Kestelli'den 'su krizi' açıklaması: Kolları sıvamalıyız!

1 Ekim 2025 Çarşamba   10:19

İTB eylül ayı olağan meclis toplantısı İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer idaresinde İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu'nda gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, "Gazze'nin sessiz çığlığına bizler de elçi olmalıyız. Gazze sadece bir coğrafya değil insanlığımızın vicdan aynasıdır, o aynada gördüğümüz ise kendi sessizliğimizdir ve Gazze için ses olmak insanlığımız için borçtur. Gazze'de ölen her çocukla insanlığımız biraz daha ölüyor, bu hayatta hiçbir şey bir çocuğun çalınmış kahkahasından daha güçlü olmamalı. Bir an önce 21'inci yüzyılın bu utanç veren katliamına son verilmeli" ifadelerini kullandı. Önümüzdeki üç yılın yol haritası olan ve 8 Eylül'de açıklanan Orta Vadeli Program'ın (OVP) tarım alanında pek çok başlık içerdiğini söyleyen Kestelli, "Programda yer alan tarım sektörüyle ilgili hedeflerden birkaçına değinmem gerekirse, bu dönemde tarım sektöründe, sanayi sektörüyle etkileşim içerisinde, verimlilik artışlarıyla büyümenin sürdürülebilirliği desteklenecek. Bitkisel ürünlerin arz talep dengesi, tarım arazilerinin kabiliyet sınıflarına uygun kullanımı ve stratejik ürünlerde yeterlilik seviyesi dikkate alınarak üretim planlaması yapılacak. Jeotermal kaynakların yanı sıra rüzgar, güneş ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının da kullanılacağı Organize Tarım Bölgeleri'nin sayısı artırılacak. Kırsal alanların sosyo-ekonomik gelişimine katkı sağlayacak; başta gençlere ve kadınlara yönelik uygulanan programların destekleme miktarları artırılacak, tarım ve hayvancılık özendirilecek. Dijitalleşme, yapay zeka ve veriye dayalı iş modelleriyle akıllı tarım uygulamaları yaygınlaştırılacak. Önemli olan bu maddelerin, bir bütün olarak ve tüm yurdu kapsayacak şekilde hayata geçirilebilmesi. Çünkü ülkemizde yapısal reform ihtiyacı duyan en önemli alanların başında tarım geliyor" dedi.

'LÜKS DEĞİL GÜVENLİK MESELESİ'

Günümüzün en önemli sorunlarının başında azalan su kaynaklarının yer aldığını söyleyen Kestelli, "Bu konu hem bizim için hem de dünya için son derece kritik bir hal almış durumda. Küresel iklim değişikliği su döngüsünü hızlandırıp düzensizleştiriyor. Yağışların mekansal ve zamansal dağılımı bozuluyor, buharlaşma artıyor, kuraklık ve taşkınların sıklığı ile şiddeti aynı anda yükseliyor. İklim değişikliğinin neden olduğu bu etkiler, yeryüzündeki toplam suyun sadece yüzde 2,5'ini oluşturan, erişilebilir miktarı ise yüzde 1,2'den az olan tatlı su kaynaklarının üzerindeki risklerin artmasına neden oluyor. Yüzey sularında azalma, yer altı sularında tükenme ve su kalitesinde bozulma aynı anda görülüyor. Tatlı su kaynaklarıyla ilgili bu gelişmeleri ülkemizde ve şehrimizde de belirgin bir şekilde hissediyoruz. Nitekim İzmir'in içme suyu ihtiyacını karşılayan 6 barajda su seviyeleri tarihi dip noktalarda. En büyük yüzey su kaynağı olan Tahtalı Barajı'nda doluluk oranı 29 Eylül itibariyle yüzde 3,61. Bu nedenle şehrimizde günlük yaşamsal faaliyetler için ihtiyaç duyulan suyun çok büyük bölümü yer altı kuyularından temin ediliyor. Ülkemizde yıllık su tüketiminin yüzde 77'si tarımda, yüzde 12'si günlük tüketimde, yüzde 11'i ise sanayide kullanılıyor. Su kaynaklarının azalması tarımı da sert bir şekilde etkiliyor. Tarım ürünlerinin verim ve kalitesinde azalmalar olurken, suya ulaşımdaki enerji maliyetleri artıyor. Üreticilerimiz geçmişte 30-40 metrelerden yeraltı suyu temin edebilirken, şimdi 200-250 metrelerden su çekmek zorunda kalıyor. Sonuç olarak su kaynaklarının azalmasına rağmen talebin her geçen gün artması, verimlilik, talep yönetimi ve havza-ölçekli planlamayı bir lüks değil, güvenlik meselesi haline getiriyor" açıklamalarında bulundu.

'KOLLARI SIVAMALIYIZ'

Su kullanımının talebini düşürmek amacıyla günlük tüketim, tarım ve sanayide su ayak izini düşürecek önlemlerin hayata geçirilmesinin zorunlu olduğunu vurgulayan Kestelli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Günümüzde, yağışın sınırlı olduğu bölgelerde tuzdan arındırma, yağışlara gerek olmadan tatlı su arzının artırılmasının en pratik yollarından biri. Deniz suyunu tatlı suya dönüştürme süreci enerji yoğun bir süreç olduğundan bazı dezavantajlar söz konusu. Dolayısıyla bu tesislerin enerji ihtiyacını karşılamak için güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının eş zamanlı olarak devreye alınması en önemli önceliklerden birini oluşturuyor. Su kıtlığı çeken Arap Yarımadası'nda tuzdan arındırma yöntemi yoğun olarak kullanılıyor. Suudi Arabistan, 37 milyonu aşan nüfusu ile milyonlarca Umre ve Hac ziyaretçisinin ihtiyaç duyduğu suyun yüzde 75'ini bu yolla sağlıyor. Petrol zengini ülke, tuzdan arındırma işleminin getirdiği yüksek oranda karbon emisyonunu bertaraf etmek için yeşil enerji kaynaklarına çok ciddi yatırım yapıyor. Bizim de çeşmelerden su yerine 'tıs' sesi gelmeden çok önce tuzdan arındırma işlemi için altyapı yatırımlarını tamamlamamız, bu yöntemin gerektirdiği enerjiyi sağlamak için de yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımı için çalışmamız gerekiyordu ama yapmadık; yapamadık. Yine de hiçbir şey için geç değil. İfade ettiğim yöntemler kamuoyunda bilinen tartışılan çözüm yolları arasında yer alıyor, ancak zaman geçtikçe sorun da büyüyor bu nedenle geldiğimiz olumsuz noktayı milat alıp hemen bugünden kolları sıvamalıyız. Hem kent sakinlerinin huzur ve refahı hem de sanayi ve tarımın devamlılığı için buna mecburuz." Öte yandan 30 Ekim 2020 depremi sonrası güçlendirme ihtiyacı doğan tarihi Borsa Sarayı için hazırlanan restorasyon projesinin, ekonomik koşullar ve artan maliyetler nedeniyle öz kaynaklarla yapılamadığını belirten Kestelli, Bakanlık ve yerel yönetimlerle yürütülen kaynak arayışları sonuçsuz kalınca, Konak Mersinli'de Borsa'ya ait arsanın satışı için karar alındığını söyledi. Kestelli, satıştan elde edilecek gelirle yapılacak ihale sonrası restorasyona başlanarak, Borsa Sarayı'nın geçmişin izlerini koruyarak yeniden İzmir'in ekonomik ve kültürel hayatına kazandırılmasının hedeflendiğini belirtti.

'DİRENÇLİ HAYVAN GEN KAYNAKLARI OLUŞTURMALIYIZ'

İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer de tarım sektörünün ülkemizde 85 milyon nüfusun gıda ihtiyacını karşılayan, milli gelirin 6'sını ve ihracatın yüzde 13'ünü, istihdamın yüzde 16'sını oluşturan önemli bir sektör olmasına rağmen potansiyel gücüne henüz kavuşamadığını söyleyerek, "Her türlü zorluğa rağmen üretmeye devam ediyoruz. Çünkü tarım bir milli güvenlik meselesidir. Bu nedenle tarım sektörünün sürdürülebilirliğini, verimliliğini ve çiftçinin refahını artıracak politikalar, ülkemizin geleceği için hayati öneme sahip" dedi. İklim değişikliğinin bitkisel üretim kadar hayvansal üretimi de etkilediğini dile getiren Tuncer, "Hayvansal üretim de en az bitkisel üretim kadar bu olumsuz gelişmelerden nasibini alıyor. Örneğin yüksek sıcaklıklar virüslerin, patojen ve parazitlerin gelişimini destekliyor. Bu da hayvan hastalıklarının yayılımını hızlandırıyor. Bu risklerin olumsuz etkilerini azaltmak için bir an evvel adaptasyon yeteneği yüksek çevresel stres faktörlerine daha dirençli hayvan gen kaynakları oluşturmalıyız" diye konuştu. (DHA)



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/Kestelli-den-su-krizi-aciklamasi-Kollari-sivamaliyiz/179589