POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER GÜNCEL SPOR KÜLTÜR-SANAT DÜNYADAN EKONOMİ TÜMÜ
Kamu işçilerinin zam pazarlığı: Teklif saati netleşti
Kamu işçilerinin zam pazarlığı: Teklif saati netleşti
İsrail, Süveyda'ya hava saldırısı düzenledi
İsrail, Süveyda'ya hava saldırısı düzenledi
Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı'nın detayları!
Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı'nın detayları!
Ayşe Tokyaz cinayetine ilişkin bir zanlı daha yakalandı
Ayşe Tokyaz cinayetine ilişkin bir zanlı daha yakalandı
17 Temmuz 2025 Perşembe - 22:00

Tunç Soyer'den cezaevi günlüğünde 'süreç' yorumu!

Cezaevindeki eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 17 Temmuz tarihli günlük notunda Türkiye’nin toplumsal ve siyasal sorunlarını ele aldı. Kadın cinayetlerinden doğa katliamına, ekonomik buhrandan tutuklu belediye başkanlarına kadar pek çok konuya dikkat çeken Soyer Terörsüz Türkiye sürecine de değindi.

Tunç Soyer den cezaevi günlüğünde  süreç  yorumu!

Tutuklu bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer, cezaevinden kaleme aldığı günlük notlarını kamuoyuyla paylaşmaya devam ediyor.

17 Temmuz 2025 tarihli “Cezaevi Günlüğü” başlıklı paylaşımında, Türkiye’nin içinde bulunduğu toplumsal ve siyasi tabloya dikkat çeken Soyer, kadın cinayetlerinden ekonomik krize, doğa talanından cezaevindeki tutuklu belediye başkanlarına kadar birçok başlıkta yaşanan sorunlara değindi.

Soyer'in mesajını tam metni ise şöyle: 

"Cezaevi Günlüğü

17 Temmuz 2025

Türkiye yine çok can yakıcı ve çok hızlı değişen gündemlerle savruluyor.

- kadın cinayetleri

- ?bitmeyen yangınlar

- ?doğal yaşam alanlarının madencilik faaliyetine açılması

- emeklilerin, asgari ücretlilerin adeta ölüme terkedilmesi

- ?aynı cezaevinde olduğum, aynı dönem belediye başkanlığı yaptığımız değerli başkan Murat Çalık’ın ağır sağlık sorunlarına rağmen tutuklu yargılanması....

Bütün bunların dışında Türkiye’nin geleceğinde önemli yer tutacak, sürdürülebilir ve kalıcı barışa evrilebilecek bir sürecin içindeyiz.

Bu süreçle ilgili sözü Sayın Zeki Gül’e bırakıyorum.

Barışla ilgili yazdığı yazının tamamını mutlaka bulup okumanızı öneririm. Kendisi bir saygısızlık kabul etmesin lütfen, ben en sevdiğim bölümlerini sizinle paylaşmak istiyorum.

“Bir toplum barışa hazırlanırken, sadece topraklar değil, bedenler de iyileşmeyi bekler. Barış yalnızca imzalarla gelmez…

Gerçek bir barış süreci, beynin hafızasını tanımalı ama aynı zamanda bedenin sakladığı sessiz tanıklığı da duymalıdır.”

Çünkü beynin hafızası ile bedenin hafızası farklıdır.

“ Bedenin hafızası sessizdir, bilinçsizdir, biyolojiktir. Yani bilinç taşımaz ama sonuç üretir.

Beyin hatırlarken anlatır, beden ise yaşayarak hatırlar.

Beyin hafızasıyla şiir yazarsın. Bedenin hafızasıyla kader yaşarsın.

Beynin hafızası anılarla, kelimelerle işler, bedenin hafızası daha derin bir yerden seslenir.

Barışın yokluğunda biriken yük, sadece arşivlerde değil çocukların bağışıklık sisteminde, kadınların kemik yoğunluğunda, yaşlıların titreyen ellerinde birikir. Savaşın metabolizmaya yazdığı bu hikayeyi ancak uzun vadeli iyileşme politikaları silebilir.

Barış sadece bir siyasal anlaşma değil, aynı zamanda biyolojik iyileşme sürecidir. Tıpkı bir yaranın kabuk bağlaması gibi; ama kabuğun kuruması için içeride kanamanın durması gerekir.

Barış yalnızca silahların susması değil, bedenin, duyguların ve tarihin birlikte nefes almasıdır.

Bir barış süreci, sadece ateşkesle değil, her bir yurttaşta sinir sisteminin yeniden güven hissine kavuşmasıyla başlar.

Barışın sosyoekonomik, kültürel boyutu çokça anlatılır ama barışın bir biyolojisi, fizyolojisi olduğu ıskalanır.

Toplumun da yalnızca arşivlerinde değil, sokaklarında dillerinde, kemiklerinde yaşayan çok katmanlı bir hafızası vardır.

Yönetenler için barış; tutan bir protokol, kapanmış bir dosya, belki de diplomatik bir başarı olabilir. Ama halklar, yani mağdur olanlara, göç edenler, işkence görenler, mezarsız ölülerini arayanlar, halkların bireyleri bedensel olarak hala psikolojik ve biyolojik olarak dingin olmayabilir.

İşte bu yüzden barış sürecinde yalnızca siyasi aktörler değil, psikologlar, sanatçılar, hekimler de devreye girmelidir. Beynin ve bedenin barışı tanıyabilmesi için önce travmatik yükün çözülmesi gerekir.

Bu nedenle barış sadece bir anlaşma değil, psikolojik olduğu kadar biyolojik bir iyileşme süreci olmalıdır. Aksi halde barış ‘Yazılı ama yaşanmamış’ kalır.

Barış, hücreye güven duygusunu, toprağa yas hakkını, bedene dinlenme iznini geri vermektir.

Öyle ise şimdi pozitif barış için çaba, mücadele ve dayanışma zamanı diyelim…” diyor, Sayın Zeki Gül. Umarım onun bu mükemmel yazısının anlam bütünlüğünü bozacak bir hata yapmamışımdır.

Türkiye, Devletin “Terörsüz Türkiye” adını verdiği, yaklaşık 50 yılın hayali olan silah bırakma sürecini yaşamaya başladı. Bu sembolik ilk adımın, barış ve demokrasiyle buluşması için daha gidilecek çok yol olduğunun, bu yolun her türlü provokasyona açık olduğunun herkes farkında hiç kuşkusuz. Elbette sürecin başarısının en önemli anahtarlarından biri, şeffaflık. Ancak maalesef henüz bu konuda tatmin edici bir noktada olmadığımızı görüyoruz. Bu süreçle ilgili belki daha çok sayıda eleştiri konusu sıralanabilir. Buna rağmen, ilk adımın atılmış olmasının atılmamış olmasına göre çok büyük bir hamle olduğu unutulmamalıdır. O nedenle şimdi bu memleketin her bir ferdine, hepimize, bu 50 yıllık sorunun çözümüne katkı vermek, onu ileriye taşımak gibi bir sorumluluk düşmektedir.

Sayın Zeki Gül, bu geniş perspektif içinde belki de herkesin çok farkında olmadığı bir açıdan bizlere düşen sorumluluklara dair bir hatırlatma yapmış.

Sonuç olarak süreç önündeki sorunların büyüklüğü, çözümsüzlük için gerekçe olmamalı, atılan ilk adımın ufkunu öngörerek o aydınlık geleceğe, barış ve demokrasiye açılacak yolda ben ne yapabilirim sorusunu kendimize sormalıyız; çünkü ancak birbirimize iyi gelerek iyileşebileceğiz.

Sağlıcakla kalın.!"

 
Ayşe Tokyaz cinayetine ilişkin bir zanlı daha yakalandı
 
Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı'nın detayları!
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
LGS tartışmalarına Erdoğan'dan yanıt!
Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ...
CHP'li Ösen’den Egeli milletvekillerine çok sert 'zeytinlik' çıkışı!
CHP İzmir Milletvetili Seda Kâya Ösen, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, ...
CHP’de kongre süreci başladı: İşte, takvim!
CHP Genel Merkezi, kongre takvimini açıkladı. Delege seçimleri 13 Ağustos-7 ...
 
CHP, 39'uncu Olağan Kurultay takvimini başlattı
CHP, 39. Olağan Kurultay takvimini başlattı. CHP Merkez Yönetim Kurulu'nda ...
Beştepe'de Erdoğan-Kurtulmuş görüşmesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ...
CHP-DEM Parti'den 'Terörsüz Türkiye' zirvesi!
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Pervin Buldan, Mithat ...
 
Memleket Partisi kapanıyor: İzmirli isimden 'CHP'de buluşalım' çağrısı!
Eski CHP İzmir İl Başkanı ve Memleket Partisi Genel Başkan Vekili Asuman ...
Erdoğan ile görüşmesinin detaylarını açıkladı!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, erken seçimin olmasına kesin gözle baktıklarını ...
İzmirli vekilden cezaevi ziyareti sonrası mesaj: Mağlup olacaklar
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Yüksel Taşkın, Buca Kırıklar ...
 
RÖPORTAJLAR
ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK'TA GERÇEK İZMİR
TWITTER'DA GERÇEK İZMİR
YAZARLAR
Sercan Avcı
CHP İzmir’de 'il başkanı' senaryoları!
ÇOK YORUMLANANLAR
Gerçek İzmir
KünyeKünye İletiÅŸimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri