İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından düzenlenen 94. İzmir Enternasyonal Fuarı, “Fuar Söyleşileri” etkinlikleri ile ziyaretçilerine toplumsal açıdan önemli konuları tartışma imkanı sunuyor. İsmet İnönü Sanat Merkezi önü çim alanda 18.00 – 20.00 saatleri arasında gerçekleştirilen söyleşilerde doğa, kadın hakları, Türkiye’de engelli olmak, gıda güvenliği, iklim değişikliği ve kuraklık gibi toplumsal açıdan önem taşıyan konular ele alınıyor. Fuar Söyleşileri’nin “İklim Değişikliği ve Kuraklığın Günümüzde ve Gelecekte Tarımsal Üretim Üzerine Etkileri” başlıklı söyleşi, ziyaretçiler tarafından ilgiyle takip edildi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Harun Raşit Ünsal’ın yaptığı söyleşide, Prof. Dr. Uygun Aksoy ve Doç. Dr. Kamil Meriç de konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmacılar, iklim değişikliği ve kuraklığın tarımsal üretim üzerindeki etkilerini farklı boyutlarıyla değerlendirdi.
“Çiftçiler en çok etkilenen kesim”
Prof. Dr. Harun Raşit Ünsal, iklim değişikliği ve kuraklığın, en çok çiftçileri etkilediğini belirtti. Ünsal, bu durumun doğrudan tarladan sofraya kadar uzanan zincirde herkesin yaşamına yansıdığını vurguladı. Ünsal, “Bu önemli konuyu burada tartışmamıza vesile olan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ve Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı’na teşekkür ederiz” dedi.
Sera gazı emisyonlarına dikkat çekti
Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy, aynı zamanda organik bir çiftçi olduğunu belirterek, tarım kaynaklı sera gazı salınımına değindi. Aksoy, “Sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 30’unun tarım kaynaklı olduğu kabul ediliyor. Tarım bir yandan iklim değişikliğinden etkilenirken diğer yandan da yanlış uygulamalar bu süreci tetikliyor. Endüstriyel hayvancılık metan gazı emisyonuna neden oluyor. Pirinç üretimi, azotlu gübre kullanımı, fosil yakıtlara dayalı sulama sistemleri gibi yöntemleri de sera gazı salınımını artırıyor. Son yıllarda yaşanan orman yangınları da iklim değişikliğinin etkileri arasında. Kıyı bölgelerde karasal alanlarla su yüzeylerinin farklı ısınma hızları ani ve değişken rüzgârları tetikliyor. Don olayları ve aşırı sıcaklık artışları da bu yıl çok sık yaşandı. Bu tür ekstrem hava olayları hem bitkisel hem hayvansal üretimi olumsuz etkiliyor, aynı zamanda doğal yaşamımız ve çevremiz üzerinde de ciddi tehditler oluşturuyor” şeklinde konuştu.
“Suyun doğru yönetimi kritik”
Ege Üniversitesi Bergama Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kamil Meriç ise tarla bazında suyun yönetimi üzerine yaptığı çalışmalardan örnekler vererek, sera gazlarının dünyayı bir örtü gibi kapladığını ve bu nedenle yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının geri yansımayarak atmosferde hapsolduğunu belirtti. Ortalama sıcaklıklardaki 1 derecelik artışın dahi tüm sıcaklık değerlerini ciddi şekilde yükselttiğini ifade eden Meriç, “Bu yıl, geçen yıla göre yağış miktarı yüzde 16 oranında azaldı. Sıcaklık artıyor, yağış azalıyor; ancak bu, suyun tamamen kaybolduğu anlamına gelmiyor, suyun yer değiştirdiğini görüyoruz. Bazı ülkeler sel felaketleriyle karşılaşırken bazı bölgelerde kuraklık yaşanıyor. Bu noktada en kritik konu, suyun doğru yönetimi. Su yönetimi planlama gerektiriyor. Farklı disiplinlerden uzmanların birlikte çalışması çok önemli. Damla, basınçlı veya toprak altı sulama gibi modern yöntemlerle su tarlaya kadar ulaştırılıyor ancak esas mesele bu suyun kontrollü ve sistemli bir şekilde kullanılabilmesi. Bu sistemlerin etkin kullanılabilmesi için tarımla uğraşan kişilere eğitim programları sunmak büyük önem taşıyor. Aksi halde su yönetiminde kalıcı çözümler üretmek mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.