Hobi bahçeleri mi?
İlker Ağın

“Tarım arazilerinin korunması ve tarım dışı kullanımının önlenmesi” konusu, yıllardır hiç gündemden düşmese de her geçen yıl başta sanayi ve konut olmak üzere betona gömdüğümüz paha biçilmez hazinelerimizi hem de devlet eliyle hızla kaybetmeye devam ediyoruz.  Üstelik tarım ürünlerine ve sağlıklı gıdaya olan ihtiyacımız hızla artarken.

Sağlıklı gıdaya erişim demişken birkaç küçük tespit yapmak gerekiyor tam da bu noktada. Organik tarım, doğal üretim, iyi tarım, gezen tavuk,  ekolojik ürün şu bu vs. gibi doğru yanlış,  yerli yersiz pek çok kavramla karşılaşıyoruz tüketiciler olarak.  Net olan şu ki kimse tükettiği gıdanın ne kadar sağlıklı olduğundan emin değil. Üretilen gıdaların ne kadar denetlendiği, sonuç ve yaptırımlarına olan güvensizlik insanlarımızı olanakları ölçüsünde farklı arayışlara yönlendiriyor. Kimi kooperatif ürünlerine, kimi gıda topluluklarına, şehir yaşamından biraz uzaklaşmanın cazibesiyle kimileri de “Hobi Bahçeleri” ne yöneliyor.  Başlık olarak konumuz  “Hobi Bahçeleri” ya, buradan devam edelim.

Aslında bir ihtiyaç sonucu ortaya çıkan bu kavram kendince küçük bir alanda tarım yapıp bir şeyler üretmek gibi sempatik gelebilecek bir yaklaşımın çok ötesine geçti.  Hobi bahçeleri bahçe olmaktan çıktı. Çok öne çıkarılan şekliyle tarım arazilerinin çok parçaya bölünerek amatör üretime teslim edilmesi sorunu da geldiğimiz süreçte ortaya çıkan durum nedeniyle masum kalıyor.

Hobi bahçesi adıyla ortaya çıkan bu akım bir arazi talanına dönmüş durumda. Sadece tarım alanlarını değil en az o kadar ormanlarımızı da tehdit eden bu hastalıklı yapı kanser gibi hızla yayılmaya devam ediyor.

Biraz daha netleştirmeye çalışalım.  2B denilen orman arazilerinin kullanıcılarına (genellikle o bölgenin köylüleri) tescil edilmesi ve bu arazilerin alınıp satılabilmesiyle birlikte küçük küçük alanlar hızlı bir rant artışıyla köylünün elinden çıkarak şehirden kaçıp nefes alma ortamı arayanların eline geçti.  Tarım arazileri de aynı şekilde.  Hisseli tapulu tarım arazileri de dahil. Daha da olmadı kooperatif kılıfı imdada yetişir oldu.  Üzerine bir de imar affı garabeti…

Ne olur yani, insanlar kendilerine bir iki sebze meyve yetiştirse, doğada biraz nefes alsa, güvenli gıda ürettiği düşüncesiyle biraz huzur duysa, çoluk çocuk toprakla tanışsa… Kulağa hoş geliyor. Bence de iyi olur. Neden olmasın ki…  Genellikle yapılanın burada kalmaması iyi olmayan tarafı.

Şehir dışına, biraz da ormanlık alanlara doğru her çıktığımızda görüyoruz ki her yer bahçeden çok konut oluyor. Mantar gibi küçüklü büyüklü evlerden villa hatta malikaneye varan yapılar,  yabani bir sarmaşık gibi tarım ve orman alanlarımızı sararak oralarda da nefes alacak yer bırakmıyor.

Tarım ve orman alanlarımız yine inşaatlara kurban ediliyor.

Hobi bahçelerine ilişkin düzenleme yapılsın diyenden yasaklansın diyene kadar pek çok görüş dile getiriliyor; sanki mevcut yasalar yetersizmiş  gibi.

En başta sorunun adını doğru koymalı. Sorun kaçak yapılaşma sorunu. Sadece yapısı değil suyu da var bu işin. Yeni ve  kontrolsüz bir şehir ortamı gibi oluşacak çevre sorunları da cabası. Zira öyle yoğunlaşan  yerler var ki apartmanın yan yatmış hali gibi.  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Tarım ve Orman Bakanlığı’na ve en başta da belediyelere kadar kimsenin eli boş değil.  Oy kaygısı uğruna herkes top çevirirken ülke değerleri elden gidiyor.

Tarım en muhtaç olduğumuz en stratejik kaynağımız. Ormanlarımız ve doğamız vazgeçilmez değerlerimiz,   hazinemiz. Kıymayın…

Bir de bu işleri yapacak” liyakatli kadrolar” meselesi ve  Ziraat Mühendislerine yapılan haksızlıklar var var ki yakında onu da yazarım.



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/yazar/Hobi-bahceleri-mi/451