Türkiye’de hızla tırmanışa geçen koronavirüs vakalarının ardından uzmanlar korkutan açıklamalarda bulunurken, hastaların ve temaslıların takibini yapan filyasyon ekiplerinin anlattıkları da salgının boyutunu gözler önüne seriyor. İzmir’deki filyasyon ekibinde görev yapan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir hekim, kentte günlük vaka sayısının 2 bin bandını aştığını, hasta ve temaslıların takibini yapamadıklarını anlattı. GÜNLÜK VAKA SAYISI 2 BİNİN ÜZERİNDE EVDE İZOLASYON BULAŞI ARTTIRDI HALKIN TEPKİSİYLE KARŞILAŞIYORUZ TEST SONUCU BELLİ OLANA KADAR ÇALIŞIYORLAR
İlkses'ten Çağla Geniş'in haberine göre evde izolasyon uygulamasının vaka sayılarında artışa neden olduğuna dikkat çeken hekim, “Bir ailede pozitif vaka çıktığında temaslılardan da numune alıyoruz ve neredeyse hepsi pozitif çıkıyor. Evde izolasyon, bulaş riskini arttırdı. Dolayısıyla vaka sayıları patladı. Artık biz de tükendik” dedi.
Gece gündüz demeden ağır koşullarda çalıştırılan filyasyon ekiplerinin yaşadığı sıkıntıları aktaran hekim, “Hafta sonu da dahil olmak üzere her gün 09.00-23.00 saatleri arasında sahadayız. Mart-Nisan ayına aylarında, kendi bölgemizde günde 40-50 vaka olduğunda ‘çok fazla’ diyorduk. Ama yetişmeye çalışıyorduk bir şekilde. Ama artık bir filyasyon ekibine günde en az 150 hasta düşüyor. Bu sayı bazı ilçelerde daha da fazla… Örneğin Buca’da günlük vaka sayısının 400-450 civarında olduğunu söyleyebilirim. İzmir’de ise günlük vaka sayısı 2 bin bandını aşmış durumda. Dolayısıyla filyasyon ekiplerinin artık bu vakalara yetişme şansı kalmadı. Biz bu süreçte aynı zamanda uzayan mesailer, izin, istifa ve emeklilik iptali gibi birtakım durumlarla karşı karşıyayız. 8 aydır sürekli sahada çalışan sağlık personeli artık gerçekten tükenmiş durumda” diye konuştu.
Son haftalarda yeniden yükselişe geçen vaka sayısındaki artışın kaynağının evde izolasyondan kaynaklı aile içi bulaş olduğunu söyleyen hekim, “Salgının başlarında pozitif vakalar hastanede tedavi ediliyordu. Fakat hastaneler para kazanabilsin diye diğer birimler açıldı ve pandemi klinikleri daraltıldı. Kovit-19 hastaları için her hastanede bir yoğun bakım ve klinik ayırdılar. Semptomları ağır olmayan, yoğun bakım tedavisi gerektirmeyen hastaları evlerde izole etmeye başladılar. Dolayısıyla evde izolasyon bulaş riskini de arttırdı. Bir aileden pozitif vaka çıktığında akabinde temaslılardan da numune alıyoruz ve neredeyse hepsi pozitif çıkıyor. Evde izolasyon ile insanlara, ‘Kendi tedbirinizi alın, karantinada kalın’ denildi ama bu bulaş riskini arttırdı. Dolayısıyla vaka sayıları patladı. Şu an filyasyon ekipleri vakalara yetişemez durumda. Filyasyon ekiplerinin hiçbiri kendi ilçesindeki hastalara yetişemiyor. Artık biz de tükendik. Alanda çalışan sağlık emekçilerinin sayısı oldukça az” ifadelerini kullandı.
Hastanelerde görmeye alışkın olduğumuz sağlıkta şiddet olaylarına sahada filyasyon ekiplerinin de maruz kaldığını dile getiren hekim, şunları söyledi: “Filyasyon yaptığı sırada sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalan ekip arkadaşlarımız oldu. Bizim de sahada karşılaştığımız bazı sorunlar var. Örneğin; ‘Neden geldiniz?’ gibi sorular alıyoruz halktan. Filyasyon saatleri çok uzun. Sabah 09.00’dan akşam 23.00’a kadar sahada çalışıyoruz. Hem sürüntü almak hem ilaç dağıtımı yapmak hem de filyasyon işlemi çok zaman alıyor. Saat 21.00’dan itibaren gittiğimiz evlerde büyük tepkiyle karşılaşıyoruz. ‘Bu saatte bizi neden rahatsız ediyorsunuz!’ diyorlar. Akşam geç saatlere kadar çalışmak bizim güvenliğimiz açısından da riskli. Çünkü numune almak ve filyasyon yapmak için hiç bilmediğimiz adreslere gidiyoruz. Halk da bundan rahatsız ve sürekli tepki gösteriyor.”
“Temaslı olduğu için numune aldığımız ancak test sonucu belli olana kadar çalışmak zorunda bırakılan işçiler var” diyen hekim, “Bu elbette işçinin suçu değil. Çünkü patronu ona işe gelmesini söylüyor ve bunun da bulaş riski yüksek. İnsanların çoğu evde izolasyona tepki gösteriyor. Devletin salgına karşı yeterince önlem almadığını düşünüyorlar. ‘Ailem pozitif ben ise temaslıyım ama onlarla aynı evde kalıyorum. Bu nasıl bir mantık’ gibi şeyler söylüyorlar. Kendilerini nerede izole edeceklerini bilemiyorlar. Pozitif hastalar izolasyon süreleri boyunca farklı bir yerde izole edilebilseydi vakalar da bu kadar patlamazdı. Filyasyon yaparken ailelere, ‘Toplu bir etkinliğe katıldınız mı?’ diye soruyoruz. Örneğin, bir aileden 15 kişi toplu halde pikniğe gitmişlerdi. ‘Açık hava olduğu için sıkıntı duymadık’ diye anlatıyorlardı ama maalesef ailenin yarısı pozitif çıkmıştı” şeklinde konuştu. (Çağla Geniş / İlkses Gazetesi)