Efe Can TAN / GERÇEKİZMİR - Koronavirüs pandemisi yeni ve tehlikeli varyantlarla dünyaya ve Türkiye’ye zor günler yaşatmaya devam ediyor. Alfa, Beta, Delta ve Gamma derken pandemi şimdilerde Güney Afrika kaynaklı Omicron varyantının etkisiyle şiddetini artırıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca varyanta Türkiye’de henüz rastlanmadığını ifade ederken, Türkiye belli ülkelere uçuşları durdurma kararı aldı. Bilim insanlarının çoğunluğu Omicron’un daha bulaşıcı olduğu kanaatine varırken, varyantın daha saldırgan mı yoksa daha az hastalık yapıcı bir tür mü olduğu konusunda henüz kesin bir yargı yok! Varyant hakkında konuşan Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ise iki önemli noktanın altını çizdi. ‘’Türkiye’de Omicron varyantı var mı yok mu bilmemiz için önce bakmamız lazım!’’ diyen Çamlı bu varyantı tespit etmeye yönelik genomik test yapılması gerekliliği söylerken, aşılamanın da önemini yeniden vurguladı. "AŞILANMA YETERSİZ KALIRSA YENİ MUTASYONLAR KAÇINILMAZ’’ "OMİCRON VAR MI, YOK MU BİLMEK İÇİN ÖNCE BAKMAMIZ LAZIM’’
“OMİCRON’UN EN BÜYÜK FARKI…”
Tabip Odası Başkanı Çamlı, ‘’Mutasyonlar virüslerin doğal yaşam süreçlerinde olan bir durum. Virüsler üreyip çoğaldıkça mutasyona uğrarlar. Burada anormal bir durum yok. Bu mutasyonların sonrasın bazen daha saldırgan, daha ağır hastalık yapan türler çıkabildiği gibi daha zayıf hatta hastalık yapamayan türler de ortaya çıkabilir. Her mutasyon mutlaka virüsü daha saldırgan yapar diye bir durum söz konusu değil... Omicron’un en büyük farkı 50’ye yakın mutasyon içeriyor. Dolayısıyla orjinal virüsten en çok farklılaşmış virüs tipi. İkincisi koronavirüste yani Sars-CoV2 virüsünde dikensi yapı var ya da spike protein denilen bir yapı var. Virüsün insan hücresine tutunmasında ve enfekte etmesinde en önemli parça burası. Hatta aşılar da bu spike protein denilen yapıyı hedef alıyor. Ve daha önceki Delta Varyantı ki orjinal virüse göre çok daha bulaşıcı olan bir varyanttı bu. Şu anda dünyada dominant durumda. Bu spike proteininde önemli mutasyonları vardı ve mutasyonlar virüsü daha bulaşıcı hale getirmişlerdi. Şimdi Omicron varyantında bunlara ek olarak başka mutasyonlar da var. Yani Delta’dan daha fazla mutasyon içeriyor bu protein üzerinde ama bunun nasıl özellikler göstereceği şu an çok net değil. Daha bulaşıcı olacağı düşünülüyor ama daha ağır hastalık yapacağına dair bir kanıt yok. Bilim insanları daha hafif hastalık yapacağını düşünüyorlar bundan dolayı da mevsimsel bir hastalığa döneceği düşünülüyor. Bağışıklıktan ve aşının etkisinden kaçabileceği konusunda öngörüşler var. Hatta belki de kısa sürede yeni bir aşı geliştirme ihtiyacı ortaya çıkacak bununla ilgili çalışmalar da var. Bütün bunlar için klinik gözlemlerimiz, kanıta dayalı verilerin oluşması için 2 haftaya ihtiyaç var. Bu bilgilerden sonra daha net konuşabiliriz” diye konuştu.
Yeni varyantların ortaya çıkmasının önlenmesi için aşılanmanın önemine değinen Çamlı şunları söyledi: Burada 2 şey net olarak söylenebilir. Birincisi eğer biz pandemide mücadelede yeterli olamazsak virüsün üremesine engel olamazsak yeni mutasyonlar ve varyantların ortaya çıkması kaçınılmaz. Yeni varyantların da karakterini kestirmek mümkün değil çok daha saldırgan ve bağışıklıktan kaçabilecek varyantların çıkması olası. Burada en önemli mücadele yöntemi aşılanma elbette. Kişiler aşılanmadıkları sürece toplumsal bağışıklığı sağlayamadığımız sürece, virüsün üremesi ve yeni mutasyonların ortaya çıkması kaçınılmaz. Bundan dolayı aşı olmak bireysel bir tercih değil toplumsal bir sorumluluktur. Yani bizler aşı olmadığımızda yeni mutasyon ve varyantların ortaya çıkmasına sebep olabiliriz. Toplumdaki diğer bireylere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek için aşı olmamız gerek...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Omicron’a Türkiye’de rastlanmadı” açıklamasına rağmen buna yönelik yeterli testlerin yapılmadığını belirten Çamlı, ‘genomik’ test vurgusu yaptı. Çamlı; ‘’Bu varyantların varlığı ve yokluğunu değerlendirmek için test yapmamız gerekiyor ama bu testler PCR testleri değil genomik testler dediğimiz virüsün moleküler yapısını analiz eden testler. Türkiye’de bu testleri yapabilecek 20’ye yakın merkez olmasına rağmen bu araştırmanın sadece Ankara’da Hıfzısıhha Genel Müdürlüğü laboratuvarlarında yapıldığını duyuyoruz. Bunlarında da sayısının çok az ve yetersiz olduğunu biliyoruz ve kamuoyu ile paylaşılmıyor. Türkiye’de Omicron varyantı var mı yok mu bilmemiz için önce bakmamız lazım! Omicron saptanan 2 hasta Türkiye üzerinden aktarmalı uçuşlarla seyahat ettiler yakın zamanda. Bunun için test yapılması lazım. İngiltere ve Almanya pcr testi pozitif çıkan olgularının belli bir yüzdesine bu genomik testi yapıyor. Türkiye’de bu sayı çok çok az. Bizim ülkemizde Omicron var mı yok mu, Türkiye’ye özgü başka varyantlar var mı yok mu bunları bilmiyoruz. Bunları bilemediğimiz için de yoktur çok doğru bir tanım değil. Öncelikle bu testleri yapmak lazım. Örneğin İzmir’de hem 9 Eylül Üniversitesi’nde hem Ege Üniversitesi’nde bu testler yapılabiliyor ama bunlar maliyetli ve finanse edilmesi gerekiyor. Hükümetin destek vermesi lazım. Yaygın yapılması için mutlaka finans desteği olması gerek. Ne kadar test yapıldı da Türkiye’de Omicron’a rastlanmadı? Hiç test yapmazsanız tabi ki rastlamazsınız. İzmir Tabip Odası varyant testleri yapılması diyerek bu konuyu aylar önce dile getirdi. Bir çok ülkede tespit edildi, neden çünkü genomik testleri yapıyorlar. Türkiye’de olmadığını söylemek için bakmak gerek öncelikle’’ dedi.
AŞI MİLLİYETÇİLİĞİ VURGUSU!
Pandeminin bitişine dair tarih veren açıklamaları yanlış bulduğunu belirten Çamlı, “Salgın şu dönemde bitecek, maskeleri şu tarihte çıkartırız söylemleri çok yanlış. Küresel bir sorun var. Çözüm de küresel olmalı. Güney Afrika’da Omicron tespit edildi neden çünkü; Afrika’da aşılanma oranı kıtasal olarak bakıldığında yüzde 5’lerde. Yani siz bütün dünyada kendi nüfusunuz 4 kere de aşılasanız eğer küresel bir hareket olmazsa örneğin Afrika’ya yeterince aşı temin edemezseniz oradan üreyen ve çoğalan yeni bir varyant oluşturur ve sizin sınırlarınıza tekrar dayanır. Unutmayalım bu enfeksiyon Çin’in Wuhan şehrinden ortaya çıktı. Aşı milliyetçiliği gibi yaklaşımlar, kendi nüfusunu 2 kez, 3 kez aşılamaların hiç bir işe yaramayabileceğini gösterdi bu varyant bize. İsrail’de tekrar kapanma önlemlerine gitmeye başladı mesela. Tüm dünyada yüksek aşılanma oranlarına ulaşmak zaruri. Hastaneye yatan veya vefat edenlerin yüzde 90’nı aşısız veya eksik aşılı. Aşının etkisinin en önemli kanıtı budur. Bunlar bakanlığın verileri. Türkiye’de şu an 2 doz yeterli aşı yapılan nüfus yüzde 60’larda. Şimdi toplumsal bağışıklık için gereken aşılanma oranı Delta Varyantı için yüzde 80, 85 diyor bilim insanları” ifadelerini kullandı.
KÖŞGER VE BAKANLIK ÇELİŞİYOR!
İzmir özelinde de açıklamalarda bulunan Çamlı, son haftalık vaka haritasına göre kentte yüz bin kişide görülen vaka sayısının 70,02 olarak açıklandığı belirtti. Çamlı, Vali Köşger’in ise son olarak İzmir’de günlük ortalama 900 vaka olduğunu söylediğini hatırlattı. Yüz bin kişide tespit edilen 70,02 vaka sayısı rakamının günlük 430-440 sayısına tekabül ettiğini söyleyen Çamlı, Köşger ve Sağlık Bakanlığı’nın verdiği rakamların çeliştiğini belirtti.
Çamlı, “Yavuz Selim Köşger günlük vaka sayıları için İzmir özelinde ‘900’e indi’ şeklinde konuştu ama Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı haftalık vaka raporunda İzmir için yüz bin kişide görülen vaka sayısı 70,02 olarak açıklandı. Bu rakamlara göre hesap yaptığımızda İzmir’de günlük vaka sayısı 430-440’a karşılık geliyor. Oysa İzmir’de bunun çok üzerinde vaka olduğu Sayın Vali tarafından açıklandı. Bizim aldığımız bilgiler de Vali Köşger’in açıkladığı rakamlar ile uyumlu. Ölüm sayısı konusunda bilgimiz olmuyor. Fakat Vali Köşger’in rakamları Sağlık Bakanlığı’nın rakamları örtüşmüyor. Nerede değişiyor bu sayılar anlamakta güçlük çekiyoruz” dedi.