Hancı! Bir kahve lütfen
Seray Akın

Şüphesiz en sevdiğim tarihi yapılar hanlar. Anadolu’da yol güzergahlarında yer alan, günümüzde terk edilmiş gibi görünen, sadece bilenlerin durup ziyaret ettiği o görkemli yapılar Selçuklu Hanları, insan için, sadece insan için, onu korumak ihiyaçlarını karşılamak ve barındrımak için inşa edilmiş  taştan sığınaklar, yolcu kaleleri...

Peki şehir içi hanları... Ticaret merkezi şehirlerde yer alan özellikle Osmanlı Dönemi hanları... 
İzmir’deki bir çok insan gibi benim de gitmekten  en çok keyif aldığım yer kuşkusuz Kızlarağası Hanı’dır. Şehre bir misafirmi geldi, canımızmı sıkıldı, arkadaşımızlamı buluşacağız, alışveriş yaptık çok mu yorulduk... İzmirli için tüm bahanelerin aslında orada içilecek bir kahve için üretildiği mekandır Kızlarağası Hanı.  Alt kattaki ışıl ışıl dükkanların modern albesine rağmen tarihi dokusunu buram buram hissetiren Han’ın üst katı daha otantik ve keyiflidir bana kalırsa.  Şöyle bir avluya üstten bakarak kahve içmek var kiii sormayın gitsin. Peki hep gittiğimiz bu mekan nedir? Ne zamandır buradadır? 

1744 yılından beri İzmir’e gelenleri ağırlayan yapı günümüzdeki haline büyük bir onarım ile ulaşmıştır. Şimdi olduğu gibi İzmir tüm tarihi boyunca önemli bir liman şehridir. Kızlarağası Hanı ise İzmir’e ticaret veya başka sebeplerden gelen yolcuların ihtiyaçlarını karşılayıp dinlediği bir şehir içi hanıdır. Yapıldığı dönemde iç limanın ağzında ve bu alanda yer alan kalenin yanında yer almaktadır. Bu günkü konumuna ise 18. yüzyıldan itibaren iç limanın dolması ve dolgu alanın imara açılmasıyla kavuşmuştur.

Kızlarağası Hanı ile çağdaş olduğu için sizlere döneminden fikir vermek adına Richard Chandler’ın seyahatnamesinde yer verdiği 1764-1765 tarihli ziyaretinden İzmir hanları ile ilgili tanımını paylaşmak isterim:
"Hanlar kare ve dikdörtgen biçimli olup birçoğunun ortasında bir havuz yer almaktadır. Üst kat, açık bir galeri ve buna açılan odalardan ve çoğu kez küçük bir mescitten oluşur. Altta ise üzerinde yükleriyle develer, katırlar ve atlar bulunur. Hana geldiğinizde bir uşak yerin tozunu alır, odanın tek möblesi olan döşeği yere serer ve sizi yalnız bırakır. Hanın kapıları güneş batınca kapanır" 

17.yy ve 18. yy. Başında İzmir’de ticarette yaşanan gelişmeler sonucunda konaklama ihtiyacı artmıştır. Bu dönemde inşa edilen hanların iki işlevi vardır. Bunlardan birincisi konaklama ikincisi deve kervanları ile gelenlerin  mallarının sergilenip satışının gerçekleştirilmesidir. Sergileme ve konaklama aynı yapı içerisinde gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle hanların planlarına baktığımızda; iki katlı ortası avlulu ve avluya bakan mekanlardan oluşan yapılar olduğunu görürüz. Kızlarağası Hanı da bu kullanım şemasında inşa edilmiş bir yapıdır. 

Son dönemlerdeki restorasyon çalışmaları sayesinde yavaş yavaş kullanıma açılan İzmir hanları, Kemeraltı ziyaretlerimizde dinlendiğimiz, tarihi atmosferdeki zamansız bir kahve molasında belkide günümüz endişesinden kurtulup bir kaç güzel düşünce ile kendimize döndüğümüz güzel mekanlar halini alıyor. 



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/yazar/Hanci-Bir-kahve-lutfen/294