POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER GÜNCEL SPOR KÜLTÜR-SANAT DÜNYADAN EKONOMİ TÜMÜ
Zeyrek'in ölümüne ilişkin iddianame tamamlandı
Zeyrek'in ölümüne ilişkin iddianame tamamlandı
İmamoğlu'nun babası ve oğluna yurtdışı çıkış yasağı
İmamoğlu'nun babası ve oğluna yurtdışı çıkış yasağı
Kemal Kılıçdaroğlu çalışma ofisini boşalttı
Kemal Kılıçdaroğlu çalışma ofisini boşalttı
Demirtaş'tan Bahçeli ve Özel'e teşekkür
Demirtaş'tan Bahçeli ve Özel'e teşekkür
5 Kasım 2025 Çarşamba - 01:15

Kooperatif, Kocaoğlu, Buca Metrosu, Basın Lokali ve Basmane Çukuru: İşte Büyükşehir'in 2024 Sayıştay raporu!

Sayıştay İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 2024 faaliyetlerine ait raporu yayımladı. Raporda en dikkat çeken bölümlerden biri soruşturmaya konu olan kooperatif eliyle kentsel dönüşüm oldu. Sayıştay Büyükşehir’e ‘zarara uğratanlar hakkında hukuki süreç başlat’ uyarısında bulundu. Raporda Aziz Kocaoğlu, Buca Metrosu, Basmane Çukuru, sermaye artırımı uyarısı ve Basın Lokali detayları da dikkat çekti.

Kooperatif, Kocaoğlu, Buca Metrosu, Basın Lokali ve Basmane Çukuru: İşte Büyükşehir in 2024 Sayıştay raporu!

GERÇEKİZMİR - Sayıştay İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 2024 faaliyetlerine ait raporu yayımladı.

Kurumları mali bakımdan denetleyen Sayıştay İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 2024 faaliyetlerine ait raporunu yayınladı.

Sayıştay, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni incelediği raporunda toplam 102 ayrı bulguya yer verdi.

Büyükşehir’in bütçe değerlendirmesinin yer aldığı bölümde, “2024 yılında bütçe giderleri % 96,94 seviyesinde gerçekleşmiştir. Mal ve Hizmet Alım Giderleri %117,89, Sermaye Transferleri % 52,75, Sermaye Giderleri % 82,88, Borç Verme %125,13 ile gerçekleşirken diğer kalemler yaklaşık olarak beklenen düzeyde gerçekleşmiştir” ifadeleri kullanıldı.

ÇEVRE TEMİZLİK VERGİSİ PAYI UYARISI

Raporda yer alan bulguda ilçe belediyelerinden alınması gereken çevre temizlik vergisi payının takibinin yapılmadığı belirtildi.

Bulguda şu ifadeler yer aldı:

İlçe Belediyelerinden Alınması Gereken Çevre Temizlik Vergisi Payının Takibinin Yapılmaması Büyükşehir Belediyesi hesaplarının incelenmesi sonucunda ilçe belediyelerinden alınması gereken çevre temizlik vergisi payının takibinin yapılmadığı görülmüştür.

Çevre temizlik vergi paylarıyla ilgili olarak ilçe belediyelerin süresinde ödemedikleri vergi payının Büyükşehir Belediyesinden olan eğlence vergisi ve diğer alacaklarından mahsup suretiyle tahsil edildiği, ödenmeyen tutarların alacağın olmaması/yetmemesi durumunda tahsili cihetine gidilmediği görülmüştür. 31.12.2024 tarihi itibariyle gecikme zammı hariç ana para olarak Aliağa Belediyesi’nin 2023 yılı Mayıs ve Kasım ayları ile 2024 yılı Ocak, Nisan, Mayıs, Kasım ve Aralık ayları pay borcunun 2.018,727,25 TL, Buca Belediyesi’nin 2024 yılı Mayıs, Temmuz, Ağustos ve Kasım ayları pay borcunun 6.804.910,56 TL, Çiğli Belediyesi’nin 2024 yılı Temmuz ve Ağustos ayları pay borcunun 159.088,76 TL, Foça Belediyesi’nin 2023 yılı Kasım, Aralık ve 2024 yılının tamamına ait pay borçlarının 310.238,74 TL, Güzelbahçe Belediyesi’nin 2023 yılı Aralık ayı ve 2024 yılının tamamına ait pay borçlarının 241.721,21 TL, Kınık Belediyesi’nin 2022 yılı Haziran ayından itibaren 2024 yılı Mart ayına kadar olan pay borçlarının 279.353,81 TL, Menderes Belediyesi’nin 2024 yılının tamamına ait pay borçlarınınn 1.567.482,36 TL, Menemen Belediyesi’nin 2024 yılının tamamına ait pay borçlarının 2.355.254,00 TL ve Seferihisar Belediyesi’nin 2020, 2021, 2022, 2023 yılları ve 2024 yılı Ağustos ayına kadar olan pay borçlarının 1.809.796,21 TL olduğu anlaşılmıştır.

Bazı ilçe belediyelerinin borcu Büyükşehir Belediyesi alacağından mahsup edilmekle birlikte mahsup edilen alacağın hangi dönem vergisine ait olduğu ile anapara ve gecikme zammı tutarını belirten yazının ilgili ilçe belediyesine bildirilmesi gerekmektedir.

2464 sayılı Kanun'un mükerrer 44’üncü maddesine göre ilçe belediyeleri ödemeleri gereken çevre temizlik vergi paylarının ödememelerine karşın Büyükşehir Belediyesinin payının tahsil edilmesi için 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 23’üncü maddesinin son fıkra hükmü de dikkate alınarak gerekli işlemi yapması ile gecikmeden kaynaklı faiz ve benzeri giderlerin ise aktarmaları zamanında yapmayan ilgili ilçe belediye başkanı ile muhasebe yetkilisinden alınması için gerekli sürecin işletilmesi gerekir.

BASMANE ÇUKURU BİR KEZ DAHA SAYIŞTAY RAPORUNDA

Sayıştay 2024 raporunda Büyükşehir’e bir kez daha Basmane Çukuru uyarısında bulundu.

Söz konusu bulguda şu ifadeler yer aldı:

Şehir merkezinde bulunan 20.866,10 m2 bir taşınmazın 1997 yılından itibaren şantiye alanı olarak atıl halde kaldığı görülmüştür. Büyükşehir Belediyesi ile iki şirket tarafından kurulan bir ortaklık arasında, İzmir 7'inci Noterliğinin 03.07.1997 tarih ve 29333 yevmiye numarası ile tanzim edilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır. Yapılan sözleşmede birinci husus; Konak İlçesi, İsmet Kaptan Mahallesi, 1039 ada 8 parsel üzerine imar planlarına, ihale dosyası ve mahal listeleri ile yapılan sözleşme eki avan projesine göre yüklenici tarafından yerine getirilecek Büyükşehir Belediyesince onaylanacak projeye göre; konferans salonu, tiyatro salonu, sinema salonları, sergi salonları, katlı otopark, ticaret merkezi, otel ve turizm merkezi, alışveriş merkezi, mağaza, trafo ve jeneratör, destek ünitelerin inşaa edilmesi ile büyükşehir belediyesine ait olacak bölümleri bila bedel yapılarak teslim edilmesidir. İkinci husus; Kahramanlar Otoparkının Alanı'nda belediyece verilecek proje ve teknik şartnamelere uygun olarak yaklaşık 35.000 m2 inşaat alanlı katlı otopark 15 yıl süreyle işletmek şartıyla bilabedel inşaa edilerek Büyükşehir Belediyesine teslim edilmesi ve ilave 1.701.000,00 TL peşin bedelin %50'sinin sözleşmenin imzalanmasından itibaren 30 gün içerisinde, %50'sinin de 60 gün içerisinde ödenmesi hususlarını kapsamaktadır. Sözleşme konusu ikinci husus sözleşme hükümleri çerçevesinde Kahramanlar Katlı Otoparkının inşası yüklenicisi tarafından gerçekleştirilmiş ve yüklenici tarafından işletilerek 03.11.2015 tarihinde idareye devredilmiştir.

Sözleşmenin imzalanmasını takiben sözleşme yüklenicisi tarafından gerekli projeler hazırlanarak alınan inşaat ruhsatına dayalı olarak inşaata başlanmışsa da İzmir 3'üncü İdare Mahkemesinin 1998/458 esasına kayden açılan imar planının ve inşaat ruhsatının iptali istemiyle açılan dava sonucunda imar planlarına aykırılık sebebiyle 03.06.1999 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş ve 8 parselde başlamış olan inşaat durdurulmuştur. Daha sonraki süreçte imar planları büyükşehir belediyesi ile ilgili ilçe belediyesi tarafından yenilenmiş fakat yine alınan yargı kararlarıyla imar planları iptal edilmiş ve 8 parseldeki taşınmazın plansız alan olarak kalması dolayısıyla inşaat durdurulmuştur. 09.07.2001 tarihinde sözleşme yüklenicisinin iki ortağının aynı bankaya borçlu olması nedeniyle malvarlıklarına TMSF tarafından el konulmuş ve ortaklığın tüm malvarlığına 6183 sayılı Kanun kapsamında takipler başlatılmış ve bu takipler kesinleşmiştir. Bu devralma işleminde TMSF, kanunların kendisine tanıdığı yetkiler çerçevesinde alacaklarının tahsiline ilişkin olarak verilmiş bir yetki olması sebebiyle şirketin tüzel kişiliğinde değişiklik yapmamıştır. Şirketin tüzel kişiliği TMSF'den ayrı ve bağımsız olarak devam etmiştir. 09.03.2009 tarihinde Büyükşehir Belediyesi ve ortaklık arasında protokol imzalanmış, protokol ile sözleşme konusu Büyükşehir Belediye payının %30'a çıkarılarak belediye hizmet binası yapılması, kalan %70'in ise yükleniciye ait olması şeklinde karar alınmıştır. Yapılan protokolün 8'inci maddesinde bu hükümler çerçevesinde ek bir sözleşme yapılacağı da ayrıca kararlaştırılmıştır. Bu protokol konusu kapsamında Büyükşehir Belediyesi ile ortaklık arasında 10.02.2014 tarihli yapılan sözleşme ile ilk sözleşme tadil edilmiş olup sözleşmeye protokol konusunda belirlenen hükümler eklenmiş ve sözleşme değiştirilmiştir

Ayrıca söz konusu taşınmaz için TMSF'nin 5411 sayılı Bankalar Kanunu'nun 134'üncü maddesi; “...6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca haczedilen aktif değerler ile lisans, ruhsat ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan haklar ve bu varlıkların feri veya mütemmim cüzü niteliğindeki sözleşmelerden doğan, ancak başlı başına iktisadî değeri olmayanlar da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıkları bir araya getirerek, ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturarak alıcısına geçişini sağlayacak şekilde satışına.” hükmü yetkisine istinaden TMSF tarafından üç kez taşınmaz satış kararı alınmış, ilgili kararların ilki fon kurulu kararı ile ikinci ve üçüncüsü ise ihaleye katılan olmaması dolayısıyla uygulanamamıştır. Daha sonra dördüncü kez satış kararı alınmış, taşınmaz 80.000.000,00 Amerikan doları muhammen bedel ile satışa çıkarılmış olup 19.01.2016 tarihinde ihale edilmiştir. İhale Şartnamesi'nin 8.4.1'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Ege Dünya Ticaret Merkezi (Taşınmaz) Ticari ve İktisadi Bütünlüğü ihalesinin “Kurul” tarafından onaylanması tarihinden itibaren 30 ay geçmesine rağmen “İhaleyi Kazanan”ın kusuru olmaksızın, inşaat ruhsatının alınamaması halinde, “Kurul” tarafından ihale iptal edilecektir.” hükmünde belirtilen 30 aylık süre 24.09.2018 tarihinde dolmuş ve bu tarihe kadar ihale alıcısı tarafından inşaat ruhsatı alınamadığından ihale iptal edilmiş, taşınmazın eski maliklerine iadesine karar verilmiş, Konak Tapu Müdürlüğü nezdinde tüm takyidatların ihyası yapılmış ve eski yüklenici adına tapu tescili sağlanmıştır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu'nun “Tanımlar” başlıklı 2'nci maddesinde kamu kaynağı borçlanma suretiyle elde edilen imkânlar dahil kamuya ait gelirler, taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri ifade ettiği belirtilmiş olup yine Mezkur Kanun'un “Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8'inci maddesinde, “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.” denilmektedir. Kamu idaresi tarafından konu ile ilgili tapu iptal ve tescil davası açıldığı, hukuki süreç sonucunda taşınmazın mülkiyetinin tamamının Belediye tarafından edinilmesinin hedeflendiği ve idari ve yargısal sürecin takip edildiği belirtilmiştir. İdare cevabında üzerine düşeni yaptığını belirtse de ekonomik değeri yüksek olan 20.866,10 m2 taşınmazın bir an önce değerlendirilerek atıl durumdan kurtarılması önemlidir.

Sonuç olarak, şehir merkezinde bulunan 20.866,10 m2 taşınmazın 1997 yılından itibaren şantiye alanı olarak kalmasının güvenlik açısından tehdit oluşturmasının yanı sıra kamu kaynağı olan taşınmazın etkili, ekonomik ve verimli kullanılmadığını gösterdiği, bu sebeple yürürlükte bulunan imar planları doğrultusunda söz konusu taşınmazın değerlendirilmesine yönelik işlemlerin yapılarak gerekli idari ve yargısal süreçlerin işletilerek sonuçlandırılması gerekmektedir.

BÜYÜKŞEHİR’E 5. BASIN LOKALİ UYARISI!

Raporda Büyükşehir’e ait binanın İzmir Gazeteciler Cemiyeti tarafından Basın Lokali olarak bedelsiz olarak kullanılması da raporda yer aldı. Cemiyet yakın tarihte taşınmazı tahliye etmişti.

Raporda şu ifadeler yer aldı:

Mustafa Kemal Sahil Bulvarı ile Karataş Lisesi arasında kalan zemini deniz dolgusuyla oluşturulması sonrasında Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa ettirilen binanın 17.10.2001 tarihinden itibaren üçüncü şahıslar tarafından herhangi bir kira bedeli ödenmeden kullanıldığı görülmüştür. 20.10.1998 tarihli yazıya göre 01.10.1987 tarih 2083 sayılı Büyükşehir Belediye Encümen Kararında üst yapısı devam eden Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'nda iki adet kafeterya yerinin doldurulması kararı verilmiş, 28.07.2005 tarihli İzmir Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığına İdare tarafından yazılan yazıda söz konusu alanın İdarenin tasarrufuna bırakılması gerektiği ifade edilmiş olsa da ilgili bölgenin Büyükşehir Belediyesi tarafından doldurulduğunun Hazine ve Maliye Bakanlığına kanıtlanamaması sebebiyle arazi tasarrufu Belediyeye geçirilememiştir. Buna rağmen bu taşınmaz üzerinde bulunan bina Büyükşehir Belediyesi şirketi tarafından inşa edilmiş olup söz konusu bina Belediye tarafından 17.10.2001 tarihinde bir cemiyete verilmiştir.

5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 79'uncu maddesinde; “...Belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak şartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır.” denilmektedir. Mülga 1580 sayılı Kanun'un 159'uncu maddesi içeriğe aynı konuyu içermektedir. Bu sebeple ilgili taşınmazın deniz dolgusunun Belediye tarafından doldurulduğunun kanıtlanamaması sebebiyle tasarruf Belediyeye devrolunamamıştır. Ancak taşınmaz üzerinde bulunan bina Büyükşehir Belediyesi şirketi tarafından inşa edilmesi sebebiyle bir tasarruf sorunu ortaya çıkmıştır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu'nun “Tanımlar” başlıklı 2'nci maddesinde kamu kaynağı borçlanma suretiyle elde edilen imkânlar dahil kamuya ait gelirler, taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri ifade ettiği belirtilmiş olup yine Mezkur Kanun'un “Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8'inci maddesinde, “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.” denilmektedir. Yine 5393 sayılı Belediye Kanunu'nda “Diğer kuruluşlarla ilişkiler” başlıklı 75'inci maddesinde dernek veya vakıflara taşınmazların ücretsiz kullandırılmasına dair Büyükşehir Belediyesine bir yetki tanınmamıştır. Aynı Kanun'un “Belediyenin yetkileri ve imtiyazları” başlıklı 15'inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde, “Mahallî müşterek nitelikteki hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde taşınmaz almak, kamulaştırmak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, trampa etmek, tahsis etmek, bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesis etmek.” belediyenin yetki ve imtiyazları arasında sayılmıştır. Dolayısıyla herhangi mahalli ve müşterek nitelikte bir hizmetin yerine getirilmesinde kullanılmayıp 75'inci maddede belirtilen sayılan kamu kurum kuruluşlarından olmayan üçüncü şahısların 17.10.2001 tarihinden itibaren kullanımına verilen taşınmaz için Belediye tarafından herhangi bir kira, ecrimisil vs. bir gelir tahakkuk ettirilmediği anlaşılmıştır.

2020, 2021 ve 2022 Yılı Sayıştay Denetim Raporunda bu konunun yer alması üzerine Büyükşehir Belediyesi ile ….Cemiyeti arasında İzmir Uluslararası Basın Merkezi’nin Faaliyetlerinin Sürdürülmesi İçin 5393 sayılı Kanun’un 75’inci maddesi kapsamında İşbirliği Protokolü hazırlanmıştır. Hazırlanan protokol 29.12.2023 tarih ve 1726142 sayılı yazı Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından Meclise havale edilmiş olup, Meclis komisyonlarında görüşülmeye devam etmektedir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Diğer kuruluşlarla ilişkiler” başlıklı 75’inci maddesinin (c) bendinde, belediyenin kamu yararına çalışan dernek statüsünde olmayanlar ile ortak hizmet projesi yürütebileceği, aynı maddenin (d) bendinde ise kamu kurumlarının kendilerine ait taşınmazlarını mahalli idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis ve devir işlemlerinin yapılabileceğine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Ortak hizmet protokolünde Belediyeye ait taşınmazın kullanım hakkının tamamıyla protokol yapılan dernek ve vakfa verilmemesi önemlidir. Protokolde taşınmazın ilgili dernek ve vakıf tarafından belli bir zaman diliminde ve bir faaliyet için kullanılması mümkün ise de fiilen kullanma/kullandırma hakkının tamamen ilgili dernek ve vakıfta olmaması gerekmektedir. Ortak hizmet protokolü neticesi kuruma ait taşınmazın fiilen kullanım ve tasarruf hakkının Belediyede olması ve kurumun ilgili birimi tarafından kullanılmasına dikkat edilmelidir.

Kamu idaresi tarafından süreçle ilgili bilgi verildikten sonra Turgut Reis Mahallesi Mustafa Kemal Sahil Bulvarı No:87/1 adresinde bulunan Gazeteciler Cemiyeti Binası olarak bilinen taşınmazın tahliyesi sağlanarak belirtilen gerekçeler doğrultusunda yıkım işleminin gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Söz konusu yapının 15.03.2025 tarihinde tahliye edildiği ve 20.03.2025 tarihinde ise yıkıldığı anlaşılmıştır. Söz konusu taşınmazın tahliyesine kadar olan süre zarfında kullanım bedelinin tahsil edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi verilmemiştir. İdarenin 2020, 2021, 2022 ve 2023 yıllarına ilişkin Sayıştay Denetim Raporlarının gereğini yerine getirmediği görülmüştür.

Sonuç olarak, taşınmazın tahliyesi sağlandığı tarihe kadar olan geçmiş yıllara ilişkin kullanım bedellerinin hesaplanarak tahakkuk ve tahsilatının yapılması gerekmektedir.

10 MİLYARLIK SERMAYE ARTIRIMI İÇİN BÜYÜKŞEHİR’E UYARI!

Raporda yer alan bir diğer bulguda Büyükşehir’in zarar eden şirketler nedeniyle 9.755.995.372,66 TL sermaye artırımı yaptığı tespit edildi.

Bulguda şu ifadelere yer verildi: Büyükşehir Belediyesi iktisadi teşebbüslerinin sürekli zarar etmesi sebebiyle her yıl sermaye artırımına gidildiği ve 2017-2024 yılları arasında Belediyenin zarar eden şirketleri için yapmış olduğu sermaye artırım tutarının 9.755.995.372,66 TL olduğu görülmüştür. Büyükşehir Belediyesinin ulaşım, alt yapı, kültürel faaliyetler gibi yerel idarelerin yapması gereken sosyal maliyet açısından katlanılması zorunlu sosyal hizmetlerle iştigal eden şirketleri olduğu gibi fuar, park, restoran, tesis işletmeciliği gibi ticari faaliyeti esas alan, kar edilmesi muhtemel faaliyetlerle iştigal edilen iktisadi teşebbüsleri de mevcuttur. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26’ncı maddesinde, “Büyükşehir belediyesi, mülkiyeti veya tasarrufundaki hafriyat sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini, sosyal tesisler, büfe, otopark ve çay bahçelerini işletebilir; ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının %50'sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin % 50'sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilir...” denilmek suretiyle büyükşehir belediyelerinin iktisadi teşebbüslerine Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belirtilen yerlerin işletmesinin devredebileceği hüküm altına alınmıştır. Büyükşehir Belediyesi tarafından belirtilen madde hükmüne istinaden, bu yerlerin kendi şirketlerince işlettirilmesi ile Belediye ihalelerinin bu şirketlerce yüklenilmesi gibi usullerle belirli alanlarda şirketlere kaynak aktarımı yapılmasına rağmen bu şirketlerin sürekli zarar ettiği bu zararların ise ulaşım, alt yapı, kültürel faaliyetler de olduğu gibi hafriyat, fuar, park, restoran, tesis işletmeciliği gibi kar edilmesi olağan şirket faaliyetlerinde de olduğu görülmüştür. Bazı şirketlerin personel maliyetini bile karşılayamaması şirket yönetimlerinde zafiyetlerin yaşandığını göstermektedir. Belediyeler mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan idari mali özerkliğe sahip belirli görev ve sorumluluklar yüklenmiş kamu tüzel kişilikleridir. Bu görev ve sorumluluklar 5393 sayılı Kanun'un 14’üncü maddesinde belirtilmiş olup, ilgili maddede ekonominin ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerinin belediyelerin görev ve sorumluluklarından olduğu açıkça vurgulanmıştır.

İdare tarafından Belediye faaliyetleri içerisinde yer alan; fuar, büfe, otopark, restoran işletmeciliği gibi kamu hizmetlerinden vatandaşların piyasa şartlarına göre daha ekonomik faydalanabilmesi için belediyenin doğrudan veya dolaylı olarak ortak olduğu şirketlerinin Belediye politikası gereği maliyetlerin altında hizmet verebildiği, oluşan zararın Belediye tarafından sermaye artışı olarak finanse edildiği, ülkede yaşanan ekonomik sorunların Belediyenin özellikle ulaşım, alt yapı ve çevre ile ilgili faaliyet alanında hizmet veren şirketlerinin hizmet sunumuna ilişkin maliyetlerinin katlanarak artmasına neden olduğu ve ilave yük getirdiği, il sınırlarındaki sorumluluk sahasında daha iyi hizmet verebilmesi amacıyla Belediyenin mali yapısını kontrol altında tutarak kamu hizmeti sunmak amacıyla hissedarı olduğu şirketlerini sermaye artırımları ile finanse etmeye devam ettiği, bu uygulamanın sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi özelinde olmayıp, Merkezi Yönetim kapsamındaki Kamu İktisadi Teşebbüslerinde ve tüm belediyelerde de söz konusu olduğu belirtilmiştir. Şirketlerin sürekli zarar etmelerine ilişkin değerlendirme yapılmaması ve bu durumun ortadan kaldırılmasına yönelik çalışma yapılmaması anlaşılır bir durum değildir. Kaldı ki şirketlerin sürekli zarar etmesi sonucu sermaye artışlarıyla bu açığın kapatılması riskleri barındırmaktadır. 2020, 2021, 2022 ve 2023 yılı Denetim Raporunda yer verilen bu konuyla ilgili olarak uygulamaya 2024 yılında da devam edilmiştir. Kamu otoritesinde yetki kullanan kamu görevlilerince raporun gereğinin yerine getirilmediği ve uygulanmamış olduğu sonucuna varılmıştır.

