GERÇEKİZMİR- CHP İzmir İl Örgütü İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelen operasyon kapsamında tutuklanan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir’de tutuklu bulunan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık için ve sahte diploma skandalına tepki göstermek adına alana indi.
CHP İzmir İl Örgütü Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bulunan ÖSYM binası önünde bir araya gelerek Türkan Saylan Kültür Merkezi'ne yürüdü. CHP İzmir İl Örgütü’nün yürüyüşüne İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri de destek verdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Şenol Aslanoğlu’nun eşi Duygu Aslanoğlu, Mehmet Murat Çalık’ın annesi Gülseren Çalık, İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkan Vekili Altan İnanç, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, TMMOB İzmir İKK Sekreteri Aykut Akdemir, İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ve İzmir Tabip Odası Başkanı Yüce Ayhan da yürüyüşe katıldı.
Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde açıklamalar yapıldı:
Burada hasta tutuklular ve Murat Çalık’ın durumuna ilişkin konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Yüce Ayhan şunları söyledi:
“DSÖ ve Avrupa Konseyi 200’li yıllardan bu yana cezaevindeki kişiler için genel standartları tanımlamıştır. Buna göre hükümetler cezaevindeki kişilerin sağlığından sorumludur.
Sonrasında normal yaşam sürecinde daha sağlıklı olabilmeleri öngörülmektedir. Bu standartlar içinde, son dönemde haklarında kesinleşmiş yargı kararları bulunmayan ve ciddi sağlık sorunları nedeniyle cezaevinde tutulan kişiler kamuoyunun gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Mehmet Murat Çalık ve Emine Ayşe Hanım’ın durumu özellikle kamuoyunu rahatsız etmektedir.
Türk Tabipler Birliği tarafından, İzmir Tabip Odası ve İstanbul Tabip Odası katkılarıyla, bu iki isim için avukatlarının ve ailelerinin talebi doğrultusunda bilimsel kurullar oluşturulmuştur. 29 Temmuz 2025 tarihinde İstanbul Tabip Odası’nda Türk Tabipler Birliği bir basın açıklaması yapmış ve Mehmet Murat Çalık hakkında hazırlanan raporu paylaşmıştır. Sayfalarca süren raporun yalnızca önemli sonuç kısmı şu şekildedir:
Mehmet Murat Çalık’ın tıbbi geçmişinde tekrarlama riski bulunan iki ciddi hastalık öyküsü, kısa sürede gelişen aşırı kilo kaybı, laboratuvar tetkiklerinde sınır değerlerde sonuçlar, mide-bağırsak sisteminde kanama riski, yüksek kolesterol ve insülin direnci ile birlikte kalp koroner arter plaklarının mevcut hastalıkların şiddetini artırdığı ve ruhsal değişimlerin hastalıkların tekrarını tetiklediği saptanmıştır. Bu nedenle Mehmet Murat Çalık’ın ceza infaz grubu koşullarında tutulmasının uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Ek hukuksal değerlendirmede de tutukluluğun ceza mahkemesi amaçlarına ulaşmak açısından gerekli bir tedbir olmadığı, tutukluluğun devamının tutuklunun sağlık koşulları gereği ölçüsüz olduğu ve tutuklama veya koruma tedbirine devam etmenin maddi şartlarının mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır. Buna rağmen kamuoyunun gözü önünde Mehmet Murat Çalık’ın annesi ve ailesi hastane kapılarında zorluk yaşamaktadır.
Benzer şekilde, 27 Ocak 2025’ten beri tutuklu bulunan Emine Ayşe Hanım’ın sağlık durumu için de avukatının talebi doğrultusunda Türk Tabipler Birliği tarafından bilimsel bir grup oluşturulmuş ve 2 Temmuz 2025’te ön değerlendirme raporu hazırlanmıştır. Raporda, Emine Ayşe Hanım’ın hipertrofik obstrüktif kardiyomiyopati nedeniyle ani ölüm riski taşıdığı ve şok cihazı takılması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca ciddi beyin damar hastalığı ve bayılma atakları bulunduğu, kalp hastalığı nedeniyle acilen tahliye edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Halk sağlığı standartları açısından, ülkemiz cezaevlerinin, Mehmet Murat Çalık ve Emine Ayşe Hanım gibi sağlık sorunlarına rağmen tutulan tutsaklar için Dünya Sağlık Örgütü veya Avrupa Konseyi standartlarını taşımadığı gözlemlenmektedir. Bu durum, içerideki kişiler için ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmaktadır. Oysa sağlık, en temel insan haklarındandır. Bu hak yalnızca dışarıdaki kişiler için değil, içeridekiler için de geçerlidir ve mücadelemiz bu konuda sürecektir.”
"Türkiye Cumhuriyeti bugün dört bir yanı toplarla çevrilmiş bir cezaevi durumundadır"
İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ise şöyle konuştu: "Kimliğimiz, kişiliğimiz, siyasi görüşümüz, cinsiyetimiz veya inancımız önemli değil. Hepimiz hak, hukuk, adalet, özgürlük ve hukukun üstünlüğü için mücadele ediyoruz. Kardeşçe bir arada, özgürce yaşamak ve geleceğimizin güvende olmasını sağlamak için buradayız.
Türkiye Cumhuriyeti bugün dört bir yanı toplarla çevrilmiş bir cezaevi durumundadır. İçeride canlarımız bulunuyor; özel yetkili savcılar ve mahkemeler, siyasi mahpusları hukukun temelleri dışında yargılamaktadır. Günlerce ve aylarca iddianameler düzenlenmeden tutuklamalar yapılmaktadır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ihlal edilmektedir. Geçen hafta tahliye kararı veren bazı hakimler, başka mahkemelere gece yarısı kararıyla atanmıştır. Böylece özgür karar verme yetkileri etkisizleştirilmiştir. Açıklamalar ve baskılar yargıyı tutsak altına almakta, özgür karar vermesini engellemektedir.
Bugün Türkiye’de muhalif düşünen, konuşan veya farklı söyleyen herkes, ne yazık ki başkaları tarafından suçlu veya vatan haini olarak görülmekte; gözaltı ve tutuklamalara maruz kalmaktadır. Cezaevlerinde sanatçılar, gazeteciler, yapımcılar, devrimciler ve yurtsever insanlar tutulmaktadır. Oysa suç işleyen, doğayı ve insan haklarını ihlal edenler cezaevlerinde değildir.
Bu ülke için umutlarımız ve hayallerimiz var. Tutsaklıklar, gözaltılar veya işkenceler bizi yolumuzdan alıkoyamayacak. Özgürlük mücadelesi veren bizler, burada olan ya da gönlü bizimle olan tüm yurtseverlerle omuz omuza bu mücadeleyi kazanacağız. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz ve etmeyeceğiz."
"Gülseren anneye yapılan, yargı eliyle gerçekleştirilen bir işkencedir"
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Aykut Akdemir ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Bugün, sevgili Gülseren anne için buradayız. Gülseren anneye yapılan, yargı eliyle gerçekleştirilen bir işkencedir. Bu devlet, kendi hakimleri aracılığıyla işkence yapmaktadır. Biz bu faşizmin yüzünü önceden gördük ve biliyoruz. Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Faşizme karşı omuz omuza duracağız.
Bugün sabah saatlerinde Evrensel Gazetesi’ne yapılan saldırıyı da kınıyoruz. Bu tür saldırılar bizi yıldırmaz; aksine dirayetimizi artırır. Tüm özgür basına ve Evrensel Gazetesi’ne yapılan bu saldırılar kabul edilemez.
Bizler, birlik olarak 2 bin gündür sürdürdüğümüz adalet nöbetimizi burada devam ettiriyoruz. Selahattin Demirtaş, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve tüm siyasi tutsaklara selamlarımızı iletiyoruz. Belediyelere yapılan soruşturmaların ve tutuklamaların tamamen siyasi amaçlı olduğunu biliyoruz; hukuki bir altyapısı yoktur.
Ekrem İmamoğlu ve tüm belediye başkanlarına özgürlük diyoruz. Siyasi davaların siyasi arenada yürütüldüğü, yargının iktidar tarafından araçsallaştırıldığı bu dönemde, söylenecek tek sözümüz vardır: Kurtuluş yok, tek başına değil; ya hep beraber ya hiçbirimiz. Tedaviye ihtiyaç duyanların haklarının da derhal sağlanması gerektiğini vurguluyoruz. Özgürlük mücadelemiz sürecektir."
DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Akdemir'in konuşmasının ardından şunları söyledi: "Demokrasiyi adım adım savunurken görüyoruz ki herkes kendi mücadele hakkını ayrı ayrı ifade ediyor. Oysa faşizm hepimize birlikte saldırıyor. Mücadeleyi ayrı ayrı yerlerde, ayrı zaferlerde gördük.
Antep’ten Namık Karancı, Metin Göktepe ve gazetelerine yapılan saldırıyı kınıyor, Evrensel Gazetesi’ne destek veriyorum. Susmayacaklar, susturulamayacaklar. Yaşam hakkı evrensel bir hak olduğu gibi, asıl hakları da meşru ve doğaldır.
"Mehmet Murat Çalık dimdik duruyor"
Son olarak konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu ise şu mesajları verdi:
On dokuz Mart siyasi darbesiyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı, Silivri zindanlarında tutsak tutulan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere tüm belediye başkanlarımıza, parti meclis üyelerimize, tüm siyasi tutsaklara ve gazetecilere selam gönderiyoruz.
Bugün Aydın'da oynanan oyunlar, haklılığımızı bir kez daha gösterdi. AKP iktidarı, vatandaşın oyuyla kazanamadığı belediyeleri kayyum atamaları, yargı baskısı veya soruşturma dosyaları ile ele geçirmeye çalışıyor. Ancak hiçbir Cumhuriyet Halk Partili biat etmeyecek, geri adım atmayacaktır. Genel başkanından en sade üyesine kadar, AKP iktidarı sona erene kadar mücadelemiz sürecektir.
Ülkemiz zor dönemlerden geçiyor; orman yangınlarıyla mücadelede uçak ve helikopter eksikliği göze çarpıyor, istifalar gelmiyor. Sahte diplomalar ve hukuksuz uygulamalar havalarda uçuşuyor. Hiçbir suçu olmayan belediye başkanlarımıza ve gazetecilere zulüm uygulanıyor.
Bugün devlet, belediye başkanımız Mehmet Murat Çalık’a iftira atmak istiyor; ama o dimdik duruyor ve cezaevinde direniyor. Tüm dostlara selamlarımızı iletiyoruz. Murat Çalık, AKP ve bu bozuk düzene karşı dimdik duran bir belediye başkanımızdır.
Hiçbir suçu olmayan belediye başkanlarımız, tutuksuz yargılanabilecekken hukuksuz biçimde gözaltında tutuluyor. Bunun nedeni, AKP’nin kaybettiği belediyeleri geri kazanamaması ve CHP belediyelerinin başarılı çalışmalarıdır.
Bizim yolumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur. Bu vatan, bize onların emanetidir ve emanete ihanet edenleri tarih asla affetmeyecektir. Mustafa Kemal’in askerleriyiz; susmayacağız, susturulmayacağız."
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |