GERÇEKİZMİR - İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelen operasyon kapsamında tutuklanan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, sosyal medya hesabından kızı Vera’ya yönelik duygusal bir mektup yayınladı. Aslanoğlu mektubunda şu ifadeleri kullandı: Güzel Veram; Yıllarca Nazımın Vera’ya mektuplarını okuduktan sonra kaderin bana Vera’ya mektup yazdıracağı hiç aklıma gelmezdi. Henüz 16 aylıksın, bırak mektup okumayı henüz konuşamıyorsun. Ama bir şeylerin olağan gitmediğini çok rahat anlıyorsun. Üzgünüm seni yalnız bıraktığım için. Daha doğrusu bizi yalnız bırakan bu kahpe düzen için. Babanı yüksek güvenlikli bir cezaevinde tecritte tek başına tutsak tutuyorlar, seni de babasız. En erken 19 Eylül’de çıkabileceğim cezaevinden, ilk duruşmada. Sen o zaman 18 aylık bir bebek olacaksın ve bu 18 ayın 3 ayını cezaevinde geçirmiş, senin büyümeni görememiş olacağım. "Baban mı var, derdin mi var kızım". Bütün çocuklar gülsün isteyen baban, toplum için mücadele etmekten hiç geri durmadı. Ve 2025’in Türkiye’sinde AKP İktidarı mücadele eden herkesi cezaevine atmaya çalışıyor. 19 Mart'ta Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İMAMOĞLU’nu Silivri Cezaevine attılar. Sonra birçok belediye başkanımız hapse atıldı. 1 Temmuz 2025’te babanı, önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç SOYER ve 150 kişiyi gözaltına alıp, İzmir’de 59 kişiyi tutukladılar. Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan KARALAR’ı, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin BÖCEK’i, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman TUTDERE’yi, sonra Şile Belediye Başkanını hapse attılar. Yıllar sonra bu mektubu okuduğunda vay be memleket neler çekmiş diyeceksin. İnşallah o gün geldiğinde verdiğimiz bu mücadele sonucunda, siz yeni nesil de demokratik, özgürlükçü bir ülkede büyüme imkanına kavuşacaksınız. Biz o aydınlık günlerin bedelini ödüyoruz güzel kızım. Pazartesi günü açık aile görüşü vardı, ısrarla kucağıma gelmek, görüş odasından çıkmak istemedin. Çok ağladın babanın yanında kalabilmek için. Ne olduğunu anlamadın ama bir şeylerin doğru gitmediğini çok iyi anlıyorsun. Babaya sarılamamanın bir sebebi olmalı. Haftada 1 geldiğinde demir parmaklıkla bölünmüş, camın arkasında telefon ile konuşmanın garip olduğunun farkındasın. Karşında duran baban neden demir parmaklıklı camekanın karşı tarafında ve telefon olmadan sesi neden gelmiyor diye bakınıyorsun. Sen hep böyle baktığında benim yüreğim daralıyor, sıkışıyor, sıkışıyor. Devrimcinin en aciz kaldığı an bu sanırım; bebeğinin gözünde ki mahsunluk. Evet bu bedeli ödemesek iyiydi, fakat bedel ödenmeden bu ülkeye hiçbir güzellik gelmiyor maalesef evlat. Biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. O sarı saçların altında anandan aldığın güzel gamzelerinle hayatın boyunca gülebilmen için bu ülkenin de bu karanlık günleri bitirmesi gerekiyor. Bunun içinde bizlerin biraz daha öne çıkıp, topluma yaşamanın yiğit işi olduğunu haykırması gerekti. Oysa planlarımız vardı. Bu yaz birlikte denize girecektik bolca. Senin kadar denizi seven bir bebek hiç görmedim. O serin suya girdiğin an bile gülüyorsun. Hem de ne güzel gülüyorsun. Sen gülünce benim dünyam aydınlanıyor. Şimdi yokluğumu abin ve ablan hissettirmemeye çalışıyor. Şanslıyız. Ayın sonunda biri Belçika’ya diğeri Fransa’ya üniversite eğitimleri için gitmek zorunda kalacak. Ama o tarihe kadar senin yanında olmaları biraz olsun içimi rahatlatıyor. Annen zavallım. Benim hayatımın anlamı. Tek kaldığı yetmediği gibi bütün gün cezaevi kapısında perişan oluyor. Cezaevlerinde en çok aileler perişan oluyor. Avukat olduğu için annen, her gün hapishaneye geliyor bana destek olmak, görüşmek için. Gördüğün gibi kızım Allah sevdiği kulunun ilk önce eşeğini kaybettirip sonra buldururmuş. Hapse atıldığımıza üzüleceğimize, eşimin avukat olduğu için her isteğinde avukat görüşü yapabilmesine seviniyoruz. Güzel kızım bu günler geçecek. Her karanlık geçer, bir gün. Enseyi karartmamalıyız. Umudumuzu koruyacağız. Umudu büyüteceğiz. Söz sen bu mektubu okuduğunda bu ülkeyi her şeyin çok güzel olduğu bir ülke yapmış olacağız. Söz senin üniversite okuyacağın zaman hiçbir genç başka bir ülkede yaşamak istemeyecek, kendi ülkesine küsmeyecek. Söz sen genç bir kadın olduğunda kadın cinayetleri ile, kadına şiddet ile anılır bir ülke olmayacağız. Söz sen üniversiteyi bitirdiğinde bu ülkede kimse siyasi bir nedenle üniversite diplomasını iptal etmeyi aklından geçirmeyeceği gibi bu ülkede kimse devlet sistemine girerek okula gitmeyen yüzlerce kişiye üniversite diploması vermeyi aklından geçiremeyecek. Söz sen ilkokula başlayıp hatıra ormanlarına ağaç dikmeye başladığında hiçbir orman işçimiz koruyucu kıyafeti olmadığı için ölmeyecek. Söz sen okumayı söktüğünde, savcılar dayanaksız iddianameler yazmayacak, mahkemeler delil olmadan keyfi şekilde kimseyi tutuklu yargılamayacak. Bu ülkeye hakkı, hukuku, adaleti getireceğiz. Ankara’dan İstanbul’a yürüyerek, Adalet diye herkese çağrıda bulunarak, Silivri’de, Buca zindanlarında hapis yatarak, meydanlarda, sokaklarda adalet diye haykırarak bu ülkeye adaleti getireceğiz. Elbet bu zindandan çıkacağız. Ben, sen, ablan, abin, annen el ele yürüyeceğiz sahilde. Konak Meydanı'nda seninle güvercinleri kovalayacağız. Kordonda birlikte gün batımını seyredeceğiz. Deniz bizi bekler güzel kızım. Güzel günler göreceğiz güzel kızım, Güneşli güzel günler, Motorları maviliklere süreceğiz. Şenol ASLANOĞLU 08.08.2025 BUCA KIRKLAR 2 NO’LU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVİ