Özel'den Erdoğan'a 'ayakkabı kutusu' çıkışı!

9 Temmuz 2025 Çarşamba   20:37

CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlayan ve CHP'li belediyelere yönelik operasyonların ardından devam eden Millet İradesine Sahip Çıkıyor mitinglerinin İstanbul'daki ayağı bu hafta Sancaktepe. Binlerce yurttaş Sancaktepe'de bir araya geldi.

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, "Karşımızda tükenmiş bir iktidar var. Tüm muhalefeti susturmak istiyorlar, Ayşe Barım'ı tutukladılar, sanatçılar konuşmasın istiyorlar. Sözcü TV'yi kararttılar medyaya gözdağı veriyorlar. Öğrencileri tutukluyorlar, öğrenciler konuşmasın istiyorlar. Milletvekillerine, parti yöneticilerini susturmaya çalışıyorlar. Amaçları Türkiye'nin gerçek gündemlerinin üstünü örtmek. İstiyorlar ki bu ülkede gelir adaletsizliği konuşulmasın, çevre katliamları konuşulmasın, ekonomi, güvenlik konuşulmasın. Cumhuriyet Halk Partisi'ni 360 derece kuşatma altına alıyorlar. İstiyorlar ki CHP'siz bir muhalefet olsun, sandık sembolik olsun" diye konuştu. Çelik, "Sayın İmamoğlu Silivri'deki hücresinde gücünü sizlerden alıyor, dimdik ayakta duruyor" dedi.

İMAMOĞLU'NUN MESAJI OKUNDU

Ekrem İmamoğlu'nun Silivri'den Sancaktepe'ye gönderdiği mesajını CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu. İmamoğlu şu mesajları verdi:

Bütün bu çabalarımızın karşılığını, 2024 seçimlerinde aldık. Yalnız İstanbul’da değil, ülkenin dört bir yanında milletimiz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin halkçı ve icraatçı belediyeciliğine çok güçlü bir destek verdi. Milletimiz ülkeyi yönetmesini istediği yeni iktidarın adını o gün koydu. Türkiye, o günden, 31 Mart 2024’ten bu yana, millet desteğini yitirmiş bir iktidarın millete rağmen ayakta kalabilmek için yaptıklarının bedelini ödüyor.

Tamamen siyasi amaçlarla kurgulanmış, hukuki temelden yoksun, bin bir haksızlık ve zorbalıkla yürütülen bu soruşturmalarda, bizler, kendimizi aklamak zorunda değiliz. Asıl kendini aklaması gerekenler, yargıyı talimatla çalışır hale getirenler, iftiraların, gizli tanıkların arkasına gizlenerek kendileri için muhalefetsiz bir ülke yaratma hayali kuranlardır. Bizler değil, aylardır ortaya bir iddianame bile koyulamamışken bizleri suçlu ilan edenler, hiçbir sebep yokken bizleri tutuklayanlar kendilerini aklamak zorundadır. Milletin vicdanında şüpheli olanlar iktidardakilerdir. Baskıyla, zorbalıkla, kara propagandayla milletimize boyun eğdirmeye çalışanlar asla başaramayacaklar.

Milletin iradesine değil, ele geçirdikleri devletin gücüne güvenenler yine kaybedecekler. Çünkü karşılarında siz varsınız, millet var. Kendi iktidarlarını sürdürmekten daha önemli hiçbir derdi olmayanlar, milletin vicdanına, 86 milyonun kardeşliğine yenilecek. Bizler kazanacağız.

‘Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet’ diyenler kazanacak. Hayatın her alanında adaletsizliğin kol gezdiği, hak ve hürriyetlerin güvence altında olmadığı bir ülkede kimse geleceğinden emin olamaz. Bizim davamız, bu ülkede yaşayan herkes için, her yerde, önce adaleti, önce hürriyeti sağlamaktır.  Adalet ve hürriyet temeli üzerinde kuracağımız toplumsal birlik ve bütünlük, bütün dertlerimizin çaresi, geleceğimizin garantisidir.

Hücremden, demir parmaklıkların, duvarların, tel örgülerin ardından kendim ve ülkem için tek bir talebim var: ‘Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet.’ Kalın sağlıcakla.

"EKREM BAŞKANI ALACAĞIZ, BİZ KAZANACAĞIZ"

CHP lideri Özgür Özel'in konuşmalarından satır başları şu şekilde: 

“19 Mart darbesine direndiğimiz yedi gün, yedi gecelik büyük direnişten sonra, Saraçhane’den sonra, köprüyü geçip Maltepe’den 2 milyon 200 bin kişiyle Anadolu’ya açıldıktan sonra bir çarşamba burada, bir hafta sonu Anadolu’nun bir güzel kentinde yaptığımız büyük mitinglerden, buluşmalardan sonra bugün Sancaktepe çağırdı bizi. Mitinge değil, eyleme çağırdı. Gözün görebildiğine dolu burası. Buradan Türkiye’ye sesleniyorum. Bu taraf Atatürk Mahallesi, bu taraf İnönü Mahallesi, bu cadde Demokrasi Caddesi. Partimizin tarihinin onur nişanesi. Cumhuriyet’i kuranlar, çok partili rejimi getirenler, Türkiye’ye demokrasiyi, sandığı getirenlerle ne kadar övünsek azdır Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye olarak. Bu tarafta Demokrasi Caddesi’nin son noktasına kadar, bu tarafta aslında mitingin planlanmadığı alanda bir o kadar daha. İki tarafa da sığamayanlar, ara sokakta bir miting daha yapıyorlar orada. Bugün bu meydanda şüphesiz milletin ta kendisi var. Asgari ücretle geçim kavgası veren işçiler burada. Açlık sınırının altında ezilen emekliler burada. Gelecekten ümidini kesmiş ama iktidarın değişme umuduna tutunmuş gençlerimiz burada. Sancaktepe’de bütün demokratlar; sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, liberal demokratlar, sosyalist demokratlar, Kürt demokratlar hepsi birden omuz omuza, yan yana bu meydandalar. 112 gündür adalet ve demokrasi mücadelesi veriyoruz. 112 gündür bir darbeye karşı direnme hakkımızı kullanıyoruz. Karşımızdakiler milletten korkuyorlar. Sandıktan korkuyorlar. Meydanlardan, sokaklardan korkuyorlar. Onlar sokağa çıkamıyorlar. Pazara gidemiyorlar. Hatırınızı soramıyorlar. Ülkenin kötü gidişine engel olamıyor, hesap vermeye gelince sizden bucak bucak kaçıyorlar. İşte biz; haklılar, güçlüler, hem sesi çıkanlar, hem de aslan gibi yüreğiyle bu meydanlara koşanlar, onlara sesleniyoruz. Bu milletten kaçamazsınız. Bu darbeyi sürdüremezsiniz. Adayımızı esir tutamazsınız. Ekrem Başkan’ı alacağız, iktidarı alacağız. Millet kazanacak, halk kazanacak, biz kazanacağız. ‘Cumhurbaşkanı İmamoğlu.’ Helal olsun hepinize. Elinize, emeğinize, yüreğinize, dilinize sağlık. Ben bugün akşam saat 16.30 gibi Ekrem Başkan’ın yanındaydım. şöyle dedi: ‘Benim için Beylikdüzü neyse Sancaktepe de aynısıdır. Benden Sancaktepe’ye çok selam.’ ‘Orada beni çok severler. O Demokrasi Caddesi bu akşam dolar Genel Başkanım’ dedi. Şimdi izliyor. Ben de şöyle söyleyeyim. O cadde dediğiniz gibi dolmuş Ekrem Başkanım. Ama arkada bir miting meydanı daha olmuş.”

“SEKİZ KREŞ VE HER BİRİ DEĞERLİ PROJELER HAYATA GEÇTİ”

“2008’de ilçe olan 17 yaşında gencecik bir ilçedeyiz. Üç sefer burayı AK Parti kazandı. Biz üç dönem Sancaktepe’ye küsmedik. Çalıştık, hatayı kendimizde aradık. Sonra ilçe başkanımız olan pırıl pırıl, genç bir adayla Sancaktepe’nin karşısına çıktık. ‘Biz daha iyi yönetiriz’ dedik. ‘Dürüst yönetiriz’ dedik. ‘Çalışırız, Sancaktepe’nin yüzünü güldürürüz’ dedik. Millet bu seçimde yüzünü bize döndü. Sancaktepe’yi geçmişte kendi kalesi sayanlar, gördüler ki Sancaktepe iktidarın kalesi değil. Kale siyaseti bitmiş. Artık burası milletin kalesidir. İşte 31 Mart seçimlerinde seçimi kazanan Alper Başkanımız burada. Hepinize teşekkür ediyorum. Ona gösterdiğiniz güven için, oylar için, ona inandığınız için size teşekkür ediyorum. Alper Başkan adayken de geldim. Sonra çok ısrar etti, geldim. 15 projenin temel atma törenine katıldım. Benden sonra Ekrem Başkan, 20 projenin temelini birlikte burada attı. Toplam 60 proje sürüyor. 60 projeye başlandı, 35 tanesi tamamlandı. Bilhassa sekiz kreşin, üç mahalle evinin ve her biri birbirinden daha değerli projelerin, çalışmaların hayata teker teker geçtiğini gördüğüm için bu çalışkan başkana hepinizin huzurunda teşekkür ediyorum. Bir de tabii hep ne diyoruz? ‘Bu parti baba evidir’ diyoruz. ‘Baba evinin kapısını hep açık tutuyoruz. Baba evi herkese açıktır. Atatürk’ü seven herkesin bu evde hissesi vardır. Tapusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kayıtlıdır’ diyoruz. Bu baba evinin çayını demleyenler, bacasını tüttürenler var. Bu baba evinin bacası tütsün diye odun çekenlere, bütün örgütümüze, genç ilçe başkanımızın şahsında, Emre’nin şahsında teşekkür ediyorum. Hepinize teşekkür ediyorum emekleriniz için.”

“BÖYLE BİR İHMALİ BİR TÜRLÜ İÇİMİZE SİNDİREMİYORUZ”

“Sancaktepe’nin güzel insanları, heyecanımız yüksek, enerjimiz yüksek. Ama memleketin durumu hiç parlak değil. Bilhassa geçtiğimiz günlerde aldığımız bir haber… Biraz önce ben buraya doğru gelirken ekrandan sizleri izliyordum. İl başkanımız buraya şanlı bayrağımızı açtılar. 12 şehidimiz için saygı duruşunda bulundunuz, İstiklal Marşımızı okudunuz. Ben de şehitlerimize Allah’tan rahmet, milletimize ve ailelerine başsağlığı diliyorum. Ancak böyle bir ihmali bir türlü içimize sindiremiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak 19 askerimizin bir mağaraya sokulup, metan gazından 12’sinin hayatını kaybetmesini; ordumuzun envanterinde insansız araçlar, robotlar varken, oraya ölçüm cihazlarının çok önceden gitmesi gerekirken, evlatlarımızda gaz maskesi, oksijen tüpünün olması gerekirken, bunların bir kısmının ihmal edildiği, tedbir alınmadığı ve boşu boşuna 12 aslan parçasını kaybettiğimizi düşündükçe bunu bir türlü içimize sindiremiyorum. Bir metan gazı ölçüm dedektörünün sadece bin 100 lira olduğu noktada bu büyük ihmali asla kabul etmiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi bunu sonuna kadar araştıracak. Milletimize söz veriyoruz. Mehmetçiğin canını hiçe sayanlardan mutlaka hesap soracağız.”

“EKONOMİ GÜN GEÇTİKÇE DİBE DOĞRU SÜRÜKLENİYOR”

“Maalesef bu beceriksiz iktidarın elinde ekonomimiz gün geçtikçe dibe doğru sürükleniyor. 13,5 milyon işsizimiz var, son 10 yılın en kötü durumu. Ve maalesef ne eğitimde, ne istihdamda olan ev genci olarak nitelendirilen gençlerimizin sayısı 4,5 milyonu buldu. Bu rakamlar Avrupa’da bunun çok çok altındayken Avrupa bunu dert ediyorken Türkiye’de annesinin babasının avucuna bakan, ondan alacak harçlığa bakan, yaşı geçmiş, işi de olmayan, okulda da olmayan gençlerimiz var. Bugün uzun uzun Silivri’deki arkadaşlarla çalışırken Ekrem Başkan’la konuşurken bu seçimi, yaklaşan seçimi en çok arkadaşlarımızın özgürlüğü için değil, kendimiz için değil, ama bu ülkenin yoksulları için, işsizleri için, gençleri için, yasaklardan da bıkmış, yoksulluktan da bıkmış, işsizlikten de bıkmış gençleri için bu partinin bir an önce iktidar olması için, bu yolu yürümenin ne kadar önemli olduğunu konuştuk. Buradan Türkiye’nin hangi görüşten olursa olsun, hangi mezhepten, hangi inançtan, hangi etnisiteden olursa olsun Türkiye’nin bütün gençlerine söz veriyoruz: Sizi bu yasaklardan da, bu yolsuzluktan da bu yolsuzluktan da AK Parti’nin ‘kaldıracağım’ deyip gelip, iyice berbat ettiği bu Türkiye’deki tüm olumsuzluklardan kurtaracağız. Cumhuriyet’in bundan sonraki dönemi yüzyıl öncesinde olduğu gibi gençlerini kucaklayan ve gençleriyle birlikte yarınlara taşınan bir Cumhuriyet olacak. Söz veriyoruz sizlere.”

“ERDOĞAN BUNU HAK ETTİ”

“Erdoğan sokaklardan korkuyor, meydanlardan korkuyor diyoruz. Korkar tabii. Ama bunu da hak etti. Niye hak etti? 18 Mart günü, Ekrem Başkan bir iftar sofrasında oturuyor. Sonradan hem düzenlenen iddianameden hem de üniversitenin mahkemeye yolladığı evraktan öğreniyoruz ki; Ekrem Başkan’ın 35 yıl önce İstanbul Üniversitesi’nin ilan vererek çağırdığı, Ekrem Başkan’ın 18 yaşındayken başvurduğu, 31 yıl önce aldığı diplomasını işletme fakültesine ‘Bu diplomayı derhal iptal et’ diyorlar. ‘Bu diploma YSK’ya verilebilir’ diyorlar. Üniversite diploması bir tek şey için lazım. Eğer Cumhurbaşkanı Adayı olacaksanız YSK o zaman sizden üniversite diploması istiyor. Bu savcı kafayı takmış, Ekrem Başkan’ı Cumhurbaşkanı Adayı yapmayacak. Ama üniversitenin işletme fakültesi 15 kere uğraşıyorlar, iptal etmiyor. Dekana bastırıyorlar, istifa ediyor yine iptal etmiyor. Bu sefer yetkisi olmayan, diplomayı vermeyen, üniversitenin yönetim kurulunu topluyorlar. Diplomayı oradan iptal edip ondan sonra da dava açıp Ekrem Başkan’a siyasi yasak getirmeye çalışıyorlar. Bu olay olduğunda, sene 1990. Bu olay olduğunda, 12 Eylül darbecisi Kenan Evren’in yasak getirdiği Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan’ın siyaset yasakları ayıbından Türkiye’nin kurtulduğu, kurtulmaya çalıştığı yıllar. Onlara siyaset yasağı kalkıyor, sonrasında her birisi Başbakan oluyor, bu ülkeye hizmet ediyor. Ama 2025 yılına gelmişiz 1990’daki 18 yaşındaki Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı getirmeye çalışıyorlar. O yüzden bu mücadele bir demokrasi mücadelesidir. 12 Eylül darbecilerinin getirdiği siyaset yasakları kalktıktan 35 yıl sonra, 18 yaşındaki Ekrem’e siyaset yasağı getirenler, 12 Eylülcülerden daha gözü dönmüştür, daha darbecidir, demokrasiden daha az nasibini almıştır. Artık Recep Tayyip Erdoğan eline Kenan Paşa su dökememektedir. Bugün Kenan Evren yaşasa Erdoğan’a der ki; ‘Tebrik ederim seni, boynuz kulağı geçti’ der. Boynuz kulağı geçti.”

“MUHALİF KANALLARI İZLEDİĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUZ”

“Şimdi Sayın Erdoğan’ın akşamları muhalefet kanallarını, muhalif kanalları çok izlediğini biliyoruz. Bugün akşam SÖZCÜ TV’yi kararttı ama Tele1 ve Halk TV açık. Hangisinden izliyorsa sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Bak, sen Ekrem Başkan’ın alnının teriyle aldığı diplomasına saldırırsan, onun diplomasını sorgularsan, onun birlikte olabileceği yüzlerce arkadaşı var. Ama senin bir tavla oynayabileceğin, bir üniversite arkadaşın yok. Hakikaten buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Yarın sabah üniversiteyi birlikte okuduğu bir arkadaşıyla oturup bir Türk kahvesi içip, sabah keyif kahvesi içip fotoğrafını paylaşırsa ben bir şey söylemeyeceğim. Ama bir kahve içecek üniversite arkadaşı yok. Bir de bizim diplomamıza saldırıyor. Sonra da gençler Sancaktepe’den çıkıp onun diplomasına sesleniyorlar. Ne diyorlar? (Diplomasız Erdoğan.) Şimdi Sayın Erdoğan, yaptığın bütün kötülüklerden sonra Sancaktepe’de herhalde toplamda 100 bine yakın Sancaktepe’deki Demokrasi Caddesinin üzerindekilerle stereo yayına geçiyoruz diplomanla ilgili. Stereo yayındayız. Buyurun bakalım. Buradan başlıyoruz. Size söz veriyorum Ekrem Başkanımızın alnının teriyle aldığı o diplomayı geri alacağız, başımızdaki bu diplomasızı da göndereceğiz arkadaşlar. Söz veriyorum.”

“150 MİLYAR DOLAR GİTTİ, PARAMIZ PUL OLDU”

“Şimdi bu 19 Mart darbesini yapmanın faturası iyice netleşti. 150 milyar dolarımız gitti. Ve sadece bunu Ekrem Başkan’dan kurtulmak için harcadılar. Bu öyle bir para ki, meydan meydan gezip asgari ücretin 30 bin 250 lira olmasını söylüyoruz ya. Bunun için lazım olan işveren destek payının tam 120 katı. Emekliye verdikleri zammın tam 150 katı. Erdoğan 6 Şubat depreminin yarattığı tahribatın ekonomiye getirdiği yükün 1,5 katı. 86 milyonun cebinden 70’şer bin lira alan, yanlış duymadınız her birimizin cebinden 70’şer bin lira alan bir darbe bu. Her birimizin, örneğin bu ara sokakta bizi dinleyen yüzlerce vatandaşımızın her birinin cebinden 10’ar çeyrek altın çalan bir darbe bu. Bu para, maaşlara zam olarak gelmediği gibi; bu para yüzünden, bu paranın kaybı yüzünden ürünlere zam geliyor, yeni vergiler geliyor. Ağır faiz yükleri oluyor. Göremediğimiz, alamadığımız hizmete para bulamazken bunlar, darbeye para buluyorlar. Eğer bu 6 trilyon lirayı Ekrem Başkan’a darbe yapmakta kullanmayıp, bu parayı doğru yere, size, Sancaktepe’ye, buradaki emekliye, asgari ücretliye harcasalardı örneğin 13 milyon işsizimize verilse, bugün işsiz gezen herkese 40’ar bin lira maaş bağlayabilirdik. 6 milyon yoksul aileye öyle sadaka gibi yardım değil, 83’er bin lira maaş bağlayabilirdik. 2,3 milyon çiftçinin bütün borçlarını siler, borçlarının iki katı kadar parayı hibe olarak verebilirdik. 2,2 milyon esnafımıza 2,5’ar milyon karşılıksız hibe verebilirdik. Kredi değil, hibe verebilirdik. 1,7 milyon öğrencimize üniversite bursu diye 3 bin lira değil, tam 73’er bin lira verebilirdik. Ama bu parayı sizin mutfağınızdan, sizin cüzdanınızdan alan, bu parayı darbeye harcayanlar doları 40 lira yaptılar. Bugün doları 40 lira yapanlar ilk Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geldiğinde, dolar 3,2 liraydı, ‘1 dolar = 1 lira olacak’ dediler. Bugün 1 dolar 40 lira oldu. Paramız pul oldu. Ama parayı pul olmaktan kurtaracak, yoksulluğu kader olmaktan kurtaracak, gençleri işsizlikten kurtaracak, bu ülkeyi 100 yıl sonra bir kez daha kurtaracak ve bir kez daha kalkındıracak biri var derseniz, o birisinin adı…. Bu ülkeyi yüzyıl sonra kurtaracak olan yine Türkiye’nin birinci partisi, Cumhuriyet Halk Partisi. Ve bu ülkeyi iktidar yaparken, son Cumhurbaşkanı gibi çiftçiye ‘Al ananı da git’ diyen değil ‘Çiftçi, köylü milletin efendisidir’ diyen bu milleti baş tacı yapacak olan, yüzleri güldürecek olan Cumhurbaşkanı Adayımızın adı da Ekrem İmamoğlu. Bugün onun yanında buraya çok sevgi getirdik, gençler iyice havanın karardığını görüyorlar. Telefon ışığıyla beni uyarıyorlar. ‘İstanbul’un bugüne kadar yapılmış drone üzerinden en muhteşem görüntüsünü biz vermeye hazırız, Ekrem Başkan’a, yiğidim aslanıma klibi bir de Sancaktepe’den biz çekelim’ diyorlar. Bu drone’u çok seviyorum, çok becerikli de bir operatörü var. Bu sefer en uzağa kadar git, hepimizi birden bir al geç bakalım böyle. Ekrem Başkan canlı yayında izlesin. Yiğidim aslanım gelsin mi? Haydi bakalım.”

“ERDOĞAN’IN ADAYLARINI TEKER TEKER YENİYORUZ”

“Bu harika koroya teşekkür ediyoruz. Bunu bir Maçkalıdan dinledik, rahmetli Volkan Konak’tan ve bir Maçkalı öyle istiyor diye dinledik. Beylikdüzü Belediye Başkanımız İzmir’de hastaneden izliyor. O da bir Maçkalı. Buradan ona yürekten bir alkış yolluyoruz. Mehmet Murat Çalık’ı en kısa zamanda aramıza bekliyoruz. Maalesef dün akşam Silivri’de olmayıp, bu akşam Silivri’de olan yiğitlerimiz var. Biri Adana Büyükşehir’imizin değerli Belediye Başkanı Zeydan Karalar. ‘Adana gibi başkan’ Zeydan Başkan. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek Antalya’da. Adıyaman’ın depremdeki kahraman evladı Abdurrahman Tutdere ev hapsinde. Hepsinin tek günahı var; AK Parti’yi yenmek, Tayyip Erdoğan’ı yenmek. Ama Erdoğan şunu bilsin ki biz Ekrem Başkan’la Erdoğan’ı dört kez yendik. Biz yenilmedik. Biz iki seçimdir Erdoğan’ın adaylarını teker teker yeniyoruz. ‘23 yıldır seçim kaybetmedim’ diye geçmişi anmış Erdoğan. Bugün ‘Biz 23 yıldır şu seçimi kazandık, bu seçimi kazandık’ diyor. Ama artık o yenilmez değil. Onu 31 Mart’ta yendik ve ikinci parti yaptık. Bütün anketlerde Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi. Beylikdüzü’nde bir kez, İstanbul’da üç kez Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’ı, Erdoğan’ın adaylarını yendi. Ama Erdoğan, Ekrem Başkan’ı bir kere bile yenemedi. Bir yenilmez varsa Ekrem Başkan’dır. Onun için korkuyor, korksun. Geleceğiz, yine yeneceğiz, biz kazanacağız.”

“HIRSIZINA SAHİP ÇIKAN SENSİN”

“Arkadaşlarımıza her türlü iftirayı attıranlar, ‘bir suç örgütü lideri’ diye tanımladıkları Aziz İhsan Aktaş’a dönüp bu sefer Adıyaman’a, bir ortağı üzerinden Adana’ya ve çeşitli belediyelerimize iftirada bulundurdular. Rakamları çıkardık. Bu itirafçı dedikleri iftiracı şimdi evinde, yazlığında keyif çatıyor. Güya bu suç örgütü lideri ama o dışarıda, iftira attıkları içeride. 388 ihale almış; 300’ünü AKP’lilerden, 88’ini bizden almış. Oysa belediyelerin yüzde 65’i bizde. Ama ihalelerin yüzde 77’sini AK Parti’den almış. Bugün Erdoğan çıkmış grup toplantısında ‘Yolsuzluk yapan ırak olsun, hırsızlık yapan bizden değildir’ diyor. Erdoğan, eğer hırsızlık yapan ırak olacaksa, senin bu ülkeden ırak olman lazım. Utanmadan, sıkılmadan bugün çıkmış Cumhuriyet Halk Partisi’ne baklava kutularından bahsediyor. Ben baklava kutusunu gördüm, derhal harekete geçtim. İki müfettiş görevlendirdim. ‘Taviz yok’ dedim, ‘Gereğini yaparız’ dedim. Benim baklava kutusuna tahammülüm yok. Ama senin ayakkabı kutularından sabıkan var. 17-25 Aralık’ta bakanların evlerinden ayakkabı kutularıyla para çıkarken, senin arkadaşların ‘Bunları Yüce Divan’a yollayalım’ derken, onları vermeyen, hırsızını bile savunan, onları Yüce Divan’a yollamayan, Yüce Divan’a yollamak isteyip, ‘Hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu keserim’ diyen Başbakan’ın kafasını koparan sensin. Hırsızına sahip çıkan sensin. Ayakkabı kutusuyla bu devleti rezil eden, bu milleti soyan sensin Erdoğan. Buradan büyük bir özgüvenle söylüyorum. Hırsızlık yapan, rüşvet alan, devleti zarara uğratan kim varsa Cumhuriyet Halk Partisi’nde yeri yoktur. Ama senin iftiracılarına kurban edeceğimiz, feda edeceğimiz bir tane de arkadaşımız yoktur. Bunu böyle bil. Eğer yanlış yapan varsa cezasını çekecek. Ama hırsızına sahip çıkan, ayakkabı kutularına sahip çıkan, ‘Babacığım babacığım paraları sıfırlayamadım’ diyen oğluna fırça atan, bu millet seni unutmadı. Gün gelecek o defterleri açacağız. O bakanları da ona sessiz kalanları da Yüce Divan’da yargılayacağız. Ant olsun.”

“GEÇMİŞTE AKP’YE ÜYE OLANLA, OY VERENLE DERDİMİZ YOK”

“Buradan bir şey söylemek isterim. Önce ara sokaktan başlayayım. Sonra teker teker geleceğim. Şimdi şöyle bir durum var Sancaktepe’nin güzel insanları. Biz ‘Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek’ deyince Tayyip Bey seviniyormuş. Diyormuş ki ‘Aman çok iyi, aman iyi.’ ‘Vaktiyle’, şimdi istifalarla çok düştü ama ‘12,5 milyon üyemiz vardı. Bunlar meydanlarda bunu derse millet ürker. Yoksulluğa rağmen, işsizliğe rağmen, uğradığı bütün haksızlıklara rağmen korkar bize oy verir.’ O yüzden buradan büyük bir samimiyetle Sancaktepe’deki AK Partililere, MHP’lilere sesleniyorum. ‘Torunum işe girsin’ diye kaydını yaptılar. Sosyal yardım vermek için kaydını yaptılar. Bazen damat istedi verdin. Bazen komşuyu kıramadın. Bazen kapıya gelen gençlere aldandı. AK Parti'ye kaydoldun. Oy verdin. Belki de kendi rızanla iyi olsun diye verdin. Bugünleri  düşünemedin. Bizim geçmişte AK Parti’ye oy vermiş olanlarla, geçmişte AK Parti’ye üye olmuş olanlarla hiçbir derdimiz yok. Onlar gün gelip de bu kötü yönetimi görüp, onlardan cayıp, nasıl Sancaktepe’de Alper Başkan’ı yüzde 50 ile seçtiler. Nasıl Ekrem Başkan’a oy veren dünya kadar AK Partili, MHP’li var. Madem ki zordalar, biz onlar için de çalışacağız, onlardan da oy alacağız. AK Partilinin yoksulunun da işsizinin de çaresi olacağız. Madem ki bu Cumhuriyet’i birlikte kurduk. Bir kez daha bu ülkeyi birlikte kurtaracağız. Geçmişteki üyelikten, oydan kimse korkmasın. Sadece ve sadece hırsızlar, arsızlar, namussuzlar korksun. Onlardan hesap soracağız, milletle hiçbir derdimiz yoktur. Şimdi bu meydandan geçmişte başka partilere oy veren ama canına tak diyen, bıçağı kemikte hisseden, artık bıkan, bu iktidarı değiştirmeye karar verenlere güçlü bir hoş geldin alkışı yapalım hep birlikte. İşte bu umudun sesidir, işte bu değişimin sesidir. İşte bu Erdoğan’ın gidişinin, Ekrem Başkan’ın gelişinin sesidir.”

“CUMHURİYET SAVCILARI, ADINIZI HAK EDİN”?

“Şimdi jimmy jib operatörü bak burada çok haysiyetli bir adam var. Bir saattir sabırla duruyor. Elinde de büyük bir haysiyetsizin ismi yazıyor. Yaklaş, bak ne yazıyor? ‘Yeliz.’ Biliyorsunuz Ahmet Hamdi Çamlı, Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakını. İstanbul Büyükşehir seçim kampanyasında arabasını kullanan şoförü. Hani Tayyip Bey bir Mercedes’in içinden çıkmış, böyle selamlıyor ya. O fotoğrafta arabayı kullanan adam. Tayyip Bey bunu milletvekili yaptı. Hatta bugün sevgili Müsavat Başkan şöyle güzel bir şey söylemiş. Hani Roma İmparatoru Caligula, bir tane atı vardı. Onu çok seviyordu. Ona altın semerler vuruyordu. Gümüş kaplarda onu yemliyordu. Roma İmparatorunun bir gün kafası bozulmuş, atı için demiş ki ‘Ben bunu Meclis’e sokacağım, Meclis’te oturtacağım.’ Bu, güç yozlaşmasının en üst noktası olarak kabul edilir dünya tarihinde. Ama Müsavat Bey demiş ki ‘Bunun durumu bundan beter. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu beygire maaş ödemesin artık, yeter’ demiş. Şimdi o haysiyetsiz ‘1923, kanlı bir darbedir’ diyor. Ben meydanda kimseyi yuhalatmıyordum. Ama bir istisnası vardı, ona izin veriyordum. O belasını buldu ya. Şimdi de kimseyi yuhalatmam ama bu madem içinizden geldi, yuhalayın bu namussuzu. Hak etti namussuz. Dün talimat verdik. 81 il başkanımız, tüm milletvekillerimiz bu Yeliz hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunuyorlar. Bakalım unvanındaki Cumhuriyet’i hak eden ilk savcı kim olacak? Bütün Türkiye görecek. Atatürk’ün talimatıdır. Der ki ‘Cumhuriyet Savcıları Cumhuriyet’in incileridir.’ ‘Bu ülkenin yoksulunun, fakirinin, kimsesizinin hakkını arayacak olan Cumhuriyet Savcılarıdır’ der. Bu Cumhuriyet’i biz Cumhuriyet’in savcılarına emanet ettik’ der. Şimdi bu Yeliz kod adlı meczup Cumhuriyet’e ‘kandı darbe’ demiş. Adında Cumhuriyet taşıyan Cumhuriyet Savcıları adınızı hak edin, Atatürk’ün size verdiği değeri hak edin, bu milletin size verdiği maaşı hak edin. Göreyim sizi.”

“YÜZDE 99’U ATATÜRK SEVGİSİYLE DOLU BU MİLLETE…”

“Değerli Sancaktepeliler Yeliz’in hikayesini bilenler bir el kaldırsın. Baya iyi ama bilmeyen de var. Şimdi bu Ahmet Hamdi Çamlı denen adama neden Yeliz deniyor onu bir söyleyelim. Meclis’te rejime kasteden Anayasa değişikliği görülüyor. Bir tane hesap var, adı; Yeliz. Oraya bir kadın resmi koymuş. Meclis’in içinden fotoğraflar, görüntüler. CHP’ye ve muhalefet partilerine küfür, kıyamet. Kim diye ararken bu kabiliyetsiz, cibilliyetsiz ekranın yanlış yerine bir dokundu. Kamera bir döndü, iğrenç bıyıklarıyla Ahmet Hamdi Çamlı. Adını gizleyen, Yeliz diye kod adı kullanan haysiyetsiz. Buradan bu Ahmet Hamdi Çamlı’ya haddini bildirmeyen, onu partiden ihraç etmeyen, disipline sevk etmeyen Tayyip Erdoğan’a ve adını bile anmadan ‘Cumhuriyet gözbebeğimiz’ diyen Ömer Çelik’e sesleniyorum: Siz -mış gibi yaparak, bu adamın bu terbiyesizliğine susarak, yüzde 99’u Atatürk sevgisiyle dolu bu millete ‘Gerçek yüzümüz odur, görüşümüz odur, hepimiz Yeliz’iz, hepimiz öyleyiz. Aslında biz Cumhuriyet’in, Atatürk’ün sevdalısı değil; onun gibi birisinin dostlarıyız’ diyorsunuz. Yazıklar olsun hepinize.”

“ÇIK KARŞIMA, MİLLET VERSİN KARARI”

“Bir yandan da memlekette ülkemizin her tarafı yangın yeri, ‘İç cepheyi güçlendirelim. Aman hep birlikte olalım. Türkiye’yi bir arada tutalım’ diye haklı, ama bir yandan da şaşırtan davetler duyuyoruz. Elbette birlikte olalım, elbette güçlü olalım ama 19 Mart’tan beri bu yaşadıklarımızı görüyor musunuz? Bir ülke düşünün 15,5 milyon kişinin aday gösterdiği Cumhurbaşkanı Adayını seçildiği gün Silivri’ye koyacaksınız. Yetmeyecek evladıyla, babasıyla uğraşacaksınız. Bütün arkadaşlarını, bütün çevresini toplayacaksınız. Pırıl pırıl belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini, bürokratları sırf İstanbul Büyükşehir’in ve o ilçelerin kolunu kanadını kırmak için iftiralarla hapse atacaksınız. Yetmeyecek, özel kalem müdürlerine gideceksiniz. Yetmeyecek, bu sabah 10 suçsuz günahsız makam şoförünü alacaksınız, onları da zulme tabi tutacaksınız. Ondan sonra da dönüp, ‘Hadi hepimiz aynı gemideyiz birlikte olalım. Türkiye’yi güçlü tutalım’ diyeceksiniz. Biz Türkiye’nin güçlü olması için elbette terörsüz Türkiye’ye de destek veriyoruz. Ancak 3T’nin ısrarla altını çiziyoruz. Terörsüz Türkiye, tamam. Ama yetmez. Terörsüz ve demokratik bir Türkiye istiyoruz. Tutuksuz yargılanma istiyoruz. TRT’den canlı yayın istiyoruz. Biz bunu aylardır söyledik. Aylardır. Nihayet dün Sayın Bahçeli yargılamanın uzadığını, iddianamenin tavsadığını ve canlı yayını kendilerinin de kabul ettiğini söyledi. Bugün de Erdoğan ‘İyi söylemiş’ demiş. O zaman hodri meydan. Biz kanun teklifimizi 9 Mayıs’ta vermiştik. Öyle ‘TRT’den verelim’ demekle olmaz. TRT’nin duruşmayı bir kanaldan baştan sona, eksiksiz, savcıyı ne kadar veriyorsa savunmayı da tam vererek, savunmaları arkadaşlarımızın ağzından canlı yayınlayarak ve canlı yayın yapmak isteyen tüm televizyonlara frekans tahsis ederek bu duruşmaların tam, eksiksiz ve şeffaf olarak yayınlanmasını istiyoruz. Çünkü ben belediye başkanlarıma, arkadaşlarıma güveniyorum. Erdoğan sen savcına güveniyorsan, çık karşıma, millet versin kararı.”

“ERDOĞAN SENİ YÜZDE 29 OYLA ORADA OTURTMAM”

“Emre Başkan, ben bilseydim bu çarşamba akşamı gelirdim bu mitingi yapardım, haftaya çarşamba da gelir bu tarafa da miting yapardım. Biz elbette Sancaktepe’nin enerjisini biliyoruz. Dinamizmini biliyoruz. Buradaki çok inançlı, çok kararlı, her yaştan ama yüreği kıpır kıpır gençleri biliyoruz. Biz bu mücadelede Sancaktepe’yi duyuyoruz, Sancaktepe’ye inanılmaz bir saygı duyuyoruz. İyi ki varsınız. Bugün ben cezaevindeyken dışarıda Erdoğan konuşmuş. Demiş ki ‘Yüzde 52 oyla geldim, üç yıl daha gitmem.’ Aslında birinci turu geçemedi, ikinci turda geçerli oyların yüzde 52’sini aldı, seçildi. Ama ‘Üç yıl daha gitmem’ diyor. Millet ‘Git’ diyor, bu ‘Koltuğa yapıştım, gitmem’ diyor. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Sen yüzde 52 değilsin, sen yüzde 29’sun. Seni yüzde 29’la orada oturtmam. Seni yüzde 29’la orada oturtmam. 29’la orada oturamazsın. Yüzde 29 oyla orada oturamaz. Ey Erdoğan bak, Sancaktepe, ‘Üç kere kazandım’ dediğin Sancaktepe, ‘Kalem’ dediğin Sancaktepe inim inim inliyor. ‘Tayyip istifa’ diye. Senin elinde, senin arkanda artık Sancaktepe yok. İstanbul yok. Anadolu yok. Senin arkanda artık kimse yok. Ama bu millet istiklalinin peşinde, istikbalinin peşinde, Cumhuriyeti kuran, Cumhuriyet Halk Partisi ile birlikte. Senin arkanda üç savcı, üç hakim, üç gizli tanık, bolca da iftiracı var. Onlara güvenip orada oturamazsın. Yüzde 29 oyla orada oturamazsın. Bak buradan ilan ediyorum. 2 Kasım Pazar günü o sandığı getir, adayımızı bırak. Ama korkuyorsun, resimlerini indirtiyorsun, afişlerini indirtiyorsun, seslerini metrodan kesiyorsun. Ama sana iddia ediyorum. Ekrem Başkan içeride olsa da dışarıda olsa da, onu içeride tutsan bile, getir sandığı 2 Kasım’da, Ekrem Başkan’ın vesikalık fotoğrafına yenileceksin. Ekrem Başkan’ın vesikalık fotoğrafına yenileceksin.”

“BU ÜLKEYİ UÇURUMDAN AŞAĞI YUVARLAMAYA HAKKIN YOK”

“Madem ki patron millet, madem ki her şeyin başı sonu milletten alınacak oydur. Madem ki demokrasi budur. Bizden, milletten, seçmenden, sandıktan kaçamazsın. Sen bir şey söyledin, biz bir şey söyledik. Sen gaza bastın, biz gaza bastık. Sen durmadın, biz durmadık. Artık bu ülkeyi uçurumdan aşağıya yuvarlamaya hakkın yok. Dur. Felaketi durdur. Kararı millet versin. Hodri meydan. Bu vakitten sonra yeni tutuklamalar, yeni operasyonlar, uzayan yargılamalar; milleti daha fakir yapmaktan, Türkiye’yi dünyadan koparmaktan, bu ülkeyi bir felakete sürüklemekten başka bir işe asla yaramaz. Bunun için 2 Kasım için açıkça çağrıda bulunuyoruz. Ve bak Erdoğan ne diyor sana bu meydan? Ey Erdoğan, sandığı getir, adayımı bırak. Sandığı önümde, adayımı yanımda istiyorum. Hepinizi çok seviyorum, iyi ki varsınız. Hepinizi çok seviyoruz, iyi ki varsınız. Hiç az değiliz, hiç moralsiz değiliz, asla kaybeden biz değiliz. O her akşam uykusundan bu meydanların sesiyle uyanırken, o her akşam uykuya yatarken, bir yandan bu meydan onun uykularını kaçırırken Ekrem Başkan ve arkadaşlarımız hücrede içleri rahat, yerin yedi kat üstünde. O sarayda ama korkudan yerin yedi kat dibinde. Biz haklıyız, biz güçlüyüz, biz kazanacağız. Bir işi kazanmak için ahlaki üstünlük lazım. O da bu meydanda. Psikolojik üstünlük lazım. O bu meydanda. Çoğunluk enerjisi lazım. O bu meydanda. Bizde, hepimizde. 2 Kasım’da yapılacak bir seçim için kolları sıvamaya, iktidara yürümeye, seçimden kaçarlarsa kampanyayı sürdürmeye, gerekirse ülke tarihinin en uzun, en kararlı, en inatçı seçim kampanyasını yürütmeye var mısınız? Var mısınız? Var mısınız? Var mısınız? O zaman hep beraber yürüyelim arkadaşlar.”



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/Ozel-den-Erdogan-a-ayakkabi-kutusu-cikisi/174648