CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun özgür kalması talebiyle düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin İstanbul ayağındaki 9'uncu buluşması Avcılar'da gerçekleştiriliyor. On binlerce yurttaş, miting alanında bir araya geldi.
Avcılar Marmara Caddesi’ni hınca hınç dolduran vatandaşlar, her ikisi de tutuklu olan İmamoğlu ve Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara’ya sevgi gösterilerinde bulunup, hükümet aleyhine sloganlar attı.
İMAMOĞLU: TÜRKİYE’NİN AYDINLIK, GÜZEL GELECEĞİ SİZLERLE GELECEK
İmamoğlu’nun Silivri’den Avcılar’a yolladığı mektubu da CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu. Çelik, konuşma yapacağı otobüsün üzerine, elleriyle havaya kaldırdığı, üzerinde, “İmamoğlu’na Özgürlük” yazan dövizle çıktı. İmamoğlu, Çelik tarafından kamuoyu ile paylaşılan mektubunda şunları söyledi:
“Yüreği ülke sevgisiyle çarpan güzel insanlar, benim yiğit hemşerilerim; sizler bu ülkenin umudusunuz. Her türlü baskıya, zulme inat, bir adım geri atmıyorsunuz. Demokrasinin gereği yapılsın, adalet yerini bulsun diye yılmadan mücadele ediyorsunuz. Hukuk dışına çıkmış bir iktidara, doğru yolu gösteriyorsunuz. Koltuğunu kaybetmemek için itibarını kaybedenlere, cesaret ve haysiyet dersi veriyorsunuz. Türkiye’nin aydınlık, güzel geleceği sizlerle gelecek. Hepinize ülkem adına yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.”
“BİZİ SANDIKTA ASLA YENEMEYECEKLERİNİ ÇOK İYİ BİLİYORLAR”
“Sevgili İstanbullular; 2019 yılından beri bu şehirde hayatı kolaylaştırıp güzelleştirmek, adaleti hakim kılmak için çok değerli bir kadroyla canla başla çalışıyoruz. Halkçı ve icraatçı yönetim anlayışımız sizlerden büyük bir destek gördü ve 2024 seçimleriyle birlikte kadromuz daha da büyüdü, güçlendi. Avcılar’ın çok genç, çok değerli başkanı, sevgili kardeşim Utku Caner Çaykara gibi yeni belediye başkanlarımızla, 16 milyonun mutluluğu için seferberlik duygusuyla hizmet ettik, ediyoruz. Ortaya koyduğumuz olağanüstü performans, İstanbulluların büyük sevgi ve desteği, bize karşı yürütülen siyasi operasyonun en önemli sebeplerinden biridir. Bizimle icraatta, hizmette yarışamayacaklarını, bizi sandıkta asla yenemeyeceklerini çok iyi biliyorlar.”
“ONLARIN AKILLARININ ALAMAYACAĞI KADAR ÇOĞUZ”
“Onun için yargı eliyle, düzmece iddialarla, kumpas davalarıyla bizi saf dışı etmeye çalışıyorlar. Seçimle alamadıkları belediye başkanlıklarını milletin iradesini gasp ederek ele geçiriyorlar. Yaptıklarından ve milletten utanmıyor, bu vicdansızlıklarını sevinç çığlıklarıyla kutluyorlar. Ama biz, onlarının akıllarının alamayacağı kadar çoğuz. Yalnız İstanbul’da değil, Türkiye’nin dört bir yanında şehirleri, ilçeleri, beldeleri adaletle, liyakatle yöneten belediye başkanlarımızla, çok büyük ve çok güçlü bir kadroyuz. Şairin dediği gibi, ‘Sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile…’ Hapsederek, eziyet ederek bizimle başa çıkamazlar. Bizim arkamızdan gelecek, yerimizi dolduracak milyonlar var geride.”
FERDİ ZEYREK’İ ANDI
“Sevgili hemşerilerim; size bu satırları çok değerli yol arkadaşlarımızdan birini, sevgili dostum, kardeşim, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Ferdi Zeyrek’i kaybetmenin derin acısı içinde yazıyorum. 14 ayda yaptıklarıyla herkesin gönlüne girmeyi başaran, dürüst, samimi, çalışkan, başarılı, kendini Manisa’ya ve ülkesine adamış canımız, kardeşimizdi. Mekanı cennet olsun. Ailesinin, sevenlerinin, Manisalı hemşerilerimizin ve milletimizin başı tekrar sağ olsun. Onun genç ve onurlu ömrünü adadığı değerleri savunmak, önüne koyduğu toplumsal hedefleri başarıya ulaştırmak, anısını yaşatmanın en değerli yollarından biri olacaktır. Bu ülke huzura, güzel ve aydınlık günlere kavuşup milletçe rahat bir nefes aldığımızda, inanıyorum ki yitirdiğimiz tüm sevdiklerimiz de yanı başımızda olacaklar. O gün göz yaşlarımız hasret ve mutluluktan akacak. Kalın sağlıcakla. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”
UTKU CANER ÇAYKARA'DAN MEKTUP: "HAKLI GURURUNU HİSSEDİYORUM"
Tutuklu Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara'nın mektubu okundu. Çaykara'nın mektubu şu şekilde:
"Bu mektubu yazarken sadece bir seçilmiş belediye başkanı olarak değil, bir vatan sevdalısı Türk genci olarak yazıyorum. Bu satırları 15 metrekarelik hücremden umudu büyüterek yazıyorum. Bu karanlık hücremi aydınlatan yaşama sevincimle arkamda sizlerin olduğunu bilmenin sevinci ile yazıyorum. Ben Utku Caner Çaykara. Avcılar'ın tarihi fark ile seçilmiş belediye başkanıyım. Daha çocuk yaşta afiş astığım onurlu bir mücadelenin parçası olarak Avcılar'ın belediye başkanlığına layık görüldüm. Kendime sözüm vardı, bir gün hayallerim olursa koltuğun esiri olmayacaktım. Olmadım da. Bunun haklı gururunu hissediyorum. Bir tek çocuğun bile davetini geri çevirmedim. Oy oranını en çok artıran belediye başkanlarından biri oldum. Peki halk böyle teveccüh göstermişken neydi yanlış olan? Çünkü uyanan, hizmet gören bir halk var. 8 aylık evliliğim sürecinde bir gün dahi izin kullanmadım."
ÖZGÜR ÖZEL'DEN AK PARTİLİ GENÇLERE ÇAĞRI
CHP lideri Özgür Özel'in konuşmasından satır başları şu şekilde:
“Avcılar’da Utku Başkan’a, İstanbul’da Ekrem Başkan’a güvenenlere… Ceketi çıkarmam, ceketi çıkarıp kolları sıvayacağı dışarı çıkaracağız. O gelecek ve yapacak onu. Burada şüphesiz eylem yapmaya, sonuç almaya, mücadeleyi sürdürmeye geldik. Bu meydanda heyecan var, bu meydanda cesaret var, bu meydanda haklılık var. Bu meydanda ve bu meydana bakanlarda, bu otobüsün üstünde olanlarda ahlaki üstünlük var, psikolojik üstünlük var, çoğunluk enerjisi var. Çünkü haklıyız. Birileri saraylarında ama psikolojileri yerin yedi kat dibinde, bizim arkadaşlarımız Silivri zindanında ama moralleri yerin yedi kat tepesinde. Çünkü haklıyız biz. Avcılar 1994’ten beri yedi kez yerel seçim yaşadı. Bu seçimlerin son beş dönemini Cumhuriyet Halk Partisi kazandı. Yüzde 41 ile başladık, bugünlere kadar geldik. Bu seçimlerde 33 yaşında, pırıl pırıl, bakmaya kıyamayacağınız, gözlerinin içinden zekâ fışkıran bir mühendis kardeşimizi, bu partinin 18 yaşından beri gençlik kollarından gelen bir kardeşimizi, Utku Caner Çaykara’yı aday yaptık ve tüm zamanların rekorunu kırdık. Bakın kim var burada? Asiye, Utku’nun eşi. 5 Ekim günü anne, baba, biz böyle Utku’ya söz verdim diye hem burada, hem aynı gece Hatay’da iki düğüne birden katıldım. Şahitlik yaptım. Asiye ile Utku’nun düğününde Utku’nun şahidi oldum. Ona kefil oldum. Ömrümün sonuna kadar da Utku’nun namusuna kefilim, sonuna kadar. Annesi ne kadar güveniyorsa, o kadar güveniyorum Utku’ya. Ey Erdoğan, Asiye’nin yanında, anasının, babasının yanında hem Utku’ya kefilim, hem Ekrem Başkan’a kefilim. Bugün çıkmış bana diyor ki ‘Efendim etkin pişmanlıktan yararlan, onları bırak.’ Ben ne Utku’yu, ne Ekrem Başkan’ı, ne diğer 11 belediye başkanımızı tanıdığım güne pişman değilim. Onları atadığım güne pişman değilim. Onlara sonuna kadar kefilim. Ama şunu biliyorum; sen anayasaya aykırı olarak İstanbul’a atadığın başsavcıyı tanıdığın güne de atadığın güne de ona güvenmeye de bin pişmansın. Çünkü iftirayla, kara çalarak, lekeleyerek sonuç almaya çalışmak korkaklıktır. Biz meydandayız, karşındayız. Gel mücadele edelim ama gizli tanıklarla, yalancı şahitlerle, ‘itiraf’ dediğin iftiralarla, insanlara zorla ‘Şuraya imza at. Evine git, çocuğuna kavuş’ diyerek yapılan şantajlarla adalet olmaz. O yüzden buradan açıkça söylüyoruz. Ben kefil oldum, nikâhına şahit oldum. Asiye’ye soruyordum gördüğümde, ‘Asiye var mı bir rahatsızlık? Bir hatası var mı?’ Diyordu ki ‘Bir tane kusuru var. Beni çok seviyor, ama benden daha çok Avcılar’ı seviyor.’ Diyordum ki ‘Asiye, daha yeni evlisiniz. Seni ihmal ediyor mu?’ Diyordu ki ‘Başkanım ihmal ediyor, ama bütün zamanını Avcılar’a veriyor, kızamıyorum.’ Doğru mu Asiye? Buradan anacığının, babacığının yanından tertemiz Utkumuza kuvvetli bir dayanışma alkışı duyayım.”
“GENÇ SEÇMEN ARKADAŞLARIM CESURLAR, HAKLILAR BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM”
“İşte bizim Utku, gençlik kollarından geliyor. Kırmızı yelekliler onlar. Gençlik kollarından gelen bütün yöneticileri hep birlikte Ankara’da toplamıştık. Büyük bir heyecan içinde bu büyük hikâyeye hepsi birden sahip çıktılar ve partiyi 47 yıl sonra yeniden Türkiye’nin birinci partisi yaptılar. Biz gençlere güvendik, gençlere inandık. Buradan, Avcılar’dan, bu büyük meydandan, bu ucunu bucağını göremediğim kalabalıktan Avcılar’ın, İstanbul’un AK Partili gençlerine, AK Gençlik’e sesleniyorum. Çok önemli bir çağrı. Arkadaşlar, AK Parti’nin gençlik kollarına buradan bir çağrıda bulunacağız. Partiniz kuruldu, 23 yıl boyunca seçimlere girdi ve çıktı. Birinci parti oldular. Biz 47 yıl boyunca birinci parti olamadık. Suçu ne seçmene attık, ne olmayacak işlere kalkıştık. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gençlik kolları… 47 yıl kaybettik, vatandaşa ‘öf’ demedik. Kusuru kendimizde aradık. Çalıştık, uğraştık. En sonunda gençlerle, kadınlarla büyük bir değişimi ve büyük bir başarıyı yakaladık. 23 yıldır Sayın Erdoğan’ın partisi ilk kez seçim kaybetti. Bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı, metaneti, seçmene saygıyı 47 ay gösterecekti. Cumhurbaşkanlığı seçim takviminin başlamasına 47 ay vardı. Bırakın 47 ayı, 47 gün sabretmediler. Şimdi Sayın Erdoğan, o 23 yıldır maç yaptığımız sahadan topu almış koltuğunun altına, eve, saraya götürüyor. ‘Artık maç yok’ diyor. ‘Ben bu topu keseceğim’ diyor. ‘Kendim de oynamam, kimseye de oynatmak. Çünkü artık kazanamıyorum’ diyor. AK Gençlik’e sesleniyorum. Gidin Erdoğan’a deyin ki, nasıl sesleniyorsanız, ‘dede’ deyin, ‘baba’ deyin, ‘reis’ deyin. ‘Topu ver, biz gideceğiz, CHP ile maç yapacağız’ deyin. Eğer topu alır gelirseniz, belki bir maçı kaybedersiniz, belki iki maçı kaybedersiniz ama siyaset tarihine kazanınca oynayan, kaybedince kaçan, topu kesenlerden değil; demokratlar arasında geçersiniz. AK Parti’ye oy vermiş, vermemiş bütün gençlere söylüyorum: Bir siyasi partinin, bir siyasi hareketin ya da bir kişinin demokratlığına seçimi kazanınca ne yaptığı ile karar veremezsiniz. O kolay, kazanmak kolay. Zor olan mağlubiyeti kabullenebilmek. Bir seçim kaybedip de bu şekilde çamura yatarsanız, tarihe korkaklar olarak geçersiniz. Türkiye’deki bütün genç seçmen arkadaşlarıma sesleniyorum: Korkaklarla değil; cesurlarla, haklılarla birlikte mücadele edelim.”
“UTKU BAŞKAN’IN SUÇU, AVCILAR’DA REKOR KIRMAK”
“Bu sloganı hep bir ağızdan atalım, Avcılar’dan Silivri’ye ulaşsın: Kurtuluş yok, tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz. En gencimizi aldılar. Gözbebeğimizi aldılar. Haksız ithamlarla içeride tutuyorlar. Ama suçlama ne? Buradan bir onu söyleyelim. Bakın Aziz İhsan Aktaş… Dur arkadaş. Yahu iftiracı, ‘itiraf’ diye iftira atan bir müteahhit de senin bu adamı yuhlarken harcadığın nefese yazık. Ben senin nefesine kıyamam. Buraya kadar gelmişsin, o güzel yüreğinle, o kocaman ciğerinle o nefesi başka yerde kullanırız. Böyle lüzumsuz adam için israf etme. Kimseyi yuhlamayın. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Yargıtay’da, Türk Hava Yolları’nda, dünya kadar üniversite hastanesinde, şehir hastanesinde, bir sürü bakanlıkta, AK Parti’deki dünya kadar belediyede iş yapan biri. Bunların hiçbirisine bakmıyorlar. Almışlar bunu, getirmişler, ‘Haydi bakalım, suç örgütünün başısın.’ Suç örgütünün başı diye operasyon başlattılar. Güya suçunu itiraf etti diye bunu saldılar. Bunun dışında iftira attığı kişileri içeride tutuyorlar. Suç örgütünün başı dışarıda, suç örgütünün elemanları dışarıda. Bizim belediye başkanları içeride. Ama Utku’yu neyle suçluyorlar biliyor musunuz? Güya bu Aziz İhsan Aktaş, seçimden önce Cumhuriyet Halk Partisi’nin Avcılar İlçe Başkanlığı’na bir tane seçim arabası yollamış. 1,5 ay o araba kullanılmış. Sözde söylediği ‘Ben verdim’ diyor, dışarıda. ‘Şuna, şuna, şuna verdim’ diyor. O kişilerle Utku’nun merhabası yok, teması yok, tanışıklığı yok. Ama Utku’yu sadece bu ifadeye dayanarak içeriye koyuyorlar. Bir seçim arabası. Peki, bu adam daha sonra Avcılar’dan yıllardır bütün belediyelerde yaptığı ihaleyi almış mı? Almamış. Utku ile arasında bir temas olmuş mu? Olmamış. Utku’nun suçu neymiş? Avcılar’da rekor kırmakmış, Avcılar’a hizmet etmekmiş. Şu kadarını söyleyeyim. Utku’ya bir şey yazacak ya. ‘Mal varlığını aklama’ suçu. Utku duymuş, kulaklarına inanamamış. Çünkü Utku’nun ne evi var, ne arabası. Olmayan malı aklama suçundan içeride tutuklu tutuyorlar. Şunu söyleyeyim. Eğer Utku bu meseleden bir gün tutuklu kalacaksa, AK Partili bütün siyasetçiler ömür boyu müebbet hapis yatarlar, ömür boyu.”
“ARAÇLARIN EN LÜKSÜ AKIN GÜRLEK’TEN ÇIKTI”
“2019’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni aldık. Bir bakalım, kaç tane araç var? Araçları saydılar 879 araç kayıp. Nerede bu arabalar? 59’u AK Parti İl Başkanlığından çıktı. 42’si AK Parti seçim çalışmaları için ilçelere verilmiş. TÜGVA’dan, Okçuluk Vakfı’ndan çıktı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin şimdiki Başkanı’na bile İBB’den araç vermişler, o zamanki görevi sırasında kullansın diye. Araçlardan bir tanesi de en lüksü de Akın Gürlek’ten çıktı. Bugün açıklama yapıyor, ‘Efendim belediyeler adliyeye araç verir.’ Verir tabii. Hep veriyoruz. Halen veriyoruz. Ne veriyoruz biliyor musunuz? Servis aracı veriyoruz. İşleri görülsün diye belediyelerden adliyeye destek veriyoruz. Senin o dönem muadilin hakimler Renault Fluence’e binerken, İBB’den en lüks aracı altına çektireceksin, 540 gün kullanacaksın sonra Utku Caner Çaykara’nın haberi olmadan sokaklarda anons yapan seçim arabasından tutuklama yapacaksın. Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun.”
“BİZİM GENÇLERİMİZ BÖYLEDİR”
“Geçen hafta bu saatlerde burada olacaktık. Ama mitingi iptal etmek zorunda kaldık. Çünkü benim kardeşim, genç, 40’lı yaşlarında Mimar Ferdi Zeyrek önce hepimizi çok üzen üç günü bize yaşattı, sonra da Hakk’ın rahmetine kavuştu, onu uğurladık. Şimdi gelirken gördüm ki öncelikle hepinize çok teşekkür ediyorum. Gördüm ki Avcılar’daki CHP’liler çeşitli yerlerde Ferdi Zeyrek kardeşimin ruhuna lokma döktürmüşsünüz. Ailesi adına teşekkür ediyorum, Manisa adına teşekkür ediyorum, partimiz adına teşekkür ediyorum. Ve Allah şahittir ki; en yakınımdı, tertemizdi. Onu Manisa’da tanıtırken ‘Sütte leke var Ferdi’de leke yok’ demiştim. Bakın Asiye’nin anasının, babasının önünde söylüyorum. Utku kardeşim, ‘Sütte leke var, Utku’da leke yok.’ Böyledir, bizim gençlerimiz böyledir. Cumhuriyet Halk Partililik böyledir. Sırf Recep Tayyip Erdoğan seçimi kazanamayacak diye, sırf Ekrem İmamoğlu onu yenecek diye, sırf bundan bir sonraki Cumhurbaşkanı milletimiz takdir ederse Ekrem İmamoğlu olacak diye bu zulüm yapılır mı yahu, yapılır mı? Buradan Utku’ya ve Ekrem Başkanımıza, iki yiğidimize, bir yiğidim aslanım yollayalım mı? Muhteşem. Her Çarşamba İstanbul’da bir başka ilçede, İstanbul tarihine geçecek muazzam mitingler yapıyoruz, muazzam eylemler yapıyoruz. Bu öyle bir partinin çağırmasıyla, oradan buradan taşımayla, taşıma suyla değirmen döndürmekle olacak iş değil. Avcılar’da sosyal demokratlarla beraber bu meydanda; muhafazakâr demokratlar var, milliyetçi demokratlar var, Kürt demokratlar var, sosyalist demokratlar var, liberal demokratlar var. Avcılar’ın ve Türkiye’nin bütün demokratlarına selam olsun.”
“ALTIN HESABINI BIRAKSAM ONLARI SENİN VİCDANINA BIRAKMIŞ OLURUM”
“Bu meydanda ayrıca geçim derdiyle boğuşan emekliler, asgari ücretliler, esnaflar var. İşsiz gençlerimiz var. Bu iktidar; yoksulların feryadını duymayan, gençlerin taleplerini duymayan, esnafın sorunlarını görmeyen, emekliyi, asgari ücretliyi görmeyen, duymayan bir yönetim anlayışına sahip. Ocak ayında 22 bin liralık asgari ücrete itiraz etmiştik. O asgari ücret TÜİK’e göre bile, ne demek TÜİK? Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu, TÜİK. Ona göre bile daha beş ayda 3 bin 300 lira eridi, 19 bin liraya düştü. 14 bin 500 liralık emekli maaşı 12 bin 300 liraya düştü. Ve Erdoğan’ın en çok kızdığı, bana ikide bir diyor ki; ‘Gitmiş Türkiye’yi geziyor. Elinde bir hesap makinesi. Sarraf sarraf dolaşıyor, altın hesabı yapıyor’ diyor. Bakın altın hesabını bırakırsam, emekliyi senin vicdanına bırakmış olurum. Altın hesabını bırakırsam, asgari ücretliyi kaderine terk etmiş olurum. Buradan tüm AK Partili, MHP’li emeklilere sesleniyorum. Ben altın hesabını bırakayım, siz gidin yapın. Bundan 23 yıl önce Tayyip Erdoğan geldiğinde en düşük emekli maaşı sekiz çeyrek altın alıyordu. Bugün en düşük emekli maaşı iki çeyrek altın alıyor. Hani ‘Her şeyi ben bilirim, ben’ diyordu ya, bedeli sen ödüyorsun emekli amcam, sen ödüyorsun, sen. Sekiz çeyrek altından iki çeyrek altına düştük, AK Parti iktidarında. Asgari ücretli yedi çeyrek altın alıyordu, AK Parti geldiğinde. Şu anda üç çeyrek altın alabiliyor asgari ücret. İnanmayan o günkü asgari ücreti, o günkü çeyrek altına bölsün, yedi çeyrek. Bugünkü asgari ücret almıyor bile üç çeyrek. Şimdi bunları söylerken dün ‘Altın hesabını bırak’ dedi diye, ‘Hadi’ dedik ‘Mazot hesabı yapalım.’ Gördünüz mü? Hani var ya mazota zam gelince mikrofon uzatıyorlar, diyor ki ‘Ya benim için fark etmiyor, zaten 50 liralık alıyorum’ diyordu. Dünden itibaren bir litre mazot 50 lirayı bile geçti. Tayyip Bey de çıkmış ‘Efendim ben iktidara geldiğimde asgari ücretli şu kadar mazot alıyordu, şimdi bu kadar mazot alıyor.’ Bakın asgari ücreti mazota çevirmiş Tayyip Bey, 445 litre mazot alırmış asgari ücret. Doğru. Peki, bakalım beğenmediğin Yunanistan’da, bizde 445, Yunanistan’da 658 litre. İspanya’da 972 litre. Fransa’da bin 170 litre, Almanya’da asgari ücret alıyor bin 370 litre mazot. Ne konuşuyorsun sen? Şimdi bu asgari ücretlimize ve emeklimize sahip çıkmak için bu gece mitinginden bir ses yükseltelim. Normalde Tayyip Bey seçimden önce ‘Asgari ücrete yılda dört kez zam yapacağım’ diyordu. Şimdi asgari ücrete geçen sene bir tane bile zam yapmadı. Emekli seyyanen zam almazsa geçinmesi mümkün değil. Şimdi Avcılar’a soruyorum: Asgari ücretliye ve emekliye buradan sahip çıkmaya, mücadelesine güç ve ses vermeye var mısınız? Var mısınız? O zaman hep birlikte bağırıyoruz. Bugün Tayyip Bey’e sormuşlar. ‘Asgari ücrete ara zam var mı?’ Ne var diyor, ne yok diyor. Ama çok profesyonel bir şekilde ‘Söyledim ya’ diyor. Hiçbir şey söylemedi. Ona ara zammı söyletene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Şimdi hep bir ağızdan, duymayanlar duysun ve hak yerini bulsun: Ara zam hakkımız, söke söke alırız. Manisa’da bu kadar kalabalık toplayınca eskiden ilçe mitingi yapıyorduk. Burada sahaya sığamayanlar o kadar olmuş. Meselenin özü şu: Sol Parti niye var? Sosyal Demokrat Parti niye var? Adaleti aramak için var. Mahkemedeki adaleti aramak da bizim işimiz. Pazardaki, çarşıdaki adaleti aramak da bizim işimiz. Vergideki adaleti aramak da bizim işimiz. Çünkü biz ezenlerden değil, ezilenlerden yana bir partiyiz.”
“İÇ CEPHE DEMOKRASİYLE, ADALETLE TAHKİM OLUR”
“Elbette bugün bizim izlendiğimiz televizyonların dışındaki televizyonlarda da bizim televizyonlarda da haberlere bakınca en büyük kaygı; savaş. Savaştan en çok korkanlar bizleriz. Çünkü biz ‘Yurtta barış, dünyada barış’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz. Ülkemizin etrafı ateş çemberine dönmüş durumda. Yukarıda Rusya-Ukrayna savaşı var. Hemen aşağımızda, Suriye’de büyük bir istikrarsızlık var. İsrail, Filistin’de çoğu kadın ve çocuk 50 bin masumu öldürdü. Şimdi İran’a saldırarak, orada yeni bir savaşı başlatmak üzere. Aralarındaki çatışma savaşa dönmek üzere, bölgeye yayılma endişeleri var. Tabii böyle bir dönemde hiç şüphe yok ki Türkiye, güçlü olmak zorunda. Türkiye için en çok söylenen söz; ‘iç cepheyi tahkim etmek’. Güçlendirmek lazım, evet. Aynen katılıyoruz. İç cepheyi güçlendirmek lazım. Peki, iç cepheyi güçsüz kılan kim? Siyasi rakiplerine darbe yaparak iç cephe tahkim edilmez. Milletin huzurunu bozarak iç cephe tahkim edilmez. 32 yaşında pırıl pırıl, gencecik belediye başkanına iftira atarak, ailelerle, kadınlarla uğraşarak iç cephe tahkim edilmez. İç cephe tahkim olacaksa demokrasiye dönerek olur, adaletle olur, zulmü bırakarak, gerçekten adalete inanarak olur. Hep beraber söyleyelim madem: Hak, hukuk, adalet. Bunun için bir önerimiz var. Diyoruz ki herkes yargılansın. Yargıdan kimse kaçamaz. Kaçmayız. Zorla kaçırsanız, ‘Hesap vereceğiz. Şeffaf olacağız’ deriz. Bunun için buradan çağrıda bulunuyorum. Hem terörsüz Türkiye için, hem iç cepheyi güçlendirmek, desteklemek için, yargılamaları tutuksuz yapın. Arkadaşlarımız milletin verdiği görevlerinin başına, ailelerinin yanına dönsünler. Ama yargılamalar olsun. Bir tek şey istiyoruz. Hak yerini bulsun. Millet yalanı da cevabını da duysun. Cesaretiniz varsa yargılamayı TRT yayınlasın, millet izlesin.”
“BU AKIN’LA DEREYİ GEÇEMEZSİN, BATAKLIKTA GÖMÜLÜYORSUN”
“Ben Tayyip Bey’in çağrısına biraz önce cevap verdim. ‘Etkin pişmanlık’ diyor. Ekrem Başkan’ı tanıdığım güne şükürler olsun. Onu aday yaptık, şükürler olsun. Cumhurbaşkanı olacak, Allah nasip etsin inşallah. Ben ne onu tanıdığım güne, ne aday ettiğimiz güne, ne de ona kefalet koyduğum güne hiç pişman değilim. Ama Tayyip Erdoğan, Akın Gürlek’i tanıdığına da pişman, atadığına da pişman, ona güvendiğine de pişman. Buradan bir çağrı da benden Sayın Erdoğan’a: Geçmişte sen Zekeriya Öz’e kefildin. Ben kahraman komutanlara, Ergenekon’da, Balyoz’da içeri atılanlara, kahraman Türk subayına, komutanlara kefildim. Seninki günü gelince sana da saldırdı, sıçan gibi de dışarıya kaçtı. Benimkiler; İlker Başbuğ alnı açık başı dik geziyor Allah’a şükür, Balyoz mağdurları geziyor. Askeri Casusluk’tan mesleki namuslarına casus, aile namuslarına fuhuş lekesi sürmeye çalıştıkları, şimdi kolunda eşi vatandaşın içinde başı dik geziyorlar. Ama senin kefalet koydukların ya Pensilvanya’da keyif çatıyorlar ya da… O yüzden sonra da çıkıyor, diyorsun ki ‘Kandırıldım, rabbim ve milletim beni affetsin.’ Şimdi bir kez daha sen birine kefalet koyuyorsun, ben birine kefalet koyuyorum. Eğer sen bu Akın’ı tanıdığına, sen bunu atadığına, sen buna güvendiğine pişmansan… Ki 250 gündür saldırıyor, bir kuruş ispatlayamadı. İftiralar olmadı. Yalancı şahit tutmadı. MASAK raporu bile, son MASAK raporu geldi bugün ortaya çıktı ki yapay zeka ile yanlış hazırlanmış. Söylediklerinin üçte ikisi yalan satırlarla doldurulmuş. Bu Akın ile bu dereyi geçemezsin. Geri dönemiyorsun, ileri gidemiyorsun. Bataklıkta git gide gömülüyorsun. Ona, buna etkin pişmanlık tarif etmek yerine yol yakınken hukuka dön, adalete dön. Husumeti bırak. Milletin takdirine saygı duy. Yoksa yine pişman olacaksın. Allah affeder mi bilmem ama bu sefer bu millet affetmeyecek.”
“AVCILAR’I GÖREN VAR, GÖRMEYEN VAR, BİR DE GÖSTERMEYEN VAR”
“Geçen hafta yoktuk. 20 mitingdir meydanlardayız, önemli bir eylem yapıyoruz. Ama eylemlerimizden en önemlilerinden birini bir kez daha hatırlatmada fayda görüyorum. O da şudur ki Avcılar’ı gören var, görmeyen var, bir de göstermeyen var. 19 Mart darbe girişimini destekleyip, 23 Mart’ta darbenin püskürtüldüğünü görmeyenleri, Saraçhane’de yedi gün-yedi gece direnişimizi göstermeyenleri, 21 mitingdir meydan meydan rekor kırıyoruz, bunu göstermeyenleri artık bu millet yanında istemiyor. Ekranda istemiyor, karşısında istemiyor. Her akşam masum insanlara, analara, eşlere, babalara azap çektirenleri, evlatlarına, eşlerine iftira atanları, hasiyet cellatlarını cezalandırıyor. O bizi görmeyen NTV var ya. O NTV hem sizin tarafınızdan yerin dibine batırıldı reytinglerde. Elinize, emeğinize, yüreğinize sağlık. Bunların bayisi oldukları Volkswagen, Audi, Skoda ile hem Almanya’daki yoldaşlarımız, hem biz büyük bir mücadeleyle Türkiye’deki demokrasi katliamını anlatıyoruz. Ama biz artık ne belediyelerimize, ne kendimize, Volkswagen’i, Audi’yi, Skoda’yı sokmuyoruz. Hiçbiriniz de sokmayın. Almayın, aldırmayın, anlatın bunu. Ne zaman bu bayilikler Doğuş grubundan alınır ya da Doğuş Grubu ne zaman insafa gelir, aklıselime gelir, vicdana gelir, Avcılar’ı görür o zaman alırız o arabaları. Söz mü? Ayrıca bunlar biliyorsunuz parayı bizden kazanıyor, hizmeti saraya yapıyor. Bunların Nusret diye lokantaları var, gitmiyoruz. Günaydın restoranlarının önünden geçmiyoruz. Mezzaluna diye bir İtalyan restoranı varmış, aman ha gençler bunlara para kazandırmıyoruz. TRT, CNN Türk, TGRT, A Haber, Beyaz TV başta olmak üzere İhlas Grubu, Albayraklar, Turkuaz, Demirören, Doğuş Medya tamamını boykot ediyoruz. Bu TGRT var ya ant içmiş CHP’ye sövmeye, ant içmiş CHP ile uğraşmaya, Ekrem Başkan’ın haysiyetine saldırmaya. Bunların parayı kazandığı yer İhlas. bu İhlas ne satıyorsa asla ve asla bunlardan almıyoruz, dokunmuyoruz. Ayrıca bu NTV’nin Star diye bir televizyonu, Kral diye müzik yayını yapan bir televizyonu var. Bunları da asla açmıyoruz. Anlaştık mı? ‘Bütün bunları aklımda nerede tutacağım?’ dersen, boykotyap2025.com’da hepsinin dökümü var. Bunlarla birlikte D&R diye bir kitapçı var gençler biliyor musunuz? Asla içine girmiyoruz. İdefix’e uğramıyoruz.”
“GENÇLER ‘VARANK’A DEĞİL, BİZE SARILIYORLAR’ DERSE DÜŞÜNECEĞİZ”
“Burada bu boykot işi başlarken, kendiliğinden gençlerin başlattığı birşey oldu. Neydi o? Bir kahve zinciri bütün kampüsleri ele geçirmiş. Çok pahalı bir noktaya fiyatları getirmiş. Gençler zaten onu boykot edermiş. Bağırdılar, başta anlamadım, ‘Sonra siz istiyorsanız yapalım’ dedik. Perişan olmuşlar. Ama şöyle bir noktaya geldi iş. Bu şirket diyor ki ‘Doğru, biz hata yaptık. Gençleri üzdük. Siz de boykot yaptınız. Boykottan beteri başımıza geldi. Adeta yıldırım düştü. Dükkânın içine Mustafa Varank girdi.’ ‘O gün bittik biz’ diyor. Bu Mustafa Varank’ın destek verip, sizin boykot yaptığınız şirket perişan durumda. Bu şirket geldi, ‘Bizi affedin. Vazgeçelim. Boykotu bitirin’ diyor. Dedim ki ‘Ben başlatmadım, ben bitiremem.’ Ne yapacağız? Çağrı şu: Bunların şubelerinin olduğu bütün kampüslerdeki öğrencilere gençlik kollarımız gidiyor. İçlerinde bütün gruplardan temsilcileri seçecekler. Bu firma gidecek öğrencilere, kampüste yüzde 50 mi indirim yapacak, yoksul binlerce gence burs mu verecek, 23 Mart gecesi ve devamında tutuklanan gençlerin uğradıkları zararlarına mı sahip çıkacak? Eğer gençleri ikna ederse beni eder, etmezse yolu açık olsun. Kimse benimle doğrudan konuşmaya gelmesin. Üniversiteliler, ‘Biz bunları affettik. Fiyatları indirdiler, doğru işler yapıyorlar. Artık Varank’a değil, bize sarılıyorlar’ derse o zaman bir daha düşüneceğiz. Anlaştık mı? Boykotyap.2025.com. Anlaştık mı? Bu televizyonları ve bunların kanallarını asla ve asla izlemiyoruz. Sattıkları diğer ürünleri almıyoruz. Parayı bizden kazanan ve sonra gidip saraya yanlananlara bundan sonra para kazandırmıyoruz.”
“İKTİDAR PROGRAMIMIZLA MİLLETİN HUZURUNA ÇIKACAĞIZ”
“Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisimizi kurduk. Partinin koordinasyonunda Türkiye İttifakı’na inanan herkesin desteğiyle büyüyecek. İktidar programımızla milletin huzuruna çıkacağız. Bunun için hep beraber, adayımız içeride de olsa Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi ile başlayıp, sonra bütün Türkiye’ye yayıp, bu ülkeyi bu zorluklardan nasıl kurtaracağımızı, nasıl yöneteceğimizi, nasıl milletin yüzünü güldüreceğimizi bütün Türkiye’ye anlatacağız. Bunun için her birinize görev düşüyor. Görev almaya var mıyız? Dünya siyasi tarihinin en büyük mitinglerini yapıyoruz, en büyük mücadelesini veriyoruz. Seçim ne gün olursa olsun o güne kadar durmadan, yılmadan, yorulmadan dünya siyaset tarihinin en büyük kampanyasını yapmaya hazır mıyız? O zaman buradan hep beraber seslenelim: ‘Ey Erdoğan, ben milletim. Ben milli iradeyim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. O sandık gelecek, o seçim kazanılacak, Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak.’ Gecenin sonuna geldik de sizin de gidesiniz yok, benim de gidesim yok. Ne yapacağız? O zaman şöyle yapalım giderken. Hem İstanbul’un çeşitli yerlerinden kendi imkânlarıyla, toplu taşımayla, her zorluğu aşarak buraya gelenlere, Avcılar’ın güzel insanlarına, partili-partisiz bütün demokratlarına, oy verip de seçtikleri Utku Kardeşime sahip çıkanlara, 23 Mart’ta bizzat belirledikleri Cumhurbaşkanı Adayına, Ekrem Başkan’a sahip çıkanlara selam olsun, binlerce teşekkür, hepinize helal olsun. Buradan sonra hep birlikte yürüyeceğiz. Bir büyük iktidar yürüyüşüne hazır mıyız? O zaman dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar.”
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |