Kadınlar, Muğla'da katledilen Pınar Gültekin için Türkiye'nin birçok şehrinde sokağa çıktı. Muğla'nın Ula ilçesinde 5 gündür kayıp olan üniversite öğrencisi 27 yaşındaki Pınar Gültekin’in, Cemal Metin Avcı isimli erkek tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Pek çok kentte kadın cinayetlerine karşı mücadele çağrılarının yapıldığı eylemlerde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri son bulana kadar "susmuyoruz" denildi. İzmir’de Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu, Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama ardından Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde yürüyüş yapmak isteyen kadınların önü polislerce kesildi. Yürümekte ısrar eden kadınlara polis müdahale etti. Müdahale esnasında kadınlar polisler tarafından yerlerde sürüklendi ve darp edildi. Darp edilen yaklaşık 15 kadın gözaltına alındı. Kadınlar gözaltı sırasında sık sık, “Katledilen kadınlar isyanımızdır” sloganları attı. Basın açıklaması ise şu şekilde: “Pınar Gültekin'in katleden Cemal Metin Avcı’nın ‘Onu çok sevmiştim, öldürme niyetim yoktu, kıskançlık krizine girdim, yakalanacağını bilmiyordum’ sözleri de sosyal medyada ‘Bazı evine gelmeyi kabul ediyorsa ne olduğu apaçık bellidir" sözleri de bizlere İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284’ü iptal etmeye çalışan eril zihniyet ile iyi hal indirimi alan, af yasası ile çıkan, ‘namus’ algısı yaratıp cezai indirim alan failleri hatırlatıyor. Eril zihniyetin o kırılgan erkekliğinin nasıl sonuçlandığını ve erkek yargının failleri nasıl desteklediğini kanıtlıyor. İstanbul sözleşmesi, 6284 sayılı kanun gereğince şiddeti önleme, şiddetle mücadele etme devletin kurumları tarafından güvence altına alınması gerekirken, bir kadının kaybedilişinin, katledilişinin ancak alternatif medya aracılığıyla öğrenilmesi, takip edilmesi ve faillerin ancak kitlesel eylemlerin sonucunda oluşan kitlesel basınçla yargılanabilmesi kabul edilemez. Erkek şiddetinin bu denli aleni bir hal almasında erkek yargı, erkek devlet ve tüm kurumları fail kadar suçludur. Kadın cinayetlerinin faili AKP hükümetidir. Kadın cinayetlerinin faili İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini isteyenlerdir. Kadın cinayetlerinin faili erkek yargıdır. Kadın cinayetlerinin faili patriyarkadır. Pınar Gültekin'in faili patriyarkadan, erkek yargıdan, AKP hükümetinden güç alarak hareket eden, yakalanacağımı bilmiyordum diyen Cemal Metin Avcı'dır. İstanbul Sözleşmesi diyor ki, eğer şiddeti önleyemediyseniz, o zaman şiddete maruz bırakılanı koruyacak mekanizmalar geliştirin. Yani, bir kadın karakola gelip şiddete maruz bırakıldığını söylediyse, onu şiddet failinin yanına geri göndermeyin, kaldığı sığınma evinin adresini şiddet failine vermeyin, yeterli sayıda güvenli sığınma evleri, tecavüz kriz merkezleri açın. İstanbul Sözleşmesi diyor ki, kovuşturma sürecini etkin yürütün. Yani şiddet failine takım elbise giydi diye iyi hal indirimi vermeyin, haksız tahrik indirimleri vermeyin, konuyla bağlantısı olmayan kadının özel yaşamına dair bilgileri mahkemenin konusu yapmayın, failleri aklamayın, ‘bir kereden bir şey olmaz’ demeyin. İstanbul Sözleşmesi diyor ki, politika geliştirin, ulusal ve uluslararası düzeydeki tüm kurumlarla koordinasyon kurun. Öyleyse soruyoruz, bu maddelerden hangisi İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak için gerekçe olabilir? Hiçbiri! İstanbul Sözleşmesini kaldırmaya çalışmak, uygulamamak biz kadınların hayatlarını ellerinden alıyor. Bugün Pınar için ve katledilen bütün kadınlar için buradayız. Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok, tüm kadınlar özgürlüğe varmadan isyanımız dinmeyecek! Buradan sesleniyoruz. İstanbul sözleşmesi yaşatır. Bizler İstanbul sözleşmesinin, 6284 sayılı kanunun kaldırılmasına izin vermeyeceğiz. Eril söylemlerle sözleşmenin gereğini yapmayan kolluk kuvvetlerine, erkek yargıya, patriyarkaya, AKP hükümetine, Cemal Metin Avcı’ya hep birlikte Pınar Gültekin’in ve tüm kadınlar katledilişinin hesabını soracağız. Bu memleketin kadın mezarlığına çevrilmesine izin vermeyeceğiz.” (Gerçekgündem)