Önceki yıl Sayıştay Denetim Raporlarında da belirtildiği üzere, belediyelerin ekonomi ve ticari alanda rol almasının en kolay yöntemi olarak seçilen iktisadi teşebbüslerin belediyenin sosyal maliyet olarak yüklenmesi zorunlu alanlarda zarar etmesi makul karşılanması gerekirken; Fuar, park, restoran, tesis işletmeciliği gibi kar edilmesi olağan belediye faaliyetlerinde ise kar elde edilmesi ve elde edilen bu kar sonucu Belediye bütçesine katkıda bulunulması gerekmektedir. Büyükşehir Belediyesi iktisadi teşebbüslerinin zarar etmesi sebebiyle sürekli olarak sermaye artırımına gidilmesi ve 2017-2024 yılları arasında Belediyenin zarar eden şirketleri için yapmış olduğu sermaye artırım tutarının artan bir şekilde 9.755.995.372,66 TL’ye ulaşması nedeniyle Belediyenin hizmetlerini sürdürebilmesi için sahip olduğu mali kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmasının zorunlu olduğu ve mali disipline uyulmadığı takdirde Belediyenin sürdürülebilirlik durumu olmayacağı dikkate alınarak bu duruma meydan vermemek amacıyla gerekli önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir.

AZİZ KOCAOĞLU HAKKINDA ADLİ SÜREÇ İŞLETİLMELİ

Sayıştay raporunda yer alan bulguda Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetimi Tesisleri yapımı ve işletilmesi sürecinde imtiyaz sahibi firmaya mali avantaj sağlandığı belirtilerek dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu hakkında adli süreç başlatılması gerektiği belirtildi.

Bulguda şu ifadeler yer aldı:

Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetimi Tesislerinin Yapımı ve İşletilmesi İşinin Ödemiş Belediyesince 2886 sayılı Kanun kapsamında ihale edilmesi sonrası 28.11.2013 tarihinde İmtiyaz Sözleşmesinin imzalandığı, 6360 sayılı Kanun sonrası İzmir Büyükşehir Belediyesince Komisyon kararına istinaden 09.11.2016 tarihinde imzalanan üçlü Protokol kapsamında taraf olunduğu ve İmtiyaz Sözleşmesinde yazılı usul izlenmeksizin imtiyaz sahibi şirket ile 29.03.2019 tarihinde imzalanan ek protokol ile de imtiyaz sahibi firmaya mali avantaj sağlandığı görülmüştür.

29.03.2013 tarihli Danıştay görüşü ve 09.10.2013 tarihli İçişleri Bakanlığı oluru ile Ödemiş Belediyesi idari yetki alanı dâhilinde evsel katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili hizmetlerin tamamını içeren Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetimi Tesisleri Yapımı ve İşletilmesi İşi İmtiyaz Sözleşmesi 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15’inci maddesine istinaden imzalanarak 28.11.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 06.12.2012 tarih ve 28489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un “Yürürlük” başlıklı 36’ncı maddesinde, Kanunda yer alan birçok hükmün ilk mahalli idareler genel seçiminde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. 6360 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, imtiyaz sözleşmesinde öngörülen evsel katı atıkların toplanması ve transfer istasyonlarına kadar taşınması işlerinin ilçe belediyelerine, evsel katı atık bertaraf tesislerinin yapımı ve işletilmesi ise büyükşehir belediyelerinin görev ve sorumluluğuna bırakılmıştır.

İzmir Büyükşehir Belediyesince İzmir Valiliği Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu Başkanlığına hitaben düzenlenen 17.06.2016 tarihli talep yazısı ekinde yer alan Protokol hükümleri doğrultusunda söz konusu imtiyaz sözleşmesi kapsamında doğan tüm hak ve yükümlülüklerin ilgili İdareler arasında paylaştırılması talep edilmiştir. İzmir İli Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu'nun 10.08.2016 tarih ve 41/8 sayılı kararıyla, imtiyaz sözleşmesinin katı atık yönetimi ve bertaraf tesisinin kurulması ve işletilmesi kısmına İzmir Büyükşehir Belediyesi 09.11.2016 tarihinde taraf olmuştur. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile imtiyaz sahibi şirket arasında imzalanan 29.03.2019 tarihli Ek Protokol ile de imtiyaz sözleşmesinin kapsamına Kiraz, Beydağı, Tire ve Bayındır Belediyelerinden toplanacak evsel nitelikli katı atıklar da dâhil edilmiştir.

İmtiyaz Sözleşmesine İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin taraf olabileceğine yönelik İçişleri Bakanlığı’nın onayını talep eden Ödemiş Belediye’sinin 20.03.2015 tarihli yazısına Bakanlığın 03.06.2015 tarihli cevabi yazısında, adı geçen imtiyaz sözleşmesi için Bakanlık onayının daha önce verildiği belirtilerek, aynı sözleşme için yeni bir onay verilmesinin hukuken mümkün olmadığı bildirilmiştir. Ödemiş Belediye’since Bakanlığa yazılan 21.07.2016 tarihli ikinci bir yazı ile imtiyaz sözleşmesinin 6360 sayılı Kanun sonrası halen yürürlükte olduğunun ve sözleşmenin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devrinin öngörüldüğü belirtilerek, Bakanlıktan konu hakkında uygun görüş talep edilmiştir. Söz konusu yazıya Bakanlık tarafından verilen 06.10.2016 tarihli cevabi yazının ekinde Bakanlık Hukuk Müşavirliğinin ve Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün görüşlerine yer verilmiştir. Söz konusu görüş yazılarında, konunun nihai olarak Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu’nun yetkisinde olduğu ve komisyonca verilecek karara göre işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir. İzmir İli Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu'nun 10.08.2016 tarih ve 41/8 sayılı kararında; “28.11.2013 imza tarihli sözleşme gereğince atıkların değerlendirme ve bertarafına ilişkin idarelere ait hak ve yükümlülüklerin 28.11.2013 imza tarihli sözleşme ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 17.06.2016 tarih ve 1269 sayılı yazısı ekinde yer alan Ek Protokol hükümleri kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Ödemiş Belediyesi’ne devrine karar verildiği” ifade edilmiştir.

6360 sayılı Kanun’un geçici 1’inci maddesinin sekizinci fıkrasında, “Bu Kanunla büyükşehir ilçe belediyesi olan belediyelerce yürütülen su, kanalizasyon, katı atık depolama ve bertaraf, ulaşım, her çeşit yolcu ve yük terminalleri, toptancı halleri, mezbaha, mezarlık ve itfaiye hizmetlerine ilişkin olmak üzere personel, her türlü taşınır ve taşınmaz malları ve bu hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik yatırım, alacak ve borçları, komisyonca ilgisine göre büyükşehir belediyesi ile ilgili bağlı kuruluş arasında paylaştırılır.” hükmü bulunmaktadır. Söz konusu imtiyaz sözleşmesinin 6360 sayılı Kanun’un 06.12.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanması sonrası 28.11.2013 tarihinde imzalanmış olması dikkate alındığında, söz konusu devir işleminin Büyükşehir Belediyesinin hak ve menfaatleri gözetilmeden itirazsız ve hukuki süreç işletilmeden yapılmış olması kabul edilebilir bir durum değildir.

Mali şartları açısından benzerlerine kıyasla önemli ölçüde kamu menfaati ve evsel katı atık toplama ve bertaraf maliyetlerinin nihai olarak su faturaları kapsamında ödenmesi nedeniyle, İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü su aboneleri aleyhine hükümler içeren sözleşmenin, kurulduğu şartlar kapsamında hayata geçirilmesinin ekonomik açıdan yapılabilir olmadığı hem Ödemiş Belediyesi hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından biliniyor olmasına karşın, söz konusu imtiyaz sözleşmesinin Kanun değişikliğine rağmen mevcut haliyle uygulanabilir kılınmaya çalışılması anlaşılamamıştır. Resmi olarak alınmış herhangi bir devir kararı bulunmadığı halde Büyükşehir Belediyesi tarafından Ödemiş Belediyesine gönderilen 11.08.2014 tarih ve 19752312-312-99- 516-65058 sayılı yazıda, Ödemiş dışında Tire, Kiraz, Beydağı ve Bayındır ilçelerinin atıklarının da söz konusu tesise yönlendirilmesinin düşünüldüğü ifade edilmiştir. Ancak devir işleminin yapılıp yapılamayacağı ve ne şekilde olacağı 11.08.2014 tarihi itibariyle belli değildir. Ayrıca iki idarenin de söz konusu yatırımın belirtilen şekilde daha büyük bir kapasite dâhilinde yapılması noktasında mutabık oldukları yapılan yazışmalardan anlaşıldığından, mali açıdan İdareler aleyhine böylesine ağır hükümler içeren mevcut imtiyaz sözleşmesinin “Süre uzatımını gerektiren haller ve mücbir sebepler” başlıklı 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde, “Kamu hizmetlerinin imtiyaz yoluyla gördürülmesine cevaz veren hukuki düzenlemeler veya bu İmtiyaz Sözleşmesi’nin konusunu ortadan kaldıran yeni yasal düzenlemelerin yapılması,” şeklinde belirtilen mücbir sebep haline istinaden sözleşmenin 10.2’nci maddesinin son cümlesinin verdiği yetkiye dayanılarak imtiyaz sahibi şirket tarafından hiçbir yatırıma başlanılmamış ve imtiyaza konu tesisin kurulabilmesi için gerekli hiçbir idari izin (ÇED olumlu raporu, faaliyet lisansı vb.) alınmamış iken adı geçen sözleşmenin yatırım aşamasına geçilmeden feshedilmesi gerekirdi. Ancak sözleşmenin feshi bir tarafa, yukarıda belirtilen yazışmada belirtilen muhtemel kapasite artışı gerekçe gösterilerek Ödemiş Belediyesi’nce imtiyaz sahibi şirkete 01.06.2015 tarihinden itibaren 12 ay süre uzatımı verilmiştir. Söz konusu 12 aylık süre 01.06.2016 tarihinde bitiyor olmasına ve imtiyaz sözleşmesinde tesislerin kurulması ve işletilmesi kısmına ilişkin hak ve yükümlülükler yukarıda belirtilen süreç sonucunda 10.08.2016 tarihli Komisyon kararıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devrolunmasına karşın, yine Ödemiş Belediyesi’nce 20.10.2016 tarihli yazı ile ilk süre uzatımı yazısında da yer verilen ilave kapasite artışı ve devir sürecinin uzaması gerekçeleriyle bu defa da 13.12.2016 tarihinden itibaren 22 ay süre uzatımı verildiği belirtilmektedir. Halbuki ilk süre uzatımı ile birlikte, imtiyaz sahibi şirket tarafından tesisin yapımının 01.06.2016 tarihinde tamamlanmış olması gerekmektedir. Bunun dışında, 01.06.2016 ile 13.12.2016 tarihleri arasındaki 6 ayı aşan dönem hakkında İdare’nin tasarrufunun ne olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır.

