Programa Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) temsilcileri, CHP'li ilçe belediye başkanları, bürokratlar ve vatandaşlar katıldı.
"Bugün burada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak değil Ege Belediyeler Birliği Başkanı olarak bulunuyorum. Türkiye çok büyük bir kuraklık tehdidiyle karşı karşıya" diyerek sözlerine başlayan Soyer önemli mesajlar verdi.
GERÇEK MİLLİYETÇİLİK DAĞINA, OVANA, KUŞUNA SAHİP ÇIKMAKTIR!
Soyer, "Gediz Nehri'nin İzmir'de denize döküldüğü yer körfezimiz. Bir yandan yağmur suyu ayrıştırma kanalları yapıyoruz bir yandan körfezin yüzülebilir hale gelmesi için birçok çalışmayı yürütüyoruz. Ama Gediz'in denize döküldüğü noktada kirliliği kesemezsek temiz körfez mümkün değil. Bizim Gediz'in doğduğu yerden döküldüğü yere kadar birlikte çalışmamıza ihtiyaç var. Gediz'in geçtiği bütün mecralarda birlikte çalışmamız gerekiyor. Bu sadece İzmir'in meselesi değil. Gediz Havzası Türkiye'de tarım üretiminin yüzde 10'unu yapıyor. Gediz Havzası'ndaki Gediz Nehri'nin kirliliği ya da temizliği Ankara ve İstanbul'daki vatandaşı da ilgilendiriyor. Pandemi bize gösterdi ki hepimiz birbirimize bağlıyız. Birimiz dışında kaldığı zaman toplu halde iyileşmemiz mümkün değil. Gediz'de de böyle bir durum var. Birlikte çalışmalıyız. İnsan bedeninde damar nasıl kan ve can verirse bu cennet vatanın damarları da nehirleridir. Siz kendi damarınıza zehir enjekte etmezseniz nehirlerinize zehir vermemeniz lazım. Öncelikle nehirlerimizin ne kadar önemli olduğunu, topraklarımıza nasıl can verdiğini bilmemiz lazım. Milliyetçilik dediğiniz şey hamasetten geçmiyor. Milliyetçilik ovalarınızı, dağlarınızı, kuşunuzu, nehirlerinizi korumaktan geçiyor. Onun dışında milliyetçilik hamaseti kimsenin ekmeğini de büyütmüyor. Gerçek milliyetçilik de o değil zaten. Atalarımızın bize bıraktığı bu bereketi büyük topraklar birlikte sahip çıkmamız gereken ve korumamız gereken topraklar. Aksi halde atalarımızın bize bıraktığı mirasa ihanet etmiş oluruz" dedi.
BU VATAN İÇİN CANIMIZI FEDA ETMEYE HAZIRIZ
Soyer sözlerini sürdürdü ve "Gediz giderek kirleniyor ve giderek yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Bir bedendeki can gibi o da direnmeye, hayatını sürdürmeye çalışıyor. Gediz'i korumamız kendimizi korumamız, geleceğimizi kurtarmamız demek. 401 kilometrelik güzergahta yapacağımız tespitlerle nerede nasıl tedbir alınması gerekiyor, nerede paket arıtma tesisi yapılması gerekiyor, nerelerde zafiyet var bunlar için çalışacağız ve çözüm arayacağız. Gerekli noktalarda da hükümet ve bakanlık yetkililerini bilgilendireceğiz. Ama bizim seçilmiş yöneticiler olarak asli görevimiz el ele vererek doğanın zenginliğini koruma, tarımsal alanlarımızın bereketini korumaya çalışmaktır. Bir yerel yönetici olarak bunun gereğini yerine getireceğiz. 4 gün içinde 1800 kilometre yol katedeceğiz. Kirlilik yaratan her yeri tespit edeceğiz. Yerinde değerlendirmeler yapacağız. Bürokratlarımız da katılıyor. Yerinde değerlendirmelerle çözüm üretmeye çalışacağız. Biz bu vatanı seviyoruz. Biz bu vatanı canımız gibi korumaya devam edeceğiz. Biz bu vatan için canımızı feda etmeye hazırız. BU vatanın can damarlarının kirlenmesine, kesilmesine, kopmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu topraklarda doğal kaynaklarımıza, zenginliklerimize sahip çıkmamanın bedelini her gün ödüyoruz" açıklamasında bulundu.
GEDİZ ERGENE OLMASIN KÖRFEZ MARMARA OLMASIN!
Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorununa değinen ve Ergene Nehri'ni örnek gösteren Soyer, "Marmara Denizi'nde ortaya çıkan müsilaj son yılların meselesi değil. Temiz akıtmadığımız derelerin, kanalizasyonu denize verdiğimiz yerleşim alanlarının sonucudur. Bizim bugün yaptığımız maraton Gediz Ergene olmasın Körfez Marmara olmasın diyedir. Gediz'i Ergene'ye çevirmeyeceğiz. Temiz deniz, temiz körfez, temiz nehirler atalarımızın bize bıraktığı mirastır. Biz de bunları torunlarımıza tertemiz miras bırakmak mecburiyetindeyiz" ifadelerini kullandı.
ASFALT, ÇÖP, YOL SONRADAN GELİR
Soyer, "Bir belediye başkanının asli görevi görev yaptığı şehrin kültürel, tarihsel, doğal zenginliklerini korumaktır. Asfalt, çöp, yol hepsi sonradan gelir. Asli görevimiz bize bırakılan mirasa sahip çıkmak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Hepimiz bir nöbeti yerine getiriyoruz. Görev yaptığımız yerler şirketimiz, babamızın malı değil. Görev yaptığımız yerler nöbet tuttuğumuz yerlerdir. Nöbetin asli görevi korumak ve sahip çıkmaktır. Biz dağımıza, çiçeğimize, böceğimize sahip çıkacağız. Asli görevimiz budur. Bunun dışında ne kadar görev varsa sonradan gelir. Bu duygularla vatanımıza sahip çıkıyoruz. Asıl milliyetçilik budur. Atalarımızın bize bıraktığı mirasa sahip çıkarak bizden sonraki nesillere devredeceğiz" dedi.
KİMSENİN ENDİŞESİ OLMASIN, BİZ VARIZ VE GEREĞİNİ YAPARIZ
Soyer, "Gediz Nehri boyunca yapacağımız çalışmalar bir bütçe gerektiren çalışmalar. Paket arıtma yapmak, ilave kanallar döşenmesi gerekiyor. Bütün bunlar aslında sır değil. Devletimizin ilgili kurumlarının bildiği gerçekler. Neden yapılmıyor? Tercihler başka yönleniyor da ondan. Siz eğer elinizdeki kaynağı buraya değil de Kanal İstanbul diye bir yere ayırmayı tercih ediyorsanız bunun hesabını sormak mecburiyetindeyiz. Benim Körfezim kirleniyorsa, tarımın yüzde 10'unu yapan Gediz Havzası eğer kirleniyorsa ayırmanız gereken kaynağı buraya değil de Kanal İstanbul'a ayırıyorsanız ben, bu topraklarda yaşayan bir vatandaş olarak, üstlendiğim görev itibariyle bunun hesabını sormak mecburiyetindeyim. Bu 1800 kilometrelik maratonumuz bize çok daha fazla şey öğretecek. Kafa yoracağız. Çözümleri teker teker üreteceğiz. Asla çaresiz bırakmayacağız. Ne üreticimizi ne bu topraklardan beslenen tüketicimizi çaresiz bırakmayacağız. Kimsenin endişesi olmasın, biz varız ve gereğini de yaparız" diye konuştu.
HAKLI OLMAK YETMEZ, SESİMİZİN GÜR ÇIKMASI LAZIM!
Programa ilişkin bilgiler veren Soyer, "17 Temmuz'da saat 16:30'da maratonumuzu tamamlayacağız. Çözümlerimizi ve önerilerimizi kamuoyuyla paylaşacağız. Herkesi oraya davet ediyoruz. Sesimizin gür çıkmasını istiyoruz. Türkiye'de sadece haklı olmak yetmez, sesinizin gür çıkması lazım" dedi.