Tabip Odası'ndan jiletle saldırı davasında o karar isyan!

1 Temmuz 2021 Perşembe   13:57

İzmir’de jiletle boynu kesilen Dr. Kadir Songür’e saldıran sanık hakkında İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, görevi başındaki hekimin hayatını tehlikeye sokacak nitelikte yaralanmasına neden olan saldırganın 20 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasını öngören kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozuldu. Sağlıkta şiddet olayları hız kesmeden devam ederken alınan bu tartışmalı karara İzmir Tabip Odası’ndan tepki geldi. Konuya ilişkin düzenlenen basın toplantısına İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı’nın yanı sıra Genel Sekreter Nuri Seha Yüksel, Oda Avukatı Mithat Kara ve saldırıya uğrayan Dr. Kadir Songür’ün annesi Nergis Songür ile eşi Çişel Songür de katıldı. 

ŞAĞLIKTA ŞİDDET GERÇEĞİNİ KAVRAYAMADILAR
Basın açıklamasını okuyan Başkan Lütfi Çamlı, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin son yıllarda artarak ettiğini belirterek, “Sağlıkta şiddetin önlenmesi ve şiddet uygulayanlara etkili yaptırımların uygulanması için uzun yıllardır mücadele ediyoruz. Siyasi otoritenin ve kamu otoritelerinin sağlıkta şiddet gerçeğini kavrayamadığını, bu konuda atılması gereken samimi adımların hala atılmadığını üzülerek görüyoruz. 2019 yılında, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği’nde görevli asistan Dr. Kadir Songür, bir hastasının jiletli saldırısı sonucunda, boynundan derin kesi ile hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmıştır. Saldırgan hakkında öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla kamu davası açılmış, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda sanığın adam öldürmeye teşebbüs suçundan 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Ancak istinaf incelemesi yapan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi, bu kararın bozulmasına karar vermiştir. Bozma kararında, sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi ve 4. İhtisas Kurulu’ndan rapor alınması gerekliliğine vurgu yapılmış; ayrıca sanığın eyleminin 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasını gerektiren bir eylem olduğu, yaralamanın niteliği ile meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı değerlendirildiğinde en üst sınırdan ceza verilmesinin hatalı olduğu değerlendirmesi yapılmıştır” dedi.

ÜZÜNTÜMÜZÜN TEK SEBEBİ... 
Sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının yapılacak bilimsel tespitler sonunda ortaya çıkacağının altını çizen Çamlı, “Bu noktada, Adli Tıp Kurumu’nun tıbbın temel ilkelerine ve içtihatlarına uygun, objektif değerlendirme yapacağına inanıyoruz. Sanık hakkında verilen cezanın miktarı konusunda İzmir BAM 4. Ceza Dairesi tarafından yapılan değerlendirme konusunda ise hekimler olarak söyleyeceğimiz sözler var. Bir kişinin, işlediği suç nedeniyle, mevzuatın belirlediği sınırlar içinde cezalandırılması ceza hukukunun temel ilkelerindendir. Sanığın cezası belirlenirken, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar dikkate alınarak takdiri indirim sebepleri uygulanabilir. Kanun, bu konuda takdir hakkını hakime bırakmıştır. Soruyoruz. Sanığın hangi olumlu davranışı nedeniyle indirim uygulanmalıdır? Sanık, hekimi öldüremediği için mi bu indirimden yararlanmalıdır? Sanık, elinde jiletle hekimi öldürmek için yaptığı planda başarısız olduğu için mi indirimden yararlanmalıdır? Sanık, olay nedeniyle pişmanlık göstermediği ve vicdan azabı yaşamadığı için mi indirimden yararlanmalıdır? Sanık, yargılama sürecinde mahkemeyi yanıltmaya yönelik davranışlar içinde olduğu için mi indirim yapılmalıdır? Üzüntümüzün, serzenişimizin, tepkimizin tek sebebi, olayın mağdurunun hekim olması değildir. Üzüntümüzün, serzenişimizin, tepkimizin sebebi, kamuoyu vicdanını bu kadar derinden sarsan bir olayda, hukuki bir gerekçe yokken sanık hakkında indirim uygulanması gerekliliğinin tartışılıyor olmasıdır” ifadelerini kullandı.

BEKLENTİMİZ ADİL BİR KARAR VERİLMESİ
Çamlı, “Olayın mağdurunun hekim olmasından bağımsız olarak tekrar vurgulamak istiyoruz ki; işlediği suç nedeniyle en ufak bir vicdan azabı yaşamayan, pişmanlık belirtisi göstermeyen bu kişi hakkında verilen cezada indirim yapılması ihtimalinin varlığı bile bizleri üzmektedir. Yargılama aşamasında, duruşma salonunda yargılamaya dinleyici olarak tanıklık eden bizler, sanığın, özel bir kinle hareket ettiğini, planlı bir eylem içinde olduğunu, hazırlıklı şekilde hekime zarar vermek için hastaneye gittiğini, hekimin yaşadığı mağduriyet nedeniyle bir üzüntüsünün ve pişmanlığının olmadığını, bir vicdan azabı olmadığını gözlemledik. Bu gözlemi İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi de yaptığı içindir ki, sanık hakkında verilen cezada indirim uygulamamıştır. Doğaldır ki, hakimler, verdikleri kararlarda bağımsızdırlar. Doğaldır ki, mevzuata göre takdir hakkını kullanırlar. Takdir haklarını kullanırken dikkate almaları gereken kriterler bellidir. Bu kriterlerin, bu olayda varlığı tartışmalıyken, bozma gerekçesinde indirime vurgu ilk derece mahkemesine yönelik ve hukuka aykırı bir baskı niteliği taşımaktadır. Beklentimiz, adil ve hakkaniyete uygun bir karar verilmesidir” açıklamasında bulundu.

BU SÜREÇTE ÇOK YIPRANDIK
Açıklamanın ardından konuşan Dr. Kadir Songür’ün eşi Çisel Songür ise, “Bu süreçte çok yıprandık. Adli sürecin en kısa sürede tamamlanıp adaletin yerini bulmasını istiyoruz” çağrısında bulundu.

Avukat Mithat Kara da, “İtirazlarımızı yazılı olarak mahkemeye sunacağız. Yeni bir karar için mücadelemize devam edeceğiz” mesajını verdi.  



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/Tabip-Odasi-ndan-jiletle-saldiri-davasinda-o-karar-isyan/98309