Ola ki Bornova’ya yolunuz düştü...
Seray Akın

İzmir’in şüphesiz her semti birbirinden farklı güzelliktedir. Her İzmirli’nin veya İzmir aşığının kendince favori bir ilçesi illaki vardır. Sizi bilmem ama bana sorarsanız Bornova birtanedir. Genellikle üniversite öğrencilerinin canlı tuttuğu Bornova’ya bizler gibi gelip bir daha vazgeçemeyenler haricinde doğma büyüme buralı olan sevdalıları da var... 

Tarihi kent dokusunu kalbinde saklayan, ulu ulu ağaçlar ile sarmaşıkların süslediği  taş duvarlarla çevrili sokaklarında yürürken birden sizi  Levant döneme götüren Bornova,  bilen için çok kıymetli bilmeyen için ise keşfedilmeyi bekleyen bir cevherdir. Hani böyle yazdığıma bakmayın, için için bizim olsun tanınmasın bilinmesin kıskançlığı da yok değil... 

Peki bu görkemli tarihi atmosferi oluşturan yapılar nedir? İşte gelin bu yazımızda kısa da olsa bu konuya değinelim.

Bornova’nın eski kent dokusunu oluşturan büyük bahçelerin içerisinde yer alan tarihi villalar İzmir’de çoğunlukla 1800’lü yıllarda yaşamış olan Levanten ailelerinin, dönem özelliklerinin yanı sıra kendi kültürlerinden de izler taşıyarak inşa ettirdikleri yapılardır. 

17- 19. Yüzyıllar arasında İzmir, liman ticaretindeki önemi sebebi ile Levantenlerin yoğun olarak yaşadığı bir şehir hâline gelmiştir. Bu dönemde İzmir'in önemli bir ticaret merkezi olmasında ve ticaret hayatının gelişmesinde Levantenler önemli bir yol oynamışlardır.

Fransızca “Lever”( güneşin doğması)  kökünden türeyen “Levanten” kelime olarak, doğuya ilişkin doğuda yaşayan anlamı taşımaktadır. Levant kelimesi çoğu zaman Osmanlı topraklarını kapsayan bölgeleri nitelediği için Osmanlı topraklarında yaşayan ticaret ile uğraşan Avrupalılara Levanten denilmiştir. Bu toplumu meydana getiren, İngiliz, İtalyan, Fransız, Macar ve Slav kökenliler yerli azınlık gruplar içerisinde de, Batılı insanlar arasında da farklı bir toplum ve özel bir kültür olarak görülmektedir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında deniz ticaretinin yoğun olduğu İstanbul, İzmir, Antalya, Beyrut, İskenderiye gibi merkezlerde toplanmışlardır. İzmir de 19. yy’daki ticari konumu sebebi ile Levantenler tarafından oldukça tercih edilmiştir.

Bornova çoğunlukla Levantenlerin sayfiye evlerinden oluşurken, 1865 yılında açılan İzmir-Kasaba demiryolu hattı ile birlikte devamlı oturulan bir yerleşim yeri halini almıştır. 
Levanten aileler kendi kültürlerine has usluplarda  çok sayıda köşk (malikane) inşa ettirmişlerdir. Büyük bahçeler içerisinde yer alan bu yapılar Levanten ailelerinin kullanım tercihlerine göre şekillenmiştir. 

Bornova’da günümüze ulaşan Levanten yapıları: Belhomme (Atatürk Kütüphanesi), Paterson Köşkü, Giraud Köşkü, Maltass Köşkü, Dramalılar Köşkü ( Bornova Kent Arşivi ve Müzesi ), Büyük Ev, Wilkınson Köşkü, La Fontaine Köşkü, Edwards Köşkü (Murad Köşkü), Kuğulu Ev, Pasquali Köşkü, Bardisbanian Köşkü, Sarı Köşk, Sirkehane (Anadolu Giysileri Müzesi), Ballıan Köşkü, Davy Evi (Askari Lokal) ve De Cramer Evi’dir (57. Topçu Tugay Komutanlığı / Karargah Binası).
Yapılardan Hükümet Konağı arkasında yer alan Bornova Kent Arşivi ve Müzesi olan Dramalılar Köşkü’nü, Sirkehane olarak anılan  Ege Üniversitesi Anadolu Giysileri Müzesi’ni, Atatürk Kütüphanesi olarak kullanılan Belhomme Köşkü’nü gezip, günümüzde restorant veya cafe bar olarak kullanılan diğer yapılarda dinlenebilirsiniz. 

Levanten köşklerinin büyük bir kısmı aslına uygun onarılmış olup, kamu kurumları, özel şahıslar ya da şirketler tarafından kullanılmaktadır. Terk edilmeyen yapı canlı kalır felsefesi ile düşündüğümüzde bu uygulamalar gayet hoş görünüyor.  Bu yazımda ola ki Bornovaya yolunuz düştü, sokalarında gezerken o tarihi dokuyu anlayıp hayal edebileceğiniz ufak bilgiler paylaştım. Daha derin akademik bilgiye sahip olmak isterseniz de kıymetli hocalarımızın yayınlarına ulaşabilirsiniz... 



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/yazar/Ola-ki-Bornovaya-yolunuz-dustu-/315