GERÇEKİZMİR - CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından İzmir’de düzenlenen eylemlere katılan ve ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçlaması ile haklarında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan 2 DİSK temsilcisine ilişkin sendika basın açıklaması gerçekleştirdi. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ‘Cumhurbaşkanı’na hareket’ suçlamasıyla haklarında başlatmış olduğu soruşturma kapsamında Genel İş İzmir Şube yöneticileri dün ifadeye çağrılmıştı. Basmane’deki sendika binası önünde basın açıklaması yapan DİSK temsilcileri şu ifadelere yer verdi: İzmir’de, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuksuz yargılanmasına yönelik bir basın açıklamasında, İzmir 8 No’lu Şube Başkanımız Deniz Şahin Gümüştekin ve Şube Kadın Komisyonu üyesi Mine Bilir “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklanmıştır. Bu tutuklama sadece iki sendika yöneticisine değil, doğrudan sendikal hak ve özgürlüklere, ifade özgürlüğüne ve emek demokrasi mücadelesine yönelmiş açık bir gözdağıdır. Bu hukuksuz uygulama, ülkeyi yönetenlerin kendilerinden farklı düşünenleri bastırma ve örgütlü mücadeleyi sindirme çabalarının yeni bir örneğidir. "SENDİKAMIZ DEMOKRASİ İÇİN SESİNİ YÜKSELMEYE DEVAM ETMİŞTİR" Genel-İş Sendikası, tarihi boyunca yalnızca ekmek ve ücret için değil; adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi için mücadele etmiştir. 19 Mart sonrası artan baskılar, yargının siyasallaşması ve toplumsal muhalefetin hedef haline getirilmesi karşısında sendikamız demokrasi için sesini yükseltmeye devam etmiştir. Bugün yaşananlar, bu direngen duruşun cezalandırılmasıdır. Arkadaşlarımızın talebi yalnızca adalet ve demokrasi olmuştur. İfade ettikleri düşünceler Anayasa’nın ve uluslararası sözleşmelerin tanıdığı ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Ancak siyasi iktidar, bu temel hakları dahi yok saymakta; muhalif olanı, örgütlü olanı cezalandırmak istemektedir. "TUTUKLAMA HUKUKİ DEĞİL, SİYASİDİR" Sendikamız, konuyu bütün normların üstünde olması gereken Anayasamızda yer alan ve 24 ve 25. maddelerinde düzenlenen düşünce kanaat hürriyeti ile düşünce ve kanaat açıklama hürriyeti bakımından ele almaktadır. Bu tutuklama sözünü ettiğimiz bu temel hürriyetlerin ihlali anlamına gelmektedir. Yerleşik yargı kararlarında siyasi kişiliklere yapılan eleştirilerin çok sert nitelikte olsa bile hakaret olarak değerlendirilemeyeceği ifade edilmektedir. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan demokratik ve çoğulcu bir siyasal düzenin temeli olan düşünce ve ifade özgürlüğü artık kullanılamaz hale getirilmiştir. Üstelik tutuklama için gereken hiçbir koşul bulunmamaktadır: Ortada kaçma şüphesi yoktur, delil karartma ihtimali yoktur, buna rağmen, arkadaşlarımız tutuklanmıştır. Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri kapsamında hakkını kullanan, düşünce ve kanaat açıklama özgürlüğünü kullanan Şube Başkanımız ve temsilcimizin tutuklanması; hukuki değil, siyasi bir karardır. Bu hukuksuzluk, yalnızca Genel-İş’e değil; tüm emekçilere, sendikalara, demokratik kamuoyuna verilmek istenen bir gözdağıdır. Ama bilinmelidir ki; bu baskılara boyun eğmeyeceğiz. Genel-İş Sendikası olarak hukuka aykırı bir biçimde tutuklanan yöneticilerimizin yanındayız. Bu hukuksuzluklar sendikal hak ve özgürlüklere yönelik müdahaledir. Bu karanlık düzeni, birlikte dayanışmayla aşacağız. Demokrasiyi, adaleti ve özgürlüğü savunmak, hepimizin görevidir. Tüm kamuoyunu, demokrasiye, hukuka ve sendikal haklara sahip çıkmaya çağırıyoruz."
Genel İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin ve Genel-İş İzmir 3 No’lu Kadın Komisyonu üyesi Mine Bilir çıkarıldıkları nöbetçi sulh ceza hakimliği tarafından tutuklanırken 8 sendika yöneticisi ise serbest bırakılmıştı.