GERÇEKİZMİR- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, bugün İzmir’e geldi.
Sabah saatlerinde kente gelen Özel'e CHP İzmir İl Başkanvekili Barış Özdemir eşlik etti.
Özel, İzmir operasyonları kapsamında Buca Kırıklar Cezaevi’nde tutuklu bulunan isimlere ziyaret gerçekleştirdi.
Afyon ziyareti öncesi Buca'da tutuklu bulunan isimlere gerçekleştirilen ziyarette Özel'e CHP Sözcüsü Deniz Yücel, CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, CHP İzmir İl Başkanvekili Barış Özdemir ve CHP Buca İlçe Başkanı Çağdaş Kaya eşlik etti.
Ziyaretlerin ardından açıklama yapan Özgür Özel şunları söyledi:
"Bugün 26 Ağustos Afyon Kocatepe'deki yürüyüşe katılmak üzere Afyon'a hareket etmeden önce öğleden sonra cezaevindeki arkadaşlarımızı ziyaret ettim. Önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer'i ziyaret ettim. Halen İzmir İl Başkanımız Şenol Aslanoğlu'nu ziyaret ettim. Önceki dönem belediye bürokratlarımızdan siyaset arkadaşımız Heva Savaş Kaya'yı ziyaret ettim. Kent uzlaşsı davasıyla burada tutulan, İstanbul'dan buraya sürülmüş olan Mehmet Ali Çalışkan arkadaşımızı ziyaret ettim. Bir de annesiyle birlikte hepimizin yüreğini parçalayan Beylikdüzü'nün seçilmiş belediye başkanı Mehmet Murat Çalık'ı ziyaret ettim.
Öncelikle, Mehmet Murat Çalık'ın sağlık durumu tabii ayrı bir başlık olarak konuşmak lazım. Ancak cezaevi şartları, cezaevi personelinin kendilerine nazik davranması noktasında hiçbir şikayetleri yok. Bunu ifade etmek lazım. Hatta kendileri cezaevini yöneten ve çalışanlara memnuniyetlerini ilettiler.
Tabii İzmir’de, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önceki dönem başkanı Tunç Soyer ve arkadaşlarının yargılandığı davalarla ilgili önce şu memnuniyetimizi ifade edelim. Ben İzmir İl Başkanlığı'nın önünde iki tane önemli vurgu yapmıştım. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gibi bir soruşturma yürütülürse ki onu bir düşman hukuku olarak görüyoruz, ona göre mukabele ederiz. Ancak tutuksuz yargılamanın yapıldığı, delillerin hızla toplandığı, iddianamenin hızla yazıldığı adil bir yargılama süreci olursa, ona göre cevabımızı veririz dedik. İzmir’de kasım ayına kalan iki dava var. Ve biliyorsunuz bu davalarda hiç tutuklu yok. Tutuklu olanların hepsi tutuksuz yargılamaya çevrildi. İddianamenin kabulüyle beraber “Şimdi bizi niye yargılıyorsunuz, niye mahkeme açıldı?” diyecek hiçbir şey yok. Hiçbir arkadaşımız da demiyor. Diyorlar ki: “O davalarda tutuksuz yargılanıyoruz. Kendimizi ve masumiyetimizi orada ifade edeceğiz.” Biz de o davaları dikkatle takip edeceğiz. Ama kasım ayına kadar tutukluluk olsaydı burada isyan edilirdi.
Eylül ayında görülecek dosyada tutuklularımız var. O dosyanın da 19 Eylül’de görülecek olması bizim açımızdan büyük bir memnuniyet. Ve o gün elbette artık mahkemeyle birlikte arkadaşlarımızın o dosyadan da tutuksuz kalmasını bekliyoruz. O dosyayla ilgili de şunu ifade edeyim: Dikkat edin arkadaşlar, o dosya üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi ilk günler kooperatifler üzerinden tepiniyordu. Şimdi bir şey diyorlar mı? Demiyorlar. Niye demiyorlar? Çünkü yaşanacak gelişmelerin onları mahcup edeceğini, altında kalacaklarını biliyorlar.
KOOPERATİFÇİLİK SUÇ DEĞİL
Kooperatifçilik bir suç değil. Hele inşaat maliyetleri bu noktaya geldiğinde artık bir infaz koruma memuru ya da İstanbul, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir çalışanı ya da ortalama geliri olan bir vatandaş – ki artık bugün 86 bin liranın altındaki her gelir yoksulluktur – bin yıl çalışsa ev sahibi olamaz. İşte, bin yıl çalışsa ev sahibi olamayacakların umutsuzluğunu umuda dönüştüren formül kooperatifçiliktir.
KENT UZLAŞISI ÇIKIŞI
Ben de bu fikrin, sözün, eylemin fikir sahibi ve uygulayıcısıyım. Belediye başkanlarımızın da bu konuda birçok yazı yolladık. Bu sadece Kürtlerle değil, AK Partililerle, ülkücülerle, onlardan oy alabilecek, onları temsil edebilecek, onların da sözünü meclise taşıyabilecek bir ittifaktır. AK Parti’den ümidini kesmiş muhafazakârlarla, milliyetçilerle, ülkücülerle de birlikte olduk. Bunun adı kent uzlaşısı değil, İzmir ittifakı, Şişli ittifakı, Türkiye ittifakıdır. O ittifakı hayatımın hiçbir gününde riskli ya da suç olarak görmedim. Bütün sorumluluğu aldığımı söylediğimde birileri orayı kriminalize etmeye çalıştı. Şimdi süreç başka bir noktaya geldi. Bu sorumluluk ve tutarlılıkla devam edeceğiz.
Son olarak, Mehmet Murat Çalık’ın annesine ve kendisine acıyorum. Yoksa bu sürecin AK Parti’ye nasıl zarar verdiğini, vicdanları nasıl sızlattığını hep birlikte gördük. Maalesef bu süreçte bir yetkin hastanenin kararını hiçe sayıp, bir başka hastaneye adeta talimat verir gibi davranılması, bizim oradaki bütün iyi niyetimize rağmen… Bu hastanede yapılması taahhüt edilen işlerin yapılması yerine raporun sadece belli değerleri, belli günlerden sonra yoğun beslenmeden sonra alınan değerlerle yollanması ve Mehmet Murat Çalık’ın siyasi bir kararla içeride tutulmasını kabul etmiyoruz.
Mehmet Murat Çalık bir hükümlü değildir. Hükümlüye uygulananlar uygulanıyor. Oysa suçu ispata muhtaç, yargılanmaya muhtaç. İddianame çıktığında herkesin göreceği gibi, geçmişte yargılanıp beraat ettiği, kovuşturmaya gerek olmadığı söylenen işlerden, sadece “Ekrem İmamoğlu’nun en yakını budur” diye düşünüldüğü için ve Beylikdüzü Belediye Başkanı olması üzerinden bir algı yaratmak için olmadık bir dosyadan içeride tutulan biridir. Beraat edeceği kesin. Ama bu sırada hastalığı nüks ederse ne olacağının cevabını kim verebilir? İki cinayet işlemiş birisi hastalığı nüksetmeden, cezaevi onun için yaşanamaz hale gelmeden bırakılmayabilir. Ama suçu bile şüpheli olan birisinin verileri kötüye gidiyorsa, doktor raporu “yüksek risk var” diyorsa, diğerinde de hareketlenme var ama kontrol altında diyorsa, bu kişiyi ev hapsinde tutmak gerekir.
MURAT ÇALIK'IN ANNESİNE NE DİYECEĞİZ?
Ne olur? Sen bu kişiye adli kontrol uygula, doktoruna gitsin, beslenmesini yapsın. Yarın öbür gün “pardon suçsuzmuş” dediğinde, aynı zamanda “pardon hastalığı nüksetmiş, kanser olmuş” denirse, bunun ne kıymeti kalacak? Ne diyeceğiz annesine, ailesine?
Tutukluluğun çok istisnai bir tedbir olduğu yerde, birçok başka tedbir varken, bir kişinin bu kadar boşuna, bu kadar riskli bir durumda cezaevinde tutulmasını asla kabul etmiyoruz. Ayrıca birinci hastane raporu bu kadar netken, ikincisinin siyasi talimatla bir şehir hastanesine yönlendirilip, bizim bütün iyi niyetimize rağmen bu noktaya getirilmesini de kabul etmiyoruz.
Bu sürecin sonunda ben hayatımın hiçbir döneminde hiçbir sağlık çalışanına saygısızlık etmedim. Ama herkes elini vicdanına koysun: Bu aileye ne taahhüt edildi, sonunda ne yapıldı, sonra da nasıl bırakılıp kaçıldı? Bunu da görüyoruz. Bunu da vicdanımızın bir köşesine not etmiş durumdayız.
Bu süreci hep beraber takip edeceğiz. İçeride ziyaret ettiğim beş masuma en kısa zamanda hürriyet, bütün masumlar ve bütün yargılananlar için adalet talebimizi bir kez daha dile getiriyorum."
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |