Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - Önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ‘Başka Bir Dünya Mümkün’ adlı kitabını çıkartarak imza gününü gerçekleştirdi.
Soyer kitabında kendi dünya görüşü ve çözümlemelerine, özel yaşamından anektodlara, yerel yönetim tecrübelerine, Seferihisar ve İzmir’de hayata geçirdikleri-yarım kalanları ve partisi CHP hakkında birçok önemli önemli görüşe yer verdi.
Soyer kitabında ‘geleceğe dair’ bölümünde partisine dair önemli görüşler paylaştı.
Soyer partisine bir ‘Özeleştiri Buluşması’ yapma çağrısında bulundu.
Eski başkan parti tüzüğünün ise yenilenmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Soyer CHP’nin geçtiğimiz olağanüstü kurultayında PM’ye aday olmuş 404 delegenin oyunu almıştı. Soyer kitabında, “En kötüsü, hakkımda kesintisiz olarak sürdürülen negatif bir algı çalışması vardı. O nedenle, asil listeye giremediğime üzülsem de bu koşullarda aldığım oyun yüksekliği yüreğime su serpmişti” ifadelerini kullandı.
Soyer’in partisi ve politikaları üzerine fikirlerine yer verdiği bölüm şöyle:
CHP'nin Geleceği
Antroposen Çağı'nın 50 yıldır kazandığı ivme son bir yılda olağanüstü artmış, maalesef Türkiye, hayatın akışının çok hızlandığı bu zaman dilimine çok yaralı, çok zayıf ve çok kırılgan bir hâlde yakalanmıştır.
İktidar suni teneffüsle yaşamını sürdürmeye çalışırken, "kararsızlar" hâlâ toplumun önemli bir çoğunluğunu oluşturmaya devam etmektedir.
CHP, teorik ve pratik olarak Türkiye'nin bu karanlık döneminde büyük bir dönüşümü gerçekleştirecek ve ekonomik demokrasiyi, ekolojik demokrasiyi ve sosyal demokrasiyi hayata geçirebilecek en güçlü kurumsal yapıdır.
31 Mart 2024 seçimlerinde CHP'nin Türkiye'nin birinci partisi olması, güçlü bir işarettir, ancak rehavete sürükleyecek bir kazanım gibi değerlendirilmemelidir.
Öncelikle, iktidar olmak için dünyanın ve ülkenin yaşadığı değişime ayak uydurabilecek dinamizmi ve esnekliği parti-ye kazandıracak yeni bir örgütlenme anlayışına ihtiyacımız vardır.
CHP'nin bir yandan yeni bir örgütlenme yapısı kurmak ve üye sayısını arttırmakla ilgili bir yandan da programını güncelleyip, milyonların güvenini kazanmakla ilgili görevleri vardır.
CHP'ye üye olmak, ana muhalefetin bir parçası olarak iktidar için mücadele etmeyi ve memleketimizin ortak kaderini iyileştirmek için fedakarlık yapmayı gerektirir. CHP üyeliği gönüllü ve zor bir mücadelenin parçası olmaktır. CHP bu ülkede değişimin, devrimin fitilini ateşlemiş bir partidir. Onun altı okundan biri devrimciliktir ve ateşi hiç sönmez.
ÖZELEŞTİRİ BULUŞMASI ÇAĞRISI
Bu çerçevede beklenir ki geniş kapsamlı bir "Özeleştiri Buluşması’ yapılsın. Eksikler, yanlışlar ve yapılması gerekenler tespit edilerek bir takvime işlensin. CHP, pek çok konuda eleştirilse dahi bu ülkeyi ‘Cumhuriyet’ ideallerini koruyarak geliştirecek en temel kurumdur ve bu görevi sürdürebilmesi için izlenecek yol haritası mutlaka ona inananların ortaklığıyla şekillenmelidir. Bu nedenle CHP, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına yakışan demokratik bir parti tüzüğü yenilemesini derhal yapmalıdır.
Her kademede yerel yönetim yönetici adayları için bir havuz oluşturulmalı ve bu adaylar en az beş yıl öncesinden bu görevlere, her seviyede eğitilerek hazırlanmalıdır.
DOĞRUDAN ÜYELERLE ÖN SEÇİM
Ön seçimler de aday yoklaması da doğrudan parti üyeleriyle yapılmalıdır. Her partili, halkla "sahici" ilişkiler kurmalıdır. Bölge, ülke ve dünyadaki gelişmelerle ilgili olarak parti üyeleri için düzenli ve sürekli bir bilgilendirme sistemi oluşturulmalıdır.
Parti dışı nitelikli insan gücünden partinin istifade kanalları açık tutulmalıdır. Siyaset, siyasi elitlerin sahnelediği toplumun da seyredip alkışladığı veya protesto ettiği bir gösteri değildir, olmamalıdır. Büyük umutlarla sandığa koşan milyonların karar alma mekanizmalarına katılımın önü açılmalıdır.
Eğer bir parti-devlete karşı mücadele ediyorsanız veya bir parti sandıktan aldığı gücü istismar edip devleti ele geçiriyorsa, toplumun sahici özne olması ihtiyacı her zamankinden de yüksektir. Siyaset toplumu iyileştirme sanatıysa o sanat ancak toplumla birlikte yapıldığında eşsiz bir değer kavuşur ve hedeflerine ulaşır. CHP, toplumun tüm kesimlerine ve bölgesel farklılıkları ortadan kaldıracak iktisadı politikaları ortaya koyarak 81 ilin tamamına eşit yakınlıkta durmalıdır.
Dinamizmi ve esnekliği getirecek yeni örgütlenme modelinin yanı sıra CHP'nin stratejik bir yol haritasına ihtiyacı vardır.
Daron Acemoğlu'na göre Türkiye'nin önünde 6 temel sorun ve 6 büyük fırsat vardır:
1. Yapay zekâ sorunu ve eşitsizlikler
2. İklim krizi
3. Demografi (Nüfusun büyük bölümünün hâlâ genç olması büyük avantajdır ama bununla ilgili yeni politikalar oluşturulmazsa bu büyük fırsat ıskalanabilir.)
4. Demokrasi Başkanlık Sistemi
5. Ekonomide yaşanan enflasyon, hayat pahalılığı ve bunlarla ilişkili sağlıklı büyüme, kalkınma hedefleri
6. Uluslararası jeopolitik durum ve diplomasi
Acemoğlu, mükemmel özetlemiş. Bu başlıklar hem Türki-ye'nin temel sorunlarını hem de aynı zamanda temel kurtuluş başlıklarını gösteriyor.
Bu altı başlık, iktidar olunduğunda uygulanacak yol haritasının mükemmel bir özetini sunar. Kısa, orta ve uzun vadede yapılacak tüm değişikliklerin, tüm iyileştirmelerin, reformların üst başlıklarını ortaya koyar.
CHP'nin bu başlıklarla ilgili politikaları hayata geçireceği İktidara yürüyebilmesi için iki temel adımın atılmasına ihtiyaç vardır:
İktidarın politikaları nedeniyle mağduriyet yaşayan milyonlara o mağduriyetleri nasıl gidereceğine dair güven vermelidir. Yani hangi tarım politikaları, hangi eğitim politikaları, hangi para politikaları, hangi uluslararası politikalar, hangi istihdam politikaları gibi temel başlıklarda hangi çözümleri uygulayacağını, bu politikaları hangi kadrolarla hayata geçireceğini, nasıl bir takvim izleyeceğini anlatması, insanları inandırması ve onlara güven vermesi gerekmektedir. Yani, halkın can yakıcı sorunları dışında tüm suni gündemleri bir tarafa bırakarak bu temel sorunlara yönelmelidir. Eğitim, yargı, yerel yönetim ve tarım reformu: ilk dört reform başlığı olmak üzere reform programları hazırlanıp kamuoyuna sunulmalıdır.
CHP'nin yaratmaya talip olduğu "Geleceğin Türkiyesi"nin en önemli özelliği rant değil, insan ve doğa merkezli kalkınma olacaktır.
Ülkenin beşerî ve fiziki kaynaklarının makro yönetimi ve planlaması için, Stratejik Planlama Teşkilatı kurulmalıdır. Bakanlıklar arası iş birliği ve veri paylaşımının hukuki zemini oluşturulmalıdır.
Ülkenin her karış toprağı için amacına uygun ve fiziki plan-lamaya dayalı kullanım stratejileri hazırlanmalıdır. Bu doğrultuda, havzalar ölçeğinde bölgesel gelişme planları hazırlanmalı, bu bölgeler birbirlerini ve dünya tedarik zincirlerini besleyecek şekilde tasarlanmalıdır.
Yatırımların mekânsal dağılımı yeniden ele alınmalıdır. Bölgeler arası eşitsizliğin ortadan kaldırılması için hazırlanacak bölgesel gelişme planlarının yanı sıra yeni teşvik mekanizmaları kurulmalıdır.
Devletin ekonomideki düzenleyici ve denetleyici gücü etkinleştirilmelidir.
Toplam vergi gelirlerinin dağılımında; gelir üzerinden alınan vergilerin gider üzerinden alınan vergilere göre oransal olarak ağırlık taşıması sağlanmalıdır.
Rant ve kayıt dışının, vergi alanı kapsamına alınması temin edilmelidir.
Vergi politikaları, yeşil ekonomiyi teşvik etme esasıyla oluşturulmalıdır.
Enflasyonla mücadelede, bilimsel yaklaşımlar esas alın-malı, dar gelirli vatandaşların korunması amacı kesinlikle gözetilmelidir.
Geleceğin Türkiye'si, yalnızca üretim değil aynı zamanda paylaşım iktisadı ve refahın adil paylaşımı üzerine yükselecektir. Türkiye ekonomisinin büyümesi, ancak işçilerin ve tüm emekçilerin refahının artmasına paralel olduğu sürece sür-dürülebilir olacaktır.
Sanayi, tarım ve ticarette, sadece büyüme odaklı bir iktisadi model kabul edilemez. Bu model, toplumun tüm moral ve ekonomik değerlerini geliştiren bir kültürel yenilenme hamlesiyle birlikte inşa edilmelidir.
Kontrolsüz sermaye modeli yerine çalışanların, ekonomik aktörlerin, paydaşların, toplumun ve doğanın da mutluluğu-nu esas alan duyarlı bir anlayışa evrilmek zorundadır.
Bütüncül, kapsayıcı ve stratejik iktisadi planlama, geleceğin, sanayi, tarım ve ticaret politikalarını, sosyal, siyasal, ekonomik ve ekolojik olmak üzere birbiriyle ilişkili dört sütun üzerinde oluşturacaktır.
TARIM VURGUSU
Örneğin tarım sektöründe yapılacak reformla, üreticinin yoksullaşmasına, tüketicinin daha pahalı ürünler almak zorunda kalmasına neden olan ithalata dayalı tarım politikalarından derhal vazgeçilmelidir. Küçük üretici desteklenerek, tarım teknolojileri geliştirilerek ve tarım-sanayi buluşması güçlendirilerek, kendi kendine yeten bir tarım ülkesini tekrar yaratabiliriz. Tarım, gelecek yüzyılın en stratejik sektörlerin-den biridir ve gıda krizinin panzehri bu sektördedir. Geçmişte başardıklarımızdan yola çıkmak ve dünyadaki başarılı örneklerden ilham almak en doğru çıkış noktası olacaktır. Yeniden kendi kendine yeten bir tarım sektörüne sahip olabilmek için öncelikle kendimize güvenmek, birbirimizin halinden anlamak ve dayanışmamızı büyütmek zorundayız. Pandemi süreci, kendi kendine yeten bir tarım ekonomisinin ne kadar yaşamsal olduğunu bütün dünyanın görmesini sağladı.
İktidara gelince, Cumhuriyet tarihinin en büyük kırılması anlamına gelen "Başkanlık" sisteminin terk edileceğini, neden ve nasıl "Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçileceğini anlatması, halkı buna inandırması gerekmektedir.
Bu adımlarla yürünecek yol, erken seçim hedefine odaklanmalı, erken seçimi mümkün kılacak bir yol haritası izlenmelidir.
BARIŞ SÜRECİ MESAJLARI VE CHP’YE ÖNERİLER
CHP'nin bu iki temel adım dışında, stratejik bir hamle daha yapması şarttır. 1 Ekim 2024 tarihinde TBMM'nin açılış günü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DEM milletvekilleriyle tokalaşması ile bir süreç başladı. PKK'nın silahları bırakması için başlatılan bu süreç, daha önce yapılan barış girişimlerine benzemiyor. Ne 1993'teki gibi ne 2012'deki gibi aşağıdan yukarıya ya da yukarıdan aşağıya değil, daha çok uluslararası koşulların dayatmasıyla ortaya çıkmış gibi görünüyor. Devletin olanca gücüyle sürdürdüğü bu süreç çok planlı yürüyor olsa da şeffaflıktan uzak. Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrı ile atılmaya devam edilen adımların kalıcı bir barışa dönüşebilmesi için, yani silahların bırakılması, ateşkes ya da bir mütareke gerçekleştikten sonra, bununla sınırlı kalmaması için mutlaka demokratikleşme hamleleri ile bütünleşen bir yol haritası tarif edilmelidir. Belki de uluslararası koşullar nedeniyle, demokrasinin hiç hedeflenmediği, adeta demokrasisiz bir barış arayışı olarak tarif edilebilecek bu süreç, demokrasi ile buluşmadıkça sürdürülebilir olmayacaktır. Çünkü bir kişinin iki dudağı arasında hapsolan barış, o iki dudak arasın-da her an savaşa dönüşebilir. O nedenle demokratikleşme hamlelerine her zamankinden çok ihtiyaç vardır.
