Dervişoğlu’ndan iddialı İzmir sandığı mesajı: 3.sıra adayları hazırlıklarını yapsın!

GERÇEKİZMİR - Yeni dönemde birinci bölge birinci sıradan aday olan İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu Bir TV’de yayınlanan Politika Durağı programında Gazeteci Sercan Avcı’nın sorularını yanıtlarken, önemli açıklamalarda bulundu. 

- DERVİŞOĞLU: HER SANDIĞIN BAŞINDA OLACAĞIZ... 

"TÜRKİYE'NİN DEMOKRASİ AÇISINDAN KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞI"
İYİ Parti İzmir Milletvekili Dervişoğlu programda söze 14 Mayıs’ı ve diğer seçimlere göre farkını anlatarak başlarken, “Bu güne kadar gerçekleşmiş seçimlerin hepsinin kendi içinde özel nitelikler var ama bu seçimler parlamenter demokratik sistemin şartları içerisinde yerleştirilmişti. Türkiye 2017 yılında gerçekleşen Anayasa değişikliğine bağlı olarak 2018 seçimlerinden sonra güçlendirilmiş parlamenter sistem yerine Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yönetilmeye başlandı. Gerek referandum döneminde gerekse 27.dönem parlamentosundaki çalışmalarımızda bu sistemin Türkiye’ye ağır geldiğini ve Cumhurbaşkanına verilen yetkiler çerçevesinde de hızla tek adamlığa evrilme eğilimi sergilediğini ifade etmiştik. Sonuçlar da dediğimiz gibi çıktı. Bunu en iyi anlayan da iktidar sahipleri. Bu sistemin Türkiye’ye, vatandaşlara ağır yükler yüklemesinin yanında Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a da ağır yükler yüklediğini gördüler. Ama bir inatlaşma içindeler. O sebeple bu seçim sıradan bir cumhurbaşkanlığı seçimi ya da parlamento seçimi değil, bu seçim aslında sistemin sorgulandığı bir seçim olma özelliğiyle kendini hissettiriyor. Ve zaten muhalefet partilerinin ortak çalışmaları da Türkiye’ye külfet olan bu sistemden kurtulup parlamenter demokratik sisteme geçişin yol haritasının nasıl tanzim edildiğini de içeriyor. O sebeple biz bu seçimi bir kere daha kaybeder isek o zaman önümüzdeki dönemler için demokrasiden bahsedilmenin, parlamentodan bahsedilebilmenin önününü kapatmış olacağız. Yeni Tayyip Erdoğan’lar yaratacak. Cumhurbaşkanı kim olursa olursa demokrasiye yakışmayan yetkilerin kullanıldığı bu sistem kökleşecek. Bu sebeple biz bu seçimi diğer seçimlerle muhakeyese ettiğimizde farklı ve önemli buluyoruz. Bu Türkiye’nin demokrasisi seçimidir. Demokrasiyle buluşabilme seçimidir. İcrayı parlamentonun denetlemesini temin edebilecek değişiklikleri beraberinde getirecek seçimdir. Hükümete gen soru verme yetkisini meclis bırakacak seçimdir, meclise bütçe yapma hakkı vesayeti verecek seçimdir, Atatürk’e bile verilmeyen meclisi fesih yetkisinin Tayyip Erdoğan’a verilmesinin sonlandırılacağı seçimdir. Aslolan hızla tek adamlığa evrilen, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kabullenemeyeceği ve artık sırtında taşıyamayacağı rejimi değiştirmek olacaktır. Onun için Türkiye demokrasisi açısından köprüden önce son çıkıştır. Bu seçim ülkemizde gözü olanların iştahının önünü kesecek, Türkiye’nin huzur içinde yaşamasının adımlarının atılacağı bir seçimdir, onun için çok önemlidir ve vatandaşlarımızın da bu önemin farkında olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. 

SESSİZ DALGA VURGUSU! 
Saha izlenimleri ve seçim atmosferini de değerlendiren İYİ Parti İzmir Milletvekili Dervişoğlu, “Ben sessiz bir dalga olduğunu, vatandaşın kararını verdiğini ama belli etmediğini, sükutunu sandıkta göstereceğini gözlemliyorum. 20 yıldır iktidar olan bir siyasi parti kendi kitlesi içinde konsolide edebileceği bir kesimi elbette oluşturmuştur. Gittiğimiz yerlerde görüyoruz. Siyasi kanaatleriyle ya da real pencereden bakarak oluşturdukları perspektifle değil taassupla geliştirdikleri bir taraftarlık ruhu var iktidar partisini destekleyenler arasında. Ve iktidarın ele geçirdiği havuz medyası dediğimiz yandaş medya tarafından tarih edilen medya tarafından da bu kanaatler sürekli besleniyor. Bunlara alışmalıyız çünkü televizyon medyasının yüzde 90’ından fazlası, yazılı medyanın da yine aynı oranda sahibi bu iktidar destekleyen gruplardan oluşuyor. Bunlar elbette bir kanaat oluşturma stratejisi de takip ediyorlar ama iktidarın siyasi aklını kaybettiğini ve taraftarlarını bile inandıramayacak söylemlerle propaganda yaptığını görüyoruz. Vatandaş her ne kadar işin farkında olduğunu dile getirmiyorsa bile iktidara olan güvensizliğini sahada bizlere ifade ediyor. Dolayısıyla iktidar kendini çok güçlü hissettiği alanlarda bile vatandaştan sandıkta büyük bir siyasi şamar yiyecektir” dedi. 

"TEMEL TUTKAL TÜRKİYE SEVDASI!"
Dervişoğlu, Millet İttifakı’nı oluşturan 6 farklı siyasi partiyi bir araya getiren temeli ve Millet İttifakı’nın Türkiye’ye ne vaat ettiğini ise şu sözlerle anlattı: Temel tutkal Türkiye sevdası. Birbirinden farklı görüşlere sahibiz. Bir çok temel meselede farklı şeyler düşünüyoruz ama birbirinden farklı şeyler düşünen ve öneren insanların da bir arada bulunabileceğini mümkün kılan bir rejim arzuluyoruz, onun adı demokrasi. Herkesin kırmızı çizgileri var ve elbetteki herkes kırmızı çizgilerini muhafaza edecek. Ben bu soru gündeme geldiğinde ‘Biz o masada post kavgası yapmak için değil memleket sevdası için oturuyoruz’ demiştim. Bugün de aynı yerdeyim. Bu masanın yetkili kurulları önce Türkiye’nin sorunlarını tespit etti. Bu yaklaşık 3 bin 300 temel sorun... Bunlar başlıklar halinde toplandı ve onlara karşı çözüm önerilerinin hazırlanması noktasında da siyasi partilere mensup kadrolar günlerce, aylarca mesai harcadılar. Sonuç itibariyle 3 bin 300 temel meselenin çözümleri ve o çözümleri gerçekleştirecek projeleri bir metne dönüştürerek bir program ortaya koydular. Bunun öncesinde de sosyal politikalar mutabakat metni imzalandı. Türkiye’yi bir ve birlikte tutabilmek için kendi taassuplarından vazgeçmiş olmaları hali zaten tüm partilerin meseleyi sahiplenmesini mümkün kıldı. Asıl tutkal bu. Ama Türkiye’nin stratejik milli hedeflerinden kaynaklanan hiçbir alanda o masada bulunan siyasi partilerin başta da İYİ Parti’nin taviz verme ihtimali yok. Tutkal memleket sevdasıdır. Önemli olan bunları yaşama geçirmektir. Bunun uygulanabilirliği noktasında da bir takım kaygılar olabilir. İşte o endişenin ortadan kaldırılmasının yegane yolu İYİ Parti’nin güçlü bir parlamento temsilinden geçer... 

Dervişoğlu ayrıca iktidarın Millet İttifakı’nın ve sık sık da İYİ Parti’yi HDP üzerinden eleştirmesi hakkında da, “Hani bazı konularda ‘Bu böyle demiş’ diyorlar. Mesela benimle ilgili benim cevap vermekten bile hicap duyduğum bazı konuların muhatabı oluyoruz biz. Ben Müsavat Dervişoğlu’yum, mazisi kendine kefil olan bir adamım. Seçime girmeyen bir siyasi partinin mensuplarıyla başka yerlerde görüştüğümüze dair iftiralar atılıyor. Ben Müsavat Dervişoğlu’yum. Bana mücadele geçmişim yani mazim aslında bu soruya cevap vermememi emreder. Ama Türkiye Cumhuriyeti’ni yönettiğini zanneden adamlar Kandil’den birilerine talimatla beyanat verdirip böyle bir töğmetin oluşmasına vesile oluyorsa ve bu siyaseten yapılıyorsa bu son derece ayıptır. Yok efendim ‘İmralı bilmem ne dedi, Kandil şunu dedi, öteki bunu dedi’... Bizim bunlarla bağımız yok ki. Bu zamana kadar Kandil’le İmralı’yla görüşen de bu hükümettir, bazı insanlara mesaj verdiren de bu zamana kadar bu hükümettir. Bu hükümet bu zamana kadar kullandıklarını bu seçim döneminde de kullanmak suretiyle İYİ Parti’yi ya da Millet İttifakı’nı töğmet altında bırakabilecek adımları atabilir. Bu kabiliyete sahip. Burada bir siyasal iletişim tekniği kullanıyorlar. Sosyal medya üzerinden yapılıyor bunlar. Kişiler bizim konuyla ilgili ne söylediğimizin bütününe bakmıyor, sosyal medya trollerinin attıkları başlıklar üzerinden bize eleştiriler yöneltiliyor. Bu siyasi ortamı kirletiyor. Bunu iktidar yapıyor. Türkiye’nin tek adamlıktan kurtarıp demokrasiyle buluşturacağız. Televizyon ekranlarına çıkan herkesin kendi görüş ve düşüncülerini ifade etme hürriyetine saygı duyacağız. Ama bir kişi bizim gibi düşünmüyor diye onun söz söyleme hakkını gasp etmeye çalışırsak bu bırakın demokrasiyle insan haklarına aykırı bir durumdur. Bize siyaset yapma hakkını anayasa veriyor. Bir takım saldırılar yaparak benim siyaset yapma hakkımı kısıtlamaya çalışınca anayasa suçu işliyorlar bana karşı. Ve anayasaya karşı işlenmiş bu suçların zaman aşımı yoktur. Saldırıya uğrayan gazeteci, akademisyen ve siyasetçilerin bu zamana kadar görmüş oldukları zulmün hesabı zaman aşımıyla inkitaya uğratılamıyor. Bu hesapların da sorulacağı günler verilecek. Dolayısıyla troller marifetiyle insanların şeref ve haysiyetiyle oynayan ve bunun siyasi stratejiye dönüştürenlerin dikkatli olmalı gerekir” dedi. 

"BİR OY KEMAL'E, BİR OY MERAL'E"
Dervişoğlu sahada hem Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu hem de İYİ Parti’ye oy istemeyi nasıl formüle ettikleri yönündeki soruyu ise, “Bunu çok düşünüyordum, bu zorluğu nasıl aşacağız diye... Ama Anadolu’nun feraseti bu zorluğa çözüm buldu. Bu sloganı biz değil vatandaş buldu. Bir yere gidiyoruz, diyorlar ki ‘Bir oy Kemal’e, bir oy Meral’e’... Bu motta yerleşmiş İzmir’de de ziyadesiyle karşılık bulmuş. Elbetteki biz Cumhurbaşkanlığı seçimi münasebetiyle Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı etrafından birleşmek üzere bir ittifak oluşturduk ama ittirafaka mensup partilerle de işbirliği içinde rekabet ediyoruz. Diğer partiler seçime kendi amblemleriyle girmediği için CHP, İYİ Parti’nin rakibi gibi görünüyor. Aslında bu sürecin doğru yürütülmesinde, Türkiye’nin selameti açısından çok önemli değişikliklere vesile olabilecek açılımları da beraberinde getirdiğini biliyoruz. Bir taraftan İYİ Parti CHP’ye, CHP de İYİ Parti’ye borçu aslında. Bu birliktelik bir vefa duygusu oluşturmuş. Bu duygunun oluştuğu yerde zorluklar otomatik olarak ortadan kalkıyor. Vatandaş diyor ki, ‘Bir oy Kemal’e, bir oy Meral’e’... Bazen ben de latife olmak için ‘Bir oy Kılıçdaroğlu’na, bir oy Dervişoğlu’na’ diyerek oy istiyorum” diye yanıtladı. 

6'LI MASADAKİ ADAY KRİZİ SÜRECİ VE ETKİLERİ... 
Dervişoğlu 6’lı masada yaşanan 3 günlük aday krizi ve bu krizin saha yansımaları hakkında da çarpıcı açıklamalarda bulundu ve şunları söyledi: Siyasetin doğruları vardır. Eğer bir yaşanmışsa onun doğruları mutlaka vardır. Ama o doğrular üzerinden yanlış değerlendirmeler de tabiki olur. Tecrübeli siyasetçiler bunları hazmederler ve tecrübelerini ortaya koymak suratiyle de çözmeye çalışırlar. Dışarıdan bakıldığında kriz gibi görülen şeyin neticesinde nelere, ne güzelliklere sebep olduğunu gözlemlerseniz... Bu yüzden Anadolu’da derler, ‘Her işte bir hayır vardır’diye... İktidar sahiplerinin Millet İttifakı’nın adayının kazanamayacağına dair bir algoritma geliştirdiğini ve bu algoritmaya bağlı olarak da aday kim olursa olsun onu kazanamayacak diye takdim etme yolunda adımlar attığını gözlemledik. Bu ya istifade ettiği gruplar tarafından yapıldı ya da devletin resmi kurumlara da bu işlere müdahil oldu. Millet İttifakı’nın adayını kazanamayacak aday diye sunmaya çalışan ve bunun için devletin tüm imkanlarını kullanın iktidara karşı da İYİ Parti olarak bir strateji üretmemizin zaruri olduğunu söyledim. İYİ Parti yetkili kurullarında da bunlar tartışıldı ve isim vermeden kazanamayacak aday algısına karşı kazanacak aday söylemini geliştirdik. Bu bir stratejik hamleydi. O söylemi etkisiz hale getirdik ve iktidar yapmış olduğumuz işi başlangıç itibariyle çözemedi. Beklentilere karşılık bulamayınca da başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve onun yakın çevresi hırçınlaşmaya başladı. O zaman muhalefete karşı akıl almaz beyanlar yapıldı. Artık Cumhurbaşkanı ağzından billboardlara bile taşınmış iftiralar görüyoruz. Herşeyin güzel yanlarından bakılarak ele alınması lazım. Vatandaş bu güzelliği gördü. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu kazanamayacak aday olarak gören iktidar karşısına Millet İttifakı adayının kazanacak aday olmasını ve Millet İttifakı adayının mutlaka 13.Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağını söyledik biz. Aslında elimizdeki kısıtlı imkanlarla çok büyük bir iş yaptık. Ama buna karşı 3-6 Mart arasında trolleri devreye soktular. Bu zamana kadar bulundukları hiç faydası dokunmayan, söylemleriyle sadece iktidarı destekleyen, 15 Temmuz olaylarının gerçekleşmesine temel olan anayasa değişikliğini ‘yetmez ama evet’ diyerek destekleyen bir grup bize orada tepki gösterdi. Bunların sayısı sınırlıdır ama özgül ağırlıkları vardır ama bulunduklara yere bu zamana kadar zerre faydası olmamıştır. Onların bu söylemleri üzerinden iktidarın trolleri bize karşı akıl almaz bir saldırı başlattı. Allah’a şükürler olsun ki onu da göğüslemeyi becerebildik. İYİ Parti yeni kurulmuş bir siyasi partidir ama bir asırlık müktesebatı temsil eder. Bunu taşıyacak kadrolara da sahiptir

ÇIRAY MESAJI: ZAMANI GELİNCE... 
Dervişoğlu programda liste sıralaması krizi ekseninde adaylıktan partiye sert eleştiriler yaparak çekilen Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray hakkında ise, “Ben ona artık cevap vermeyeceğim. Söylenmesi gerekenleri söyledim. Ben İYİ Parti’nin bir kurucusuyum. Milletvekili, geçmiş dönem genel başkan yardımcısı ve bugün de TBMM Grup Başkanvekili olarak benim görevim partimi büyütmektir. Her kim ki partisini küçültmek ve küçük göstermek gibi bir gayretin peşindedir onu da partililerimizin ve İzmirli hemşerilerimizin vicdanına bırakıyorum. Bir İYİ Partili partisine zarar veren bir dil kullanmaz, kullanmaması lazım. Biz partimizi büyütmek ve onu büyük hedeflere götürme peşindeyiz. Siyasette hiç bir şey eksik, gedik ve gizli kalmaz. Hayatın merkezine kendinizi koyarak birşey yapamazsınız, hayat hepimizin. Bunlara zarar vermesi gereken kelamlar siyasi hırsla siyasetçinin ağzından dökülmemelidir. Ben bu konuyla ilgili zamanı gelince olup biten herşeyi kamuoyuyla paylaşacağım. Ama artık 14 Mayıs’a kadar bu konuyla ilgili susuyorum” diye konuştu. 

"HER 2 BÖLGEDE 3.SIRA ADAYLARI HAZIRLIKLARINI YAPSINLAR"
İYİ Parti İzmir Milletvekili İzmir sandığı hedefini ise şu sözlerle anlattı: Siyasi partiler seçim dönemi hedefleri konuşur, en büyük anket sandık açıldığında vatandaşın anketidir. Ben İYİ Parti’ye son derece ciddi bir yönelişin olduğunu biliyorum. Biz geçen seçimlerde bir baskın seçim yedik, seçime sokmamak için birçok manevrayla karşılaştık. Kent merkezlerinden oy aldık, devletten herhangi bir destek bile almadan yüzde 10 potansiyeline eriştik. İYİ Parti’nin bugün herşeyi var. Billboardlarda reklamları, televizyonlarda sözcüleri var, kurumsallaşmış bir siyasi kimliği var. Partiye gönül verenlerin oluşturduğu her sandığın başında temsilcisi olan gönüllüler grubu var, ülkenin tüm il ve ilçelerinde İYİ Parti teşkilatları var ve Meral Akşener’e gönül verenler var. Hiç birşeyi yokken yüzde 10 dolayında bir oy almışsa bugün herşeyi varken kaç alacağının hesabının iyi yapılması lazım. Uçuk rakamlar verme peşinde değilim ama şunu söyleyebilirim her iki bölgede de üçüncü sıra adaylarımız milletvekili olmak için hazırlıklarını yapsınlar. Bir de ben ancak oy oranının tabanını tespit edebilirim. Yani alt sınırını tespit edebilirim. Ben size alt sınırı verdim. Yukarı doğru nereye gider o sandıklar açılınca belli olacak... 

"O ARAÇLARI KULLANIRLARSA İFŞA EDERİM"
Dervişoğlu son olarak Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile yarışıyor olmanın bir dezavantaj yaratıp yaratmayacağına yönelik soruyu ise, “Bana dezavantaj yaratmaz, ben bakandan daha büyüklerle de rakip olduk. Geçen dönem birinci bölgede rakibim başbakandı, hiç öyle bir sorun yaşamadım. Ama bir şey var, siyasal etik açısından önemli gördüğüm. Devlet imkanlarıyla siyaset yapılmaz. Bu bakanlıkların bölge müdürlükleri araçlarının şayet seçim çalışmaları için İzmir’e getirir ve burada kullanırlarsa onları deşifre ederim, ifşa ederim, vatandaşa da ayıplatırım. Ama bunu söylüyorum da bundan kim ne kadar pay çıkarır onu bilmiyorum. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı bu kampanya döneminde devletin imkanlarını kullanıyor. İktidarı bu vatandaşın vicdanını tırmalayan davranışlardan da uzak durmaya devam ediyorum” ifadeleriyle yanıtladı.