Asena TUNCA/GERÇEKİZMİR - İzmir, 30 Ekim 2020’de Seferihisar açıklarında meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremle sarsıldı, 117 kişi hayatını kaybetti. Ege Denizi'nde saat 14.51'de 16,54 kilometre derinlikte kırılan fayın neden olduğu 6,6 büyüklüğündeki deprem, yaklaşık 15 saniye sürdü. İzmir, depremde kaybettiklerini unutmadı. Yaşamını yitiren yurttaşlar Bayraklı Deprem Anıtı’nda düzenlenen anma töreni ile anıldı. Törene İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, çok sayıda mesaj verdi. Tugay'ın konuşmasından satır başları şöyle: Biraz önce dua ettik. Ölen insanlarımızın, kaybettiğimiz canları ruhları şad olsun diye. Bir daha benzer felaketler yaşamamak için de dua ettik ama biliyorsunuz bu işler duayla olmuyor. Yani yeniden bu tür  problemleri yaşamamak için yapmamız gereken şeyler olduğunu hepimiz biliyoruz. Buraya her geldiğimizde de bunları konuşuyoruz. Aslında en kuvvetli hissettiğimiz an ve en kuvvetli hissettiğimiz yer tam olarak burası ve bugün. Çünkü canlı olarak o olayın üzüntüsünü yaşayan, acısını yaşayan, o günden bugüne beş yıldır acısı dinmeden, bunu hisseden pek çok insanla birlikte yaşıyoruz. Bugün de onlarla yüz yüze bakıyoruz. BAZI ŞEYLERİN SİYASETİ OLMAZ Bir kere şunu söyleyeyim. Bütün ulus olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm vatandaşları olarak kendimize de muhatap aldığımız herkese de şunu söyleyeyim. Bazı şeylerin siyaseti olmaz. Sakın yanlış anlaşılmasın. Biraz önce Çağatay başkan konuşmasında herkesi kapsayan bir şeyler söyledi ve ben şöyle de düşünüyorum yani bir şey. Eleştireceksek bu eleştirinin karşısına kendimizi de koyalım. Hiç kimse kendisini eleştiriden muaf tutmasın. Ama gerçekten kim nerede hata yaptıysa o da onu kabul etsin. Ve gereğini yerine getirsin. Kimse burada samimiyetsiz olmasın. Çünkü insanların canından bahsediyoruz. Telafi edilemeyecek kayıplardan bahsediyoruz. Ve biz. Burada 30 Ekim depremini yaşadıktan sonra altı Şubat depremi oldu bu ülkede. Demin orada otururken onu konuş, onu düşündüm. Burada kaybettiğimiz canların hangi partiyi desteklediğini sorduk mu? 6 Şubat'ta deprem bölgesinde belediyeler hangi partidendi diye mi soruyorlar? Deprem kimi siyasetine göre ayırıyor? Kimi inancına göre ayırıyor, kimi etnik kökenine göre ayırıyor. Herkes insan. Herkes aynı acıyı hissediyor. ÇÖPÜN DE SİYASETİNİ YAPMAYA ÇALIŞANLAR VAR Konu o değil ama aklıma çok geldiği için söyleyeyim. Çöpün siyasetini yapmaya çalışanlar var. Ayıptır ya. Çöpün de siyaseti olmaz. Herkesi ilgilendiren şeyler bunlar. Depremin siyaseti olmaz. Ama eleştiriliyorsanız, bu eleştiri bana mı yapılıyor diye mi kendinize soracaksınız önce. Hangi zeminde, hangi sağlamlıkta evin yapılması gerektiğiyle ilgili bir mevzuat eksikliği varsa onu düzeltmek için muhatap kimse bu eleştiriyi o alacak üzerine. KAYNAK LAZIM KAYNAK Deprem oldu. Ya da olmadan önce kentsel dönüşüme ihtiyacı var. Kentsel dönüşüm ihtiyacı var. O kentsel dönüşüm için ne gerektiğini hepimiz biliyoruz. Kaynak lazım, kaynak. Demin arkadaşlarımız sunum yaparken söylediler. Depremden sonra geçen dönemki büyükşehir belediyesi başlattı. Bizim dönemimizde bitti. Bayraklı'da, Bornova'da yüz bine yakın ev tarandı. Yüz bine yakın bina tarandı. Bu binaların dayanıklılığı inşaat mühendisleri odamızın ve üniversitelerimizin iş birliğiyle incelendi. Sonuçta 4100 konutta risk olabilir dediler. Biz de ilgili belediyelerimize bu yazıları yazdık. Bina sahiplerine bu durumu bildirdik ve o günden bugüne işlerin ilerlemesini bekliyoruz. Ya o binalar gerçekten riskliyse. ve Allah korusun yarın öbür gün hepimizin korktuğu deprem olursa ve o binalara bir şeyler olursa bunun vebalini kim taşıyacak? Belediyelerimiz yazılarını yazdı. Bina sahiplerini uyardı. Ama şunu halletmemiz gerektiği açık. Insanlar binaları riskli çıkarsa o binayı boşaltmak durumundalar. Kendilerine ev bulmak zorundadır. ve üstelik o riskli yapıların yenilenmesi için de bir yöntem bulunması lazım. Bir çare bulunması lazım. Buralarda belediye olarak biz üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu söylüyoruz, söyledik. DEPREM OLDU AFET BÖLGESİ İLAN ETMEDİLER! Ama şehir Plancıları Odası bugün işte bir açıklama yapmış. Haklıdırlar. Eleştirmiyorum. Böyle kentsel dönüşüm olmaz diyorlar. Imar artışı yoluyla kentsel dönüşüm olmaz diyorlar.  Yani onun ne altyapısı kaldırıyor, ne trafiği kaldırıyor, ne sosyal donatı alanları kaldırıyor. Insanın da nefes alamadığı yerleşimler çıkıyor. Biz bunu yapmak istemiyoruz ki. Ama deprem oldu burada. Burayı afet bölgesi ilan etmediler ya. Ve demin Haydar Başkan söyledi. Beş yıldır halen sorunları çözülmemiş insanlar var yani. Kim verecek bunu cevaplayacak? BU DEVLETİN KAYNAK VERECEK GÜCÜ YOK MU? Ve herhangi bir dayanıksız yapının dönüşümü için imar artışı vermek, emsal artışı vermek midir çözüm? Bu devletin hiç gücü yok mu insanlara kaynak verecek? Insanlara yardımcı olacak. Hiç mi gücü yok yani? Her şeye gücü var, buna mı gücü yok? Allah aşkına biri bana söylesin, bunun muhatabı kim? Eğer diyorsanız ki ya belediye bu kaynağı yaratsın, tamam mı? Ama nasıl. Olmayan arsamız, olmayan fonumuz kaynağımız. Üstelik acı olan ne biliyor musunuz? DÜNYA BANKASI KREDİSİNİ KULLANDIRIN DİYE YALVARDIM 330 milyon euro Dünya Bankası para ayırdı. Siz kullanamadınız diye bir eleştiri yaptı geçende birisi. Kim olduğunu söylemeyeceğim. Ayıptır ya. Allah'tan korkun yani ayıptır. Belediyelere bunu kullandırın diye nasıl yalvardım. İnsanların kentsel dönüşüm ihtiyacı var. 4 bin 100 tane binanın değişmesi lazımdı. Yazılarımızı da yazdık. Tık yok. Cevap yok. Ondan sonra kalkıp bir açıklama yapıyorlar. Bundan faydalanmadınız. HER KREDİMİZİN ÖNÜNE KOYUYORSUNUZ ENGELİ! 330 milyon euro Dünya Bankası böyle geri ödemesi çok şey hesaplı, uygun vermek istiyor. Engel oluyorlar. Niye biliyor musunuz? Belediyeler bu parayı kullanmasın. İnsanların sorunlarını çözmesin. Buradan şey yapmasın. Halkın desteğini kazanmasın diye. Ya böyle ülke mi yönetilir ya? Kusura bakmasın bak konuşmamın başındakini söylüyorum. Yani bu siyaset değil. Kimse muhatabı ona söylüyorum. Bensem. Kendime söylüyorum. Orada Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı var. Muhatap oysa ona söylüyorum. Milletvekilimiz, belediye başkanlarımız var. Onları söylüyorum. Hepiniz vicdanınıza sorun. Bunun muhatabı kim? Niye Dünya Bankası'nın kredisini insanlara burada kullandırtmıyorsun. Niye belediyelere bu konuda kapı açmıyorsunuz? Her kredimizin önüne koyuyorsunuz engeli. Adım atmaya her çalıştığımız zaman çevriyi takıyorsunuz. Ondan sonra çöpünde kentsel dönüşümde, depreminde siyasetini yapıyorsunuz. Öyle ülke yönetilir mi ya? O zaman ne olacak? Nasıl kurtulacak bu insanlar? Bunu yapmayacağız. Bunu yapmayacağız. Millet olarak bunu yapmayacağız. Hiç kimse yapmasın. Konu insanların sağlığıysa, canıysa olmaz. Olmaz. Burada kentsel dönüşüm için kaynak sağlayacaksınız, mecbursunuz. O kanunu yapma hakkı elinizde. Dünya kadar vergi toplanıyor. Onları kullanmanın nasıl olacağıyla ilgili yetki elinizde. Bak biz burada hazırız. Hazırız. Bugün de şu anda Karşıyaka'da on binlerce binanın dayanaklılığına bakıyoruz. taramasını yapıyoruz. Oradan da kim bilir kaç tane bina çıkacak. KAPALI KAPILAR ARDINDAN KONUŞTUĞUM BU (!) Bunları dönüştürelim. Nasıl? Hangi parayla? Nerede rezerv konutlar? Kaç defa söyledik. Kaç defa söyledim? Yok kapılar arkasında bizimle konuşuyorsunuz dedikleri konu bu. Bunu konuştum yani. Ya insanların rezerv komuta ihtiyacı var. Konut yapalım. Kentsel dönüşüm ihtiyacı olan insanları oraya alalım. Orada ücretsiz barındır. Binalarını yapalım. Onları sonra geri taşıyalım dedim yani. Kapı arkasında konuştuğum bu kardeşim. Kimseyle başka bir şey konuşmuyoruz. Biz kimseye bize rant sağlayın bilmem para verin şu bu demiyoruz yani. Kendi kişisel hiçbir şeyimizi istemiyoruz. Bu şeh. Hizmet edelim diye istiyoruz. Bu güzelim ülkenin deprem riski var. Üzerinde bulunduğumuz toprak deprem riski olan bir toprak. Sındırgı'da yakın zamanda yaşadığımız depremlerde burada. Biliyorsunuz hepimizin ödü koptu yine yani. Ve böyle zamanlarda böyle zamanlarda her türlü hesabı bir tarafa bırakacağız ve vicdanımızla konuşacağız. Daha kaç tane insanın hayattan koparılmasını göze alabiliriz? Bununla yüzleşmemiz lazım. Ben o kadar üzgünüm ki anlatamam. Kaybettiğimiz insanların geride bıraktığı ailelerinin üzüntülerinin yakından gözlemledim. İnsanın bazen gerçekten elinden bir şey gelmiyor. ROL YAPMAYIN Bu konuşmanın içeriğinde siyaset yok, insan var. Herkesin sorumluluğunu bilmesine dair bir çağrı var. gerçek olmayan beyanlarla insanları kandırmayın. Rol yapmayın, kimseyi aldatmaya çalışmayın. Sadece ve sadece herkes için yapmanız gereken neyse onu yaparım. Yemin ediyorum önümüzdeki görev döneminde herhangi bir şey yapabileceğim halde yapmıyorsam orada bana istediğinizi söyleyin. Belki böyle zamanlar, böyle konuşmalar biraz bazılarının vicdanına kulak vermesini sağlar. Ve böyle zamanlardan öyle bir olumlu sonuçla çıkarız.