İşte bu noktada, CHP'nin, barış sürecinin demokrasiyle buluşturularak sürdürülebilirliğinin sağlanması için tüm muhalefet partileriyle güçlü, organik ve sürdürülebilir bir ittifak kurmasına ihtiyaç vardır. Türkiye'nin demokratikleşmesi için kurulacak bu ittifak bir yandan kalıcı ve sürdürülebilir barışın teminatı bir yandan da iktidar değişikliği için yaratılması gereken gücün zemini olacaktır. CHP muhalefet partilerine çekingen ve uzak durmaktan vazgeçmeli, ittifakın kapısını aralamalıdır.
CHP, bir yandan da uluslararası ittifaklarını güçlendirmeli, Batı'dan Doğu'ya, Kuzey'den Güney'e tüm ülkelerle, yeniden şekillenecek olan dünyada, itibarlı, güvenilir bir Türkiye'nin ancak CHP'nin öncülük ettiği bir ittifakla kurulabileceğini ve Batı'nın savunduğu, demokrasi, özgürlükler, dayanışma, hu-kukun üstünlüğü, adalet vb. kavramların Türkiye'deki gerçek savunucusunun CHP olduğunu iyi anlatması ve herkesi buna inandırması gerekmektedir.
Türkiye, Ortadoğu coğrafyasına sıkışmış bir ülke değildir. Aynı zamanda Orta Asya'daki Türki Cumhuriyetlerin ayrılmaz bir parçası, kültürler ve medeniyetler arası bir köprüdür.
Hem içeride hem de uluslararası alanda kurulacak ittifaklar. 19 Mart'tan beri hapiste tutulan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun şeffaf yargılanmasına ve soruşturma süreçlerinin adil ve ivedi olarak tamamlanmasına da katkı verecektir.
Gün gelir, bu ülke, bu toprakların beslediği zihinler, doğru yerde duran siyasi anlayışın hakkını teslim eder. Biz, o güne en kısa sürede ulaşmak için ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız. Çok iyi biliyoruz ki hepimiz daha iyisini hak ediyoruz. Hiç şüphesiz bu yolu yalnız yürümeyeceğiz.
Çünkü bu yolculuğun inişleri çıkışları olsa da yolculukta karşımıza zorluklar çıksa da hayatı iyileştirme sanatı olan siyaset, hayatı anlamlandırmamızı, iyileştirmek için imkânlar yaratmamızı mümkün kılıyor. Düşüp kalkmalar, ihanetler, hançerler bu anlamı yok etmeye yetmiyor. Çünkü arkada kadim bir kültür, büyük bedeller ödenerek kazanılmış bir memleket ve o memleketin birbirinden güzel insanları var.
Bu ülkenin her bir insanına, her bir gencine inancımız tam. Yolumuz engebeli, yolumuz uzun ama hedefimiz güzel, o hedefe giden yolculuk güzel...
PM MESAJI: NEGATİF ALGIYA RAĞMEN…
Bu düşüncelerimi partime anlatabilmek ve katkı verebilmek için 6 Nisan 2025'te yapılan 21. Olağanüstü Kurultay'da Parti Meclisi'ne aday olmaya karar verdim. 404 delegenin oyuyla, 3. yedek olarak seçildim.
Yerel yönetim odaklı çalışmış, kongre ve kurultay süreçlerine özellikle mesafeli durmuş benim gibi biri için parti içi bu oy sayısı çok değerliydi. Üstelik belediye başkanlığı görevimin sonlanmasının üzerinden bir yıl geçmiş, emekli bir başkan olmanın ötesinde bir ünvanım kalmamıştı. En kötüsü, hakkımda kesintisiz olarak sürdürülen negatif bir algı çalışması vardı. O nedenle, asil listeye giremediğime üzülsem de bu koşullarda aldığım oyun yüksekliği yüreğime su serpmişti.
Çünkü genel olarak PM seçimi sonuçları, partinin içinde düşünen, kafa yoran ve kişisel bir beklentisi olmadan memleket için kaygılanan, ben ne yapabilirim diye düşünen partililerin ne kadar çok olduğunu gösterdi.
Gördüm ki parti delegasyonunun önemli bir bölümünün vicdanı dipdiri duruyor ve negatif algı operasyonlarına rağmen delegeler kişisel hiçbir beklenti taşımaksızın oy kullanabiliyorlar. Oradan da aldığım güçle, mücadeleye devam etme kararlılığım yükseldi.
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |