Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) Parti Meclisi Üyesi ve İzmir Eski Milletvekili Erdal Aksünger hakkında bir TV yayınında söylediği sözler hakkında inceleme başlatıldı. Gerçek ve Acı Hayatım boyunca demokrasiye, hukuk devletine inandım ve barış, kardeşlik ve ortak yaşamı savunmuş bir insan olmaya çalıştım. İnandığımı ve bildiklerimi teyit etmeden anlatmamaya çalıştım. Hamaset ile siyasetten uzak durdum. Ne yazık ki ülke hamasete kurban gidiyor ve bizler buna seyirci kalıyoruz. Mevkiler ve koltuklar uğruna insanlar zülum çekiyor, evlere ateşler düşüyor. Her yerde kin, nefret kokusu, Ülkesini çok seven ve doğduğu Anadolu topraklarına sevdalı, ilkokullu benimle bitirmiş bir babayiğidin oğluyum. Evimizde kavga yoktu bizim. Biz bu ülke sevdalısı insanlar olduk hep. Bütünlüğü bizim en büyük mozaik değerimiz. Bir TV programındaki tespit çabamız ne yazık ki provokasyona tabi tutuldu. “YPG ve PKK terör örgütü ama PYD 2003’te Esad yönetimindeki Suriye’de kurulmuş ve 2015’e kadar da AKP için de öyle olan bir yapı” dememiz ile linç kampanyası başlatıldı. 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar AKP de bunu diyordu, ne zaman ki “seni başkan yaptırmayacağız“ söylemi sloganlaştı, hepsi terör örgütü oldu ve sonrasında Türkiye kan gölü oldu. 1998’de imzalanan ve 2010’a kadar sorunsuz gelen Adana mutabakatı ile Suriye sınırımızda terör olayları yok denecek kadar düşüktü. İşte ne olduysa o tarihten sonra oldu. Amerika ve emperyalist güçler Suriye’ye bir parçalama operasyonu yaptılar. Radikal örgütleri peydahladılar ve bu iktidar da beraber oldu. Türkiye Cumhuriyeti AKP ile büyük devlet olmadı. Kurtuluş Savaşı'nı emperyalistlere karşı kazandı ve ardından TBMM’yi kurup, Cumhuriyetin ilanı ile Büyük Devlet ve yek bir Millet oldu. 2010’da emperyalistler ve onun var ettiği radikal örgütler Suriye’yi parçalamaya giriştiğinde, komşusu olan büyük devlet Türkiye ilk buna “Hayır” demeliydi. Ve bu Suriye’nin barışına hizmet etmeliydi. Milletini, Halkını birbirine düşürmekle milliyetçilik yapılmaz. Uğur Mumcu, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kuşlalı ve adını yazamadığım ki en son Tahir Elçi gibi insanlar, hep barışçıydı. Ama birileri hep hedef gösterdi ve birileri de buna göz yumdu ne yazık ki. Bu coğrafyadaki vekalet savaşları gericiler ve seküler düşünenler arasında oldu. Emperyalistler de istila uğruna kullandı bunları. IŞİD’e “Öfkeli Müslümanlar” biz demedik, Koltuklar bizi zehirleyemez, zehirlenmedik. Koltukları korumak İçin sessiz kalmadık. Bana hakaret eden, aşağılayan, hedef gösteren insanlara kızmıyorum. Çoğunluğunu trollerin oluşturduğu, Güzel Anama, Sevgili eşime ve çocuklarıma ahlaksızca yapılan tacizleri ve tehditlerine bırakın mahkeme işini, cevap bile vermiyorum. Neden mi? Bu ne kindir? Bu ne nefret? Bunlar bizim insanlarımız, keşke fırsatım olsaydı da, her birini karşıma alıp anlatabilsem diyorum. En üzüntü verici olanı, Parti içinde koltuk sevdalısı zafer çığlığı atanlar. “Bir muhalif daha linç edilsin“ diyerek iktidarın sadece hata yapması üzerine hiç bir şey yapmayanların yaptığı... Hep yalnız olduğumu söyleyenler olur. Ancak hiç yalnız yürümedim. Selam olsun Hasan Ali Yücel’e, Selam olsun Bağımsız, Özgür Türkiye’ye,
Aksünger yaptığı yazılı açıklamayla sözlerine açıklık getirirken, aleyhine linç kampanyası başlatıldığının altını çizdi.
İŞTE O AÇIKLAMA:
Kalmamaya çalışanlarımız da linç ediliyor.
Mecralarda manipülasyon ve provokasyon yapılıyor.
Konuşmalarda intikam var, kan var,
Ekseriyet ile savaş çığlıkları kulaklarımızı tırmalıyor.
Atatürkçü, Cumhuriyet sevdalısı bir insandı.
Yobazlığa, ahlaksızlığa, yalana-dolana aman vermedi.
Her zaman referansı Mustafa Kemal'di.
Kendini solda görürdü ama iyi bir devletçiydi.
O Devlet de, Atatürk’ün devletiydi.
Deniz Gezmiş sevdasını onun Atatürk devrimcisi olmasına bağlardı...
Babamızın öğrettiği gibi, hep yobazların ve gericilerin karşısında olduk.
“Gerekirse eyaleti konuşalım” biz demedik,
Her sıkıştığında İmralı’ya biz başvurmadık...
Yerin dibine batsın!
Selam olsun Denizler’e
Selam olsun Abdi İpekçi’ye, Tahir Elçi’ye
Selam olsun Mustafa Kemal’e!