-DOĞAYA KARŞI GELME- Her ülke farklı farklı adetlere farklı farklı kurallara farklı farklı inançlara sahip. Farklı da olsak amaç aynı: İnsan olmayı başarabilmek ve yaşam mücadelesi sonunda da güzel bir ölüm. Avrupa ülkelerinin bir çoğunda insan hakları ön planda iken yaşadıkları coğrafya, kurallar ve yönetim, hayvan haklarının da önemsenmesini sağlıyor. Bu bir başarı değil aslında olması gereken. Mesela Avrupa ülkelerinin bir çoğunda sokak köpeklerinin olmaması aslında tamamen bir sağlık probleminin sonucu. O dönemde kuduz vakasının artmasından kaynaklı, ülkelerin önlem amaçlı, sağlıksız köpekleri uyutmak, sağlıklı olanları ise sahiplenmek adı altında yaptıkları bir uygulamaydı. Şu anda hayvan hakları Avrupa’da çok gelişmiş durumda. Bir köpek sahiplendiğinizde önce eğitim almanız, hayvanlara bakabilecek donanıma sahip olmanız ve vergisini ödemeniz gerekiyor. Bu tutum hayvanların yüksek haklara sahip yaşamasına olanak sağlıyor. Yani Avrupa aslında hayvanı önemsiyor. Barınaklar tertemiz, özellikle yedi ülkede bir çok hayvan toplama merkezinde kameralar var, özel bakıcılar var, kısacası hijyen ve hayvana saygı var. Demem o ki zevk için veya inanç gereği Avrupa’da sokaklar köpeksiz kalmadı. Bir hoca olarak yaptığım analizler sokak hayvanları meselesini ölüm olmadan çözebilecek boyutta olduğunu gösterdi. Umarım en yakın zamanda ülkemizdeki bu üzücü ve yıkıcı mesele refah bulur. İnanç, vicdan ve yaşam kendisi ölmeden mücadele etmeye yönlendirir. Doğada elbet denge bir gün yerini bulur. Doğaya karşı gelme!