelir arttırıcı bazı formüller uygulamaya başladık. Biliyorsunuz 2019’den bu yana kriz dönemindeyiz. Normalde belediye gelirlerinin az artması, artmaması ya da düşmesi beklenirken biz yüzde 12 civarında bir gelir artışı sağladık.

Nereden sağladınız?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: 165 milyondu bütçemiz, kasaya giren para. 180 milyona çıkardık.

Nasıl yaptınız bunu?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Şöyle; Vergi dairesi gibi düşünün belediyenin mali hizmetler birimini. Toplanmayan paralar var. Yanlış tahakkuk ettirilmiş emlak vergileri, çeşitli şeyler var. Belediyenin arsalarında çeşitli şekillerde işgal edilmiş yerler var. Bunlar ecrimisil gelirleri. Bunların tamamında gelir arttırıcı bir çalışma süreci başlattık, hala da devam ediyor. Bunun en önemli kısmı; önce malını bilmen lazım, sonra malını kontrol etmen lazım. Mesela gayrimenkul geliştirme şirketleri var, bir arsayı şöyle şöyle yaparsak gibi… Aynı şeyi belediye özelinde de yapmak lazım. Onun dışında birçok noktada yatırımcının önünü açmakta fayda var. Niye? Kamu kaynaklarıyla bir kenti geliştiremezsiniz ama sermayenin geldiği yerde emlak rayiç bedeli artar, imar ruhsat arsa gelirleri artar. Belediye gelirlerinde de bir artış olur. Ve belediyenin tahsil edilemeyen alacakları vardı, uzun süredir. Bunlara bir dokunuş yaptık. Böyle bir artış oldu. Şunu gördüm özetle; belediyenin nüfusu 200 bin, o zaman bütçesi de 200 milyon olmalı. Nüfusu 500 binse bütçesi 500 milyon olmalı. Böyle bir geliri olursa belediyenin, o zaman hizmetleri daha iyi karşılayabilir.

Yıllar önce bir bürokrat dedi ki; ‘Ben ilçe belediye başkanı olsam büyükşehrin önünden ayrılmam, kapısında yatarım.’ Çünkü yapacakları tüm büyük yatırımlar ilçe belediyelerinin hem yetki alanını hem de cüssesini geçiyor, katılır mısınız buna?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Bu, temel belediyecilik faaliyetlerinde geçerli değil.

Temel belediyecilik hizmetleri derken?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Mesela çöp toplama vs. Ama fiziki yatırım noktasına çıktığımızda elbette ki devleti, büyükşehri, hatta yurt dışı fonlarını, ne kadar kullanabilirseniz o kadar işe yarar. Mesela kendimizden örnek vereyim, ne diyorum; ‘180’den 200’e çıkarırsak rahatlayacağız.’ Ama İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi 8-10 milyar. Dolayısıyla zaten bu devirde ortaklıklar yoluyla iş yapmak tüm dünyada genel kural. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de ilçe belediyelerle yıllardır yürüttüğü projeler var. Aziz Bey döneminde, bizden önceki arkadaşlarla 4-5 tane büyük yatırım hayata geçti. Sayın Büyükşehir Başkanımız da bizi ara ara topluyor, ’Prestij projeleriniz neler, ben onlara destek olmak istiyorum’ diyor sağ olsun. Yani gerek devletle gerek büyükşehirle, gerek yabancı sermayeyle, sivil toplum örgütlerinin getirdiği bazı fonlar var, Onlarla çalışmak genel olarak faydalı ama temel ilke kendi ayakları üzerinde durmak ve kaçakları giderip bütçeyi yatırımlara yöneltmek! Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği ilkeler var, onların en önemlilerinden biri de tasarruf. Biz mesela hem bütçeyi 180’e çıkardık, hem ciddi bir tasarruf gerçekleştirdik. O sayede geçen seneyi ve bu seneyi ayaklarımızın üzerinde durarak atlattık diyebiliriz!

Genel olarak başkanlar ‘büyük büyük’ projelerden bahseder. Hayaller sınırsız olabilir ama bir de gerçekler var. Öncelikle 20 yıldır burada oturan biri olarak , Çiğli’yi nasıl görüyorsunuz. Demografik yapısıyla, gecekonduları, kuş cenneti, sanayisi, gökdelenleriyle tüm bu karmayı nasıl tanımlıyorsunuz? Görev sürenizin 1’i bitti. Dört sene sonra hedefleriniz? Büyük hayalleriniz var mı ya da insanlar ‘makul hizmetleri iyi verelim, yeter’ mi diyorsunuz?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Çiğli, İzmir’in merkezinde ama İzmir’in dışında gibi bir yer. Geçmişten bugüne çözülmemiş, birikmiş sorunları olan da bir kent. Bir de burada 2 etmen var. Bir; göçle kurulmuş bir şehir olması. Yani yerleşik yapısı zayıf. Halen de göçle büyüyor. İki; kentleşmede problem var. Benim tespit edebildiğim; 9-10 köyün birleşmesinden oluşmuş. 1965-66’da belediye haline gelmiş ama 12 Eylül’de belediyesi kapanmış ve Karşıyaka’ya bağlanmış. Böylece kent kimliği, belediye kurumsallaşması ve yerel hizmet noktasında zayıf kalmış bir yer. En büyük sıkıntı ne dediğinizde; ‘Çarpık Kentleşme’ diyebiliriz! Ve, göç hem bazı sorunları beraberinde getirdiği gibi hem de büyük bir enerjiyi depolamış Çiğli’ye. Çiğli Belediye Başkanı doğru kanalları açarsa o potansiyel, bir kinetiğe dönüşebilir. O gözle bakıyoruz. Bir de, İzmir merkezi artık belirli noktalarda sıkıştı ve büyüyebileceği tek yer de burası olarak gözüküyor. Geçmişten bugüne İzmir, Güney yönüne doğru büyüyordu, Yarımadaya doğru, halen de devam ediyor. Bayraklı’dan Bornova’dan Konak’tan diyebiliriz. Ama şöyle de bir dinamik var; Çandarlı Limanı, Bergama-Aliağa-Menemen-Çiğli Organize Sanayi Bölgeleri, Foça, Dikili… Bunlar bir cazibe merkezi olabilir.

Büyükşehir Belediyesi ile beraber geliştirdiğimiz, daha doğrusu geçmişten gelen bir konu; Kuş Cenneti, Çiğli’de bir turizm potansiyeli aynı zamanda. Bu yönüyle öne çıkabilir. Binali Yıldırım’ın 2011’de söz verdiği Çiğli Havaalanı’nın sivil ulaşıma açılmasıyla da tüm dinamikler birleşirse eğer bambaşka bir noktaya taşınabilir bir yer. Hükümetin, Çevre ve Şehirciliğin yaptığı planlamalarda mevcut yapılaşmanın 2 buçuk katına kadar artabileceği… Bu şu demek; 200 bin nüfusun 500 bine çıkabileceği gözüküyor. Büyükşehir Belediyesi’nin 2030 Ulaşım Master Planında, geçen dönem hazırlandı, Çiğli-Bakırçay hattının 2030 nüfusu 1.2 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Ve Cumhurbaşkanı’nın onayladığı Çiğli Tramvayı. Her ne kadar iptal edilmiş olsa da karşı çıkılsa da olası bir Körfez Geçiş Projesi gibi  şeyler de buranın gelişmesini sağlayacak. Bir zorunluluk gibi, öyle gözüküyor. Bunun yanında Avrupa’nın en büyük doğal yaşam parkı var, Katip Çelebi Üniversitesi var. Bir dezavantajımız vardı, çöp bizdeydi. Çöp de şimdi temiz enerji fabrikasına dönüşüyor, dönüşüm biraz yavaş olsa da… Bunu destekleyecek birkaç şey var başkanımızla konuştuk, onlar olursa daha güçleneceğiz. Dolayısıyla İzmir’in Kuzey’den giriş kapısı diye tabir edilen Çiğli, önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu noktadan 2-3 kat üstüne gidebilir, bir sıçrama yapabilir. Aynı zamanda metropolün içinde tarım arazisinin olduğu tek yer Çiğli. Sasalı Kaklıç’ta tarım var. Sanayi var, tarım var, turizm var, üniversite var vs. Bunların hepsinin buluştuğu 22 kilometre sahili var. Tuzlamız var. Böyle büyük bir potansiyel. Bu potansiyel, İzmir’in belli noktalarda sıkışması ve Kuzey’in dışında bir yer gözükmemesinden kaynaklı zorunlu olarak başka bir noktaya çıkacak.

Bunu ne zaman fark ettiniz peki?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Çiğli’ye  1998’de yerleştim, 1999’da aldık CHP olarak, o zaman nüfus 80 bin falandı şimdi 200 bin oldu. Dolayısıyla 20 senede 2 buçuk katına çıkmış bir nüfus var ve öyle devam ediyor. Aynı zamanda bunu da pekiştirecek başka bir şey var; Mavişehir’in devamında Harmandalı Bölgesi’nin tamamında çöpün olduğu bölge, Sasalı’da tüm planlar iptal oldu. Yani bir şekilde planlama dışında kalmış, yapılaşması sekteye uğramış yerler de var. Biz 1-2 yıl içerisinde bunları da çözeceğiz. Dolayısıyla buraya da bir nüfus akışı gerçekleşecek, ekonomik gelişme sağlanacak. Totali şu; Çiğli değişiyor. Bizim belediye başkanlığı adaylığımızda sloganımız vardı; Geleceği Planlamak, Değişimi Yönetmek. Ve buna uygun bir belediye organizasyonu kurmak. Bütün bu eksenlerde Çiğli’nin temel meselesi; belediyeyi değiştirmek, gelişeni görmek ve ona ayak uydurmak hatta yönetebilmek.

4 yıl sonra planların ne kadarını gerçekleştirmiş olacaksınız?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Az önce sizin de söylediğiniz gibi, bazen hayal kurmak iyidir ama hayaller gerçekliğe dönüşmedikçe hayal kırıklığı yaratır. Aynı zamanda söylenen sözler de, siyasetçi için, tutulmadığı zaman da siyasi sorumluluk da getirir, sıkıntılar da yaratır. Dolayısıyla çok gerçekçi tahlil etmekte fayda var. Ben öyle çok hayalci bir insan değilim. Çiğli’nin geleceği yeri görüyorum, değişim bizden hızlı ilerleyecek! Kendimi, meclis üyelerimizi, bürokrat arkadaşlarımızı… Ve her gün hem kendimi hem onları bu değişime hazırlamaya gayret ediyorum, kurumla birlikte. Mesela, imar problemlerinin tamamının çözüleceğini söyleyebilirim. Kuş Cenneti’nin turizm potansiyelinin çok artacağını söyleyebilirim. Artık Cumhurbaşkanı da onayladığına göre, zaten İZBAN bizim büyük bir yükümüzü almıştı, tramvayla birlikte ulaşım probleminin çok azalacağını söyleyebilirim. Yamaç bölgeler hariç. Oralara ayrı çalışmalar var. Çiğli’nin yüze 70’inin ulaşım sorununun çözüldüğü, plansız yerin kalmadığı, hatta nokta nokta kentsel dönüşüm başladığı… Mesela gelecek hafta Güzeltepe’de kentsel dönüşüm başlıyor.

O da hedefleriniz arasındaydı evet...

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Biz şunu diyebiliriz; Rasyonel durmakta gayret ediyoruz. Her ne kadar pandemi bizi ekonomik olarak etkilese de 2023 için şunu söyleyebilirim; Yılbaşında ‘Çiğli Ayağa Kalkıyor’ başlığında bir basın toplantısı düzenledik. Orada 87 proje açıkladık, 2020 yılı için. 80’ini yapacağız. Gerisi de başlamış olacak. Gerçekçi olmak önemli. Bu bizi yoruyor ayrı ama Çiğli çok geri kaldığı için ya da hakettiği yeri bulamadığı için çok daha fazla çalışmamız lazım. O bizi kamçılıyor!

'Nasıl bir belediye başkanısınız’ diye bir parantez açsam? İktidar sahibi insanların çok çabuk değişebildiğini görüyoruz, ayaklarının yerden kesildiğini ve etrafında ona doğruları söyleyen insanları barındırmaktan ziyade onları alkışlayan ‘büyüksün’ diyen insanlara yer verdiklerini görüyoruz. Bu anlamda siz nasıl birisiniz? Ayaklarınız yerden kesildi mi hiç bu süre içerisinde?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Yok, kesildiğini hissettim ve fren yaptım. (Gülüyor) Tam 20 yıldır belediye başkanlarını eleştiriyorum. Yani biz parti içindeki arkadaş grubu olarak Çiğli’deki 4 belediye başkanıyla çeşitli sorunlar yaşadık ve siyasette; İzmir çapında, diğer belediye başkanlarını da gözlemleme şansım oldu.

Katılıyorsunuz gözlemlerime o zaman?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Tabi ki. Şimdi, bir belediye başkanının kaybetmesinin en büyük sebebi kendi bulunduğu pozisyon, hani iktidarlarında ölümsüzlük hissi vardır ya öyle hissederler kendilerini, kendilerinin sonlanmayacağını düşünmesi.

Ölümsüz olduklarını düşünüyorlar yani?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Bütün iktidarlar ölümsüz olduğunu düşünür. Bir; onu görmek lazım. Sonuçta bu görev size 5 yıllığına verildi, elbette ki 5 sene daha 5 sene daha arttırılabilir ama bunun bir sonu olduğunu görmekte fayda var! İki; herkesi rakip görmemek lazım! Makam sahibi siyasetçilerde, az önce söylediğiniz gibi; o aday olacakmış, bu şunu olacakmış, onun senin koltuğunda gözü var diye şişiriyorlar! Yönetici, bütün potansiyelleri değerlendirirse o zaman daha iyi bir yönetici olur. Etrafındaki insanlara yarın bunlar aday olur gözüyle bakmaz, onlardan faydalanır, onları süreçlerin içine katarsa daha başarılı bir yönetici olur. Ona bakmak lazım. Ve, değişim. Mesela önce ofis değişir biraz para kazandığınızda, ticaret anlamında. Sonra araba değişir, sonra başka şeyler.  Bunlar değiştikçe kişi kendini değiştiriyor. Ben geçmişte de çok lüks yerlere gitmezdim, önceki yerlere gitmeye devam ediyorum. Benim arabam yoktu, hala yok. Zaten kullanmayı da bilmiyorum, ehliyetim de yok. Bunları değiştirmediğiniz sürece siz de değişiklik olmaz! Ama ben belediye başkanı oldum, arabayı değiştireyim, gittiğim yeri değiştireyim, gömleğimin markasını, ayakkabıyı değiştireyim dediğinizde kendinizi değiştirmeye başlıyorsunuz. Sonra ilk geldiğin günle, bir daha aday olmaya karar verdiğinizde hem arkadaşlarını aynı arkadaşlar olmuyor, hem kendiniz aynı noktada olmuyorsunuz. Dolayısıyla sadelik çok önemli!

Bir de kulağınızı sokağın sesine tıkamamalısınız! İyi bir dinleyici olmakda fayda var! İnsanlar neyi neden söylüyor, zarar vermek için mi, iyi niyetle mi söylüyor? Vatandaşın sizinle ilgili eleştirileri, beklentileri neler… Mesela çok anket yaptıran siyasetçi, hem doğru anket yaptırıyorsa, hem kendini ona uyduruyorsa daha başarılı olur derler. Niye? Vatandaşın talebini görüyor, ona uygun hareket ediyor. Makamımızı sokağa taşıdık, ben 2019’da 7-8 bin kişiyle birebir görüşme yaptım. 2020’de Mart ayında yeniden başlatıyorduk ama pandemi  çıktı. Seçimde şunun sözünü verdik, dedik ki; belediye başkanını boş bırakırsanız nereye kaçacağı belli olmaz. Vatandaş bizi gördüğünde hizmet istesin. İki; bizimle ilgili eleştirilerinizi yaptığımız katılımcı toplantılarla bize söyleyin. Üçüncüsü; meclis üyeleri sahada olsun. Bunlar gibi sözlerimiz oldu. Bunu yerine getirmeye çalışıyoruz. Katılımcılık çok sayıda insanı sürecin içine dahil ettiği için onların eleştirilerini de yumuşatıyor.  Hem vatandaşın beklentilerini doğru aldığınızda sizin de doğru karar vermeniz daha kolay oluyor. Yani sokaktan kendinizi çektiğinizde yanınızda bazı dalkavuklar, ben bunu seçimde de aynen bu kelimelerle ifade ettim, türüyor. Vatandaşın sesine kulağınız tıkadığınızda bu dalkavukların sesi çıkıyor. Dolayısıyla vatandaşın sesine daha açık olmak lazım. Yanınızdaki sizi eleştiren arkadaş, en yakın çalışma arkadaşlarınızın hem sizin hem onların eleştiriye açık olması lazım. Solculuğun temeli; eleştiri ve özeleştiri ilkesidir. Biz eleştiriyi yapıyoruz, özeleştiriyi çıkarıyoruz. Ben kendimi de eleştiren biriyim! Bunlarla makam zehirlemesine karşı koruduğumu düşünüyorum! Yani zaman gösterecek.

Sol dediniz oradan yürüyelim. Sol geçmişiniz var, aileden bildiğim kadarıyla. Öğretmen bir ailenin çocuğusunuz.

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Evet, anne babadan.

Şimdi durduğunuz yer neresi? Kategorize etmek anlamında söylemiyorum ama mesela ilk defa MHP İl Başkanlığı’na giden bir ilçe belediye başkanı oldunuz.

UTKU GÜMRÜKÇÜ: Daha önce de gittim, bu defa yeni bina için ‘hayırlı olsun’a gittim.

İYİ Parti kongresine gittiniz.

UTKU GÜMRÜKÇÜ: AK Parti İl Başkanlığı’na da ziyarete gittim.

Dünyaya bakışınız yine soldan mı ve neler değişti sizde?

UTKU GÜMRÜKÇÜ: 1975 sonrasında Türk Siyaseti 12 Eylül Darbesine kadar çok keskinleşti. Bir de 55-60 arasında çok keskinleşti. Cepheleşmeler. Vatan cephesi, milliyetçi cephe. Şimdi Millet İttifakı, Cumhur İttifakı şeklinde bir cepheleşme var ama şimdiki cepheleşme eskisi kadar katı değil! Cepheleşme Türk demokrasisine zarar verdi ama 55-60, 75-80’i çıkardığınızda aslında Türkiye’de bir kardeşlik hukuku var. Sağcı, solcu demeden insanların birbirine yardım ettiği birçok noktada parti siyasetinin ya da ideolojik kimliklerin değil de insanın ihtiyaçlarının toplumun ihtiyaçlarını karşılama noktasında ortaklık kurma kültürü mevcut. Demokrasi zaten bir kavga rejimi değildir, bir uzlaşı rejimidir. Dolayısıyla biz o kültürü devam ettirmeye gayret ediyoruz hem Çiğli içinde hem Çiğli dışında! Bunun pratik zorunlulukları da var, mesela Çiğli devletten de hizmet alamıyor! Onda da hizmette aksama olan bir yer. 12 Eylül’de belediyesi kapatılmış. Mimli. Çiğli’nin geçmişinde bir dayanışma ve direniş kültürü var ama aynı zamanda bir barış ortamı da var! Mesela, Alevi’si, Sunni’si, Türk’ü, Kürdü, 72 milletten insan var Çiğli’de. Çiğli’nin geçmişinde bir mezhep kavgası etnik bir kavga hiç olmamış! Birkaç küçük sorun dışında bir şey yaşanmamış. Dolayısıyla o karışma aynı zamanda bir barışı da getirmiş. Biz de onu devam ettirmeye çalışıyoruz. Bu, hem siyasal olarak hem etnik olarak öyle.

Bu barış, belediye yönetimine nasıl yansıyor?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  15 aydır Çiğli Belediyesi’nde grubu bulunan partilerle iyi diyaloğumuz var. Mesela bir Ana Sorunlar Komisyonu kurduk. Normalde bizim komisyonlar 5’e 4 oluyor, 4 CHP 1 AK Parti. Orada Cumhur İttifakı’ndan olan arkadaşları 1’den 2’ye çıkardık. Bilinçli bir tercih oldu. Seçimde ben bir söz daha vermiştim; Çiğli’nin sorunları sadece İzmir’de çözülmez Ankara’da da çözülmesi gereken konular var. Mesela Sasalı’nın imarı iptal oldu. Çevre Şehircilik Bakanlığı yapacak, bizden görüş alacak ama Ankara yapacak. Bunun gibi birçok başlık var. Bunların çözülmesi için Çiğli’de bir kenetlenme lazım dedik, arkadaşlar da bize uyum sağladılar. Mesela tramvay, Cumhurbaşkanı onayındaydı. Bunun gibi birçok başlığı kentin gelişmesinde bir sorun olarak belirleyip onları çözme noktasında ortak şey besliyoruz. Ne onların AK Partililiğinden bir şey eksiltiyor bu, ne bizim CHP’liliğimizden… Biz belediye başkanıyız, hizmetimizle tarafımızı belli ediyoruz! Onun dışında ben kendimi solcu olarak görüyorum. Cumhuriyet’e Atatürk’ bağlı, yenilikçi, gelirin eşit paylaşılması noktasında toplumsal müdahaleler yapan bir belediyecilik anlayışı ortaya koyacağız. Buna toplumcu belediyecilik, ya da yeni toplumcu belediyecilik de deniyor. Bunu bazı boyutları var, mesela kadının ön plana çıkarılması, katılımcılığın arttırılması gibi. Bunları da ilkesel olarak uygulamaya devam ediyoruz ama genel olarak kavgayla değil de uzlaşıyla yapma gayretindeyiz. İYİ Parti zaten bizim ittifakımızdı, benim dışımda CHP’li 1-2 belediye başkanı daha katıldı İYİ Parti Kongresine, MHP’nin il binasını ziyaret ettik. Çünkü yeni bir bina aldılar, ‘hayırlı olsun’a gittik. Bu bizim adetimizdir, hem siyasal adettir, hem komşuluk ilişkisinden kaynaklı. Her ne kadar siyasal partiler tartışsa da yerelde çelişkilerimiz eleştirilerimiz olsa da aynı gemide olduğumuzu aynı ülkenin yurttaşı olduğumuzun bilincinde hareket etmek lazım! Siyasal çatışmalar düşmanlığa dönüşmeden çözülebilir. Bu, demokrasinin gereğidir diye böyle hareket ediyoruz!

Seçim öncesinde bazı ilçelerin başkan adaylarını Tunay Özkan’ın belirlediği konuşuldu, sizin adınız da o adaylar arasındaydı. ‘Tuncay Özkan’ın adamı’ olarak anılmak sizi rahatsız etmiyor mu?  CHP kurultaylarında ya da partinin içerisinde ideolojiden çok adamcılığın ön plana çıkmasını, insanların da solcu sağcı merkezci olmaktan öte ‘onun adamı, bunun adamı’ şeklinde tarif edilmesini nasıl karşılıyorsunuz?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Maalesef 80’lerden sonra ideolojik bir kriz yaşadı sol. Hala da onu içindeyiz. Ona çözüm bulamadığımız sürece yaptığımız tartışmalar ilkeler üzerinde değil kişiler üzerinde olacak! Bu kapsamda da bize de ‘onun adamı, bunun adamı’ gibi yakıştırmalar siyasal rakiplerimiz tarafından eleştiri olarak getiriliyor. Ben bundan gocunmuyorum! Tuncay Bey ile 2005 yılından beri beraberim. Ama bu beraberliğimiz adamcı olma noktasında değil, Türkiye’nin  belirli bir zamanına vuran Cumhuriyet Mitinglerini birlikte gerçekleştirmekten kaynaklı. Sonra bizi zaten devlet bağladı. Ergenekon diye bir dava açtılar, içine hepimizi attılar! Hala daha davada yargılanıyoruz, sadece Tuncay Bey de değil.

Bitti diye biliyordum…

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Bitmedi maalesef. Bitti de yeniden açılışlar konuşuluyor. Yeni bitti, daha geçen sene.  Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal, İlhan Cihaner, şu an CHP ile adı özdeşleşmiş birçok insan ile yargılandık. Bu da benim geçmişimde bir onur vesilesidir! Ama ben, Tuncay Bey’den önce CHP’liyim. 1999’da üye oldum, üyeliğimin 20. Yılı. Milletvekilleri arasında en eski siyaset yaptığı isim Tacettin Bayır’dır, 2001’lerden 2002’lerden bugüne… Ama bazılarının kolayına geliyor, Utku Gümrükçü’yü güdümle eşitlemek. Ama Utku Gümrükçü biriyle eşitlenecekse o CHP örgütüyle eşitlense daha doğru olur. 20 yıldır örgütlü siyasetten yanayım! Hep kamu otoritesine karşı örgütün tarafında kaldım. Siyaseti belediye olanaklarıyla dizayn etmek isteyenlere karşı örgütün sesi, gerektiğinde aday oldum onlara karşı! Bunu yaparken etrafımda bir sürü insan oldu ama hiçbiriyle anılmadım. Örgütlü mücadele zaten öyledir! Adamcılıkla olmaz. Zaten bir kişinin adayı olsaydık ne il başkanı adayı olabilirdik geçmişte, ne başka çalışmaların altına imza atabilirdik! Bugün geldiğimiz noktada Tuncay Özkan’ın benim belediye başkanı olmamda katkısı nedir derseniz; benim bildiğim sıfıra yakındır! Diğer adı geçen arkadaşlar da dahil olmak üzere.

‘Ben yaptım’ mı diyorsunuz?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Bizim emeğimizin karşılığını verdi CHP. Mesela Narlıdere açıklandı, Çiğli’ye döndük. Tuncay Özkan’ın tek başına verdiği bir şey değil, belki konuşmadı bile Parti Meclisinde. Benim bildiğim konuşmadı. Ama partinin vicdanı bizi Narlıdere’den Çiğli’ye getirdi! Ortak bir kararla geldik. Aklınıza kim gelirse bunların tamamı ‘Utku Gümrükçü Çiğli Belediye Başkanı olmalıdır’ dedi! Hani bir kişiye mal edilebilir bir şey değil bu yani. Ya da MYK üyeleri arasında ‘Utku olmasın’ diyen yoktu! Bu bizim verdiğimiz örgütlü siyaset sonucunda hakettiğimiz bir nokta. Bunu küçültmek isteyen arkadaşlar isimle anıyorlar! Bundan gocunuyor musun derseniz, gocunmuyorum! Partinin genel başkan yardımcısı sonuçta. Ama partiden büyük değil kimse! Ben de dahil olmak üzere. Parti örgütünden aynı şekilde. Biz orada bir damlayız, o ilişki ağını doğru yönlendirebildiğimiz sürece siyasette başarılı oluruz, bu makamlar gelir başka makamlar olur ama örgütlü mücadeleyi bıraktığımızda ‘ben’ demeye başladığımızda benim de kaybettiğim gündür!

Sizin CHP ile olan örgütlü mücadeleniz de 18 yaşında gençlik kollarıyla başlıyor değil mi?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Evet eğitim sekreteriydim.

Eğitim sekreteri olarak başlıyor sonrasında il yönetimiyle, sonra başkan adaylığı ve belediye başkanı. Üstelik bir kere aday oldunuz ve seçildiniz. Şu an İzmir’de metropolün en genç belediye başkanısınız. 39 yaşındasınız. Bu kadar genç yaşta, 18’inde başlayıp 38’inde başkan olmak… Bu neyi gösteriyor sizde? Hırs mı, azim mi? Hedef mi? Nedir?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  20 senelik hayatımda ilk defa aday oldum siyasi hayatımda. Ve, hedefimde belediye başkanlığı yapmak yoktu!

Neydi hedefiniz?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Çiğli’yi nasıl kurtarırım diye düşünmedim, memleketi kurtarmak için siyaset yapıyordum! (Gülüyor)

Yani milletvekilliği o zaman?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Yani, gibi. Ve bu süreçte de kamuda değil de örgütte görev almanın, kendi siyasal pozisyonumuzla yani Türkiye’yi değiştirme hedefiyle daha örtüştüğünü düşündüm. Onun için il yöneticiliği, ilçe başkanlığı, il başkan adaylığı gibi noktalarda bulundum. Bir de… İl kongresini kaybettiğimizde süreç kırıldı, belediyeye doğru evrildi. Neden derseniz; 7 Ocak’ta il başkanı adayı oldum erken seçim kararı aldılar, Milletvekili olsak mı olmasak mı dedik, olma dediler, başka bir kapı açılacak. Öyle olunca biz de bu noktaya geldik. 19 sene memleketi kurtaracağız dedik, son 1 sene Çiğli’yi nasıl kurtarırız sorusuyla karşı karşıyayız! (Gülüyor)

Bundan pişmanlık duyuyor musunuz?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Hayır asla pişmanlık duymuyorum.

Tam tersi hayır varmış dediğiniz oluyor mu peki?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Tabi ki. Her şeyde bir hayır vardır derler ama bizim geldiğimiz noktada gerçekten hayır varmış. Çok motiveyim Çiğli ile ilgili. Hep derlerdi zaten bu illmetvekilliği ile senin siyasette yarattığın birikim çok örtüşmüyor, yerelde kamu olanaklarıyla daha büyük başarı ortaya konabilir diye.

Parlamentonun işlevsizliğini de düşünürsek…

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Aynen. Geldiğimiz noktadan mutluyum! Ve, süreci yönetebilecek bir birikimimiz de var, hayata geçirebiliyoruz. Mutluluğum pozisyonumdan kaynaklı değil, bir şeyleri değiştirebildiğimizi görüyorum! Bu beni mutlu ediyor, motive ediyor. 

Tekrar soruya dönersek, bu kadar kısa sürede 20 senede nasıl başardınız? Bu pozisyonların hepsi önemli yerler bir genç için.

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  İki şey var; bir, kendini geliştirmeye çalışan bir insanım hala da öyleyim, belediye başkanı olduk artık yapmıyorum değil. Sabah erken kalkarım 6-7’de, eğer hafta sonuysa 11-12’ye kadar belediyecilik üzerine çalışma yapıyorum. Hem belediyemizin sorunlarını nasıl çözeriz üzerine, hem de Çiğli Belediyesi’ni nasıl geliştirebiliriz üzerine. İstanbul’da Ankara’da, dünyada iyi örnekler neler, onlar üzerine çalışıyorum.  Yani sürekli bir gelişme ve çalışma halindeyiz. Siyasette de böyleydi, gençlik kollarında da ilçe başkanlığında da, il yönetiminde de. Hatta 2016’da il yöneticisiydim, 54 tane Marksizm üzerine kitap okudum 1 yıl içerisinde.  Nasıl oldu? Üniversiteyi kazandım Çiğli’ye yerleştim, Çiğli’de gençlik kollarında tek üniversite okuyan bendim, biraz da siyaset okuduğum için, meslek inşaat mühendisliği ama okuduğumuz kitaplar anlamında. Gençlik Kollarında eğitim sekreteri yaptılar, 1 yıl sonra ana kademe ilçe kongresi oldu dönemin ilçe başkanı Ali Rıza Koçer’di, Ali Rıza Bey hala daha öyle, gençlerde potansiyel görünce desteklemeye çalışan bir lider.  Elimizden tuttu! Tüm gençlik kollarının ortak önerisiyle ben 19 yaşında ana kademe ilçe yönetimine girdim. 2 yıl sonra il kongresi oldu o zaman Alaattin Bey’in ikinci dönemiydi, Çiğli’yi temsilen tek il yöneticisi olarak il yönetimine girdim. Böyle ustaların elinde yetiştik! Alaattin Yüksek bir siyaset gurusudur geçmişten bugüne İzmir üzerinde. Ali Rıza Bey bize hem başkanlık yaptı hem babalık! Şimdi de benim için büyük bir onur, benim belediye başkan yardımcım. Bu tip siyasal liderler bizim önümüzü açtı. Onların katkısı olmasa bunların hiçbiri zaten olmazdı. Ama biz de kendimizi geliştirmeye çalıştık, bir de örgütten hiç kopmadık. Örgütten kopsaydık belki bugün başka şeylere evrilebilirdi siyasal hayatımız! Örgüt bizim hep çıpamız oldu! Öyle döndük pergel gibi. Ayağımızı yere sağlam bastık! Herkes gibi bir öğrenme süreci oldu. 20 sene iyi dövüldüm ben CHP’de! Yaşadığımız sürede disipline verilme, mahkemelerde yargılanma, bir sürü şey atlattık! Hepsinin toplamında bugün karşınızdaki adam oluştu. Tabi bunda ailemin getirdiği kültürün de büyük payı var.

Ve, bugün geldiğim noktada 2 sene önce farkettiğim bir şey var; belediyede çok önemli insanın siyasal hayatında, gençliğinin şekillenmesinde. 89’da Bergama’da büyüdüm, Sefa Taşkın kazandı, bir iklim değişti Bergama’da. Yine CHP’de değil şu an. Sefa Taşkın, ZEUS sunağı Bergama’nındır, altın madenini istemiyoruz, siyanürlü altın istemiyoruz gibi kampanyalarla Türkiye gündemine geldi ve o Bergama’nın sağa yakın iklimini belediye eliyle değiştirdi. Şiir yarışmaları, tiyatro gösterileri. Bunlar sosyal demokrat belediyecilikte benim siyasal gelişmemde etkiliymiş, bunu 2 sene önce anladım.  Sürekli geri dönüp bir muhasebe yaptığında insan başka şeyler buluyor. Dolayısıyla hem aile hem belediyenin yarattığı sosyal iklim, hem partinin öğrettikleri, hem de hatalarından ders alma bizi bu noktaya taşıdı. Hırsım yok! Sadece memleketi değiştirmek istiyorum! Bunu yaparken çeşitli araçlar kullanıyorum, örgüt bu araçlardan biri, belediye bu araçlardan biri. Hedefim o! Mutluluğumun kaynağı da o! Beni motive eden şey de o! Bir makama gelmek için, siyaset yapmadım!

Yaptığınız iş sizi makamlara taşıdı.

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Evet aynen öyle.

İnsanların mutluluğu Türkiye’yi kurtarmakla başlayan bir hedeften bahsediyoruz. Şimdi belki daha doğru ölçeği buldunuz ama bu halka halka yayılabilecek bir şey. Yani nereye getirir sizi bu? Hani genelde ilçe belediye başkanlarını hedefi büyükşehirdir.




Bu makamlar sıçrama makamları değil! İlçe belediye başkanlarına insanlar ilçesinin düzgün yönetsinler diye oy veriyor. Ya da büyükşehir belediye başkanlarına o kenti doğru yönetsinler diye. Siz siyasal kararlarınızı kendi ilçenizdeki vatandaşın sorunlarına değil de başka hedeflere yönelik almaya başladığınızda bu, seçmenle sizin aranızda bir uçurum yaratıyor ve sizi başarısızlığa sevk ediyor! İşinizi iyi yaparsanız başka noktalara gelebilirsiniz. Biz işimizi iyi yapacağız! Başka hedefimiz yok! Hatta 2 dönem üst üste Çiğli Belediye Başkanı adayı olacağımızı da beyan ettik.

Sadece 2 dönem dediniz?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  10 yıldan sonra Allah bilir (gülüyor)

En azından önümüzdeki 4 sene sonrasında Çiğli dışında bir hedefiniz yok?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Yok. Ve, Çiğli’de öyle bir yer, 2 dönem üst üste belediye başkanlığı yapılan bir yer değil. Geriye dönün isimlere bakın 5 yılı geçen belediye başkanımız yok.  Bir Ensari Bey 2. Dönem atandı o da Allah rahmet eylesin 6. Ayında vefat etti. Dolayısıyla 2 dönem üst üste Çiğli Belediye Başkanı olmak siyasi bir başarı aslında! Çiğli’yi ayağa kaldırmanın da gereği. İki yere yaptığınızda hem daha iyi bakabiliyorsunuz.

Niye 3. Dönem olmaz diyorsunuz?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Benim yaşım 38’di belediye başkanı olduğumda. İki dönemden fazla ilçe belediye başkanlığı yapmak beni yıpratabilir, motivasyonumu düşürülebilir! Bu, demir yorgunluğu derler, öyle bir şeye yol açabilir. Ben 2 dönem yapanlarda bile aynı şeyi görüyorum. Bu süreçler tabi zorlu süreçler. Partinin sizi tercih etmesi ayrı bir süreç, seçimi kazanmak ayrı bir süreç. O 5 yılı kazasız belasız götürmek ayrı bir süreç. Bunların hepsi sizden götürüyor, yoruyor. 10 yıl ideal bir hedef.

Bir yerde uzun bir süre durunca görmüyorsunuz da.

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Tabi, körlük oluşmaya başlıyor. Bir de vurdumduymazlık getiriyor.

Sizin belediye başkanlığında, siyasette örnek aldığınız; misyonunun olan bir lider var mı?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Çok insan var. Mesela Tunç Soyer bunlardan bir tanesi. Seferihisar gibi İzmir merkezinin dışında bir ilçede Türkiye çapında konuşulan bir hikaye yazmış, bugün geldiği nokta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı. Daha da ileriye gitme potansiyeli olan bir kişi. Ya da Ekrem İmamoğlu aynı şekilde. Yılmaz Büyükerşen, her seçimde Cumhurbaşkanı olacak mı olmayacak mı diye konuşuyoruz yıllardır. Büyükerşen’i söyleyebilirim. Ben 2000 yılından bu yana her sene Eskişehir’e gittim senede en az 1 kere ve o Porsuk Çayı’nın 1 karış aktığı günleri bilirim, Tramvay’ın bugün savunan birçok insan tarafından eleştirdiğini de yaşamışımdır. Belediyenin kentin dokusunu ne kadar değiştirebileceğinin en büyük örneği Eskişehir’dir. Diyorum ya biz 20 senedir belediye başkanlarımızı eleştiriyoruz, oradaki en büyük örneğimiz Yılmaz Hoca’nın başarısıydı, tarzıydı. Yurt dışındaki örneklerin Türkiye’ye getirilmesi, yaptığı teknik geziler, sonrasında müdürlerin tek tek sorguya çekilmesi, bugün ne gördünüz ne öğrendiniz diye denetlemesi. Yanında taşıdığı müdürleri bile ‘gezmeye gelmedik, burası bir teknik gezi, bir şey öğrenin ve bunu Eskişehir’e uygulayın’ yaklaşımı da örnek aldığım şeylerden biri. Biz şimdi bir şeye başladık. İstanbul’da büyük belediyecilik örnekleri var, İstanbul’un tüm belediyeleri gelişmiş. Mesela Ataşehir Belediyesi’ne gittik.

Neden Ataşehir diye soracaktım zaten…

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Yanımdaki arkadaşlardan birisi orada geçmişte çalışmış, rahat ilişki kurabildiğimiz bir yer. Bütün müdürleri topladı başkan, müdürler bize sunum yaptı. Oradaki küçük bir cümle bizim Çiğli’de birçok şeyi değiştirebileceğimiz sonuçlar yaratabilir. Öğrenmek önemli. Kendini geliştirmenin, öğrenmenin en iyi yollarından biri de başkasının pratiklerinden yararlanarak yapmak. Kitap okuyarak belediye başkanlığı yapılmaz. Şimdi böyle bir çalışma başlattık. İstanbul’un çeşitli belediyelerine vakit buldukça uğrayacağız.

Bu pratikler içerisinde Ak Parti belediyeleri var mı, olacak mı?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Olacak evet. Var. Elbette ki ana eksen CHP ama, herkesten öğrenebileceğimiz bir şey var.MHP’lilerden de var, başka partilerden de.

Yüzde 63 ile seçildiniz, 4 senenin sonunda hedefiniz ne? Ne olursa sizi mutlu edecek?

 UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Bugün geldiğimiz noktada yani 6 ay önceki anketler yüzde 70’i aştığımızı gösteriyor. Ama tabi bu Türk siyasetinden bağımsız bir şey değil. Yani bir ittifak var, bizim oyumuz da o ittifakların oyunun yereldeki toplamına tekabül ediyor. Dolayısıyla ne hedefiniz var derseniz; bugün somut bir şey söyleyemem, seçime yakın daha somut söyleyebilirim.

Sizin iki isminiz var Selim ve Utku. Ama vatandaş genelde sizi Utku diye tanıyor, ama bazı yerlerde Selim diye kullandığınızı ya da size Selim diye hitap edenler olduğunu biliyorum.

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Var kısmen, evet. (gülüyor)

Niye ikisini birden kullanmıyorsunuz ya da kimler size Selim diyor?

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Çok alışmadım. Küçüklükten bugüne hep Utku’yu tercih ettim. Tabi iki isim de siyasal.

Selim ölen bir devrimcinin ismi.

UTKU GÜMRÜKÇÜ:  Evet. Annemin sıra arkadaşı, yoldaşı. Ben doğmadan 6 ay önce vefat etmiş. Diğeri de, 81 doğumluyum ben, 12 Eylül’ün ortasında doğduğum için, ‘zaferimiz gitti bari oğlanın adı zafer olsun’ demişler, zafer anlamında Utku koymuşlar (gülüyor) ikisi de siyasal. İkisini birbirinden hiç ayırmadım ama tabi ayrılan ortamlar oluyor. Mesela Çiğli yerelinde gençlik kollarından gelen arkadaşlar genelde Selim diyorlar. Öyle devam ediyor, ama ben Utku’ya alıştım hep.



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/Soyogul-sordu-Gumrukcu-yanitladi-20-sene-iyi-dovuldum-CHP-de/82162