Geliyor gelmekte olan ama…
İlker Ağın

Uzun süredir kendimce en iyi bildiğim, yaklaşık 30 yıldır emek verdiğim ve ekmeğini yediğim tarım sektörüyle ilgili yazmaya çalıştım. Bu alanda elbette birikimli ve tespitleri güçlü kalemler var. Fakat bakıyorum, tarımı bunlar dışında herkes o kadar biliyor ve anlatıyor ki tarımdaki sıkıntılar krizler yetmezmiş gibi bir de bu “ öğrenmeden bilenlerin” yarattığı bilgi kirliliği bütün enerjimizin ve hevesimizin belini büküyor. Üstelik bu öğrenmeden bilen ve herkesin duymak istediğini söyleyerek bence “boş yaparak”  kendince “takipçi kasan” kimilerinin Ziraat Mühendisi ya da ilgili bir mesleğe yönelik diploma sahibi olması da beni ilgilendirmiyor. Sürücü belgesiz trafiğe çıkılmaz ama sanki her sürücü belgesi olan da  hakkınca araç kullanabiliyor gibi.

Giriş bu kadar uzun olunca, sonrasında yukarıdaki meseleyi açan bir yazı kaleme almak zorunlu oldu.

Hal böyleyken ben de bu defa, arada bir yaptığım gibi biraz siyaset yazayım dedim.

Belki hukuk, eğitim, sağlık ya da konut sorunuyla ilgili de yazmaya başlayabilirim.

Aslında bu yazının başlığından konusu belli.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun altılı masanın mimarlığından, başta Sadat olmak üzere kimi kurumların kapılarına dayanması ve süreci adeta tek başına bir ordu gibi sürüklemesinin kamuoyu karşılığı her geçen gün yükseliyor. Ağrı, Erzurum ve Elazığ gibi illerde gördüğü ilgi aslında kamuoyunda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun güçlü bir şekilde kabul edildiğinin net göstergesi.

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu iktidara yürürken asıl ayağına dolaşanlar, aslında yıllardır bir kanser gibi söküp atılamayan ekipçi-hizipçi yapılar ve gelmekte olan iktidarda şimdiden kendi alanını-gücünü oluşturmaya çalışan gruplar. Sayın Genel Başkanın inancı tartışmasını da deyim yerindeyse el altından en çok dillendiren de bu hazımsız oluşumlar.

Genel Başkana rağmen oyun kurmaya çalışanlar, onu kamuoyunda tartışmaya açmaya çalışanlar gerçek patronun kim olduğunu görmeye başladılar ve artık hazım sürecine girdiler.

Gelelim yazının başlığındaki “ama” ya.

CHP lideri her şeye rağmen gösterdiği performansla gündem belirleyici ve sürükleyici iken AKP de zaman kazanma ve şapkadan tavşan çıkarma derdinde. Bu arada gerek Rusya-Ukrayna krizi başta olmak üzere kimi dış politika çıkışları, gerekse yaşanan bunca ekonomik felakete rağmen hala “bayrak-ezan-dış güçler” ve “kıskanılıyoruz” algısı yaratmaya çalışarak kendi tabanını konsolide etme çabasındaki iktidar da maçı kendine çevirme derdinde olacak.

Eee! Ne var bunda?  Bilmeyen mi var? Elbette yok. Tam da bu nedenle CHP içinde bir rehavete de yer olamayacağını söylemeye çalışıyorum.

Asıl sıkıntı burada. Tüm kamuoyunun ilgiyle izlediği ve iktidarı silkeleyen Sayın Kılıçdaroğlu CHP deki kendi hesabı derdinde olanlarla rehavet içindekileri de biraz silkelemeli. 

"Ya bana katılın, ya yolumdan çekilin” söylemi bir etki yaratsa da anlamakta zorlananlar ve geriden hala bildiğini okumaya çalışanlar var.

Sürecin yani seçimlerin sonrasında Sayın Genel Başkan artık samimi, liyakatli, gayretli ve idealist olanlarla hizipçi, faydacı ve fırsatçıları ayıklamalı.

Sayın Kılıçdaroğlu, herkes ve her kesimle koşulsuz helalleşirken kimilerinin de onunla helalleşmesi gerekiyor.

Sayın Genel Başkan da biliyor kim yanında kim değil.  Boşuna mı sordu?

Geliyor gelmekte olan ; herkes üzerine düşeni yaparsa.



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/yazar/Geliyor-gelmekte-olan-ama-/705