Büyükşehir'de işçilerden oturma eylemi ve 'ödeme takvimi' çağrısı!

11 Kasım 2025 Salı   10:13

Asena TUNCA/GERÇEKİZMİR - İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraklerinde çalışan İZENERJİ, İZELMAN ve İZFAŞ emekçileri, üç aydır ödenmeyen sosyal hakları için eylem yaptı.

Kültürpark 1 No'lu Hol önünde toplanan DİSK'e bağlı Genel İş sendikasında örgütlü işçiler "Bu daha başlagıç mücadeleye devam",  "İş, ekmek yoksa barış da yok" sloganları attı.



EMEKÇİNİN DAYANACAK GÜCÜ KALMADI
Genel İş 9 No'lu Şube Başkanı Sedat Kenar, "Eylül, ekim geriye dönük ödemeleri zor bela zamanında yatırıldı. Fakat bu geriye dönük hak edişlerimiz zamanında yatırılırken de gıda kartı alacaklarımız, üç aydır biriken mesai ücretlerimiz ve yaklaşık kırk günü aşan süredir ödenmeyen ikramiye ödemeleriyle karşı karşıya kaldık. Gün geçtikçe beş alacağımız varsa, takip eden ayda bunun üçe, dörde düşmesi gerekirken ne hikmetse bizim alacak kalemlerimiz gün geçtikçe, ay geçtikçe yükselmektedir. Binlerce işçi, emekçinin dayanacak gücü kalmadı. Ve bütün bu ödemelerimizdeki aksaklıklardan bir yana, bir de bir icatta bulunmuşlar, adına “havuz” demişler. Zaten ödemelerimiz zamanında olmuyor. 30 gün çalışıyoruz ücretlerimizi tam anlamıyla alamıyoruz. Bir de bu halka, bu kente hizmet üretmek isteyen, işinde gücünde olan emekçiler şirketlerine iade edilir bir durumda.
Yaşadığımız tüm bu hususları bugün İzmir halkına ve kamuoyuna dile getirmek için bir aradayız."



ALIN TERİ DÖKÜYORUZ, EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ
İşçiler adına basın açınlamasını Genel İş 2 No'lu Şube Başkanı Ercan Gül okudu. "Gül, İzmir Büyükşehir Belediyesi Emekçileri Artık “Yeter” diyor. Ülkemizin dört bir yanında ekonomik kriz derinleşirken, her geçen gün yeni zamlarla uyanıyoruz.
Elektrikten ekmeğe, kiradan ulaşıma kadar hayat pahalılaşıyor; biz emekçiler yaşam mücadelesi veriyoruz.
Ülkede yaşanan ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleşirken, hayat her gün biraz daha pahalı hale geliyor. Böylesine zor bir dönemde, sosyal belediyecilik anlayışına sahip bir yönetimin, bu krizin karşısında çalışanlarının yanında durması, onlara omuz vermesi beklenir.
Ancak bugün görüyoruz ki, biz emekçiler tam tersine, her geçen gün daha fazla mağduriyet yaşayan, daha fazla zorlukla karşılaşan bir konuma itildik.
Fazla mesai yaparak, daha çok çalışarak evimize bir parça daha fazla ekmek götürmeye çabalıyoruz.
Ancak bu çabanın karşılığı olan fazla mesai ücretlerimiz, ikramiyelerimiz ve haklarımız ödenmiyor. Bir yandan geçim derdiyle mücadele ederken, diğer yandan emeğimizin karşılığını alamamanın ağır yükünü yaşıyoruz. İşveren, iş barışını sağlaması gereken bir yerde; bazı şirketlerde ya da belirli iş alanlarında çalışan arkadaşlarımızın fazla mesai ücretlerini ödeyerek, diğer emekçilerin haklarını görmezden gelmekte böylece iş
barışını zedelemekte ve birlik-beraberliğe zarar vermektedir.
Bu tutum, çalışanlar arasında ayrım yaratarak, kamuoyuna yanlış bir algı oluşturma ve emekçilerin ortak mücadelesini zayıflatma amacı taşımaktadır. Haziran ayında sona eren toplu iş sözleşmesi sürecinde, belediye bürokratları belediyenin mali durumunun eylül ayından itibaren düzeleceğini ifade etmişlerdi. Ancak bugün gelinen noktada; İZENERJİ, İZELMAN ve İZFAŞ şirketlerinde çalışan arkadaşlarımızın ağustos, eylül ve ekim aylarına ait 3 aylık fazla mesai ücretleri ödenmemiştir.
İZENERJİ ve İZFAŞ çalışanı arkadaşlarımızın eylül ayı ikramiyeleri, İZELMAN çalışanı arkadaşlarımızın Ekim ayı ikramiyeleri,İZENERJİ çalışanı arkadaşlarımızın üç aylık geriye dönük gıda kartı ödemeleri,
İZENERJİ ve İZELMAN çalışanı arkadaşlarımızın öğrenim yardımları hâlâ yatırılmamıştır.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen bizler görevimizin başındayız. Kentimizi ayakta tutmak için gece gündüz çalışıyor, alın teri döküyoruz. Ancak emeğimizin karşılığını alamıyoruz.



HAVUZ ADI ALTINDA YAKLAŞIK 300 KİŞİ İŞTEN ÇIKARILDI
Daha da vahimi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yıllardır çalışan arkadaşlarımız, farklı birimlerden şirketlere
aktarılıp “havuz”adı altında yaklaşık 300 kişi ücretsiz izne çıkarılmış, maaşsız ve sigortasız bir şekilde açlığa
mahkûm edilmiştir.Ayrıca, merkezi iktidarın zorunlu emeklilik politikalarını eleştirirken; İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratlarının da benzer bir şekilde çalışan işçileri emekliliğe zorlaması, iş vermemesi ve bu yolla işten uzaklaştırması kabul edilemez bir tutumdur.
Biz emekçiler bunu hak etmiyoruz, asla ve asla kabul etmiyoruz. Artık sabrımız kalmadı!
Bizler bu açıklamayı yapmamak için aylardır sabırlı bir şekilde çözüm bulunmasını bekledik, diyalog kapısını her zaman açık tuttuk.

BİZ SABIRLA BEKLERKEN BORÇLARIMIZ BÜYÜDÜ
Belediye bürokratları her defasında, belediyenin içinde bulunduğu maddi krizi aşacaklarını söylediler. Biz de aylarca bu sorunun çözüme kavuşmasını sabırla bekledik. Ancak artık bilinmelidir ki; biz emekçiler sabırla beklerken borçlarımız büyüdü, geçimimiz zorlaştı, kriz bizde derinleşti.
Kredi kartlarımız, kredilerimiz, faturalarımız ödenemez hâle geldi. Okulların açılmasıyla masraflarımız arttı, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyoruz.
Biz emekçiler olarak taleplerimizi yineliyoruz:
Şirkete iade edilen arkadaşlarımız bir an önce işbaşı yaptırılsın!

SADAKA DEĞİL HAK ETTİĞİMİZ ÜCRETLERİMİZİ İSTİYORUZ
Biz sadaka değil, hak ettiğimiz ücretleri istiyoruz! Fazla mesai ücretlerimiz, ikramiyelerimiz, gıda kartı alacaklarımız ve öğrenim yardımlarımız için derhâl bir ödeme takvimi belirlensin! Aksi hâlde bu cuma günü mesai bitimine kadar oturma eylemimize devam edeceğiz. Susmuyoruz, boyun eğmiyoruz, hakkımızı istiyoruz!



ÖDEME TAKVİMİNİ ÖNÜMÜZE KOYAMADILAR 
Başkan Gül açıklama sonrası şu ifadeleri kullandı: "Buraya gelmeden hemen her gün belediye bürokratları ve başkanla görüştük. İlk günden beri adil bir yönetim istediğimizi belirttik. Bir şirkete verip diğer şirkete verilmediğinde iş barışının bozulacağını söyledik. Alacaklarımızı ödemediler aksine dün İzBB tarihinde yaşanmamış şeyler yaşadık. Geçen haftaki görüşmede ağustos ayı mesaimizin yarısının ödeneceğini söylediler. Biz ödeme takvimi isterken taksit taksit ödemenin kabul edilemeyeceğini belirttik. Farklı iş kollarındakilerin tamamının yatırıldığını söylediler bir emek harcanmışsa karşılığı herkese verilmeli. İzmir'de çöp krizine karşı mücadele eden katı atıklardaki tır şoförü arkadaşlarımızın, itfaiye emekçilerinin, Fuar'ın açılışı için gecenin bir saatine kadar çalışan arkadaşlarımızın da mesaileri yatmadı. İş barışını bozarak ödeme yapmadılar. Bir kalemde bu saydığımız alacakların hepsinin ödenmeyeceğini biliyoruz ama ödeme planı istedik. Bu takvimi önümüze koyamadılar."



HÜKÜMETİN SİLKEMESİNDEN ÇOK ARTIK BELEDİYE BÜROKRATLARI İŞÇİYİ SİLKELİYOR

Genel İş 3 No'lu Şube Başkanı Serap Yılmaz ise belediye yönetimine çok sert eleştirilerde bulunduğu konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Grevden sonra ilk önce iadelerle başlayıp sonra ödemelerdeki aksaklıklarla ilgili neredeyse her gün bu kapıya gidip geliyoruz. Sürekli görüşme halindeyiz. 23 bin emekçi de bizden her gün haber beklemek zorunda kalıyor. İşçi ayrımı yapılarak iş barışını bozuyorlar. Biz iş barışını sağlamak için elimizden geleni yaptıkça maalesef bürokratlar işçiler arasında nifak tohumları serpmeye devam ediyor. Hiçbir emekçinin birbirinden farkı yok. Herkes buraya geldiğinde emeğinin karşılığını almak için mücadele ediyor.
Daha geçen iki hafta önce Foça’da bir sel oldu, üç gün boyunca o selde kim çalıştı? İtfaiye çalışanları. Dört ay boyunca İzmir’in dört bir yanı yandı. Arkadaşlarımız mesaisini bile alamadı. Bakıyoruz, temizlikte çalışan arkadaşlar aylardır İzmir’in çöp sorunuyla uğraşıyor, ama mesailerini alamıyorlar. İZFAŞ’a baktığımızda, İzmir’in ve Türkiye’nin fuarını düzenleyen arkadaşlarımız aylardır mesailerini alamıyorlar.
Halkın önüne geldiğinde diyecekler ki “maaşlarını alıyorlar.” Arkadaşlar, maaşımızın ne olduğu zaten artık herkes tarafından biliniyor. 100-200 binler değil, aldığımız maaşlar belli. Çoğu birim maaştan çok mesaiye kalmak zorunda kalıyor.
Gıdalarımız yatmıyor, geriye dönüklerimiz zor bela yatırılıyor, eğitim ücretleri yatmıyor. Toplu sözleşmeye değindiğimizde, toplu sözleşmenin eş değerinde ücretlerimiz yatmıyor. Ve biz işverene sadece şunu söylüyoruz: “Bize bir takvim verin.” Bize takvim verin ki biz de çıkalım diyelim ki “Arkadaşlar biraz daha sabredeceğiz, bu takvime göre ödemeler yapılacak.” Ama dün de tekrar görüştüğümüzde aldığımız bilgi, aldığımız söz şu: “Size takvim veremiyoruz.”
Burası İzmir Büyükşehir Belediyesi. Evet, hükümetin bir silkeleme politikası var. Bu politika geçen sene aralık itibarıyla hayatımıza girdi. Biz tekrar iki gün eylem yaptık. Onun sonrasında biz bu silkeleme politikasını her seferinde “hükümetten kaynaklı” diyerek dile getirdik. Ama artık hükümetin silkelemesinden çok, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratları işçiyi silkeliyor. Biz emeğimizin karşılığını istiyoruz. Biz, gece geç saatlere kadar çalıştığımızın karşılığını istiyoruz. Fazla bir şey istemiyoruz."

