CHP İzmir Milletvekili Yüksel Taşkın, aralarında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencilerinin de olduğu bir grup öğrenci ile TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Taşkın'ın açıklamasına CHP'li milletvekilleri Kayıhan Pala, Utku Çakırözer, Türkan Elçi, Okan Konuralp, Aylin Yaman ve Mühip Kanko eşlik etti.
Basın toplantısının iki temel mesajı olduğunu sözlerine ekleyen Taşkın, "Üniversiteler başta olmak üzere eğitim kurumlarında şiddet istemiyoruz. Şiddeti bir yöntem olarak asla tasvip etmiyoruz. Şiddet olaylarına karışanlara yönelik yıllardır bilinçli olarak izlenen cezasızlık politikasına da derhal son verilmesini istiyoruz" diye konuştu.
"SALDIRIYA UĞRAYANLARA SORUŞTURMA AÇARKEN SALDIRININ FAİLLERİNİ GÖRMEZDEN GELİYOR"
Üniversitelerde şiddet uygulayan kişinin ceza almaması durumda çok daha "vahim" olayların yaşandığını, böylece yaşam hakkı başta olmak üzere gençlerin elinden eğitim özgürlüğünün alındığını sözlerine ekleyen Taşkın, "Başka bir yaygın uygulama da üniversite yönetimlerinin saldırıya uğrayanlara soruşturma açarken saldırının faillerini görmezden gelmesi. Üniversitede şiddetin faili kim olursa olsun, kim olursa olsun, belki benim dünya görüşüme yakın ise dahi asla cezasızlık politikasıyla ödüllendirilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Üniversiteli gençlerimiz siyasetle, ülke sorunlarıyla elbette ilgileneceklerdir. Bu hem yasal bir haktır hem de onlara cumhuriyetin yüklediği bir sorumluluktur" ifadelerini kullandı.
"GENÇLERİMİZ ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNDE SÖZ SAHİBİ OLABİLMELİ"
Üniversite öğrencilerinin kampüslerde yaşadıkları sorunlar başta olmak üzere ülke sorunlarına dair farkındalıklarının olması ve ülke sorunlarıyla ilgilenmelerinin son derece olumlu bir tavır olduğunu söyleyen Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gençlerimiz üniversite yönetiminde söz sahibi olabilmeli. Sözde değil, özde yani sahici katılım mekanizmalarına sahip olmalıdır. Yani söylemek istediğim şu: öğrenci temsiliyetinin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Öğrencilerimiz kulüpler başta olmak üzere farklı yapılar üzerinden şiddet içermeyen etkinlikler düzenlemekte özgür olmalıdırlar. İstedikleri konukları çağırmalıdırlar, bunlara soru sorarak kendilerini geliştirmelidirler. Bir öğrenci grubunun etkinliğinin başka bir öğrenci grubu tarafından yasaklanması, izne bağlanması veya şiddet ya da şiddet tehdidi ile durdurulması, hukuk devleti olduğunu iddia eden bir ülkeye asla yakışmaz.
"SALDIRILAR SİSTEMATİK "
Hiçbir öğrenci grubu kendisini güvenlik yerine koymamalıdır. Zaten bu kanunlara da aykırıdır, temel insan haklarına da aykırıdır. Bir süredir üniversite kampüslerinde şiddet ve baskı yöntemleriyle üniversite öğrencilerinin son derece meşru ve yasal faaliyetlerinin sindirilmeye çalışıldığı gözlenmektedir. Saldırıların sistematik olduğu çok açıktır. Kısa süre önce Hacettepe Üniversitesi'nde ellerinde palalı öğrencilere saldıranların görüntüleri hala hafızalarımızda canlı. Bu öğrencilere yönelik herhangi bir soruşturma açılmış mıdır? Geçtiğimiz hafta Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde son derece üzücü, vahim bir olay yaşandı. Fakültenin sorunlarını dile getiren ve yemekhanede bildiri dağıtan öğrencilere kesici aletlerle saldırıda bulunuldu.
"FAİLLERİN CEZASIZ KALMASI ANLAŞILIR DEĞİL"
Bu saldırganlar fakültede derse giren diğer öğrencileri de rahatsız ettiler. İlginç olan şu: Siz dışarıda, herhangi bir meclisin dışında, herhangi bir sokakta elinizde kesici aletlerle birini kovalarsanız gözaltına alınırsınız, ceza alırsınız. Muhtemelen de ağır bir ceza alırsınız. Fakat bunun kampüslerde olabilmesi, yıllardır olabilmesi ve bunun faillerinin cezasız kalması anlaşılır değildir. Biz bunun hukuk devleti temellerinde, esaslarında çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve bu olaylar genellikle yaşanırken güvenlik görevlilerinin pasif kalmaları, hatta özel güvenliğin saldırganlara arka çıkması gibi görüntüler de kamuoyunu rahatsız etmektedir. O kadar ki saldırıya uğrayan öğrenciler çevik kuvvet tarafından sanki meşru değillermiş gibi okuldan zorla çıkarılmaktadırlar. Halbuki öğrencilerin talepleri ve eylemleri son derece makul ve yerindedir. Kendi üniversitelerinde kütüphane 17.00’de kapanıyor.
"SON DERECE MEŞRU TALEPLER"
Kütüphanenin bu kadar erken kapanmasını istemiyorlar. Öğle yemeği fiyatı 30 TL'den 40 TL’ye çıkmış. Akşam yemeği ise çok yükseltilmiş, 80 TL olmuş. Yemekler ucuzlasın istiyorlar. Fakülte tuvaletlerinde sabun ve peçete bulunmuyor. Fakültede hijyen kurallarına uyulsun istiyorlar. Son derece meşru taleplerdir bunlar. Toplumsal sorumluluğa sahip olan ve taleplerini şiddete başvurmadan duyurmaya çalışan öğrencilerimizin sonuna kadar yanındayız. Ülkemizi ve üniversitelerimizi şiddet ve cezasızlık sarmalından mutlaka kurtaracağız." (ANKA)
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
|||||||
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |











Künye
İletişim
Facebook
Twitter
RSS
Sitene Ekle
Günün Haberleri