Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen 11. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi 2022, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılımı ile gerçekleşti.
“Türkiye’nin rüzgarı, İzmir’in rüzgarı” temasıyla düzenlenen ve rüzgar enerjisinin geleceğinin tartışıldığı etkinlikte konuşan Bakan Varank, yenilenebilir enerji alanında birçok yatırımın tüm dünyada hızlandığına dikkat çekti. İzmir’in karadaki rüzgar enerji potansiyelinin yanı sıra deniz üstü yatırımlar için de önemli fırsatlar sunduğunu vurgulayan Bakan Varank, “İzmir ve çevresinde ekipman üretimi konusunda geniş bir ekosistem ve tedarik zinciri oluşmuş durumda. Bu alternatiflerden biri ile gidersek deniz üstü ekipmanlarında İzmir’i dünyada marka yapacak şekilde yatırımlarımızı yapabiliriz” diye konuştu.
NÜKLEER ENERJİYİ KÖTÜ GÖSTERENLER...
Yenilenebilir enerji sektörüyle yakın iş birliğini ara vermeden sürdürdüklerini belirten Bakan Varank, “Enerji belki de en kritik girdi olarak bu denklemde yer alıyor. Ülkelerin ilk defa enerji verililiği konusunda yasal olarak bağlayıcı kararlar aldığına şahitlik ediyoruz. AB, bizim en önemli ticaret ortağımız ama zora geldiğinde nasıl ikiyüzlü tavırlar sergilendiğini de ifade etmekten çekinmiyoruz. Bir zamanlar nükleer enerjiyi kötü gösterenler, nükleer enerjiye savaş açtığını söyleyenler, bugün yeni nükleer enerjisi yatırımı yapacağını ilan ediyor. Biz zamanlar Türkiye’ye parmak sallayıp ‘Kömür santrallerini ne zaman kapatacaksınız?’ diye bizi tehdit edenler, Avrupa’nın göbeğinde yeniden kömür çıkartmaya başlamışlar, hem de kömür santrallerini birer birer açmaya başlıyor. Zor, oyunu bozuyormuş demek. Bu manada enerji alanına toptan ve entegre şekilde bakmak mecburiyetindeyiz. Çıkarımız neyi gerektiriyorsa, kalkınmak için ne gerekiyorsa bu alanlara yatırım yapmaktan çekinmememiz gerekiyor. Dünya başka boyuta gidiyor. Ayakta durmak için her türlü işin önünü açmak gerekiyor” dedi.
DÜNYANIN 4. BÜYÜK GÜNEŞ PANELİ ÜRETİCİSİ
Hem güneş hem de rüzgar enerjisinde ülkenin kapasitesini arttırmak için adımlar attıklarını dile getiren Bakan Varank, “2021 yılında enerji dönüşümüne yönelik yapılan küresel yatırımların büyüklüğü, 750 milyar doların üzerinde. Bu yatırımların içerisindeki en büyük pay da 350 milyar doların üzerinde yatırımla yenilenebilir enerji alanında. Rüzgar ve güneş enerjisi kaynaklı yatırımların önümüzdeki dönemde giderek artacak. Buradan hareketle, fosil yakıtlar sebebiyle dışa bağımlı olmanın dezavantajını yenilenebilir enerjiden maksimum seviyede faydalanarak avantaja çevirmeye çalışıyoruz. Tam da bu sebeple Türkiye olarak hem güneşte hem de rüzgarda kapasitemizi artırmak için adımlar atıyoruz. Türkiye 8 GW’lık güneş paneli üretim kapasitesi ile dünyanın 4. büyük güneş paneli üreticisi. İnşallah yeni yatırımlarla seneye 3.’lüğü yakalamış olacağız. Geçen yıl 1.8 GW’lık kapasite ile Avrupa’da en çok rüzgar enerjisi gücünü devreye alan 4. ülke olduk. 2002 yılında rüzgarda kurulu gücümüz sadece 19 MW’tı” ifadelerini kullandı.
İZMİR FIRSATLAR SUNUYOR
Deniz üstü ekipmanlarında İzmir’in bir dünya markası olabileceğini kaydeden Bakan Varank, “Son 10 yılda yenilenebilir enerji yatırımları için 9 binden fazla teşvik belgesi düzenledik. 25 binden fazla vatandaşın istihdam edilmesinin önü açıldı. Enerji teknolojilerin üretimine yönelik Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin yürütülmesine özel bir önem veriyoruz. Bu alanda binden fazla projeye şimdiye kadar 1,2 milyon liralık destek sağladık. Türkiye yenilenebilir enerji sektöründe en önemli oyuncu haline geldi ve bu pozisyonunu da arttırarak devam ettirecek. Türbin üretici firmaların coğrafi konumları incelendiğinde hedef pazarlara yakın yerlere kurulduğunu görüyoruz. Deniz üstü türbinleri için rüzgar sanayimizin şimdiden altyapı çalışmalarını tamamlaması önemli. Türkiye, deniz üstü rüzgar potansiyeli en yüksek 4 ülke arasında. Türkiye’nin karadaki rüzgar enerjisi potansiyelinin yüzde 20’sine ev sahipliği yapan İzmir, deniz üstü yatırımları için önemli fırsatlar sunuyor. İzmir ve çevresinde ekipman üretimi konusunda geniş bir ekosistem ve tedarik zinciri oluşmuş durumda. İhracatımızın yüzde 70’i bu şehirden yapılıyor, 8 bin vatandaşımız bu şehirde istihdam ediliyor. Deniz üstü rüzgar teknolojilerinde neler yapabiliriz diye çalışıyoruz. Bu alternatiflerden biri ile gidersek deniz üstü ekipmanlarında İzmir’i dünyada marka yapacak şekilde yatırımlarımızı yapabiliriz. Yürekten inanıyorum; hem deniz üstü rüzgar tribünlerinde hem de kara tribünlerinden Türkiye çok daha büyük bir oyuncu haline gelecek. Türkiye olarak biz kendi rüzgar tribünü markamızı oluşturabiliriz. Bunu yapacak kabiliyet bizde var. ASELSAN’ın öncülük ettiği bir girişim var ama rüzgar türbininde markamızı oluşturalım ve ‘Biz de varız’ diyebilelim” açıklamasını yaptı.
ANA AKTÖR OLACAĞIMIZA İNANIYORUZ
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, “Sektörümüzün hem sahada hem tüm yasal düzenleme ihtiyaçlarında yanında olmaya çalıştık. Bu anlayışımız kesintisiz devam edecek çünkü biz Türkiye’nin geleceğine birlikte yürümeye ve Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan ‘Yüz Yıl’ına inanıyoruz. Önce pandemi sonra savaş... Oyun yeniden kuruluyor. Tüm gelişmeler içerisinde doğru pozisyon alan ülke bu paradoksun kazananı olacak. Türkiye buna hazır, sizlerle hazır, tüm aktörleri ile hazır. Dünyada 100 milyon insanın piyasadaki dalgalanmalar nedeniyle elektriğe erişimden tekrar uzaklaştığını görüyoruz. Çin ve ABD tedarikte kırılmalar yaşıyor. Avrupa’nın üretim merkezinin Türkiye olması yolunda emin adımlarla yol alıyoruz. Ana aktör olmayı ciddi anlamda becerebileceğimizi düşünüyor ve inanıyoruz. İzmir bu anlamda öncü. İzmir rüzgar enerjisinde hep ilklerin şehri olmuş. İzmir’in bu alanda bayrağı önde götürdüğünü görüyoruz” şeklinde konuştu.
AVRUPA’DA 5, DÜNYADA 12. SIRADAYIZ
Yenilenebilir enerjide var olan yükselişin süreceğine işaret eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tarcan, şunları söyledi: “İklim krizi ve siyasi krizler de enerji rotasının temiz enerjiye dönüş rotasını hızlandırdığını görüyoruz. Ülkemizin büyüyen ekonomisine paralel olarak enerji ihtiyacı da her gün artmakta... Yıllık bazda yüzde 4’lük bir tüketim artışı ve buna paralel olarak da üretim artışı söz konusu. Bu ihtiyacın karşılanmasında yenilenebilir enerji başta olmak üzere enerjide dışa bağımlılığı azaltıcı ölçüde tüm dünyada olduğu kadar ülkemizde de önemi anlaşılmakta. Dünyanın yaşadığı enerji krizi kapsamında bu konuda kendi kendine yetebilmenin kıymeti ortaya çıkmakta... Bugün itibariyle kurulu enerji gücümüzün yaklaşık yüzde 54’ü yenilebilir enerji santrallerinden oluşuyor. Üretimde de yüzde 44’ünü yenilenebilir enerji santrallerinden karşılıyoruz. Avrupa’da 5, dünyada da 12. sıradayız. Bu artış hızıyla sıralamada yerimizin de yükseleceğini tahmin ediyoruz.”
RÜZGAR SEKTÖRÜMÜZÜN BEREKETİ
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, “Rüzgarı sektörümüzün rahmeti ve bereketi olarak görüyoruz. Hep bu anlayışla sektörümüze bereket getirmesi için elimizden geleni yaptık. Her zaman sektörün yanında olduk bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Yatırımlarımız hızla devam ediyor. Dünyadaki kötü şartlar biraz piyasayı sıktı. Ama iş daraldığında genişler; yatırım ve düzenleme yeteneğimizi geliştirir. Atalarımız sırtınızı rüzgara verin, yüzünüzü de güneşe dönün der. EPDK’nın sektör için bir fırsat olduğunu düşünenlerdenim. Yatırım yapıldıkça sanayi gelişecek, istihdam artacak. Biz her daim yanınızdayız. Bizim enerjimi bitmez, bataryamız sağlam” diye konuştu.
DÜNYADA PARMAKLA GÖSTERİLİR NOKTADA
Rüzgar enerjisi sektöründe Türkiye’nin rolünden bahseden TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden ise, “Son birkaç yıldır özellikle Ege’ye kara yoluyla seyahat ettiğinizde yol üstünde giderek daha fazla rüzgar türbini görüyorsunuzdur. Rüzgar kurulu gücümüz günden güne artıyor. Ülkemizin dört bir yanındaki 280 santralde 4 bin 117 türbin, rüzgarı enerjiye çeviriyor. 20 bini aşkın insan bu sektörde çalışıyor, katma değer üretiyor. Rüzgar kurulu gücümüz an itibarıyla 11. 641 MW’a ulaştı. Daha geçtiğimiz yıl 10 bin MW’ı aşmış olmamıza karşın bugün 12 bin MW’a dayandık. Bu gerçekten son derece sevindirici bir durum... Fakat bu noktada şunu hatırlamak gerek: Sadece karasal rüzgarda 100 bin MW’ı aşkın bir potansiyeli olan bir ülkeye bu yetmez! Rüzgar enerjisi ve sanayi alanındaki teknik ve mühendislik becerilerimiz, uluslararası standartlarda hizmet veren tedarikçilerimiz, yetişmiş insan kaynağımız dünya çapında ‘parmakla gösterilir’ noktada. Tüm bu kaynaklarımızı yeterince değerlendirmek ve işler durumda tutmak adına her yıl kurulu gücümüze en az 3 bin MW rüzgar katmak mecburiyetindeyiz” dedi.
ÜRETİMDE AVRUPA’DA 5. SIRADA
Türkiye’nin rüzgar enerjisi ekipmanları üretimindeki yetkinliğine vurgu yapan Erden, “Ülkemizin sağladığı yatırım avantajları da dahil olmak üzere özellikle sanayimiz ve tedarik zinciri alanındaki üstün yetkinliğimizi ön plana çıkarmak amacıyla çalıştık. İşte bu alanda İzmir’in rolü çok büyük... Sektörümüzle ilgili bir başka gurur vesilemiz de ihracat rakamlarımız. Halen rüzgar enerjisi ekipmanları üretiminde Avrupa’da 5. sırada yer alıyoruz ve üretimimizin yaklaşık yüzde 75’ini 6 kıtada 49 ülkeye ihraç ediyoruz. Üretim yetkinliklerimiz bir rüzgar türbininin hemen hemen tüm bileşenlerini kapsıyor: Kanattan kuleye, jeneratörden kule iç aksamları ve bağlantı ekipmanlarına, taşıma aparatlarından kompozit ve elyaf komponentlere kadar yüksek teknoloji ve bilgi birikimi gerektiren birçok bileşeni ülkemizde başarıyla üretiyoruz. İzmir yine bu alanda da öncülüğü elinde tutuyor. Güç birliği yaparak bu potansiyeli hep birlikte hayata geçirmek bizim elimizde. Bunu yapabilirsek 2030’da yalnızca rüzgarda 30 GW kurulu güce ulaşmak çok daha kolay hale gelecektir” ifadelerini kullandı.