Genel İş 1 No'lu Şube Başkanı Engin Topal ise şöyle konuştu: "İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde 23 bin çalışan var. Bu çalışanların içinde 3-5 bin kişinin geriye dönük alacaklarının bir kısmı yatırılırken, diğer işçi arkadaşlarımızın alacakları bekletiliyor. Bu da işçiler arasında birlik, beraberlik ve dostluğu zedelemeye yönelik bir hamle.
Düşünün ki İZSU’nun kanalında, yani evimizin, caddemizin bir yerinde tıkanan kanalı açanlar veya bir İZELMAN çalışanı mesai ücretini alamıyor; ama diğer bir şirket çalışanı aynı işi yapmasına rağmen mesaisini alıyor. İZULAŞ’ın ağustos ayı geriye dönük mesaisi yatırılmış. Neden? Çünkü otobüs duruyor. Metro’nun mesaisi yatmış. Neden? O da yolcu taşıma sisteminin içinde.
Ülkede ekonomik sıkıntı var. Bunu dört-beş yaşındaki bir çocuğa da sorsanız, “Bu ülkede ekonomik sıkıntı var” der. Ancak hem Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim politikasında hem de önümüzdeki süreçte açıklanacak olan asgari ücret tartışmalarında, ülkedeki asgari ücretlinin ve emeklinin aldığı ücretin açlığa, sefalete mahkûm edildiği her platformda dile getiriliyor.
Oysa yanı başımızda, Türkiye’nin göz bebeği İzmir’de binlerce işçinin, emekçinin gece sabaha kadar çalıştığı mesai hakları ödenmiyor. Bütün ödemelerin bir anda yapılamayacağını biliyoruz. Ancak arkadaşlarımızın önüne bir takvim konulması gerekiyor. Acilen şu denmeli: “Aralık ayının başından sonuna kadar şu, şu ödemeler yapılacak.” Böyle denirse, çalışan arkadaşlarımız da hayatlarını ona göre düzenler, borçlarını, taksitlerini ona göre ayarlar ve yaşamlarına devam eder. Şu anda o bile yok. Birçok arkadaşımızın kredi kartı artık haciz durumuna düştü. Bunun sebebi biz değiliz. Biz örgütlü bir şubeyiz. 

ÜCRETLERİN ÖDENMEMESİ SORUMLULUĞUNUN İŞÇİLERE YÜKLENMESİ HAKSIZLIK

Yapılan mesailerde “para ödenmiyor” diye işi bırakmıyoruz. Çalışmaya devam ediyoruz. O yüzden bu ücretlerin ödenmemesinin sorumluluğunu emekçilere yüklemek gerçekten büyük bir haksızlıktır.

ÖDEME ŞEKLİ BELİRLENMESİĞİ SÜRECE OTURMA EYLEMİNE DEVAM EDECEĞİZ

Bu nedenle ivedi bir şekilde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ekonomistleri, bürokratları bizim ödeme takvimimizi önümüze koymalı. Biz hakkımız olanı istiyoruz. Aksi takdirde, cuma gününe kadar bu geriye dönüklerin takvimi ve ödeme şekli belirlenmediği sürece burada oturma eylemine devam edeceğiz. Daha ileri sözler kullanmak istemiyorum. Henüz daha çok taze, sadece yedi gün süren bir grev yaşadı bu İzmir. Yeniden sokağa inmek istemiyoruz. Ayaklarımız geri duruyor ama biz gerektiğinde direnmesini biliriz. Onun için bir an önce gelin, bu işi sadece oturma eylemiyle sınırlı tutalım diyorum. 

AKP HÜKÜMETİNİN İZBB'NİN BOĞAZINA ÇÖKTÜĞÜNÜ BİLİYORUZ, EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK İSTEMİYORUZ

Bir kez daha söylüyorum: Bu iktidarın yükünü hepimiz biliyoruz. AKP hükümetinin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin boğazına çöktüğünü çok iyi biliyoruz. AKP’nin ekmeğine yağ sürmek istemiyoruz, asla da sürmeyeceğiz. Ancak onların sizin boğazınıza çöktüğü gibi siz de çalışan işçilerin, emekçilerin boğazına çökmekten vazgeçin."


Topal'ın konuşmasının ardından işçiler oturma eylemine başladı.



Sayfa Adresi: http://www.gercekizmir.com/haber/Buyuksehir-de-iscilerden-oturma-eylemi-ve-odeme-takvimi-cagrisi/182021