Ödemiş Belediyesi’nce ikinci süre uzatımının verildiği 20.10.2016 tarihinde tesislerin yapımı ve işletilmesine ilişkin yetki İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde olduğundan, sözleşmenin süresinde yerine getirilip getirilmediğinin takibinin Büyükşehir Belediyesi’nce yapılması gerekmekte iken, Büyükşehir Belediyesi’nce konu hakkında herhangi bir değerlendirme veya icrai davranışta bulunulmamıştır. Dahası, tesisin ilave kapasite artışlarına da içerecek şekilde yapımının tamamlanması üzerine Büyükşehir Belediyesi’nce düzenlenen 01.11.2021 tarihli Geçici Kabul Tutanağında imtiyaz sahibi şirkete yer tesliminin 29.03.2019 tarihinde yapıldığı belirtilerek, işin yapım süresinin bu tarihten itibaren başlatıldığı anlaşılmaktadır. Halbuki, imtiyaz sözleşmesi kapsamında işin yapılacağı Örnek çiftliği 1 pafta 70 ve 71 nolu parseller Ödemiş Belediyesi tarafından imtiyaz sahibi şirkete tam ve eksiksiz bir biçimde teslim edildiği 09.12.2013 tarihli yer teslimi tutanağında kayıt altına alınmış iken, İzmir Büyükşehir Belediyesince yer teslimi tarihinin 29.03.2019 olarak belirtilmesi sonucunda imtiyaz sahibi şirkete haksız süre uzatımı tanındığı anlaşılmaktadır. Tesisin ekonomik olarak yapılabilirliğinin ancak kapsam genişletilmesi sonucu ilave kapasiteye ulaşılması halinde mümkün olduğu biliniyor olmasına ve daha tesisin yapılabilmesi için gerekli hiçbir idari izin alınmamış iken, Ödemiş Belediyesi’nce imzalanan ve mali şartları itibarıyla idare aleyhine ölçüsüz hükümler içeren bir imtiyaz sözleşmesine, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce her hangi bir şerh ve itiraz kaydı konulmaksızın taraf olunması sonucu Belediyenin önemli boyutta gelir elde edebileceği katı atıkların bertarafı işinden düzenli gelir elde edilmesi bir tarafa, Belediyenin bir çok ihtilaf içeren hukuki sürecin içine dahil edilerek önemli boyutta mali tazminat talebi içeren bir tahkim davasına muhatap kalınmasına sebebiyet verilmiştir. Diğer taraftan, İmtiyaz Sözleşmesinde belirtilen usul izlenmeksizin Ek Protokol ile imtiyaz sahibi firmaya mali avantaj sağlanmıştır. Ödemiş Belediyesince 28.11.2013 tarihinde imzalanan İmtiyaz Sözleşmesine İzmir Büyükşehir Belediyesince 09.11.2016 tarihinde imzalanan üçlü protokol dâhilinde taraf olunmuş, imtiyaz sahibi şirket ile Büyükşehir Belediyesi arasında mahalli idareler seçiminden bir gün önce ve aday olmayacağı kesin olan Başkan tarafından 29.03.2019 tarihinde imzalanan Ek Protokolle imtiyaz sözleşmesinin kapsamına Ödemiş dışında Kiraz, Beydağ, Tire ve Bayındır ilçelerinden çıkacak evsel atıkların da dâhil edilmesine karar verilmiştir.

İmtiyaz sözleşmesinin “Sözleşmede değişiklik yapılması ve ek hüküm konulması” başlıklı 33'üncü maddesinde, “Sözleşme değişikliklerinde tarafların mutabakata varması halinde söz konusu değişiklik Danıştayın görüşü İçişleri Bakanlığının kararı ve Belediye Meclisinin değişiklik metninin onayına ilişkin kesinleştiği tarihte yürürlüğe girer.” hükmü yer almaktadır. Büyükşehir Belediyesinin sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini genişleten Ek Protokol hükmü, imtiyaz sözleşmesinin hükümlerinde değişiklik anlamına geldiğinden dolayı, bu şekilde Ek Protokol düzenlenebilmesi için imtiyaz sözleşmesinde sözleşme değişikliğinde öngörülen görüş ve onayların alınması gerektiği halde öngörülen süreçler işletilmeksizin Ek Protokol’ün imzalandığı görülmüştür. İdare tarafından, imtiyaz sözleşmesinin 30.2'nci maddesinde, diğer belediyelerin katı atıklarının iş bu sözleşme uyarınca tesise verilmesine engel olunmayacağına dair hüküm bulunduğu gerekçesiyle Ek Protokol ile gerçekleştirilen kapsam genişletilmesinin bahse konu sözleşme maddesi kapsamında yapılmış olduğu ifade edilerek, söz konusu Ek Protokol hükmü ile getirilen düzenlemenin sözleşme değişikliği olarak değerlendirilemeyeceği, bunun ancak sözleşmenin belirtilen maddesinin uygulamasından ibaret olduğu ifade edilmiştir. Kamu idaresi bu savına, İçişleri Bakanlığından alınan 06.10.2016 tarih ve 22013 sayılı görüş yazısı dayanak tutulmuştur. Ancak burada diğer ilçe belediyelerinin katı atıklarının da tesise kabulüne izin verilmesinin dışında, yukarıda adı geçen dört ilçe belediyesinin katı atıklarının da tesise yönlendirilmesine yönelik İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yükümlülük altına sokulmuş olmasının aynı hukukisonuçları doğurmayacağı ve sözleşme uygulaması açısından aynı anlama gelmediği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, Ek Protokol'de yer verilen düzenlemede belirtilen dört ilçe belediyesinin katı atıklarının da tesise teslim edilmesi gerektiğine yönelik ifadeye Ek Protokol'de bir yükümlülük olarak yer verilmiş olması nedeniyle, bu düzenlemeyle imtiyaz sözleşmesinin sadece Ödemiş Belediyesin katı atıklarından ibaret olan kapsamında değişikliğe gidilmiş olduğu değerlendirildiğinden, kamu idaresinin bu yöndeki cevabı geçerli bulunmamıştır. Ayrıca cevaba dayanak olarak gösterilen Bakanlık görüş yazısı da Ek Protokol imzalanmadan çok önce, imtiyaz sözleşmesinin devrine ilişkin Protokol düzenlenmezden evvel Ödemiş İlçe Belediyesince bahse konu devir işleminin yapılabilmesi için Bakanlığın yeni bir onayının alınıp alınmasına gerek olmadığı hakkında Bakanlık'tan görüş talebine ilişkindir. Bakanlık tarafından Ödemiş İlçe Belediyesi'ne hitaben yazılan kamu idaresi cevabına konu yazıda, Bakanlığın İmtiyaz Sözleşmesi imzalanmadan önce sözleşmeye onay verdiği, devir işlemlerini yürütme yetkisinin 6360 Sayılı Kanun kapsamında İl Valilikleri bünyesinde kurulacak Tasfiye ve Devir Komisyonlarında olduğuna dikkat çekilerek Bakanlığın bu aşamada yeni bir onay vermesini gerektirir bir durum olmadığı ifade edilmiştir. Dolayısıyla cevapta yer verildiği gibi İçişleri Bakanlığı'nın 29.03.2019 tarihinde imzalanan Ek Protokol hakkında olumlu görüşünün veya onayının bulunduğu ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır.

Bunun dışında, 28.11.2013 tarihinde imzalanan imtiyaz sözleşmesinde, imtiyaz sahibi şirket tarafından Ödemiş Belediyesi’ne ödenecek katkı payı, tesisin işletilmesinden elde edilecek net karın %6’sı olarak belirlenmiştir. 6360 sayılı Kanun değişikliği ile işin gelir getirici kısmının (atıkların geri dönüşüme tabi tutularak enerji elde edilmesi) tamamı Büyükşehir Belediyesinin, maliyet içeren kısmının (evsel katı atıkların atıkların toplanması ve taşınması işi) tamamı ise Ödemiş Belediyesi’nin yetki alanında kalmış ve imtiyaz sözleşmesinin kapsamı da Belediyeler arasında Kanuni düzenlemeye uygun bir biçimde pay edilmiş iken, 09.11.2016 tarihinde imzalanan Protokol ile imtiyaz sahibi şirket tarafından ödenecek katkı payının sadece %3,8’inin Büyükşehir Belediyesi’ne, kalan %2,2’sinin ise Ödemiş Belediyesine ödenmesine karar verilmesinin ekonomik gerekçesi anlaşılamamıştır. Hatta, hal böyle iken Büyükşehir Belediyesi tarafından imzalanan Ek Protokol ile imtiyaz hakkının kapsamı genişletilerek imtiyaz sahibi şirkete mali avantaj sağlanmasının yanında Büyükşehir Belediyesi’ne ödenecek katkı payı oranında da herhangi bir artış yapılmamıştır. Büyükşehir Belediyesinin önceki yıllarda benzer atık bertaraf tesislerinin kurulup işletilmesine ilişkin akdettiği sözleşmelerin mali şartlarına aşağıdaki tabloda özet olarak yer verilmiştir. Söz konusu tabloya bakıldığında, Büyükşehir Belediyesinin bu sözleşmelerden düzenli kira geliri elde ettiği, bazı sözleşmelerde ise kira gelirinin yanında elde edilen hasılat üzerinden Büyükşehir Belediyesine pay verilmesini öngören hükümlere yer verildiği görülmüştür. Üstelik ilgili atık tesislerinin tamamında Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi Yapımı ve İşletilmesi İşi’nden farklı olarak, kurulacak tesisin yapım maliyetinin işletici tarafından karşılanacağı da ayrıca hüküm altına alınmıştır.

Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetim Tesisinin Yapım ve İşletilmesi İşi imtiyaz sözleşmesi mali şartlarının diğer benzer tesislerin sözleşmelerinde yer verilen mali şartlara kıyasla ne denli olumsuz olduğu açık bir biçimde ortada iken Büyükşehir Belediyesi ile imtiyaz sahibi arasında 29.03.2019 tarihinde imzalanan Ek Protokol ile imtiyazın kapsamına dört ilçenin evsel katı atıklarının Büyükşehir Belediyesi’nin yükümlülüğü olarak ayrıca dâhil edilmesi, söz konusu imtiyaz sözleşmesini Büyükşehir Belediyesi için mali açıdan sürdürülebilir olmaktan çıkarmıştır.

mtiyaz sözleşmesinin taraflara yüklediği hak ve yükümlülüklerin orantılı olması, taraflardan birine ifası zor ve aşırı külfet yüklememesi, böylece sözleşmenin kurulması sonrası yürütümünde de hukuk güvenliği teminatını ilkesinin korunması gerekir. Bu kapsamda, sözleşme değişiklikleriyle taraflara sağlanan hak ve yükümlülüklerde keyfiliğe karşı uygun bir korunma sağlanması, verilen yetkinin icrası sonrası da bahse konu ölçünün korunmuş olması önemlidir. Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetim Tesisinin Yapım ve İşletilmesi İşi imtiyaz sözleşmesinde sonradan yapılan değişikliklerde, taraflarından biri olan İdare (Büyükşehir Belediyesi) aleyhine hakkaniyet ve adalet ilkesine aykırı hükümlerin konulması ve bunun mali açıdan katlanılamayacak boyutlara ulaşması, bu yetkiyi İdare adına kullanan kamu görevlilerini Kanunlar karşısında sorumlu duruma düşürdüğü değerlendirilmektedir.

Büyükşehir Belediyesi imzalanan protokoller neticesinde herhangi bir ilave gelir veya menfaat de elde edememiştir. İmtiyaz sözleşmesinde yapım maliyetinin tam maliyet hesabı kapsamında amortisman oranları dikkate alınarak Büyükşehir Belediyesi tarafından ödeneceği düzenlenmiş olması nedeniyle imtiyaz sahibi şirket tarafından 01.07.2021-31.12.2021 tarihleri arası dönem için tesisin yapımı ve işletilmesi karşılığı olarak 15.04.2022 tarih ve 2022-M004 sayılı yazı ekinde imtiyaz sahibi şirket tarafından düzenlenen 01 nolu hakedişle 124.823.418,93 TL, 2022 yılı ilk üç aylık dönem için düzenlenen 02 nolu hakedişle de ilave 44.160.855,69 TL tam maliyet hesabı kapsamında talep edilmiştir.

İmtiyaz sahibi şirketin sözleşme hükümleri gereği yaptığı yazılı ödeme taleplerinin Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanmaması sonucu imtiyaz sözleşmesinin “Tahkim” başlıklı 34’üncü maddesi ve eki Tahkim Sözleşmesi hükümleri kapsamında imtiyaz sahibi şirket tarafından İzmir 3.Noterliğinden 20.06.2022 tarih ve 18484 yevmiye numaralı ihtarname çekilerek tahkim süreci başlatılmıştır. Sonrasında, hakem heyeti başkanının 17. Asliye Hukuk Mahkemesince belirlenmesi sonrası tahkim yargılamasına geçilmiş ve imtiyaz sahibi şirket tarafından Tahkim Kurulu Başkanlığına hitaben düzenlenen 06.02.2023 tarihli dilekçede imtiyaz sahibinin Büyükşehir Belediyesinden talepleri belirtilmiştir. Söz konusu dilekçenin ekinde yer verilen özel amaçlı yeminli mali müşavir raporuna istinaden imtiyaz sahibi şirket, 2020, 2021 ve 2022 yılları içinde yapmış olduğu yatırım harcamalarının ilgili mevzuat kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutulması sonrası 2022 yılı sonu itibarıyla toplam amortisman bedeli olarak hesap ettiği 351.038.466,47 TL’den, tesisin işletilmesi sonucu elde edilen 79.103.689,43 TL gelir tutarının düşülmesi sonucu kalan bakiye 271.934.777,04 TL’nin ödeme zamanına kadar işleyecek faizleri ile birlikte tam maliyet hesabı kapsamında Büyükşehir Belediyesince ödenmesini talep etmiştir.

İmtiyaz sahibi şirket tarafından yatırım harcamaları tutarının amortisman yöntemiyle tüketilmesine kadar sözleşme hükümlerine istinaden yapılacak tam maliyet hesabı kapsamında Büyükşehir Belediyesinden ödeme talep edilecektir. Ancak Belediyenin aynı dönemlerde ihale ettiği diğer evsel katı atık bertaraf tesisi kurulması ve işletilmesine ilişkin sözleşmelerde (benzer kapasitede ve dönemde yapılan Bergama Katı Atık ve Yönetim Tesisi gibi) ise Büyükşehir Belediyesine böyle bir mali külfet yüklenmemekte, aksine Büyükşehir Belediyesince bu işletmelerden her yıl kira geliri elde edilmektedir.

Şirketin hakediş tutarlarına ilişkin idare ile yüklenici arasında ihtilaf oluşması nedeniyle konu Tahkim Kuruluna taşınmıştır. Yüklenici 2021 yılı için bertaraf bedeli olarak 2.015,83 TL/ton TL talep eder iken Tahkim Kurulu 339,72 TL/ton, 2022 yılı için 1.007,92 TL/ton talep eder iken Tahkim Kurulunca 158,00 TL/ton ödenmesine karar verilmiştir. Yüklenici 2021 yılı için 124.823.587,80 TL talep eder iken Tahkim Kurulu 21.036.121,79 TL, 2022 yılı için 124.823.587,80 TL talep eder iken Tahkim Kurulunca 31.912.224,35 TL ödenmesine karar verilmiştir. 2023 yılına ilişkin olarak ise yüklenici talebi 2021 ve 2022 yılı Tahkim sürecinin devam etmesi nedeniyle reddedilmiştir. Tahkim sonucunda Hakem Heyetince yüklenicinin ton başına talep ettiği ücretin yaklaşık altıda biri oranına tekabül eden ücretin verilmesine karar verilmiştir. Yüklenicinin talep ettiği tutar ile Hakem Heyeti kararında belirlenen ücret arasındaki farklılığın nedeninin amortisman sürelerinin hesabıyla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.

mtiyaz sözleşmesindeki hükümler çerçevesinde gerekli görüşler ve onaylar alınmaksızın bir kamu hizmetine ilişkin imtiyaz alanının genişletilmesi mümkün olamayacağından bu işlemlerde görevli ve yetkili olanlar hakkında gerekli idari ve adli sürecin işletilmesi istenmiştir. 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer alan tespite istinaden 12.09.2023 tarih ve 346 sayılı olur ile Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kuruluna verilen görev çerçevesinde dönemin Daire Başkanı, Genel Sekreter Yardımcısı ile Genel Sekreteri hakkında disiplin soruşturması açılmış, 657 sayılı Kanun’un 127’nci maddesinin son fıkrası gereği eylem tarihinden itibaren iki yıl geçmesi nedeniyle disiplin cezası uygulanamadığı anlaşılmıştır. Bu kişilerle ilgili adli sürecin işletilmesi için Valiliğe yazı yazılmış, Valiliğin izin vermemesi nedeniyle bu kişilerle ilgili hukuki süreç tamamlanmıştır. Ancak Ek protokolde imzası olan Belediye Başkanı hakkında her hangi bir idari/adli süreç işletilmemiştir. Yükleniciye 14.12.2023 tarih ve 1689586 sayılı yazı ile “İmtiyaz Sözleşmesinin süre bitiminden önce devir” başlıklı 22’nci maddesi gereğince tesisin bedeli mukabili idareye devredilmesine ilişkin görüşünü bildirmesi istenmiş olup, işletme tarafından olumsuz cevap verilmiştir. 2023 yılı Demetim Raporunda “İmtiyaz sözleşmesindeki hükümler çerçevesinde gerekli görüşler ve onaylar alınmaksızın bir kamu hizmetine ilişkin imtiyaz alanının genişletilmesi mümkün olamayacağından 2019 yılındaki Ek protokolde imzası olan üst yönetici Belediye Başkanı hakkında idari ve adli sürecin işletilmesi” şeklinde belirtilen husus ile ilgili olarak 2024 yılında herhangi bir işlem yapılmamıştır. “Var olan tahkim sürecinde imtiyaz sözleşmesinin “Süre bitiminden önce devir” başlıklı 22’nci maddesinin İdareye tanıdığı yetki çerçevesinde şirket ile görüşmelerin devamının sağlanması” konusunda firma ile anlaşma sağlanamamıştır. Ödemeler Tahkim Kurulu kararına göre yapılmaktadır.

Kamu idaresi cevabında özetle, önceki Sayıştay Raporlarını da dikkate alarak başlatmış olduğu Disiplin süreci sonucunda Teftiş Kurulu Başkanlığınca konunun ilgilileri hakkında verilen disiplin suçu kararları ilgilileri tarafından İçişleri Bakanlığı, Yüksek Disiplin Kurulu'na taşındığı, Yüksek Disiplin Kurulunca alınan 07.05.2024 tarih ve PGM-53-1 sayılı ve 07.05.2024 tarih ve PGM-53-2 sayılı kararları ile Yürütmenin Durdurulmasına karar verildiği, bu kapsamda alınan Tahkim kararı ve Yüksek Disiplin Kurulu Kararları doğrultusunda İdarece yürütülmesi gereken başka bir idari süreç bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı ifade edilmiştir. İmtiyaz sözleşmesindeki hükümler çerçevesinde gerekli görüşler ve onaylar alınmaksızın bir kamu hizmetine ilişkin imtiyaz alanının genişletilmesi mümkün olamayacağından 2019 yılındaki Ek protokolde imzası olan üst yönetici Belediye Başkanı hakkında ne tür işlem yapıldığı ile ilgili bilgi verilmemiştir. Sonuç olarak, imtiyaz sözleşmesindeki hükümler çerçevesinde gerekli görüşler ve onaylar alınmaksızın bir kamu hizmetine ilişkin imtiyaz alanının genişletilmesi mümkün olamayacağından 2019 yılındaki Ek protokolde imzası olan üst yönetici Belediye Başkanı hakkında idari ve adli sürecin işletilmesi, var olan tahkim sürecinde imtiyaz sözleşmesinin “Süre bitiminden önce devir” başlıklı 22’nci maddesinin İdareye tanıdığı yetki çerçevesinde, şirket ile görüşmelerin yapılarak mümkün olduğu takdirde sözleşmenin İdarenin haklarını koruyacak şekilde revize edilerek gerekli görüş ve onayların alınması, sözleşmenin aleyhine olan durumlarının uyarlanması için gerekli sürecin işletilmesi ve Tahkim kurulu kararında belirtilen hususlara uyularak ödemelerin yapılması sağlanmalıdır.

BUCA METROSU İHALESİ İÇİN BİR KEZ DAHA UYARI

Sayıştay raporunda geçmiş yıllardaki raporlarda da yer alan Buca Metrosu ihalesi ile ilgili bulgu da yer aldı.

Bulguda şu ifadeler yer aldı:

İzmir Hafif Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol – Buca Hattı Yapım İşi ihale işlemleri kapsamında gerçekleştirilen aşırı düşük teklif sorgulamasının, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının (EBRD) standart satın alma dokümanları arasında yer alan Yapım Sözleşmelerinde Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehberine uygun yürütülmediği, gerçekleştirilen aşırı düşük teklif sorgulaması sonucu mali açıdan en avantajlı teklif sahibinin teklifinin reddedilmesine karar verilmesi sonrasında, İhale Değerlendirme Formu ve Değerlendirme Rehberinde yer alan hükme aykırı olarak ikinci en düşük teklif sahibinin teklifi hakkında aşırı düşük sorgulaması yapılmayarak istekliler arasında eşit muamele ilkesine aykırı davranıldığı ve mali açıdan en avantajlı teklif sahibinin teklifinin ihale dışı bırakılması işleminin iptali talebiyle açtığı dava sonucu verilen mahkeme kararında belirtilen hususlara aykırı biçimde İdarenin endişelerinin yazılı olarak aşırı düşük teklif sahibi istekliye iletilmeden değerlendirme işlemlerinin sonuçlandırıldığı görülmüştür.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı kent içi toplu ulaşım projelerinden “İzmir Hafif Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol-Buca arası (Hattı) Yapım İşi (İzmir Metro Projesi III)” 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Borçlanma” başlıklı 68’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmüne istinaden, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde EBRD ile 28.07.2021 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesinden sağlanacak finansman ile yaptırılmaktadır.

Adı geçen yapım işinin ihalesi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “İstisnalar” başlıklı 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükümleri çerçevesinde Kanun hükümlerine tabi olmaksızın, kreditör kuruluşun satın alma politika ve kuralları ile buna istinaden çıkarılan satın alma dokümanları ve eki Rehberler çerçevesinde iki aşamalı açık ihale usulü kullanılarak gerçekleştirilmiştir. 28.05.2021 tarihinde yapılan 1. Aşamaya 14 aday başvurmuş, bu adaylardan 13’ünün ihale konusu işi yapabilme konusunda mesleki, teknik, ekonomik ve mali yeterliklerinin uygun olduğu değerlendirilerek 2. Aşama ihaleye mali tekliflerini sunmak üzere davet edilmişlerdir. İhalenin 06.09.2021 tarihinde gerçekleştirilen 2. Aşamasına 8 istekli tarafından geçerli nitelikte teklif sunulmuş, söz konusu 8 geçerli tekliften mali açıdan en avantajlı teklif sahibinin teklifi, ihale komisyonu tarafından gerçekleştirilen aşırı düşük teklif sorgulaması sonucunda 06.12.2021 tarihinde alınan kararla reddedilerek, ihale ikinci en avantajlı teklif sahibi üzerine bırakılmış ve söz konusu teklif sahibi ile 04.01.2022 tarihinde sözleşme imzalanmıştır.

Mali açıdan en avantajlı teklif sahibi tarafından teklifinin ihale dışı bırakılması kararına karşı EBRD’ye yapılan şikayet başvurusu 23.03.2022 tarihinde kreditör kuruluş tarafından reddedilmiş olmasına karşın, İzmir 4. İdare Mahkemesi nezdinde aşırı düşük teklif sorgulamasının Rehber hükümlerine uygun yapılmaması gerekçesiyle açılan iptal davası sonucunda 11.03.2022 tarihinde mahkemece dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ve ilk derece mahkemesince alınan bu karar aynı gerekçelerle Danıştay 13’üncü Dairesince onanmıştır.

Akabinde, İdare tarafından mahkeme kararının icrasına yönelik olmak üzere teklifi reddedilen istekliden teklif fiyatları hakkında detaylı açıklama yapması 25.03.2022 tarihli yazı ile ikinci kez istenmiştir. Söz konusu yazıda komisyon tarafından aşırı düşük olarak değerlendirilen seçili 77 adet iş kalemine ilişkin isteklinin kaynak girdileri de belirtilmek suretiyle detaylı fiyat analizleri teklif fiyat kapsamında sözleşmesine uygun biçimde yerine getirebileceğini gösterir her türlü bilgi ve belgelerle birlikte sunulmuş olacak şekilde istenilmiş ve istekli tarafından 05.04.2022 tarihinde teklif fiyat analizleri ve eki kanıtlayıcı belgeler ihale komisyonunun söz konusu açıklama talebine istinaden sunulmuştur. İstekli tarafından iletilen cevap ve ekleri ihale komisyonu tarafından değerlendirilmiş ve alınan 17.06.2022 tarihli karar sonucunda, ilk karardakinin aynı ve ilave başka bir takım gerekçelerle en düşük mali teklif sahibi isteklinin teklifi ikinci kez reddedilmiştir.

Teklifi reddedilen istekli tarafından ihale komisyonunun söz konusu bu ikinci ret kararına karşı da idare mahkemesi nezdinde iptal davası açılmış ise de, söz konusu dava süreci devam etmekte iken davacı konumundaki aşırı düşük teklif sahibi istekli tarafından 09.09.2022 tarihinde mahkemeye sunulan feragat dilekçesi neticesinde komisyonun ret kararı hakkındaki yargısal süreç nihai bir karar alınamadan sonlanmıştır.

İkinci Aşama Tekliflerin Değerlendirilmesi Sürecinde Gerçekleştirilen Aşırı Düşük Sorgulamasının Yapım Sözleşmelerinde Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehberine Uygun Gerçekleştirilmemesi İhale komisyonu tarafından ikinci aşama tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında gerçekleştirilen aşırı düşük teklif sorgulamasının, ihale komisyonu tarafından aşırı düşük sınır değer tespitinden sonraki aşırı düşük teklif hakkında açıklama istenmesi ve istekli tarafından iletilen cevabın değerlendirilmesi işlemlerinin tamamen standart satın alma dokümanları arasında yer alan Yapım Sözleşmelerinde Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehber hükümlerinden bağımsız bir şekilde yürütüldüğü, 06.12.2021 tarihli ihale komisyon kararında aşırı düşük teklif sahibinin teklifinin reddedilmesine dayanak teşkil eden karşılaştırmalı analizde, karşılaştırma dışı bırakılan iş kalemlerinin toplam teklif bedelinin %90’ını oluşturmasına karşın değerlendirmeye dâhil edilmemesi nedeniyle, aşırı düşük teklif sahibi istekli tarafından işin toplam teklif fiyatı kapsamında yapılamayacağı açık bir biçimde ortaya konulmaksızın teklifin reddedildiği görülmüştür.

Rehber’in söz konusu 3’üncü bölümünün 4 numaralı alt başlığı altında 4 farklı aşamada sürecin nasıl yürütüleceği belirlenmiştir. Birinci aşamada, ihale teklif bedelleri aşırı düşük bulunan isteklilerin ihale konusu işi sözleşme hükümleri çerçevesinde yerine getirme kabiliyetlerini komisyona her türlü şüpheden uzak bir biçimde gösterebilmeleri amacına yönelik olmak üzere, teklif fiyatlarının içerdiği girdi cins ve miktarlarının gerçekçi ve doğru olduğu ve mali tekliflerin 1. aşamada sunulan teknik teklifleri ile uyumlu olduğunun sunulacak fiyat analizleri ve ek kanıtlayıcı bilgi ve belgelerle nasıl ortaya konulacağı belirlenmiştir.

İkinci aşamada, en düşük teklif sahibinin ana iş grupları bazında teklif alt toplamlarının, diğer geçerli teklif sahiplerinin tekliflerinde ve yaklaşık maliyette aynı ana alt iş gruplarına ilişkin alt toplamların ortalama değerleri ile kıyasının yapılacağı, bu karşılaştırmada, aşırı düşük teklif sahiplerinden teklif fiyatlarında yer alan genel giderler, kar ve öngörülemeyen giderler için ayrılan payların seviyesinin belirlenmesi için tekliflerinin detayları hakkında açıklama talep edileceği ifade edilmiştir. Üçüncü aşamada, aşırı düşük teklif sahiplerinden alınan fiyat analizlerinin komisyon tarafından değerlendirmeye tabi tutulacağı ve bunların her bir iş kalemi bazında İdare’nin varsayımları ile ne kadar uyumlu olduğunun değerlendirileceği, uyumsuzluk tespit edilen iş kalemleri için sunulacak örnek analiz formatına uygun olacak şekilde kaynak girdilerinin miktarının ve fiyatlarının doğrulanmasına yönelik ilave her türlü kanıtlayıcı bilgi ve belgelerin aşırı düşük teklif sahibi isteklilerden ayrıca talep edileceği, aşırı düşük teklif sahibinden fiyat analizlerine yönelik alınan ilave açıklamaların komisyon tarafından detaylı bir son değerlendirmeye tabi tutulacağı ve Banka’ya sunulacak İhale Değerlendirme Raporu’nun ekinde aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesini içeren kısa ve öz bir raporun yer alacağı açıklamalarına yer verilmiştir.

Dördüncü aşamada ise, aşırı düşük teklif sahibinin toplam teklif bedelinin, yapım işinin sözleşmesinde belirtilen zaman dilimi içerisinde ve şartlarda tamamlanabileceğinin aşırı düşük teklif sahibi istekli tarafından hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak bir biçimde ortaya konulamamış olduğuna komisyon tarafından karar verilmesi halinde, aşırı düşük teklif sorgulamasına tabi teklifin ihale dokümanı hükümleri gereği reddedilmesine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak, komisyon tarafından alınan 06.12.2021 tarihli ihale komisyon kararının ve ihale değerlendirme süreci iş ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde, komisyonun aşırı düşük sınır değer tespitinin Rehber’in ilgili maddesinde belirtilen kural ve formülasyona uygun biçimde göreceli metod kullanılarak tespit edildiği, sonrasında bahse konu aşırı düşük teklif açıklama ve değerlendirme süreçleri ile nihai ihale kararı alınırken uygulanan yöntemin, Rehber’in yukarıya alınan maddelerinden tamamen bağımsız biçimde yürütüldüğü görülmüştür.

Komisyonun ve EBRD’nin tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında aşırı düşük teklif sorgulamasına yönelik Rehber dışı istatistiksel bir yöntem tercihinde bulunmuş olmalarının ihalenin güvenilirliğini zedelediği, komisyonun bu oranı neye dayanarak ve ne şekilde %40 olarak belirlediğinin kararda açıklanmadığı, komisyon kararında aşırı düşük teklif sahibinin, ikinci en düşük teklif sahibinden daha yüksek teklif birim fiyat sunduğu iş kalemlerinden elde ettiği avantaj ile seçili 420 iş kalemindeki dezavantajlı konumunu giderip gidermediğine yönelik de analizde herhangi bir hesap ortaya konulmadığı görülmüştür.

Banka’nın kaynak sağladığı projelerde satın alma sürecinin nasıl yürütüleceğini belirleyen temel üst doküman olan Satınalma Politika ve Kuralları belgesinin, kamu sektörü için satın alma kural ve ilkelerinin belirlendiği üçüncü bölümünün altında “Tekliflerin Değerlendirilmesi ve Sözleşmeye Davet” başlıklı 3.27’nci maddesinde yer alan, “Yapım işi ihalesine sunulmuş bir teklifin, tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında aşırı düşük olarak değerlendirilmesi ve sonrasında yürütülen açıklama sürecisonunda teklifsahibinin sözleşmesel yükümlülüklerini toplam teklif bedeli kapsamında gerçekleştirebilme kabiliyetini herhangi makul bir şüphenin ötesinde kanıtlayamaması halinde, söz konusu aşırı düşük teklif Banka’nın ön iznine tabi olmak üzere reddedilebilir” şeklindeki düzenlemede de açıkça belirtildiği üzere, komisyon tarafından alınacak böyle bir ret kararının toplam teklif bedeli kapsamında verilmiş olması gerekirken, söz konusu yapım işi ihalesinde bu hüküm dikkate alınmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır.

İkinci aşama tekliflerin değerlendirilmesi sürecinde aşırı düşük teklifsahibinin teklifinin reddedilmesi üzerine İhale Değerlendirme Formu ve Değerlendirme Rehberi hükmüne göre hesap edilmesi gereken yeni aşırı düşük sınır değer eşiğinin altında kalan ikinci en düşük teklif sahibi isteklinin teklifinin, herhangi bir aşırı düşük sorgulamasına tabi tutulmaksızın, ihaleyi kazanmasına karar verilmesi “Eşit muamele” ve “İhalenin Güvenilirliği” ilkelerine aykırılık teşkil etmesi Gerçekleştirilen aşırı düşük teklif sorgulaması sonucu mali açıdan en avantajlı teklif sahibinin teklifinin reddedilmesine karar verilmesi sonrasında, Bankanın standart satın alma dokümanlarından İhale Değerlendirme Formu ve Değerlendirme Rehberinde yer alan açık hükme rağmen, kalan geçerli teklifler kullanılarak yapılması gereken revize sınır değer tespiti hesabının yapılmadığı ve bu hesaba göre teklifi aşırı düşük sınır değer eşiğinin altında kaldığı sabit olan ikinci en avantajlı teklif sahibinden, teklifi kapsamında yer alan 77 adet iş kalemine ilişkin fiyat analizlerini ve bunlara ait kanıtlayıcı bilgi ve belgeleri İdare’ye sunması iki kez istenilmiş olunmasına karşın, yukarıda açıklanan aşırı düşük sorgulama süreçlerinin ikinci en avantajlı teklif sahibinin teklifi hakkında işletilmeksizin, ihalenin bahse konu istekli üzerine bırakılması yönündeki 06.12.2021 tarihli ihale kararının bu yönleriyle de ihale dokümanı hükümlerine aykırılık içerdiği ve bu şekilde aşırı düşük olduğu sabit olan 2 ayrı teklif hakkında ihale dokümanı hükümlerinin eşit bir biçimde uygulanmaması sonucu ihale komisyonunca ihaleye katılan istekliler arasında eşit muamele ilkesinin korunmadığı ve tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında ihale dokümanı hükümlerine aykırı davranılarak ihalenin güvenilirliği ilkesinin zedelendiği görülmüştür.

Yukarıda yer verilen başlık altında izah edilen süreç sonucunda, en düşük teklif sahibi isteklinin teklifi reddedilmiştir. Bu aşamada, ihale komisyonu tarafından Banka’nın standart satın alma dokümanları arasında yer alan ve tekliflerin değerlendirilmesinin nasıl yapılacağının ayrıntılı izah edildiği “İhale Değerlendirme Formu ve Değerlendirme Rehberi” adlı dokümanın (1) numaralı eki olan “Değerlendirme Rehberi” başlıklı bölümünün, “6. Tekliflerin Ayrıntılı İncelenmesi” başlığı altında yer alan “(h) Dengesiz, Önden Yüklü veya Aşırı Düşük Teklif Fiyatları” alt başlığının son cümlesinde, “Değerlendirme sırasında en düşük fiyatlı teklif reddedilirse, aralık yeniden belirlenmeli ve revize edilen aralıktaki tüm teklifler ayrıntılı bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır” denilmektedir. Rehbere göre, bir aşırı düşük teklifin komisyon tarafından reddedilmesine karar verilmesi halinde, aşırı düşük sınır değer eşiği hesabının kalan geçerli teklifler üzerinden yeniden hesap edilmesi ve bulunan bu yeni eşiğin altındaki tüm teklifler için de aynı sorgulama süreçlerinin uygulanması gerekmektedir.

Söz konusu metro hattı yapım işi ihalesinde, en düşük fiyatlı teklifin reddedilmesi sonrasında kalan 7 geçerli teklif fiyatına, Rehber’de yer alan formülasyonun uygulanması neticesinde yeni eşik değer 4.215.632.076,35 TL olarak hesap edilmektedir. Teklif bedellerine bakıldığında, bu değerin altında kalan tek teklifin ihale verilen ikinci en düşük teklif olduğu görülmektedir. Yukarıda yer verilen Değerlendirme Rehber’i hükmüne göre, bu aşamada artık ikinci en düşük teklif için de Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehberi’nde belirtilen detaylı değerlendirme hükümleri uygulanarak ihalenin sonuçlandırılması gerekmekte iken; komisyon tarafından bu hüküm dikkate alınmaksızın ihale ikinci en düşük teklif sahibi üzerine Aslında, tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında söz konusu ikinci teklif sahibinden komisyon iki kere teklif fiyatlarının detayları hakkında açıklama istemiştir. Bu yazılardan ilki, aşırı düşük teklif sahibinden istenilen açıklama yazısı ile aynı tarihlidir. 13.09.2021 tarihinde her iki istekliden de, seçili aynı 77 adet iş kalemine ilişkin detaylı fiyat analizlerini ve bunlara ilişkin destekleyici belgeleri sunmaları yazı ile istenmiştir. Her iki istekli tarafından sunulan cevap yazısı ve eki analizlerin ve destekleyici belgelerin incelenmesi neticesinde, her iki istekli tarafından sunulan açıklama yazılarının birbiriyle tamamıyla benzer nitelikte hazırlanmış olduğu ve Rehber’e uygun olmadığı görülmüştür. Her iki teklif sahibinin iş kalemlerine ilişkin açıklamalarının tamamen proforma faturalara dayandığı, fiyat tekliflerine ilişkin girdi cins, miktar ve fiyatlarının ayrı ayrı belirtildiği bir analiz sunulmaması nedeniyle Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehber’ine uygun bir değerlendirme yapma imkânı tanımadığı gibi, Rehber’den kopuk bir biçimde geliştirilen bir formülasyon kapsamında tekliflerdeki ‘risk değerleri’ tespit edilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Halbuki, aynı hesaplama yönteminin her iki teklif için yalnızca seçili iş kalemleri için değil de tüm teklif fiyatları çerçevesinde yapılmış olması halinde, komisyonun kullandığı hesap yöntemi kapsamında her iki teklif için de toplam teklif bedelinin herhangi bakiye bir risk içermediği görülmektedir.

Ne var ki bu aşamada, komisyon tarafından 14.10.2021 tarihli “İhale Değerlendirme Raporu ve Kazanan Firma Önerisi” başlıklı rapor kaleme alınmış ve Banka’nın onayına sunulmuştur. Adı geçen Rapor’da yer alan tespitlerin yer aldığı kısa özet ve sonuçları içeren ön sunuş metninde, “İhale komisyonu tarafından ikinci en düşük teklif sahibinin teklifinin bir miktar önden yüklemeli olduğu ve bazı iş kalemleri için teklif edilen teklif birim fiyatların aşırı düşük olduğu değerlendirilmektedir. Teklif sahibinin, aşırı derecede düşük olduğu kabul edilen iş kalemleri için sunduğu teklif bedelinin, teklifin geneli için oluşturduğu risk seviyesinin tespit edilebilmesi amacıyla bakiye risk değeri hesap edilmiştir. Projenin geneli için sunulan teklif bedelinin, projenin bir bütün olarak yerine getirilmesi açısından hafifletilmesi gereken önemli seviyede risk barındırdığı anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verilmiştir.

Söz konusu raporun sonuç kısmında ise komisyon Banka’ya, ikinci en düşük teklif sahibinin teklifi kapsamında sunduğu kesin teminatın, teklif bedelinin %10’undan %13’üne yükseltilmesi şartıyla ihalenin adı geçen teklif sahibine verilmesini önermiştir. Komisyonca hazırlanan bu rapora, ikinci en düşük teklif hakkında yer alan değerlendirmeler hakkında Banka tarafından bir takım itirazların ileri sürüldüğü 20.10.2021 tarihli değerlendirme yazısından anlaşılmaktadır.

Söz konusu yazıda, ikinci en düşük teklif sahibi istekli tarafından sunulan teklifte, belirli bazı iş kalemlerinin aşırı düşük olduğu ve bu iş kalemlerine ilişkin sunulan toplam teklif bedelinin, işin tamamının yapılabilmesine yönelik önemli risk oluşturması sebebiyle, Banka tarafından sorgulamaya konu ikinci en düşük teklif sahibinin toplam teklif bedelinin işin bir bütün olarak başarıyla yapılabilmesine olanak tanıdığının her türlü şüpheden uzak bir biçimde ortaya konulmasına yönelik komisyonca ilave çalışma yapılması gerektiği ifade edilmiştir. İhale dokümanı hükümlerinin tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında, teklif fiyatını kabule uygun hale getirmek amacına dönük olmak üzere kesin teminat miktarında herhangi bir artışa gitmeye müsaade etmediği de belirtilen yazıda komisyona hatırlatılmıştır. Bankadan alınan bu yazı üzerine komisyon tarafından ikinci en düşük teklif sahibinden, yine aynı 77 iş kalemi için ilave açıklamalarda bulunması 22.10.2021 tarihli yazı ile ikinci kez istenilmiştir. Bu yazıya en düşük ikinci teklif sahibi istekli tarafından iletilen cevap ilkinden farklı olmamıştır. Yine temel olarak, detaylı fiyat analizinin sorulduğu iş kalemleri için detaylı fiyat analizlerine yer verilmeksizin alt yükleniciden alınan proforma faturalara dayalı bir açıklama yapılmıştır.

Hal böyle iken, sürecin devamında, yukarıda yer verilen başlık altında detaylı bir biçimde açıklandığı üzere, Banka tarafından görevlendirilen bağımsız danışman tarafından geliştirilen tamamen farklı bir yöntem çerçevesinde en düşük teklif sahibi isteklinin teklifi reddedilmiş ve ihale ikinci en düşük teklif sahibi istekli üzerine bırakılmıştır. Yukarıda yer verilen açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, ikinci en düşük teklif sahibi isteklinin teklifi hakkında Rehber’e uygun bir aşırı düşük teklif sorgulama süreci işletilmeksizin ihalenin adı geçen istekli üzerine bırakılması sonucu, istekliler arasında eşit muamele ilkesi açık bir şekilde ihlal edilmiştir.

Mahkeme kararına istinaden aşırı düşük teklif sahibi isteklinin teklifi hakkında yürütülen ikinci aşırı düşük sorgulama sürecinin de yine ilki gibi İdarenin endişelerinin yazılı olarak aşırı düşük teklif sahibi istekliye bildirilmeksizin sonuçlandırılması Mahkeme tarafından verilen iptal kararı hükmünün yerine getirilmesi amacıyla teklifi reddedilen aşırı düşük teklif sahibi isteklinin teklifi hakkında ikinci bir aşırı düşük sorgulamasının yapıldığı, ancak 17.06.2022 tarihli komisyon kararının mahkeme kararında dikkat çekilen gerekli yazılı bildirimler yapılmaksızın sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır. 25.03.2022 tarihli yazının düzenlendiği tarih itibarıyla İdare’de aşırı düşük teklif sahibinin 24.09.2021 tarihli cevabi yazısı ve ekleri bulunmaktadır. Teklif birim fiyatlarının geçerliliğini ortaya koyacak nitelikte bir fiyat analizi ve bu analizlerde yer verilen girdi miktar ve rayiçlerinin bu cevabi yazıda bulunmadığı açık iken, İdarece istekliden talep edilecek bu ikinci açıklama talebinin, ilk açıklama yazısında belirtilen bu eksiklikleri dikkate alarak amaca uygun bir değerlendirme yapmaya imkân sağlayacak nitelikte olması gerektiği, aksi halde teklifinin reddedilebileceği istekliye bildirilmiş olması gerektiği halde böyle bir bildirimin yapılmadığı görülmüştür. Aşırı düşük teklif sahibine iletilen söz konusu ikinci açıklama talep yazısının teklifin teknik ve mali bileşenlerinin iç tutarlılığını ortaya koyma amacı taşımaktan uzak oluşu da, ikinci sorgulama sürecinin Rehber’e tam anlamıyla uygun yürütülmediğini göstermektedir. Bu eksiklikler, mahkeme kararında belirtilen çekincelerin de karşılanamamasına neden olmuştur. Belirtilen nedenlerle, 17.06.2022 tarihli ikinci komisyon kararının yukarıda belirtilen yönleri itibarıyla kesinleşmiş mahkeme kararına ve adı geçen Rehber’e uygun olmadığı değerlendirilmektedir. Yukarıda yer verilen 3 başlık altında detaylı bir biçimde açıklanan gerekçelerle, komisyon ve İdare tarafından ihale sürecinde ikinci aşama tekliflerin değerlendirilmesine yönelik yürütülen iş ve işlemler, standart satın alma dokümanlarından olan Yapım Sözleşmelerinde Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehberine ve İhale Değerlendirme Formu ve Değerlendirme Rehberi’nde belirtilen kurallara uygun yürütülmeyerek, Banka’nın temel satın alma dokümanı statüsünde olan Bankanın Satınalma Politika ve Kuralları Belgesinin, “Genel İlkeler ve Kurallar” başlıklı bölümünün 2.2’nci maddesinin son cümlesinde, “ …, satınalma sürecindeki prosedürler şeffaf ve adil bir şekilde uygulanmalıdır.” şeklinde yer verilen genel ilkeye riayet edilmediği görülmüştür. Adı geçen belgenin kamu sektörüne yönelik alımlara ilişkin kurallara yer verdiği 3’üncü bölümünün giriş kısmında ise, kamu sektörü alımlarının kamu kaynakları kullanılarak yapılıyor olması nedeniyle, bu sektör kapsamında gerçekleştirilecek ihale işlemlerinin daha şeffaf ve hesap verebilir bir süreci gerektirdiğine ayrıca vurgu yapılmıştır.

Ancak, İzmir Hafif Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol – Buca Hattı Yapım İşi ihale işlemleri sürecinde, aynı konumdaki iki farklı istekli hakkında Bankanın satınalma ilke ve kurallarının aynı standart dâhilinde uygulanmamış olması nedeniyle, adı geçen ihalede yukarıda belirtilen genel ilke ve kurallara uygun davranılmadığı kanaatine varılmıştır. Tekliflerin değerlendirilmesi sürecinde, komisyon tarafından ortaya konulan seçimler ve dokümana aykırı uygulamalar nedeniyle, benzer risk unsurunu içeren iki tekliften birinin diğerine tercih edilmesi sonucu ihale konusu yapım işinin daha yüksek bedelle yaptırılmak üzere sözleşmeye bağlandığı anlaşılmaktadır.

Kamu idaresi tarafından Raylı Sistem Dairesi Başkanlığı’na gönderilen ilgili Sayıştay Raporunun İzmir Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından da incelenerek görüş oluşturulması hususunda gereğinin yapılması için işlemlerin başlatılacağı ifade edilmiştir. Bu konu ilk olarak 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer almıştır. Raporda yer alan tespitlerden haberdar olunduğu andan itibaren gereğinin yapılması gerekirdi. Raporun gereğini yapmayan o dönemin ve şu andaki üst yöneticinin sorumluluğu bulunmaktadır. 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer alan konu hakkında gerekli işlemi yapmayan o dönemin üst yöneticisi hakkında da gerekli işlem yapılmalıdır. İdarenin 2022 ve 2023 yıllarına ilişkin Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine getirmediği sonucuna varılmıştır. Sonuç itibarıyla, İzmir Hafif Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol – Buca Hattı Yapım İşi ihalesinde tekliflerin değerlendirilmesi sürecinde Banka’nın geçerli satınalma politika ve kurallarına riayet edilmediği, ihale sürecinde yapılan değerlendirmelerin uluslararası kabul gören saydamlık, eşit muamele, öngörülebilirlik, belirlilik ve güvenilirlik ilkelerine uygun yürütülmediği, dolayısıyla bu süreçte görev alan kamu görevlilerinin görevlerini gereği gibi yürütmedikleri kanaatine varıldığından dolayı ilgililer hakkında gerekli süreç işletilmelidir.

KOOPERATİF MODELİ RAPORDA YER ALDI: ZARAR İÇİN HUKUKİ SÜREÇ BAŞLAT!

Raporda eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in tutuklu yargılandığı ve eski CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun ev hapsi şartıyla tahliye olduğu kooperatif soruşturmasına dair detaylar yer aldı. Bulguda Büyükşehir’in uğrayacağı zararlara neden olanlar hakkında hukuki süreç işletmesi gerektiği belirtildi.

Bulguda şu ifadeler yer aldı:

Kanun kapsamında protokolle İzbeton AŞ’ye verilen kentsel dönüşüm alanlarının yapım işinin alt yüklenici bağlamında bazı kooperatiflere devredildiği görülmüştür. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un “Çeşitli hükümler” başlıklı 8’inci maddesinde; “Bakanlık, TOKİ, İller Bankası Anonim Şirketi ve İdare; danışmanlık, yazılım, araştırma, her tür ve ölçekte harita, etüt, proje, kadastro, kamulaştırma, mikro bölgeleme, risk yönetimi ve sakınım planı çalışmalarını, her tür ve ölçekte plan yapımı ve imar uygulaması işlerini ve dönüşüm uygulamalarını Bakanlığın bağlı, ilgili ve ilişkili kurum, kuruluş ve bunların iştirakleriyle ve 4734 sayılı Kanun kapsamındaki idareler ile akdedecekleri protokoller çerçevesinde 2886 sayılı Kanuna ve 4734 sayılı Kanuna tabi olmaksızın ortak hizmet uygulamaları suretiyle de gerçekleştirebilir…” denilerek kentsel dönüşüm yapım işlerinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki idarelerle ihalesiz olarak protokol yapılmak suretiyle gerçekleştirilebileceği belirtilmiştir.

Büyükşehir Belediyesi tarafından ilgili madde hükmüne istinaden Uzundere Mahallesi 3. ve 4. etap Kentsel Dönüşüm Alanı, Örnekköy 3 ve 4. etap Kentsel Dönüşüm Alanı, AktepeEmrez Kentsel Dönüşüm Alanı yapım işleri protokolle İzbeton AŞ’ye verilmiştir. Şirket tarafından aynı yapım işleri, 6306 sayılı Kanun’un 8’inci maddesi gerekçe gösterilerek alt yüklenici kapsamında kooperatiflere protokolle devredilmiştir. Maddede kentsel dönüşüm yapım işlerinin, 4734 sayılı Kanun’a tabi idarelere yapılacak protokollerle devredilebileceği düzenlenmişken şirket tarafından söz konusu işler 4734 sayılı Kanun kapsamında olmayan kooperatiflere verilmiştir. Büyükşehir belediyesi ile şirket arasında imzalanan protokollerin “Devir” başlıklı maddelerinde idarenin yazılı izni olmadan protokollerin devredilemeyeceği ve devir alacaklarda da ilk protokoldeki şartların aranacağı ifade edilmiştir. Şirket tarafından protokollerin kooperatiflere devredilmesine yönelik olarak büyükşehir belediyesinden alınmış herhangi bir izin bulunmadan devirlerin gerçekleştiği görülmüştür.

Devralan kooperatiflerin müteahhitlik işini yapıp yapamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik’in “Uygulanacak İlke ve Kurallar” başlıklı 5’inci maddesinin birinci fıkrasında; “Yapı ruhsatına tâbi bütün yapıların gerçek veya tüzel kişiliği haiz bir yapı müteahhidinin veyahut bunların oluşturacağı ortak girişimin sorumluluğu altında inşâ edilmesi; her müteahhidin yetki belgesi numarası alması esastır. Bu numaranın yapı ruhsatında, yapı kullanma izin belgesinde ve yapım işleri sözleşmelerinde kullanılması zorunludur” denilmekte ve devamındaki üçüncü fıkrasında; “Yapı müteahhitliğine ilişkin bütün sorumlulukları üstlenmek şartıyla kendilerine ait yapıları inşa etmek üzere; c) Ana sözleşmelerinde kendi yapılarını inşa edebileceklerine dair aykırı hüküm bulunmamak ve işletme konusu gösterilmek şartıyla (Ek ibare: RG-3/10/2020- 31263) 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi kapsamındaki yapı kooperatiflerine, … geçici grup yetki belgesi numarası verilir” denilmektedir.

Tüzel kişiliği adına tescil edilmiş arsası bulunmayan kooperatiflerin Müteahhitlik Yetki Belgeleri almaları ve dolayısıyla da yapı müteahhitliğine ilişkin sorumlulukları üstlenmeleri mümkün değildir. Söz konusu yapım işlerinin ruhsatlarına bakıldığında, yapı müteahhidi olarak İzbeton AŞ, yapı sahibi olarak ise Büyükşehir Belediyesi yazılmıştır. Kendi arsası olmayan kooperatiflerin müteahhitlik belgesi alamıyor olmasının sonuçlarından birisi olarak da şirket ile kooperatiflerden birisi arasında ek protokol yapılarak İzbeton AŞ’ye bildirilen alt yüklenicilere, kooperatif yerine İzbeton AŞ’nin SGK nezdinde açılmış bulunan sosyal güvenlik numarası altında alt yüklenici numarası verilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda, devralan kooperatiflerin söz konusu müteahhitlik işini yapmaları da hukuken mümkün görünmemektedir.

Protokollerle kooperatiflere devredilen kentsel dönüşüm yapım işlerinden Örnekköy 3. ve 4. etap kentsel dönüşüm alanlarının süre uzatımları dâhil 2024 yılı ortasına gelindiğinde teslim edilmesi gerekirken 3. Etap için fiziki imalat seviyesinin %19,24 ve 4. Etap için fiziki imalat seviyesi %32,09 olduğu tespit edilmiştir. Şirket yönetim kurulu büyükşehir belediye başkanı ve genel sekreteri ile diğer üst düzey belediye yöneticilerinden oluşmaktadır. Bu kişilerin süreç boyunca hem şirket yönetiminde hem de belediye yönetiminde olmaları nedeniyle konuya vakıf oldukları halde belediye yönetimi ile şirket yönetim kurulu tarafından denetim ve kontrol yetkisi kullanılmamıştır. Gelinen noktada yapım işlerinin mevcut halleri ile teslim alınmasına karar verilmiş ve 22.07.2024 tarihi itibariyle şirket ile kooperatifler arasında yapılan sözleşmeler sonlandırılmıştır.

Kamu idaresi tarafından kentsel dönüşüm alanlarında yapımı kat karşılığı inşaat ihaleleri ile yatırımcı/müteahhitler eliyle gerçekleştirilmesi planlanan ve fakat teklif alınamayan etaplarda 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un 8.2 maddesi uyarınca Belediye ile Belediyenin iştiraki İzbeton AŞ arasındaki yapılan protokoller ve süreç hakkında bilgi verildikten sonra İzbeton AŞ tarafından yürütülen iş ve işlemlerin ilgili kurumlar ve Belediye İç Denetim Birimi tarafından incelenerek denetlenmesi neticesinde 03.07.2024 tarih ve 2025937 sayılı Başkanlık Makam Oluru alınarak gereği için İzbeton AŞ'ye gönderildiği, İzbeton AŞ ile Belediyenin imzaladığı protokoller ve ilgili mevzuata uygun olarak işlem tesis edilerek çalışmaların devam ettiği ifade edilmiştir. Kamu idaresi cevabında büyükşehir belediyesinin uğrayacağı zararlara neden olanlar hakkında gerekli hukukin sürecin işletilmeye başlandığına ilişkin bir bilgi mevcut değildir.

Protokolle İzbeton AŞ’ye verilen kentsel dönüşüm alanlarına ait yapım işinin 6306 sayılı Kanun’a aykırı olarak kooperatiflere devredilmesi, belediye yönetiminin bilgisi olmasına rağmen gerekli denetim ve kontrol yetkisini kullanmaması, hak sahipleri ile yapılan anlaşmalar gereğince inşaat süresince verilmesi kararlaştırılan kira yardımı ödemeleri, inşaatların süre uzatımları dâhil verilen süre içerisinde bitmemesi ve iş programına göre çok geride kalması sebebiyle büyükşehir belediyesinin uğrayacağı zararlara neden olanlar hakkında gerekli hukukin sürecin işletilmesi gerekir.

 
İzmir'de iki otomobil çarpıştı: 7 yaralı!
 
Sayıştay’dan ESHOT raporu: 2022 hariç hep zarar!
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
İzmir'de iki otomobil çarpıştı: 7 yaralı!
İzmir'in Buca ilçesinde iki otomobilin çarpışması sonucu 7 kişi yaralandı.
İzmir sularında bitmeyen dram
İzmir'in Urla ilçesi açıklarında 7'si çocuk 28 düzensiz göçmen yakalandı.
Zeyrek'in ölümüne ilişkin iddianame tamamlandı
Eski Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in elektrik akımına ...
 
İmamoğlu'nun babası ve oğluna yurtdışı çıkış yasağı
İstanbul Sulh Ceza Hakimliği tarafından, Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan ...
İzmir'in göbeğinde kanlı pusu!
İzmir'in Konak ilçesinde seyir halindeki otomobile düzenlenen silahlı ...
Eğlence mekanına saldırıda 1 gözaltı
İzmir'in Çeşme ilçesinde eğlence mekanını kurşunladığı iddia edilen 1 şüpheli gözaltına alındı.
 
Belediyeden yeni açıklama: Bostanlı Pazarı kurulacak.... Alana elektrik verilmeyecek!
Karşıyaka Belediyesi her çarşamba günü açılan Bostanlı Pazarı'nın, elektrik ...
Jeoloji Mühendisleri Odası’ndan Tugay’a yanıt: Harmandalı’nda felaket var
Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Koray Çetin ...
Zeydan Karalar'dan Orkun Kökçü'ye tepki
Zeydan Karalar cezaevinden yazdığı mektupla Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinde ...
 
RÖPORTAJLAR
ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK'TA GERÇEK İZMİR
TWITTER'DA GERÇEK İZMİR
YAZARLAR
Sercan Avcı
Çağatay Güç’ün ‘A Takımı’nın şifreleri!
ÇOK YORUMLANANLAR
Gerçek İzmir
KünyeKünye İletiÅŸimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri